bugün

evrende gözlenen parçacık çeşitliliğini, yüksek boyutlu sicimlerin farklı düzenlerdeki salınımıyla açıklamaya çalışan modern fizik kuramı.
Cisimleri oluşturan atomları oluşturan protonları oluşturan atom altı parçacıkları yani kuarkları oluşturan birtakım sicimler olduğunu varsayan fizik kuramı.*

Bu kurama göre atom altı parçacıkları, yani kuarkları, saf enerjiden oluşan bazı sicimler oluşturur. Bu sicimler rezonans frekanslarında titreştiklerinden ve Planck uzunluğunda (10*-35 mm civarı) olduklarından dolayı incelenmeleri neredeyse imkansızdır, öyle ki bu düşünce sadece bir kuramdan ibaret kalmış ve fizikçilerin ağzına sakız olmuştur. Lakin bu düşüncenin kuramda kalmasının birden fazla sebebi vardır. Sicimler rezonans frekansında titreştiklerinden bu sicimlerin farkına varılabilmesi için toplamda 12 farklı boyut bilinmelidir. Ayrıca sicimler çok az kuvvetten bile etkilenebilir yapıdadırlar ve bu özellik de onlara galaksiden galaksiye değişiklik göstermelerinin önünü açar.* Bu değişiklik de bilinen evrende 50.000.000 farklı sicim olduğu, bizim dünyamızı da bu milyonlarca sicimden birkaçının oluşturduğu görüşünü ortaya çıkarır.
kısaca: düşündükçe boka saran, karmaşık bir modern fizik şeysi.
evrenin ana kuramı olma amacı taşıyan kuramdır.11 boyutlu birçok evrenden bahseder eğer 7. boyutu aşabilseydik diğer birkaç evreni görebilme şansımız olurdu anxak şuan sadece bir kuram ve ütopya olma ihtimali dahilinde.
Einstein in soyledigi gibi cok zeki olmaniz gerekmez ama cok gelismis bir hayalgucunuz olmasi gerekir kaldi ki sicim teorisi de bunlardan birisidir. Muthis hayal gucu gerektirir. Eger dogru bir hayal gucuyse bunun altini bilimadamlari doldurur ve cesitli deneylerle dogrulugunu kanitlarlar. Kaldi ki big bang de bir dusunceden ibaretti en basta.
hakkında şimdiye kadar 4 tane entry girilmiş kuramdır. belaltı konular olmayınca dikkat çekmemiştir.
sadece hayaldir. ismi de sanki taşşaklı bir konu gibi olsa da "ateist" einstein'in götünden salladığı konulardan biridir. vasat bir bilimadamı ve vatan haini olarak fazla biledir. 4 entry bile fazladır.
garip gerçekten düne kadar atomu bile parçalamayız derdik, sonra atom altı parçacıkları çıktı, tamam yolun sonuna geldik dedik, sonra baktık kuarklar varmış, tamam yani daha ne olabilir, sonra sicimlerimiz var artık. bakalım yarın neye yanıldığımız fark ederek uyanacağız.
evrenin açıklamasında öne sürülen düşüncelerden en çok kabul görenlerden biridir. anlamak isteyenler tübitak'ın da çevirdiği evrenin zarafeti adlı kitabı okuyabilirler. biraz eskidir ama başlangıç için hiç fena değil.
görsel
fiziğin temel modellerinden birisidir.
nesnelerin sadece dalgalardan ya da parçaciklardan oluştuğumu savunmak yerine kendi kendine titreşen sicim, ya da membranlardan oluştuğunu savunur. Sicimler gözle görülmeyecek kadar küçük olduğundan günümüz şartlarında deneyler yapılıp varlığı kanıtlanabilmiş veya çürütebilinmiş değildir.
evrenin, maddenin dolayısıyla varoluşun özünün kavranması için ilk zamanlardan beridir süregelen felsefik/fiziksel düşünce ve çalışmalar sonucu günümüzde teorik/düşünsel anlamda ulaşılabilen en üst seviyedaki kuramdır.. şu anki teknoloji ile gözlemlenmesi, ölçülmesi, deneysel forma sokulması, veri alınması mümkün görünmemektedir.. ama atomaltı parçacıklar da çok değil, günümüzden bir asır, insanlık tarihinin kumsaldaki bir çakıl taşı kadar zamanı öncesinde aynı konumdaydı.. artık somut gözlemler fizik açısından son derece yetersiz kalıyor.. önce hayal etmek, sonra da felsefesini ve üzerine bir nebze matematiksel formunu oturtmak gerekiyor.. üç boyutlu evren, 20. yüzyılın başında 4 boyuta çıktı.. şimdi ise 10+1+1 boyutlu sicim kuramı.. 10+1 yani 11. boyut "slackenuc"; 10+1+1 yani 12. boyut ise "anerk" olarak adlandırılıyor.. işin ilginci ise, onikinci boyut, "tanrı" varlığını/düşüncesini/kavramını sevmeyen fizikçilerin tanrı olgusu için "yaratılmış" geliştirilmiş bir boyut/olgu.. işin özü hep "o"na varıyor.. fizikte de, felsefede de..
çok acayip bir kuram. çünkü evrendeki en küçük yapının titreşen sicimler olduğunu ileri sürer ve bu sicimleri bir boyutlu olarak kabul eder. peki bir boyutlu dediğin şey noktadır öyle değil mi ve gerçekte noktanın tecrübe edilebilir bir karşılığı yoktur. yani bu yapılar hem bir boyutlu, hem de eğrilip bükülebilen garip bir şey. kafalar iyice gitti değil mi. seni anlıyor ve yapısal olarak parçalanıyorum.

