bugün

entry'ler (227)

aşk ı roman

Bence TV8'in survivorın ve survivor ile alakalı programların yokluğundan dolayı boşluğa düştüğünü gösteren gereksiz, kalitesiz yapım.

Sırf ne bu diye baktım bir yarım saat. Beklediğimden daha da kötü olduğunu görüp şok oldum resmen. Yanlış anlaşılmasın diziden ümidim vardı da aksini görünce şok oldum mevzusu değil; bunu haftalarca reklam yapmalarına ve sonrasında dizi diye her gün yayınlamalarına şaşırdım doğrusu, Hem de klişe programlardan uzak işler yapan acunmedya eliyle.
Hadi cennet mahallesi sıkmış olabilir, ama kabul edelim kült bir diziydi, oyuncularıyla oyunculuklarıyla Son derece kaliteliydi.
Bu diziye bakıyorum, oyuncular evlendirme programından getirilmiş, konsept zaten o programlardaki cazgırlıklara dayalı, hadi bu kadar düştünüz anladık. Iyı de bunlar o programlarda daha iyi oyunculuk yapıyordu be. Şimdi herkes repliklerini bekler olmuş, Hem de saçma sapan duraklamalarla. Hele bir masaya yumruk atma sahnesine denk geldim şimdi, gören de acayip sarsıcı bir darbe indiriyor, yeri göğü inletiyor sanır. Adam yumruğa zum yapılmasını bekliyor, role girmeye çalışıyor, yumruğu indiriyor, kamera zum yapıyor, adam aynı ağır vasıta hareketlerle yumruğumu geri kaldırıyorum çekiyor musunuz modunda hareket ediyor... Yeminle güldüm ya. Ki bu yarım saatte gördüğüm saçma oyunculuk anlarından sadece bir tanesi.

Kimse oyunculuk okumasın arkadaşlar boş yere...

gecenin kitap alıntısı

Bir Arşiv işlevi gören başlıktaki alıntılardır.

John Fowles'ın The Magus (Yani büyücü) kitabından...

Orijinali:

"We shall not cease from exploration
And the end of all our exploring
Will be to arrive where we started
And know the place for the first time." (t s eliott)

"... Mock not the flood of stars, the thing's to be." (Ezra pound)

Çevirisi:

"Keşfetmenin peşini bırakmamalıyız
Ki tüm bu keşiflerimizin sonunda
Başladığımız yere varmış
Ve o yeri ilk defa anlamış olacağız."

"... Yıldız seliyle alay etme, tüm mesele olmaktır."

gözüm sende

Yalnızca iki kez denk gelip baktığım ve kısacık zamanda sinirlerimi tepeme çıkarmayı başarmış gelin, damat, kaynana programı.

Şimdi anladığım kadarıyla olay şöyle; birkaç gelin adayı yüzlerini göstermeden Tek Tek bir günlerini, evlerini, gardroplarını, kıyafet kombinlerini Vs. Sergiliyor. Bunu damat adayı ve damadın annesi izliyor, Bu sırada da bayağı bir yorum yapıp gelinlerin çoğunu yerin dibine sokuyor. Sonunda da bu süper ikili bir karara varıyor ve karşılarında ip gibi sıraya girmiş kızlardan kendilerine en uygun olanı seçiyorlar.

Burada benim eleştirdiğim ise; ben buraya katılan kızların tam mal olduğunu düşünüyorum. Kimse kusura bakmasın. eşya muamelesi görmeye bu kadar meraklıysanız gönüllü mallarsınız demektir. Hiç mi vasfınız yok? Hayır onca evlilik programı var, bari onlardan birine katılsaydınız. Bu ne böyle bir erkekle annesinin bilmem kaç tane kıza onca aşağılayıcı yorum yaparak aralarında seçim yapmasına göz yummak?! Reklamın iyisi kötüsü yok hesabı herhalde... Ki bu kadar dikkat etmemin sebebi de bir bölümde arkadaşımın hiç tanımadığım, ismen bildiğim bir arkadaşının da bu yarışmaya katılmış olduğunu fark etmem. Tam bir rezalet ya!
Bir diğer saçmalık ise ana-oğul yorumları. Var ya bazı erkeklerin bu kadar götü kalkık oluşuna şaşmamalı, bakın bazı erkeklerin diyorum, ki erkeklerin bile böyle hemcinslerinden tiksinmesi lazım bana göre. O anneler var ya o anneler, Tam saç baş yolmalık. Siz hiç mi kız olmadınız, hiç mi zorluk yaşamadınız gelin olarak nasıl bir bencilliktir, Nasıl bir sadistliktir o yorumlar öyle?! Bir de en sonunda meselelerin hepsi "anneme saygısızca davrandı" cümlesine varıyor. Ulan annen, hürmeti hak ediyor mu bakim bir onu düşün. Çıkmış televizyona yine bir ananın evladı kıza kızı lekeleyecek, aşağılayacak yorum yapıyor. Hadi kız çocuğun yok anladık da senin kadınlık gururundan da mı haberin yok? Sonra bunun evladı olan erkek de annesinin ağzına bakıyor ve nesiller böyle kök salıyor... Türkiye gerçeği.

