bugün

bir mel gibson filmi. isaretler
ayrıca korkunç bir filmde tiye alınarak birçok gerilim korku türündeki filmlerle aynı kaderi paylaşmıştır.
saçma bir filmdir. olay sadece mel gibson ve yanındakilerin etrafında geçmektedir. halbuki son umut filmindeki gibi olayı tüm dünyaya mal edip daha çok figüranla daha görsel ve eğlenceli bir film yapabilirlerdi. saçmaydı hele o uzaylılar insanı koparıyordu. zaten scary movie de iyice kopmuştuk..*
bir taraftan baktığınızda mel gibson'un müthiş performansı olmasa , vasatın ötesine geçemeyecek film. diğer taraftan Shyamalan klasik bir yönetmen değil zaten. değişik bir uzaylı filmi olmuş.
mel gibson güzel oynamış olabilir ama gerilim değil biraz komedi filmi olmuş signs.gece yarısı evde tek başınıza izleseniz bile durum değişmiyor.
insanların dalga geçtiği ama benim araya yarım saatlik reklam koyan kanal d'ye rağmen gerim gerim gerildiğim ilginç bir tat aldığım sinema.evt hiç konunun uçukluğuna ve senaryo aksaklıklarına bakmadım ama nedense bütün film boyunca sırtıma bişeyler batıp durdu,bu filmde beni içten bi yerden rahatsız eden birşeyler olduğuna eminim ama ne bilemedim.
mel gibson'ın en kötü filmi. nerde o brave heart nerde o komplo teorileri dedirtir insana. scary movie 3'te bolca tiye alınmaktadır*.
"o zaman kamyonu hiç kımıldatmayalım; kadın yaşamaya devam etsin" gibi saçma bir tespitte bulunmama neden olan film. *
- bu entryi filmi en az bir kez izledikten sonra okuyunuz ( spoiler ) -

eğer filme uzaylı filmi, korku filmi gözüyle bakarsanız baştan yanılırsınız.

uzaylıların istilası feyk konudur. filmde asıl işlenen konu hiç bir şeyin tesadüf olmadığıdır. bunu gören izleyici gerçek izleyicidir. eğer siz gördüyseniz tebrikler. gidip kendinize en yakın bakkaldan bir lolipop alabilirsiniz.

karşıda ki insanın ne derece bir izleyici olduğunu sınamak içinde mükemmeldir.
şöyleki; filmin konusu sorulur eğer ki uzaylıların istilasına yakın bir cevap gelirse bilin ki o kişi filme sadece bakıyordur. (bkz: bakmak ve görmek arasında ki fark)

işin kısası filme "vasat bir uzaylı filmi" diyenler yönetmenin oyununa gelip sadece komik duruma düşmüşlerdir.
turkmeneli tv'de türkçe altyazılı olarak yayınlanmıs film.
ayrıca filmdeki küçük kız messi'ye benzemektedir.
bu filmdeki doğum günü sahnesi ciddi anlamda tırstırıcıdır.
her ne kadar kötü bir senaryosu olsa da, yine de izlerken zevk ve merak verir.
yönetmenini oyuncu olarak izlediğimiz filmlerden biri. konu olarak seyirciyi korkutmaktan çok, bir rahibin karısının ölümünden sonra nasıl kendi inancını sorguladığını ve dünya dışı varlıkların zannedildiği gibi çok da güçlü olmadıklarını anlatmaya çalışmış bir filmdir. doğumgününde çekilen videoyaya yakalanan uzaylı sahnesi etkileyicidir. tabi ismine ve konusuna bakarak star wars gibi başyapıt beklemek çok saçmadır. anlatmak istediği konu uzaylıların ülkeyi işgali değil, küçük tesadüflerin birleşerek inancı nasıl tavan yaptırdığıdır. ve diğer devasa uzaylı karakterleri içeren filmlerde anlatıldığının aksine yönetmen, uzaylıların sadece teknolojik ve fizyolojik açıdan bizden üstün olduğunu kanıtlanmaya çalışmış. ''uzaylılar gezmeye gelmiş, saçma bir film'' gibi eleştiriler için yanlış bir filmdir. uzaylılar sanıldığı gibi megateknolojik bir özelliğe sahip olsa zaten şu an molekülümüz bile kalmamıştı.
yavaş bir müziğe sahip, dinleyenin içine içine işleyen bir bloc party parçası,

sözlerini kopyalayayım tam olsun:

Two ravens in the old oak tree and
One for you and one for me and
Bluebells in the late December
I see signs now all the time

The last time we slept together
There was something that was not there
You never wanted to alarm me
But I'm the one that's drowning now

