bugün

gitmektir.. kimi zaman söverek, üzülerek gitmektir. kimi zaman da suratında kocaman bi gülümsemeyle gitmektir. gitmeler hep acıdır, ama; veda ettiğin insanın sensiz daha mutlu olacağını bilerek veda etmek, 2 damla göz yaşıyla uğurlamaktır.

onun sensiz daha mutlu olduğunu/olacağını bilmek her şeye değer. hem kimse elinden almaz onu sevme/ özleme hakkını. bu kez daha sessizdir sevgin de özlemin de.. belki böylesi daha güzeldir, bilinmez. nitekim veda; 2 damla göz yaşıyla uğurladığın yarendir. mutludur artık. bi sigara daha yakar, susarak özlersin.
yakınlar uzak oldu daha etmeden veda... (bkz: ezginin günlüğü)
(bkz: vedat busesi)
bunun hutbesi de vardır.
Her zaman zor olandır. Hoşça kalın.
''vedaları sevmiyorum, vedalar acımasız. vedalar seni bana getiren o yerden, seni benden alıp götürüyor. vedalar beni anlamıyor, vedalar ne kadar sevdiğimizi görmüyor.''
vefalı olmaktır.
doğru zamanda yapılanı makbuldür.
sessizce, çaktırmadan olanı makbuldür. ansızın gitmek; beklenmedik bir anda yokluğun fark edilmesi.
"Gitmekle gidilmiyor ki."
en çok can yakan şeylerden biridir veda. Ona bakınca kendinizi gördüğünüz bi insana dokunamazsınız sonrasında. Ev boşalır, adım attığı her yer içinizi kopartacak gibi acıtır. Alışmak zordur. Çok zordur. Evden çıkarsınız, unutursunuz bi an. Döndüğünüzde yine çarpar suratınıza o gerçek. O minicik ağzı, kocaman gülümsemeyi göremeyeceğinizi farkedersiniz tekrardan.
Vedalar acıdır. Yakınlar hep uzaktadır..

"Gitmekle gidilmiyor ki
Gitmekle gitmiş olmazsın
Gönlün kalır
Aklın kalır
anıların kalır. "
Vedaları hiç sevmem.. Aslında ben hiç veda eden olmadım.. herkes bir yerde beni bıraktı ve gitti.. Geçti elbette bir şekilde geçti ama acıtarak,kanatarak geçti, yok olarak geçti.. Ben vedaları hiç sevmem gönlümde kocaman bir boşluk bırakan vedaları.. Tamamen sadakatli vedaları(!) suçlanarak vedaları hiç sevmem.. Sanki sen suçlusun gibi.. hem arkada kalan sen olursun hem de suçlanırsın ne acıdır ama. o nasıl bir yok oluştur.. ağlarsın belki gitmesine değilde yaşanmışlıklara ağlarsın için kanaya kanaya ağlarsın.. Ama geçer illaki geçer hayat bu yeni dostluklar yeni sevgililer olur, bir şekilde sende bırakırsın onu bir yerlerde ama gel gelelim o yerden her geçtiğinde gene başlar tüm acılar.. Yolunu değiştirirsin artık onunla ilgili tüm hatıraları atarsın bir çöpe geçer gider ta ki bir radyo kanalında çalan müziğe kadar o çok mutlu anlarda dinlediğiniz müzik senin kalbini acıtır.. tekrar başlar unutma evreleri bu sefer ne müzik dinlersin ne de başka bir şey yaparsın tamamen unutmuşsundur onu ama ne olur. çıkar gelir. Hemde ummadık zamanda tam onu unuttuğun zaman da çıkar gelir, tüm hatırlarını yaktığın zaman hatırlatır kendini.. Ben geldim der. Gene her şeyin içine etmeye geldim der. Sen kabul edersin her şeyiyle seni bırakmış olsa bile. Ama o sadece kendini hatırlatmaya gelmiştir gene gider ve gene kendinle baş başa kalırsın. kendine sözler verir gene oturursun bir köşeye bu sefer açarsın o dinlemeye korktuğun şarkıyı evet bilerek açarsın bu sefer kendini üzmek için açarsın..ama korkma geçer kendini hatırlatmasına izin verme artık ve yoluna bak unut bütün yaşanmışlıkları bırak gitsin, ne yapmak istiyorsa yapsın, bekleme artık onu, ağlama artık sil o göz yaşını..KENDiNE GEL..
an itibariyle üniversite diploması için gerçekleştirdiğim eylem, aileme en yakın dostuma sarıldım, hatta şu an biraz daha içten sarılmadığım için pişmanım sözlük. vedalar hoş değil be.
80 kalibre'nin duygusal yönünü ortaya çıkaran parçası.

