bugün

Uzayda nefes verince geriye doğru mu gideriz acaba?
Arkadaşlar ben sıkıldım. Sünmüş kazak koluyla burun silinen yıllara geri dönelim lütfen.
ömür biter laf bitmez.
bu gün çarşıya çıktık. Polis Meslek Yüksek Okulu öğrencileri çarşı iznine çıkmışlar. Çarşıda her yerde birbirlerinin klonu gibi onlar vardı. Aynı üniforma, benzer boylar, saçları da aynı (yok).
Ayrıca yürürken yol kenarında bir kadın oğlu olduğunu tahmin ettiğim maksimum 20 yaşındaki bir delikanlı ile görüntülü konuşuyordu. Çarşıdayız dedi sokağı gösterdi, hepimiz el salladık. Garip bir andı.
Bugün bir kaç saat acildeydik. Oğlum hem ishaldi hem kusuyordu iki gündür. Çok susuz kalmış vücudu. En son biz hastaneden çıkarken 206. Hasta giriyordu. Doktorlara üzüldüm gerçekten.
Yeni yıldan bir umudum yoktu. zaten Değişen ben olmadığım sürece değişen şey yalnızca rakamlar olurdu. Bu hep böyleydi. Ama yine de isterdim. Mutlu ya da en azından sakin bir giriş yapmayı.
Berbattı.

Uzun süredir her şeyi içimde biriktirdim. Umursamam gereken şeyin yalnızca kariyerimin olması gerekirken genellikle odaklandığım şey aile sorunları ve berbat ilişkilerdi. Aldatmalar, kavga ve gürültüler, ne yaşadığımı bile bilmeyen, söylemeye utanacağım ama hiçbir suçumun olmadığını sonunda kendime kabul ettirdiğim olayları bilmeyen ailem. Bencillikler, yersiz davranışlar. Çok şey. Birçok şey. Zoruma giden, nefret ettiğim.

