bugün

ing. bilinmeyen.
the good, the bad and the ugly filminin son sahnelerinde 3 kahramanımızında aradığı mezarın üzerinde yazan isim. film gerçekten çok kalitedir. daha sonra değinilecektir yanılmıyorsam, galiba. (bkz: the good the bad and the ugly)
Yönetmenliğini Simon Brand'in yaptığı, Jim Caviezel, Greg Kinnear, Joe Pantoliano ve Barry Pepper'ın rol aldığı bir film.

--spoiler--
Beş adam, kilitli bir depoda uyandıklarında ne geçmişlerine dair ne de oraya nasıl geldiklerine dair hiçbir şey hatırlamazlar. Bilmedikleri bir oyunun içindeymişçesine birbirlerinin ve kendilerinin kim olduğunu anlamaya çalışırlar. Kısa zamanda ortaya çıkar ki, gerçekten içinde bulundukları şey bir oyundur. Canlı kalmak için kimin iyi taraftan, kimin kötü taraftan olduğunu anlamaları gerekmektedir.
--spoiler--
cube'un senaryosuna benzer olarak unknown'da 5 adam geçici hafıza kaybına uğradıkları için kim ve neden aynı mekanda oldukları hakkında "başlangıçta"bir bilgiye sahip olmamalarına rağmen kurtulmak için beraber hareket ederler.
bu beraberlik sırasında "geçici hafıza kaybı" nedeniyle birbirlerine karşı da şüphe duyarlar.zaman geçtikçe herkesin kim olduğu yavaş yavaş belli olur.
kurtulanın kurtulup ölenin öldüğü filmin sonlarına doğru herşey artık bu kadar dediğiniz anda filmin son flashback'iyle biraz daha dumur olunur hatta son replikle filmin sonlanmasıyla dumur katsayınız daha da artarak cast'ı arka fondaki müzikle beraber okuyup izlenebilir bir film seyretmenin hazzıyla sözlükte bir kaç kelam edebilirsiniz.
velhasılı kelam sıkılmadan izlenebilecek bir film.
büyük ilgi gören house of wax ve orphan filmlerinin yönetmeni Jaume Collet-Serra'nın yönettiği ve başrolünde de sağlam oyuncu liam neeson'ın oynadığı gerilim filmi. orphan'ın sıradışılığından sonra bu filmden de o tarz şeyler bekleniyor açıkçası.

18 şubat 2011 tarihinde amerika'da gösterime giriyor.

http://www.imdb.com/title/tt1401152/
2011 yapimi guzel bir aksiyon- gerilim filmi. Filmi enteresan yapan ilginc detay ise berlin de gecen hikayede Turk lerin rol almasi. An itibari ile filmden geldim, sinemada o kadar amerikalinin icinde turk konusmalarini anlamak cok guzeldi. turk taksicinin yol actigi problem hikayeyi baslatma acisindan guzeldi. turk kahvesi, turk bayragi ve trabzonspor kasgolu de filmin enteresan ayrintilari idi. sanki memlekete gitmis gibi oldum. onun disinda guzel bir film. tavsiye olunur efendim.
liam neeson'un başrolünü oynadığı hollywood yapımı ortalama aksiyon.

filmin ortalarına kadar gizem sürüklüyor, gizem çözülünce geriye de pek bir şey kalmıyor zaten.

izle-unut filmlerinden.
filmde türklerde erken boşalmaya da değinmişlerdir. artık sebebi neyse ve nerden biliyorlarsa.
diane kruger in örgülü saçlarıyla kıpır kıpır ettiği, liam neeson ın her zamanki gibi nefis oynadığı, vakti su gibi akıtan aksiyon filmi.
hikaye örgüsü formda bir boksörün kroşeleri gibi bir sağdan bir soldan inerek şaşırtan, kaliteli kadrolu kaliteli yapım.
bir film açtım sıkıldım kapattım, başka film aradım liam neesonu bu filmde görünce güzeldir izleyeyim dedim yanılmamışım. film berlin de geçiyor, ayrıca almancadan çok türkçe duydum diyebilirim.
--spoiler--
her şey bir trafik kazasıyla başlıyor... film de anlamadığım madem doktor 4 gün komada kalıyor, hiç başarısız olmamış section 15 suikastçi birimi neden işi garantiye alıp onu hastanede öldürmüyor.
--spoiler--
türklere bel altı vuran filmdir.
[http://www.imdb.com/title/tt1401152/]
(bkz: anonim)
Dünyanın en tehlikeli hack grubu DHG'nin başında bulunan kanada da yaşayan türk hacker.
2001 amerikan yapımı, saçma bir film. izlersen vakit kaybetmiş olmazsın, ama izlemezsen de hiçbir şey kaybetmezsin.

edit: saçma mı oldu bu entry yoksa, son kısmı okudum hiçbir şey anlamadım.
--spoiler--
-gina konuşmayı bırakta çalış la!
-tamağm
--spoiler--

pek güzel film.

edit: diane kruger'in ağzından duyduğumuz üzere gina bosna'dan almanyaya göç eden bir boşnak kızmış. zaten öyle türk mü olur lan?! kaynak: http://www.imdb.com/video/imdb/vi610638361/
mercedes'in volkswagen'in eline verdiği filmdir.
aslında en çok bilinendir. (bkz: unknown artist)
beklentileri karşılayamayan bir film(gerçekten müthiş bir hismiş bu cümleyi kurmak, begüm ile sevişmiş kadar oldum. huhh.). filmin ilk 1 saati nasıl geçiyor anlamıyorsunuz zira bir olay, bir aksiyon olduğu yok. zaman hızla akıp gidiyor sanırım o dönemde. ama diğer taraftan da hiçbir aksiyon, bir patlama noktası olmamasına rağmen izlenebiliyor. hmm bilemedim şimdi. sonu tatmin edici mi, "ohaaa harika ya ters köşeye yattım eheuh" der misiniz orasını bilemem. buna benzer, mekan olarak belli bir yerde geçen bir başka film olarak suicide kings daha iyidir zannımca.
şarkılarını severek takip ediyoruz...
çok artisttir.

(bkz: unknown artist)
filmin berlinde geçmesi itibariyle bir çok sahnede arka planda türkçe konuşma yer almaktadır. Bu durum ilk anda noluyoruz bu türkçe sesler de nereden geliyor etkisi yaratmaktadır. Konusu ise şöyle: film, ana karakterin berlin'e gidip oteline yerleşemeden trafik kazası yapmasıyla başlıyor. Hastaneden çıkıp otele gittiğinde kimliğinin bir başkası tarafından ele geçirilmesiyle devam ediyor, ve yanında kimlik belgesinin de olmaması nedeniyle hiç kimseye gerçekten kendisi olduğunu anlatamıyor. Son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biri. Sonu sürprizli ve izleyicide ezel tadı bırakıyor.
son zamanlarda gördüğüm en boktan oyunculuğa tanık olduğum filmdir. elemanın karısı rolündeki ajan ya botoksu fazla kaçırmış ya da yönetmene vermek suretiyle o rolü kapmıştır kesin. hatunda mimik yok lan!
trafik kazasıyla hayatı değişen bir adamın öyküsüdür. güzel bir filmdir.***
beklentileri karşılamayan filmdir.Merak ile beklendi fakat beklentileri karşılayamadı.