bugün

(bkz: abşalom abşalom)
(bkz: kurtar halkımı musa)
(bkz: ses ve öfke)
şahsımca james joyce okumadan önce okunması gereken yazar. joyce un o karmaşık cümlelerine dalmadan önce faulkner le bir hazırlık yapmak çok faydalı sonuçlar verebilir.
(bkz: the big sleep)
tam ismi william cuthbert faulkner olan amerikalı yazar. 25 eylül 1897' de albany' de doğdu, 6 temmeuz 1962' de byhalia' da vefat etti. romanlarının yanısıra kısa öyküleri de bulunmaktadır. soldier s pay ve mosquitos ilk romanlarıdır. joan williams ile olan ilişkisi, williams' ın oğlu tarafından 2005 senesinde tiyatro oyunu olarak sahneye uyarlandı. *
ses ve öfke adlı basyapıtını bitirdiğimde ayladr etkisinden kurtulamadığım yazar, kurgu ustası. modern edebiyatın mihenk taşı. amerikan toplumundaki ahlaksal sorunları gercek bir zihniyetle ama inanılmaz bir yapı-işlevle kuran nobelli yazar.ayı adlı romanını bitirmek için kaç derse girmedim o sinir stresle kaç doçente kafa tuttum,kaç renk eskittim. kutsal sığınağın basamaklarında ses ve öfkeden deliye dönmüş bir şekilde ayıya bakarken bağırıyordum:kurtar halkımı musaaaaaaaaaaa!!
kısa hikaye yazma konusunda da çok başarılı olan yazar. "that evening sun" ve "a rose for emily" adlı kısa hikayeleri kesinlikle okunmalıdır.
amerika birleşik devletleri edebiyatının tartışmasız en büyüklerindedir. sadece abd değil, bütün dünya edebiyatı için de öyle. güneyli eski gelenekler-tradisyon öykülerinde ve romanlarında uğuldar, uğuldar... öfkeli seslerle.

http://www.olemiss.edu/mwp/dir/faulkner_william/
nobel ödülünü aldığı sırada yaptığı konuşmanın bir kısmının türkçe çevirisi; "ses ve öfke" (the sound and the furry)kitabının arka kapağında yer almaktadır:

'insanın sonu geleceğini kabul etmiyorum. insanın yalnız dayanacağına değil, yaşayacağına da inanıyorum;çünkü insanın bir ruhu var, şefkate, fedakarlığa ve dayanmaya elverişli bir ruhu. şairin ve yazarın görevi de bunlar üzerine yazmak. insanın yüreğini yüceltmek; geçmişin büyüklüğünü oluşturan cesaret, şeref, umut, gurur, şefkat ve merhameti ona hatırlatmak, böylece insanın dayanmasına yardım etmek.'

'böylece insanın dayanmasına yardım etmek'

önemli eserleri:

the sound and the fury; ses ve öfke,
sanctuary; kutsal sığınak,
as i lay dying; döşeğimde ölürken,
light in august; ağustos ışığı,

olarak türkçe'ye çevrilmişlerdir.

en zor kitabı ses ve öfke'dir. üç yıl boyunca beş kere yeni baştan yazmış kitabı.

ses ve öfke'nin baskısı yoktur. en son 1965'te remzi kitabevi basmıştır. milli kütüphane'den tedarik ederek okunabilir. ankara'da adil han'dan da belki tedarik edilebilir. en son bir tane vardı.
yetersiz eğitimine rağmen 20. yüzyılın en iyi yazarları arasına girmeyi başarmıştır.
bana yeterince tütün ve viski verin, size dünyanın en iyi romanlarını yazayıp deyip gerçekten de yazan, nobel i kazandıktan sonra onuruna yemek tertip eden abd başkanına, 'bir yemek için o kadar yol kat etmeye değmez', diye cevap veren, en iyi romanları 'ağustos ışığı' ile 'ses ve öfke' olarak kabul edilen, esaslı bir edebi birikime ve okuma azmine sahip olmadan okunmaya kalkışılması halinde bir kaç sayfadan fazla ilerlenmesi katiyen mümkün olmayan, olağanüstü bir hayal gücü ve çok zorlu, eşsiz bir üsluba sahip olduğundan, çok dikkatli ve azar azar okunması gereken, yaşar kemal in adını ağzından düşürmediği abd li ufak tefek romancı.
"iyi kadınlar kolay unutmazlar, ister iyi, ister kötü şeyleri, bağışlamanın tadı ve lezzeti vicdanlarının damağından silinmesin diye."

"iyi bir yazar merhametsizdir."