http://www.youtube.com/watch?v=1OcMnd0vFW4
bugün herkes izlesin istediğim belgesel.
Atatürk'ün hayatının anlatıldığı film.

filmde geçen bir olayda atatürk fikriye adlı kadından askerlerin yanında başını açmasını istiyor. acaba bu sahnenin yaşanmışlıgı ne kadar doğru bilemiyorum.

not: konu hakkında bilgi sahibi yazarların mesaj butonumu yeşillendirmesi rica olunur.
bazen gerekli olandır. iyi niyetinin suistimal edildiğini, haksız biçimde iftiraya uğradığını görür, nihayetinde çeker gidersin. yalnız kalmak bazı insanlarla bir arada olmaktan iyidir.
sadece ailene dönersin. seni yalnızca onlar anlar.
yaşamın bedelidir . kimi zaman bir kedi yavrusuna kimi zaman can dostuna.
Bir Sezai Karakoç harikası.

Silahlara veda
Geceye rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına

Çizdiğim resmin
Saat kulesi ağlıyor
Ağzım o çeşit yok
Şişe bu çeşit var

Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya

Kemana veda

Yağmurda şeytan ve şapkası
Silahın ölümünü kutluyorum

Tren kaçırmış gibiyim

Sana veda
Bu vedalar veda değil. Son bakışta gitmek hiç mümkün değil.
(bkz: marsel ilhan)

hayret moderasyon nasıl taşımamış bu başlığı.
artık her şeyden tamamen veda eden bir insan tanesinin cümleleridir.

artık dayanılmaz bir hale geldi her şey. çözümü yok, olsa şüphe duymam o çözümün peşine koşarım. ne yokluğun, ne ayrılık ne ailemle sorunlarım ne hayata karşı başarısızlıklarım. artık hiç birini umursamayacağım bir noktaya gelmek, delirmek ya da yok olmak istiyorum. kafayı yemek istiyorum. bizim cengiz'in ayşe ayşe diye sayıklaması gibi "hacer, hacer" diye sayıklamak ama "o kim" diye sorduklarında gülümseyip "bilmem" demek istiyorum.

dayanılmaz bir hale geldim hacer, sana mesaj atamıyorum sana anlatamıyorum artık. ağlamaktan çok yoruldum. inan o giderken ağladığımdan daha fazlasını ağladım, ağlıyorum. gözümdeki yaşları silip kimseye belli etmemeye çalıştıkça "neyin var" diye üstüme geliyorlar senin olmadığını bilmiyorlarmış gibi.

bak şarkıda ne diyor, bu ara ihtiyacım var sana, ellerimi sakın bırakma. bana huzur veren tek yer senin yanın, unutma. gün varıncaya kadar sabaha, sakın hiç bir yere kalkma, fazla bir şey istemem sadece dur burada.

neden sadık kalamadığını, neden bıraktığını hiç bir zaman anlayamadım, anlayamayacağım malesef. artık bunun da derdine düşmüyorum. neden sevemediğin, neden hevesinin geçtiğini artık sormuyorum kendime. kendi kafamı kaldıramıyorum artık, kendime fazla geliyorum kusura bakma.

sana çok ihtiyacım vardı hacer, ben alkol içip içimi kafamı dağıtırken sen geldin beni kurtardın, öyle bir geldin ki bana hayatımı bir düzene sokup beni adam ettin, dünyayı gösterdin, okuduk, beraber üniversite kazandık, sayende bir okul bitirdim, beraber çok güzel ilerliyorduk. hem kariyer yaparken hem aşıktık, hem mantıktık hem aşktık beni neden bıraktığını sorgulamayacağım ama beni neden bıraktın be... dizlerimin üstünde çamura batmışım, yağmur yağıyor üstüme, yaşlarımı gizliyor, belki de tanrı da bize ağlıyor.