I could sleep forever these days
Because in my dreams I see you again
But this time fleshed out fuller faced
In your confirmation dress

It was so like you to visit me
To let me know you were ok
It was so like you to visit me
You always worried about someone else

At your funeral I was so upset
So upset so upset
In your life you were larger than this
Statue-statuesque

I see signs now all the time
That you're not dead, you're sleeping
I believe in anything
That brings you back home to me
bloc party'nin ayrıca ileriki aylarda çıkması beklenen intimacy remixed albümünde yer alacak olan armand van helden remixi youtube'da izlenilebilen parçasıdır, ancak age confirmation ister, yani öyle garip bir klibi vardır.

at your funeral, i was so upset so upset..
bir rock klasiği. aslen five men electrical band şarkısı olup, tesla cover'ı da oldukça güzeldir.

And the sign says "Long-haired freaky people need not apply"
So I put my hair up under my hat and I went in to ask him why
He said you look like a fine outstanding young man, I think you'll do
So I took off my hat, I said "Imagine that, huh, me working for you"

Signs, signs, everywhere there's signs
Blockin' up the scenery, breakin' my mind
Do this, don't do that, can't you read the sign

And the sign says "Anybody caught trespassing will be shot on sight"
So I jumped the fence and I yelled at the house
Hey! What gives you the right!
To put up a fence and keep me out, or to keep Mother Nature in
If God was here, he'd tell it to your face, man, you're some kind of sinner

Oh, say now mister, can't you read
You got to have a shirt and tie to get a seat
You can't watch, no you can't eat, you ain't supposed to be here

And the sign says "You got to have a membership card to get inside" - uh!
And the sign says "Everybody welcome, come in, kneel down and pray"
But then they passed around a plate at the end of it all
And I didn't have a penny to pay
So I got me a pen and a paper and I made up my own fuckin' sign
I said, "Thank you Lord for thinking 'bout me, I'm alive and doing fine", oh
2002 yılında çekilmiş kısa film. hayatı monotonlaşan bir genç adamın, hayatına dair keşfettiği yeni bir pencereyle başına gelen şeyleri anlatıyor. basit ama farklı bir yaklaşımı var filmin.
--spoiler--
filmin sonunda küçük çocuğun solunum yollarının kapalı olması her ne kadar hastalık olsada aslında sıradan bir hastalık değildi çünkü uzaylının gönderdiği zehrin ciğerlere ulaşmasını önledi. burdan da anlıyoruz ki filmdeki ana fikir "inancını kaybetme, hayatta hiç birşey tesadüf değildir" olmalıdır.
--spoiler--
çok hoş bir kısa filmdir. her gün aynı şeyleri yapan insanlara ilaç gibi geleceğini umuyorum.

izlemek için

http://www.facebook.com/h.../video.php?v=104430242856
bir de filmin atmosferi çok güzeldi. yada ben çabuk girmiştim bilemiyorum. ama baya gerildiğimi hatırlıyorum. o doğum günü sahnesinde tırstığım kadar hiç tırsmamıştım. ya hani filmler vardır, korku filmleri.. o bunu keser şu bunu biçer filan, korku filmi olduğu iddaa edilen iğrenç filmlerdir aslında onlar. hah! işte bu onlardan değil. 28 weeks later da onlardan değildi mesela. öyle yani. anlatabildiysem ne mutlu bana.
hem aşırı derecede hüzünlü hem de insanı ego manyağı yapacak derecede cesaret verici,süper bloc party şarkısı..
ilk izlendiğinde gerilimi de heyecanı da yaşatan m. night shyamalan yapımı güzel bir film.
joaquin phoenix ve mel gibson ın rol aldığı, diğer filmlerinde olduğu gibi hiçbir şekilde mantık aranmadan izlenmesi gereken hindistanlı yönetmen shyamalan filmi. yani bu adam bu kadar iyi oyuncuları filmlerinde rol almaları için nasıl kandırıyor hiç anlamıyorum. işin ucunda iyi para var demekki. yalnız filmdeki çocuklar çok sevimliler...
(filmde shyamalan ın da kısa bir rolü var)
tesadüfte tesadüf yoktur doktrinine sahip karma felsefesi ekseninde ilerleyen doğu kökenli batılı film.
bütün evreni aştıktan gayrı arkasına balta dayanmış sikinidirik tahta kapıyı açamayan embesil uzaylıların hayal edildiği filmdir.yazarı ve yönetmeni hintli adıgüzelin diğer filmlerini de seyredince ilaçlarını zamanında almadığı kanısına vardım.
çok gereksiz bir film, saçma bir kanaldan hristiyanlık propagandası yapıyor,izlemeyin derim.