Geçenlerde gülerken çok gülünce başıma hep bir şey geliyor, güldürme dedim arkadaşıma gülerken.
O da, e o zaman ağla dedi.
Çok tuhaftı sözlük.
Ağla dediği an gözyaşları gözümden boşaldı. Neden ağlıyordum. Ne oldu? hiçbir şeyi anlamıyordum. Çıldırmış gibiydim. Saçımı başımı yolasım vardı. Evet dedim içimden, çıldırdın sen. Hadi, buna da ağla. insanların bakmasını önemsemeden ağladım. Gün boyu gözümden yaşlar aktı. Sanki içtiğim su gözümden boşalıyordu. Birisinin ağla demesini beklemişim 2021' den beri. Arkadaşım bakmış özür diliyor. Buna sinirim bozuluyor ve buna da ağlıyorum. Bir yandan da gülmeye çalışıyorum ki gözyaşlarım dursun. Gülüyorum bir noktada ve sonra yine, yeniden ağlıyordum. Evet sözlük, çıldırmıştım. Sonunda dayanamamış ve patlamıştım. Bunu yazıyorum çünkü yıllar sonra denk geleceğimin farkındayım. Geçenlerde yaklaşık 1 buçuk yıl önce yazdığım bir entry' e denk geldim. Kız parçalara ayırmış kendisine bakıp acıdığı o aynayı. Sonra da kendisini parçalamış. Yıllar sonra bir şey olmazsa bunu da göreceğim. Sen bunu yaşadın ama elde ettiğin şeyler oldu diyeceğim. Yalnızca bekliyorum sözlük. Umarım olur ve evet, işte değdi derim. Tuhaf sözlük. Çok tuhaf.
Kendisini tanımadan önce en ufak bir duygunun verdiklerini kullanarak kendimce bir şeyler yazar, çizerdim. O an kendimi bazen hissettiğim ve hayalini kurduğum şeye inandırıp buna göre yazmak hoşuma gidiyordu. Yazıp bitirdiğim an o ruh halinden çıkıveriyordum.
Bunu devam ettirebileceğimi hatta yazarların ya da şarkı sözleri yazan insanlarında böyle yaptığını düşünüp onlardan ilham alıyordum.
Sonra birden bire her gün gözümün önünde duran, hiçbir şekilde umursamadığım birini bir anda umursar halde buldum kendimi. ilk başta yine belki bana yaşattığı anlık hislerle belki yazabilirim diye düşündüm. Hatta daha sahici ve beni tatmin eder diye düşündüm. Çünkü bunları biriyle paylaşmıyor olsam da bundan keyif alıyordum.
Ama nedensizce birkaç kereden sonra yazamadım. Yazamıyorum..
Hatta eskiden şiir okurken yapmadığı şeyleri yapıyorum. Şimdilerde okuduğum her şiirde bizi arıyorum.
Beni böylesine değiştirmiş olmasına içerliyorum. Delirecek gibi oluyorum. Ona karşı nefret doluyorum. Sonra bundan vazgeçiyorum. Hiçbir şey hissetmemeliyim diye telkinlerde bulunuyorum ama kendimi gecenin bu saatinde, sabah erkenden uyanacak olsam bile bunları yazarken buluyorum.
Biliyorum sonucu ne olursa olsun bu hayatımın en farklı ayrımı olacak.
Ne kendimi ona açacağım ne de başımı kaldırıp gözlerinin içine bakacağım. Her ne kadar doğru insanın o olduğunu biliyor olsam da bunun için asla çaba sarf etmeyeceğim.
Beni daha da değiştirmesine müsade etmeyeceğim..
Çok şükür ela , lale el ele tutuşup yanlarına hale ve en sonunda jaleyi aldilar. Sabir ve gayretle okuma yazma işini de çözdük. Arada bir tansiyonum çıksa da kendimle gurur duydum. Çocuklarla birlikte herşeye yeni baştan başlamak insani mutlu ediyor.
Her sabah uyan, mutfağa git sonra kafanı sağa çevirip çerçeveye bak. Akabinde derin bir iç çekişle bir sigara yak. Bitince hapını içmeyi unutma ve duşa girmeden bir sigara daha yak içtiğin suyun verdiği rahatlıkla.

Gün başlasın, ayakların ağrıyana kadar çalış ve insanları çalıştır. Gün içinde gelen onlarca telefon ve finansal döngülerle uğraş dur. Bugün şu olursa bu olur eğer bu olursa şu olur. Evet evet o toplantı iyi geçti hareket başlayacak.

Önce kendin inanmalısın ki diğer herkes de sana inanabilsin.

O yüzden önce kendini inandır.

Sanırım bugüne kadar 450.000’e yakın sigara içmişimdir. Şimdi böyle dediğimde gözüme çok gözüktü. 450.000 vay be!!

Şimdi bir tane daha yaktım. 450.001 oldu rakam.

Gün içinde sabaha dön. ilk sigaranı yaktığın an aklına gelsin. Gece 3.30’da uyanıp 4 olmadan evden çıkıp gittiğin uzun yollar. Aslında uzun gözükürken kısalan yollar. Vay be nasıl da aşık olmuşum diye bir tebessüm et. Nasılsa birazdan telefonun çalacak ve tebessümün ; ne arıyor bu amk oğlu döngüsüne girecek.

Hayat bana hep bir sarmal gibi gelir. Eğer ki ucunu kaçırırsan her yerine dolanır hayat. O yüzden dikkatli çoğu zamanda da aslında dikkatsizce yaşarım ben. O yüzden bazen dolanır hayat istemsizce ayaklarıma ve düşerim. Ama düşünce de kalkmasını bilirim. Tüm acısına rağmen dizlerimin her düştüğümde kan revan içinde kalkar devam ederim hayata. Gideceği yere kadar. Ne bileyim belki sabahı görmeyiz diye gece mutlu hayaller kurduğum da olur aslında.

