bugün

1.Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi,terleme vb. olayların oluştuğu,çoğu klorofilli,yeşil ve türlü biçimdeki bölümler.
2.Botanik Sarma yapılan asma yaprağı.
3.Börek, baklava vb. şeylerde yufka.
4.Kitap,defter vb. şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri,varak.
5.Kat kat ayrılabilen şeylerde kat.
6.Eni 50 cm,boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü.
7.Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça.
Bir kız ismi.
(Avrupa Yakası)
Genelde bahar aylarinda dogan kiz cocuklarina verilen isim.
hz.adem ile hz.havva'nın dünyaya indiklerinde üzerlerinde bulunan, cinsel organlarını kapayan bitki parçası.
"Yalnızlığıyla sararan bir yaprağım.. Hiç farketmedi mi hayat beni, kendinden koparken? Hiç hissetmedi mi toprak beni, kendi kendimi gömerken? Gözyaşlarını bana akıtmadı mı yağmur, yağarken? Rüzgar eserken beni hiç hissetmedi mi?" Bir yaprak bunları söyler herhalde..

Yaprak kendi kendine doğar; yeşertir kendini birden. Sonra sararır aniden, düşüşü de hemen arkasından..Yalnız kalır, savrulur, gömülür. Ama hatırlanmaz; arkasından ağıt yakılmaz! Gelir mi kimse cenazesine, cenneti var mıdır? Gömüldüğü yer bile belli değildir. Yıllar süpürür, götürür!

Belki de hata yüksekte doğmaktadır. Bedelini sonra ödersin. Erken yükselir, erken büyür, erken düşer, erken ölür. Güvenir yükseklere; haketmediği halde çıkmış olduğu yere...Ve ani düşüşlerle, sarsılarak, savrularak...
YOK OLUR!
hale caneroğlu nun avrupa yakasında canlandırdığı karakterin adı.
ezginin günlüğü şarkısı. oktay rifat şiirinin nadir göktürk tarafından bestelenmiş halidir.

bütün yapraklarım açarsa
kork
çünkü yalnızlığım ben
çünkü yoksulluğum ben
tepeden tırnağa
peyzaj mimarı kimselerin bunlara bakarak bitkinin cinsini,familyasını,latincesini ıvırını zıvırını anlayabildikleri bitki organı.*
romantismi doruk yaptıran sonbahar mevsiminin en kıyak ve de narin elemanı..
hayati beraber ogrendigimizi dusundugum, ummadik anlarda karsima cikma beceresine sahip kisi. nasil bir hissiyatla baglanmisiz cozmek mumkun degil. kader ayirmak icin ugrassada belki birgun der ve dunyaya sovup ceker giderim.
ben, dün gece sana a$ik oldum,
bir ömrü bırakıp bir diğerine sensiz başlamaya çalı$ırken üstelik.
üzerimdeki kir pası silkeleyerek atarken,
kalbimi söksem de hep bir yerlerde kalı$ınla kanıtlıyorum içime i$lediğini.. *
Ben, doğanin kurak topraklarla bezedigi bir bozkirim, sen ise kurak topraklarimda ye$illigini korumaya cali$tigim tek yaprak. butun zenginsizligine ragmen topragin, sen bende ya$a, o incecik dalin ucundan kopup, rüzgari da arkana alarak uzakla$ma benden diye cabaliyorum.*
tanrinin dunyaya gonderdigi uyku kacirma aparati. tikliyorsun sonra bir bakmi$sin sabah olmu$, portlek ve kan canagi gozlerle sendeleye sendeleye i$e gitmek zorundasindir.
a$k, kal yanimda hep boyle..
(bkz: yaprak dolması)
sonbaharın sarartıp soldurduğu bitki.
ömrümün dört mevsim-i cihani. gozlerimi her actigim saniye kar$imda duran, durdukca hayata anlam katan. zamanin durmadan kacan tezatligi sanki, anlarin duraksadigi, ölümsüzle$tigi guzellik.
köküne kadar bi yalnızlık ve bomboş bir şuursuzluk yaşıyorum. korkuyorum şikayetlerinden işte.. hücrelerim salındıkça salınıyor beynimde bir yerlerde ve kopacak kadar incelmiş fırtınalar içimde..
geçtiğim her kıtadan bir yara izi var kalbimde, en çok acıtan sen atlaslı büyük okyanuslarin en dibinde saklanan, yıkılmış bir uygarlık..

ince bir tını kulaklarımda.. pasını silip atmayan, küfür gibi, sağır eden.. ben seni kazayla sevdim; tek istediğim, pembe bir tokaya kaptırdığım ufacık parmaklarımı kurtarmaktı üstelik.. önce biraz, sonra çok sevdim. önce biraz, sonra çok öldüm. ne failim belli ne de cesedim ortalıkta. kızma bana öldüm diye. hem uzun soluklu planlarımda yoktu ölüm kelimesi. öldüm ama bilincim açık. öfkelenme arkamdan..ben seni bırakmam, bırakamam. kilitledim bin kapıyla içine kendimi, istesen de çıkamam..
(bkz: leaf)
sonbaharda yagan yagmurla yerlerde yaprak degil camur olan bitki organi.
buz kesen bir iklimde tomurcuklanip acan ilk, tek ciceksin. her ceneginde ba$ka bir umut sakli. koklerinde kontrgerilla bir a$k hikayesi ile salinirsin topraklarimda. onlarca sava$tan sonra ne bir yalnizlik ne de bir ölüm. ya$amin gercekligini buldugu yerde kazanilan bir mutluluk gibi, zor gelen ve degeri dunya ile esdeger bir mutluluk.
bitkilerin terleme özelliği gösterdiği bölge.
dort tekerin arkasindan ko$an, mahallenin iki delisinden biri. butun kan bacaklarinda toplansa, asla yeti$emeyecegini bilse dahi ko$maya devam eder.
kayiklarin arkasindan denize atlayan, atlantisin iki delisinden biri. bogulsa bile yuzmeye devam eder.
ucaklarin arkasindan ucurumlardan atlayan, gokkusaginin sekizinci rengi. hudutlari a$amasa, kalbi cok uzaklara ucup gitse bile vazgecmeyen.

varligi hayata degerler tayin eden, hayatin tum anlamligi ve dahi anlamsizligindan bicak gibi keserek uzakla$tiran deli.
tek baki$ta kanayan her yaraya kabuk baglatan, ne oradan ne de buradan, pek bi apolitik olsa bile ara sira siyasi ciki$larima, kufurlerime katlanabilen tek insan. 90'li yillarda tani$digim umudum, yalnizligim, kederim olabilmenin yaninda her deva'm. bir kaybolmu$luk hikayesinin tek kar$ila$ilan gercegi. "eger olmasaydi ..." du$uncelerinin ciki$ina olanak taniyan tum guzelliklerin ba$rol oyuncusu. a$kin bitmedigini olsa olsa sadece mola verebildiginin kaniti. herhangi bir cumlenin anlatamayacagi ruh. ucmamak icin ugrunda kanatlarimi kirdigim ...
(bkz: bebek)