"... ben başarısızlığa uğramış bir şairim. belki de her romancı önce şiir yazmak ister, yazamadığını görür ve hikaye yazmayı dener. hikaye, şiirden sonra en çok çaba isteyen edebiyat formudur. ve sanatçı hikaye yazma işinde de çuvalladığında, ancak şiirde ve hikayede çuvalladığında romanını yazmaya başlayacaktır."

sözlerinin sahibi yüce şahsiyet.

eserleri;
the marble faun (1924)
soldiers' pay (1926)
mosquitoes (1927)
sartoris (1929)
the sound and the fury (1929)
as i lay dying (1930)
idyll in the desert (1931)
sanctuary (1931)
these 13 (1931)
light in august (1932)
miss zilphia gant (1932)
a green bough (1933)
dr martino (1934)
pylon (1935)
absalom, absalom (1936)
the unvanquished (1938)
the wild palms (1939)
the hamlet (1940)
go down, moses (1942)
intruder in the dust (1948)
knight's gambit (1949)
requiem for a nun (1951)
a fable (1954)
big woods (1955)
faulkner at nagano (1956)
the town (1957)
new orleans sketches (1958)
faulkner in the university (1959)
the mansion (1960)
the reivers (1962)
faulkner at west point (1964)
ses ve öfke adlı romanıyla postmodern romancılığın başlangıcında bilmeden de olsa önemli bir rol oynayan yazar.
"aşkı kitaplara sokmaları iyi oldu, yoksa belki de başka bir yerde yaşamayacaktı." şeklinde bir cümle kurmuşluğu varmış.
roman karakterlerinin elini sigarayla güçlendiren yazar.

tapınak - popeye
(#9618938)
''Geçmiş asla ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir''
Missisipi New Albany doğumlu yazar birleşik devletlerin güneyini hiç alışık olunmadık, hiç rastlanılmamış bir biçimde resmeder yapıtlarında. Okunması oldukça zor olan yazarı sindirerek okumakta fayda vardır zira yazdıklarını anlamak onun hayal dünyasını anlamakla eşdeğerdedir. iletişim Yayınları tarafından basılan "Absalom Absalom" isimli romanının arka kapağında kendisine ve romanlarına ait kurguladığı "Yoknapatawapha Kontluğu"nun bir haritası bile mevcuttur.
roman dili denen olguyu en üst noktaya taşımış, müthiş karakterler yaratmış roman sanatının apayrı bir noktasında duran usta yazar. döşeğimde ölürken romanında karakterleri aile içinde tek başlarına öyle etkileyici işlemiştir ki onların hepsinin sanki tek başlarına bir aile dramı yaşadığını görürsünüz.
Attan düştükten sonra kalp krizi geçirerek ölmüştür. ilginç bir ölüm tabi.
"bizim soyumuz, araştırsak ingiltere'de bir hapishaneye dayanır"
nobel ödüllü amerikalı yazar. özgün üslubunu kurgularıyla güçlendirmiştir. iç monologlarla oluşturduğu kitabı döşeğimde ölürken buna iyi bir örnektir. okuyucuya aynı zamanda bulmaca çözdürür, zihin yorar.
sonsuzluğa uçuşunun 60. yıldönümünde saygı ve sevgiyle...

ses ve öfkeden:

''babam saatler zamanı öldürürler demişti. zaman demişti, küçük çarkların tik taklarından oluşup kaldıkça ölmüş demektir; ancak saatler durursa zaman canlanır.''

'' eller dokunarak görür, beyin de görülmeyene biçim verir.''

çılgın palmiyeler'den:

''alınyazısı ya da şansından (ya da şansızlığından) ikinci el davetler alıp başka partilere de gitmemişti, yoksa aşkın da, her yerde her zaman herkesin üstünde parlayan güneş gibi tek bir yerde, tek bir anda ve tek bir bedende bulunmadığını öğrenirdi.''

''bilirsin: yoktum. sonra, varım, derken zaman işlemeye başlar, geriye de gider: dır, idi, olacak. işte o süre boyunca ben idim durumundaydım ve bu yüzden şu anda yokum ve bu yüzden zaman da hiç var olmadı.''

görsel

görsel

görsel

görsel

görsel
--spoiler--
Acılı bir hayatla hayatsızlık arasında bir seçim yapmamı söyleseler, hiç duraksamadan acılı hayatı seçerim. insanlar hayatın ne kadar kötü olduğunu söylerse söylesinler, ben umudumu asla kaybetmedim. Henüz nasıl umut kaybedileceğini öğrenmedim.

--spoiler--

--spoiler--
Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı...

--spoiler--

--spoiler--
Geçmiş asla sona ermez, hatta geçmez bile.
--spoiler--
"aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı"

sözünün sahibidir.
Günde sekiz saat boyunca yiyemezsiniz , içemezsiniz veya sevişemezsiniz, Sekiz saat boyunca sadece çalışabilirsiniz.
işte insanın kendisini ve başkalarını sefil ve mutsuz kılmasının nedeni.
missisipi eyaletine ilk önce yerleştikleri virginia üzerinden göç eden iskoç kökenli bir aileye mensuptur. yerel bir bankanın da işletmeciliğini yapan yaşadıkları yörenin en varlıklı ailelerinden birinde yetişti. oldukça genç yaşlarda yazar olmayı amaç olarak belirledi. birinci dünya savaşında pilotluk yaptı holllywood için çeşitli senaryolar yazdı ancak yaşadıgı eyaletten ayrılmadı. hollywoodun oldukça önemli yapımlarının senaryolarını bile yaşadıgı missisipiden gönderdi. oldukça yogun okuyucuyu zorlayan metinleri aslında güneyin çöküşünü gizilice betimler missisisipinin rhtym and bloues ezgilerine pamuk tarlalarından karışır. post-modern yazının ilk öncülerinden biridir. özel yaşamı ile ilgili yapılan alkolizm spekülasyonunun aksine kendisi bir alkolik degildi.