450.002..!! Durmuş amcamız vardı çocukken ve hep şöyle derdi ; içtiğim her sigara tabutuma çaktığım bir çivi. Öldüğünde gençtik ama mahalleli olarak katılmıştık cenazesine. Tabutunu görünce istemsizce bir sigara yakmıştım. 154.298.sigara olsa gerek. Neden takıldı isem sigaraya bu kadar ?

Zaman ve kaybedişler, kaybedilenler üst üste geldikçe sinirlerim törpülendi sanki. Artık insanların yazdıklarına ve bazen gözlerine bakarak yalanlarını dinleyebiliyorum. Oysa böyle değildim. Fevri idim. Hemen söylerdim ; o öyle değil böyle. Kandırma beni be..! Oysa şimdi inanıyormuş gibi yapabiliyorum. Belki inanmak da istiyorum. Bazen de hiç inanmak istemiyorum. Dümdüz gerçekleri konuşsun istiyorum insanlar. Neden konuşmuyorlar ki ? Ne menfaatleri var benden ya da değer mi veriyorlar kırılmayayım diye.

Sonra tam böyle düşünürken aklıma bir anı geliyor. Ona özel bana özel. Ve işte tam o an çıkıp gidesim geliyor. Tüm sorumluluklarımdan, uyanmak olduğum sabahlardan, yapmam gereken işlerden uzak bir yerlere gitme hissi. Ama gidemiyor da insan. Çünkü nereye gitse kendisini de götürüyor yanında. Sadece bazı anlar alkolün yüksek dozajında sıyrılıyor insan hayattan. Bambaşka düşünüyor, tüm korkularından arınmış herkesle her şeyi apaçık konuşabilecek gibi hissediyor. Ama ben artık öyle de yapmıyorum. Susuyorum.

iZnik gölü ne de güzeldi. Ne güzel bir akşam ve devamında ne güzel bir geceydi. Gene bir anı geldi aklıma aslında öküz gibi oturdu kalbime o anı.

Neyse 450.003..! Hayat devam ediyor ve edecek.

Belki insanlar da yalan söylerken önce kendileri inanıyordur benim yalanlar söylemeden yaptığım gibi.

O yüzden önce kendin inan. En başta kendine. Ve düşmemiş gibi hissetsen de kalk düştüğün yerden ve adım atarak yeniden başla.

Kendimi seviyorum. Hiç kimsenin anlayamayacağı bir derinlikte seviyorum. Bu yüzdendir en çok öfkemin de kendime olması.

Öyle işte..
Tam olarak şuraya bir şehirden giderken sizi en çok hüzünlendiren şarkıyı koyduğumu düşünün.

Hayatta bazı şeyleri yoluna koymak için bir risk aldım. Bunun peşinden sonuna kadar gitmem için de sizlerden bir süre uzak kalmam gerekecek üzgünüm. Zorluklar hafiflediğinde buraya gelip sizlerle tekrar entry girmeyi istiyorum. Bugün çeyrek asırlık bir yola son veriyorum sanırım, ha kısa bir süre daha buralardayım tabi. Hepinizi öpüyorum umarım her şey gönlünüzce olur hayatınızda.

Mesajlara ara ara bakabilirim. Özellikle güzel kızların mesajlarına dönüş yapabilirim. Benden bu kadar uzun ciddi entry beklemeyin artık.
elimden geldiğince doğru olmaya çabalıyorum.
her konuda. yeri gelirse 'ferman padişahın dağlar bizimdir' desturu ile dişimi sıkıp sabrediyorum. yanlış gördüğüm şeye pat pat cevap veriyorum, çekinmeden. pek çok kez 'oyunun kuralı buysa ben de yanlış yapayım' desem de çok şükür ne vicdanen alenen yanlış yapabiliyorum, ne de allah nasip ediyor yanlışı.

bugün sabırla beklediğim bir konuyla ilgili beklemediğim güzel bir şey oldu.
bu yanlış bir yol ile daha erken olsaydı bu kadar hoşuma gitmezdi.

ama bir şekilde hakkıyla, helaliyle olma yoluna girmesiyle mutlu etti.
doğru davranıp, tevekkül ettiğim sürece kimseye muhtaç olmadım. allah'ım sana hamd olsun, şu gözettiğin hissini bile yaşatman her şeye bedel.
Kendime komşu çocuğu muamelesi yapmayı bıraktım artık sözlük. Sevmek basit bir eylem aslında bir noktada. Zorlaştıran bizleriz. Ya da onlar.