bu sana vedamdır, bu dış dünyaya vedamdır. aklından geçtiğin şey olmayacak ama daha da kapanacağım yorganın altına, daha da saklanacağım. daha da kaçacağım gerçeklerden hayaller kuracağım saatlerce, günlerce, aylarca. sana söz veriyorum kaderim dışında ölmeyeceğim ama odamdan dışarı adım atmayıp kendimi daha da kapatacağım.

ulaşma bana, aileme, arkadaşlarıma. üzüleceksen üzül, ağlayacaksan ağla, gülüp geçeceksen gülümse geç. ama arkana dönüp bakma. bana bir daha ne sevdiğini ne sevmediğini söyle. ölmüyorum ama öldüğümü düşün. eski yazdıklarımı oku, varsa eski fotoğraflarımıza bak, beni kötü hatırlama, güzel günlerimizi anımsa sadece, çok güzeldi, herşey toz pembe, mükemmeldi.

sınavın açıklanıp kazanamadığını öğrendiğimiz gece sana kınalı kar dizisindeki kamber'in delirişini anlatmıştım, gül diye. adamın kuru fasülye pilav diye delirdiğini anlatmıştım, o gün çok komikti. inan ellerim titrerken hacer, sinema, waffle, rıdvan, resul diye sayıklıyorum. kafayı yesem, herşey geçse, sayıkladıklarımın anlamını bilmediğim güzel günler gelse. gelmiyor işte, amına kodğumun dünyasında ben barınamıyorum.

babamın akli dengesini yavaş yavaş kaybetmesi, kardeşimin alınganlıkları annemin "bir kız yüzünden mezun bile olamadın" deyişleri ve daha fazlası. en önemlisi senin bana verdiğin hayat dolu enerjin. ben artık kendime mukayet olamıyorum kendi aklımı kontrol edemiorum düşünceleerim uçupgidiyor artık hacer sonsuz yerlere. bir gün nerede kimle kaldıüğını düşünürken kafayıyiyorum bir gün kimle mesajlaştığını düşünürken, kimler sana sarkıyor, kimler sana benim söylemem gereken şeyleri söylüyor beni delirtiyor.

bu bana bir daha ulaşamayacağının, beni okuyamayacağın beni göremeyeceğinin vedası. kendimi hem sana hem de kendime zarar vermemek için aklına gelebilecek her yerden çekiyorum. senden tek isteğim var, ailemle aram bozuk, sakın onları arayıp daha çok üstüme gelmelerini sağlama. kuzenlerime, yakın arkadaşın dediğin sıradan insanlara bile ulaşma. bana da ulaşma. sen benden kopuk, bensiz, beni düşünmeyeceğin bir hayat istiyordun, sana tanışmamızın 4. yıl hediyesi olarak bunu veriyorum. ne internette ne başka yerde karşına bile gelmeyecek hiçbir şey, ne yazdıklarım ne fotoğrafım ne başka bir şey. kendine iyi bakmayı unutma, beni sakın düşünme.
Vedaları hiç sevemedim ben sevgilim. Sadece bana baksın istediğim gözlerine, sadece beni öpsün istediğim dudaklarına, sadece benim kokumu alsın istediğim burnuna, sadece benim sesimi duysun istediğim kulaklarına, sadece dudaklarıma ait olan boyuna nasıl veda edebilirim? Nasıl sana "bir daha görüşmemek üzerine olan" bir sözü söyleyebilirim.. Sevmesini bilemedim belki.. Belki dengesiz sevdim.. Ama hiç sevilmediğim kadar sevdim ben. Hep hayalini kurduğum sevgiyi kendimde değil ama sende gördüm.. Ama anladım ki bu kadar sevgiyi insan taşıyamıyormuş, dayanamıyormuş. Üzgünüm sevgilim seni çok sevdim, üzgünüm sevginin sefiliydim çok istedim. Taşıyamadığın sevgimi en derinlerimde saklayacağım inan. Ben sana ancak bedenen veda edebilirim zira ruhum zaten sende..
Vedalaşamadik diye üzülme cunku ben vedalari hiç sevmem.bu arada veda diye bir film vardı atatürku anlatıyordu.
atatürkü anlatan film.
bir kadın ismi.
güncel Önemli Başlıklar