Tamam sakinim.

hiç uyumadan güne başlamak

Sonunda uykuya kavuşuluyorsa pek de umursanmayacak hadise.

bir hülya avşar sohbeti

Hülya Avşar'ın ekranlara döndüğünün kanıtı olan program. Star TV'de Şu anda yayınlanmakta, konuk Acun Ilıcalı.
ilk izlenim: Masada hiçbir kağıt yok, bir şey yok. Hülya ile Acun öyle sohbet ediyor. Her hafta bir konuk ile bu her zaman ne kadar samimi olur, Ne kadar samimi Olmaz tartışılır. Ama şu an bana hülya çok amatör görünüyor.

sabriye şengül

Hiçbir zaman %100 suçlu ya da %100 suçsuz olduğunu düşünmediğim, ama artık kabak tadı veren yarışmacı. Tamam, insanlar üzerine geliyor olabilir. Hepimiz hayatta biraz Sabriye olduk, Doğru. Ama bu kadar da değil ya. Hadi performansın yok diyelim, Al karşına herkesi, anlat derdini, insanlarla aranı düzeltmek adına bir adım at, bir köşeye çekilip adadakilerle adem aracılığı ile konuşma.
Hadi performansın yok dedim, ama bu da artık kabak tadı vermedi mi? Gönüllülerdeki kızların hepsinden daha güçlü, daha zinde görünüp nasıl bu kadar beceriksiz olabiliyor anlamıyorum. Parkur oyunu oluyor, Yok. Beceri oyunu oluyor, Yok. Atış oyunu oluyor, Yok. Güç oyunu oluyor, Yok. Bir oyun kazanıyorsa bu kız diğer iki üç gün yok.

Evet psikoloji her şey demek. ama insan bir çaba görmek istiyor. Performans değil bak, çaba. Yapamasın ama çabasını görelim. Ama hem çaba yok, Hem performans yok, Hem ifade edebilme yok. Takım ne yapsın? Kimse oraya arkadaşlık kurmak için, birini iyi hissettirmek için gitmedi ki sonuçta.

melefe

Yatak, yorgan çarşafı; nevresim; yastık yüzü, kılıfı; eski yorgan anlamındaki kelime.

Açıkçası bu kelimeyi Annem dışında cümle içinde kullananı hiç duymamıştım. Ama merak edip araştırınca gördüm ki hakikaten böyle bir kelime var.

her gün 20 sayfa kitap okumak

Kişilere bağlı olarak sayfa azlığı çokluğu tartışılabilecek hedeftir.

Ben her insanın kendine göre okuyabileceği, sevebileceği kitaplar olduğunu düşünüyorum. Kitap okumayı sevmeyenlerin yanlış kitaplarla, yanlış türlerle karşılaştıklarını düşünüyorum. Eğer birazcık şevk ile sevilen kitaplar bulunursa, günde isterseniz 5-10 sayfa okuyun, yine de kazanan siz olursunuz.

sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

john fowles - the magus (nam-ı diğer büyücü)

trt belgesel

Çok yararlı programlara sahip, yayın akışı hiç sıkmayan, bünyesindeki programlar dışında herhangi bir şeyin reklamını içermeyen kanal. Bu saydıklarıma bir de programların süresinin kısa oluşunu da eklemeliyim, ki bu bence çok güzel bir özelliği. Tabi insan Bear Grylls'in, Gaga ve Beyin'in, Şehrin Gizli Yüzü'nün daha uzun sürmesini istiyor orası ayrı...

lamborghini alacaklara tavsiyeler

britney spears'ın dediği gibi ''you better work bitch''.

okutmanlık mı meb de öğretmenlik mi

ikisi de ulaşması zor seçenekler. ikisinin de yolu birtakım sınavlardan geçiyor, mesela yds, ales, kpss.

ancak şartlar, avantajlar ve dezavantajlar açısından birbirine üstünlükleri merak konusu, en azından ben çok merak ediyorum ve şimdi karar anımda bir türlü eleme yapamıyorum ve bilen arkadaşların yardımına ihtiyaç duyuyorum.