Hiçbir zaman tam anlamıyla yaptığım hiçbir şey içime sinmedi. Hep en azından arkamda birisi olsun; Evet bu güzel, desin istedim. Tuhaftı. 5 yaşındaki bir çocuğun her gördüğü oyuncağı istemesi gibi ukalaca bir davranıştı. Ya da bana ukalaca geliyordu bu davranış, bilemiyorum. Oysa belki de durumu yoktu onun, bu yüzden alamıyordu istediklerini o çocuk. Ama bunu düşünemiyordu, yalnızca istiyordu. aklı ermemişti, ermezdi; bu hep Böyleydi.

işte böyle, ben o çocuktum. Beni o çocuktan farklı kılan tek şey oyuncak değil de bir başka şeyi istememdi.

Ama sonunda geldi aklım başıma, eriyor artık. Bunun da farkına vardım sözlük. Yanımda olmasını istediğim insanlar her an yanımda olmayacak. Yalnızca ben varım. Ve ben yok olunca bitecek benim hayatım. O insanların da hâliyle bir önemi kalmayacak. Bu böyle benim için. Daha doğrusu 2 gün öncesinden itibaren böyle oldu neredeyse.

istediğim şey, maddi bir durumu gerektirecek türden bir şey de değildi hiçbir zaman. Ama yine de, demek ki ona da bir başkasının gönlü el vermemiş. Olsundu. Ben varım sözlük kendim için. Belki yetmez ancak hiç olmamasından yeğdir.

Ben bir zamanlar kendimin komşu çocuğuydum. Şimdi o çocuk taşındı.
Ve işte her şey bitti sanarken birçok şey burada başladı.
Para kazanmanın her türlüsü, aklınıza gelebilecek bütün işler, şu an çalıştığınız işteki dünyayı kurtarıyormuşçasına üzerine düşmeniz falan tamamen maymunluk. Sonucunda Para kazanma olmasa kimsenin umrunda olmaz ama para olunca insan kendini kandırıp yaptığı işi çok önemli bir işmiş gibi görüyor.
Bilinçaltımda var bir şeyler de yüzeye çıkmıyor.
Karnım acıktı.
Berat'ı özledik. Nerdesin Reis? Üşümeyi geçtik, donuyoh!
sabaha kadar kendimi ve hayatı sorgulayacağım...
Allah ım sana şükürler olsun, çok güzel bir haber aldım...

Allah herkesi sevindirsin inşallah *
hayat kısa ve güzel... *
Bazı insanlardan vazgeçmen gerekir. Umursamadığın için değil, umursanmadığın için….
Keşke dünyanın bir ucuna beni tanımayan insanların olduğu bir yere gitsem. Nefes alamıyorum artık
genel olarak hatalarımın farkındayım ama düzeltmek için elime imkan geçse yine aynı hataları yaparım.
kendimi üzmek için elimden geleni yapıyorum. kendimi içine soktuğum mağdur ya da mutsuz pozunun hiç bir sebebi yok. belki bunları aşsam diğer hataları da düzelteceğim.
kendime vermediğim değeri başkasının vermesini bekleyemem.
son zamanlarda artan erteleme hastalığımı kusurlarımı kapatma konusunda da yaşıyorum.
O ney lan dabbe mi?
hatalar insanların gelişiminde ok faydası olan bir olguymuş, bende neden böyle değil anlamış değilim
1+1 olarak bana ittirmeye çalıştıkları ev mantıken sadece 1. Çünkü salon ve mutfak aynı yer zaten. Daha kötü olanı, bu evi tutmaktan başka bir seçeneğimin olmaması şu an. Kafayı yemek üzereyim bu yüzden.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar