allah'ın çok nüktedan bir varlık olduğunu düşünüyorum sözlük. bir sevgilim vardı, yakın arkadaşlarından biriyle aldattım onu. ona bunu itiraf ettim, düşündü, seni affedebilirim herkes hata yapar dedi, hayatımı düzene sokmak için ona gittim arkadaşını bıraktım. ama onunla sevişirken yakın arkadaşını hayal ettim, çözemediğim problemin cevabını bulmuştum, arkadaşını gerçekten sevdiğimi duydum yüreğimde. artık bu ilişkiyi devam ettirmenin bir anlamı yoktu. iki gece önce ayrıldım ondan, o sıralarda arkadaşıyla da konuşmaya devam ediyorduk, bir şeyler yaşama kararı almıştık, ciddi bir şeyler. ama dün sabah buluştuk, ''hemen gel.'' dedi,gittim. meğerse ben dün gece onun için sevgilimden ayrılırken, o sarhoş bir şekilde, hiç tanımadığı bir erkekle sevişmiş.

şimdi ne olacağı önemli değil, şansımı fazla zorladım. allah'ım, ceza için sana şükürler olsun, çok iyi düşünüp planlamışsın.
ve sözlük, bir nevi aldatıldım sayılır. bunu öğrendiğim zaman sakince masadan kalktım, adisyonu aldım ve uzaklaştım oradan. arkamdan koştu, gitme dedi. onun sarhoş olması bir iddia sonucu gerçekleşmiş, hem de 20 liralık bir iddia. giderken, ''ha bu arada...'' dedim ve 20 lira uzattım. o anda uzaklaştı oradan. yürüdüm ben de gözlerim dolu bir şekilde. yanıyordum, soğuk bira içmek için bir yerler aradım, bulamadım. o anda ezan sesini duydum. -sanırım bu durumlar insanı uçlarda yaşamaya sevk ediyor.- abdest alıp camiiye girdim, namazda gözlerim doldu yine. tesbihatı yaptıktan sonra hocayla göz göze geldik, yemyeşil gözleri parlıyordu, çok güzeldi. dün gece onun gözlerini düşündüm, o da benimkileri düşünüyor mudur acaba? sabah kalktığımda aklımda iki görüntü vardı, birincisi sevdiğim kızın o erkekle birleşmiş vücudu, ikincisi hocanın beyaz sakalları üstünde parlayan gözleri.

ülkücülerin kendi aralarında kullanması nedeniyle karşıt görüşlüleri tarafından taşak konusu edilen kelime. oysa ne güzel kelimedir, atatürk cumhurbaşkanlığı döneminde resmi belgelerde sıfatına hep 'reisicumhur' yazar. nazım hikmet'in kendi şiirlerini okuduğu plağın kaydına başlarken bedri rahmi ona ne de güzel 'başla reis' der.

şişirilme ve bir amaç için desteklenen anketlere inanan cemaatçi, muhafazakar kardeşim, gel bir yarım saat pazar alanlarını gezelim seninle. ben pazarcı çocuğuyum iyi bilirim, önceden ''iki kilo domates ver.'' diyen amcam şimdi yarım kiloyu nasıl alırım diye kara kara düşünüyor. ulan halkın alım gücü böyle düşerken, bu türkiye ekonomisi kime doğru büyüyor? sanırım keser gibi, hep sana, hep sana.

''biz ki sevdamızı, alaca
kıl bir heybe gibi sunduk
aba terlikle denizi yürüyenlere
gölgemiz dağlara vurunca''

diyen hilmi yavuz'un bir ''bir isyan gibi işlenmek'' dediği sosyalizm rejiminde ve islam dininde paylaşımcı yaşamın önemini vurgulayan adam. Nazım Hikmet onun öğretisini şu dizeyle anlatmıştır:
''yarın yanağından gayri paylaşmak her şeyi''

insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.

ismet özel

hep erkekler açısından bakıyoruz, bir kız arkadaşım sevgilisini ultra light sigaraya benzetmişti mesela.

senin aklın sikindeyse tek inandığın şey odur tabii, üzgünüz dostum.

dilidir, acıysa ne olursa olsun güzel değildir.

(bkz: vatan bölünmez bir bütündür)

müslümanlıktır. çünkü şakirt öğrenci demektir, ve müslümanlık her zaman bir şeyler öğrenmeyi emreder. (bkz: ikra)
nur cemaatinin müslümanlığı yanlış öğrettiğini düşünen biri olarak söylüyorum bunu, müslümanlığı kur'an dan öğrenin. çevrenizdeki insanlardan edindiğiniz önyargılarla değil.

sözlükler genellemelerle dolu ve hepsi de bir kesimi dışlamaya yönelik. örneğin şakirt in öğrenci anlamına geldiğini, nur cemaati tarafından kötüye kullanılan bir kelime olduğunu anlamalı insanlar.

baltalı ilah demeyin ama olmaz hocam o iş, ertelediğin hiçbir şeyi başaramazsın. aksi bir durum varsa o başka.

allah gibi düşünebilme lüksümüz yok elbet. -haşa- ama basite indirgeyelim, bir insanı seviyorsunuz hem de çok, o sizin yapma dediğiniz şeyleri yapıyor, iyiliğini istediğiniz halde sizi dinlemiyor. buna rağmen siz onu sevip ona bir şeyler vermeye devam ediyorsunuz. bunun karşılığında ne koşulda olursa olsun günde en az beş kez hatırlanmak istemez misiniz?

yıllar boyunca ömrümüz tarafından yaşanılan bir dönem. ömür yaşar mı abi, şarkı güzel ama mantık hatası var.

önce karayılan'ın yakalanma haberi,sonra yalanlanması ve bunların pkk'nın kuruluş yıldönümü 15 ağustos'a denk gelmesi. bir şeylerin olacağı belliydi zaten, ki şehitleri görüyoruz. daha neler göreceğiz? meçhul.

balık baştan kokar tipi önerme. çünkü çıkış noktası yanlıştır, ideolojilere bağlamaktan söz ediyorum. devletlerin karşı bir güce ihtiyacı vardır , bu yolla insanları devletin gerekliliğine inandırırlar.(tez-antitez-sentez) bu her devlette farklı bir şekilde önümüze çıkar, milliyetçiliğe önem veren bir halk barındıran türkiye devletinde de dış güçler bu yolla vurgu yapmayı uygun görmüşlerdir. (!) yoksa türkiye devleti, pkk yı dış güçler desteklemese onlarla baş edemeyecek kadar güçsüz mü? yapmayın allah aşkına.

kemalist idelojiye bok atan arkadaşlar, 9 senedir terörün önüne geçilememesine, hatta artmasına ne diyeceksiniz çok merak ediyorum?

Sait Faik Öykü Ödüllü Aslı Erdoğan, Nurhak'ta Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan'la birlikte çatışmaya katılan ekipte yer alan hatta ağır yaralanan Mustafa Yalçıner, Teslim Töre ve herkesin tanıdığı Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder gibi köşe yazarları bulunan gazetedir. Kadrodaki insanların geçmişi ve şimdiki faaliyetleri göz önünde bulundurulduğunda 'Eğer devrim olsaydı ülkede neler olurdu?' sorularının cevabını bize gösteren gazete.

Önce herkes sakin olmalı ve 'Oo yakalandı asalım keselim.' dememeli. Haber Anadolu Ajansı tarafından düzeltildi, TRT ise haberi sadece 'iddia' adı altında duyurdu. Türkiye ve iran Dışişleri Bakanları haberi yalanladı. Açıklamayı yapan Burucerdi kayıplara karıştı. 15 Ağustos Pkk'nın kuruluş yıldönümü olarak kabul edilir.-ilk silahlı eylemleri yapılmıştır bu tarihte- Bu nedenle böyle bir iddianın ortaya atılması önümüzdeki günlerde bir şeylerin olacağını gösteriyor bize.

iran'dan da yalanlama gelince Anadolu Ajansı'nın ''Pkk'nın ikinci adamı yakalandı.'' olarak düzelttiği haberdir.
15 Ağustos -Pkk'nın kuruluş yıldönümüdür.- öncesi böyle bir açıklama Burucerdi tarafından niye yapılmıştır? Merak konusu...

şanslı kızdır. eğer dayak yeseydi muhafazakar kesim tarafından neredeyse hakkında 'hak etmiş' denilecek, köktenlaikçiler tarafından da 'laiklik elden gidiyor' diyerek simge haline getirilecek kızdır.
işte bu ayrım, kendi yanına çekilme, 'bizden' gösterme isteği. dayaktan da beter olurdu o kız için.