şunları da belirteyim;
+ öğretmenliği çok seviyorum.
+ akademik kariyer istemiyorum, yükselmek filan derseniz öyle bir gayem yok anlayacağınız.
+ yds, ales ve kpss'ye girdim bu yıl ve hala alan sınavına hazırlanıyorum.
+ iş başına geçtiğimde hem işimi hem de yıllardır yapmayı planladığım birtakım sanatsal işlerimi yapmak istiyorum, yani boş zamana ihtiyaç duyacağım.
+ öğretim görevlilerinin yönetmeliğini, kadro işlerini hiç bilmiyorum. bu yüzden bu konularda kıyas yapamıyorum. sanırım tek bildiğim, eğer okutman olursam tayin isteyemeyeceğim.

dediğim gibi sınava hazırlanıyorum, ancak okutmanlık için de yarın bir üniversiteye başvuracağım. yani ikisi için de bir şeyler yapıyorum ama asıl yol ayrımına geldiğimde ne yapacağımı bilmiyorum.
hani okutmanlık mülakatına kabul edilirsem, başarılı olursam, sonucu alan sınavımdan önce öğreneceğim ama ben o noktada ''kusura bakmayın ben meb istiyorum'' mu demeliyim yoksa koşarak mı gitmeliyim, bilmiyorum anacım bilmiyorum.

yardım et sözlük.

ilişkide erkek hatasini nasıl görür

düşündüren konu. ama bence zaten görüyordur; mesele bunu belli etmenin ağır gelmesi.
henüz ''evet, kabul ediyorum, sen haklısın'' kıvamında değildir. ha bu adım adım bir süreç midir, bilemem, kişiye bağlı tamamen. ama hiçbir hatasını kabul etmeyen, kuyruğunu hep dik tutmaya çalışan erkekle de uzun süre ilişki zor. çekilmez yani.

kendiyle dalga geçebilen insan

nüktedandır, öyle şişirilmiş bir havası yoktur, ama sırf kendisiyle dalga geçebiliyor diye övünüyorsa o kendisiyle dalga filan geçmiyordur.

yazarların benzediği ünlüler

azra akın, rihanna, defne joy foster.

not: aslında ben değil, insanlar benzetiyor.

iftardan sonra çöken ağırlık

Ezanın okunmasiyla ağzına bulduğu her şeyi tıkan insanlarimizin yaşayacağı durumdur.

Dikkatli yemek yenmesini tavsiye ederim, en azından her şeyi yarım saatte tüketmeye çalışmayın, sindire sindire yiyin.

bir dili anadil gibi konuşma hakkınız olsa

Sanırsın ellerinden alan var da böyle hayallere dalmışlar durumu. Çalış, azimle çalış, hatalar yap, öğren, Tekrar tekrar çalış ve konuş.

yunus günçe nin survivor dan elenmesi

Beklenen, Hatta çok önceden beklenen, Ancak dün olabilen olay.

Üzülmedim elbette, Çünkü genel olarak iyi değildi, idare etti bir şekilde, ama son zamanlarda performansı iyice düşmüştü. Bu yüzden de bence buraya kadar gelmeyi bile hak etmedi.
Ama konuşmaları güzeldi, Çok konuşsa da bazen öyle laflar söylüyordu ki resmen gediğine oturtuyordu.

Giderken tüm yuzsuzlugu ile öpmeye çalışan, isim yazarken masum ayaklarına yatan Semih' e de ağzının payını vermiştir. Oh olmuştur.
Ilginçtir ki iki-Üçtür nagihan'ı zor duruma sokan semih hala nagihan'ın canı ciğeri.

volkan demirel

Mesleki başarısı dışında hiçbir şeyini beğenmediğim, gayet saygısız ve seviyesiz görünen futbolcu. Diğer futbolcularla girdiği diyaloglar ile gündemdeydi bir ara. Hareketleriyle başta kariyerini hiçe sayan, teknik direktörünü ve takımını sırf hırsı ve tahammülsüzlüğü uğruna riske atanlardan.

sinem kobal ın el hareketi çekmesi

euro 2016'da şimdilik düşüşe geçtiği düşünülen arda turan'a kapak niteliğinde olmuş.

ama sinem önceden de sevimsizdi, hala çok sevimsiz.