edit: nokta sıfır boyut olacak onu düzeltelim. yani sıfır boyutlu bir şey üç boyutlu bir yapı gibi davranıyor olay bu. tabii işin derininde başka boyutlar da mevcut olduğu için durum bu kadar basit değil. yine de her halükarda kafa karıştırıcı olduğu kesin.
Einstein fiziğiyle ,kuantum fiziğini birleştirmek amaçlı geliştirilmiş teoridir. Varlığı sicim adında planck uzunluğunda maddesellerden oluştuğunu öne sürer fakat 6 yeni boyuta gereksinim duyar. Henüz deneyle gözlemlenememiştir.

Özet: Allah var galiba.
Her şeyin kuramı.
(bkz: theory of everything)
(bkz: everything but little little)
-Sicimler müzik, fizik yasaları nota, evren ise konçertodur-

son zamanlarda duyduğum en anlamlı cümlelerden biri.
Bundan seneler önce bahsedildiğinde Bilimkurgu diye baktığımız bize çok uçuk ve imkansız gelen şeyleri öğrendiğimizde ya da rutin hayatta kullanmaya başladığımızda olabilirliğini garipsemiyoruz. Sicim kuramı da okunduğunda çok anlaşılabilir bir olgu olmaması sebebiyle ciddi bir hayalgücü gerektirir. insan bilmediği şeyi tanımlayamıyor haklı olarak. incelene incelene hep daha bir temeli ortaya çıkıyor cisimlerin, şimdi ise şu anki teknoloji ve incelemelerle ölçülüp tanımlanamayan sicim ve boyutu. Belki bundan sonra bir tık daha ilerisi, kim bilir.
evren; elektronlar, kuarklar, bozonlar vb. parçacıklardan oluşuyor. peki bu parçacıkların birbirinden farkı ne? işte sicim
görsel
teorisi buna cevap veriyor. aslında tüm parçacıklar, içlerindeki sicimlerin farklı frekansta titreşmelerinden ibaret. gitarın tellerinin farklı titreşimlerinden do, la, si gibi notaların çıkması gibi, sicimlerin farklı titreşmesinden de elektron, yukarı kuark, aşağı kuark gibi parçacıklar oluşuyor.

ve tüm evren, aslında sicimlerin bir gitar konçertosundan ibaret.
teorik fizikteki en önemli kuramlardan biri.

bu konulara ilgisi olanlar için yazmak isterim birkaç şey.

kuramın çıkış noktası, parçacıkları ve özellikle de evreni daha iyi açıklayabilmek yolunda atılan adımların şu an için yetersiz kalması diyebiliriz.

standart model dediğimiz teori, parçacıkların yapısını ve davranışlarını oldukça iyi açıklar. fakat bir sorun var; doğadaki 4 temel kuvvet dediğimiz güçlü, zayıf etkileşimler, elektromanyetizma ve kütle çekim kuvvetinden ilk üçü, birbiriyle ve standart model ile gayet uyum içerisindeyken, kütle çekim kuvvetinin bir uyumsuzluk problemi var. eğer kuantum fiziği ve standart model ile kütle çekim kuramı bir çatı altında toplanabilirse, ortaya her şeyin teorisi çıkacak. bu da aslında evrenin nasıl oluşup nasıl işlediğini daha doğru bir şekilde açıklamamızı sağlayacak diye düşünüyor bilim insanları.

burada bir bilgi vermem gerekiyor. görme dediğimiz olay, bir nesneye çarpan ışığın o nesneden yansıyarak gözümüze ulaşması sonucu gerçekleşiyor. fakat bu iş makro boyutlu cisimler için geçerli. eğer bunu, parçacıklar boyutunda yapmaya kalkarsak şöyle bir durum çıkıyor ortaya;

bir elektromanyetik dalga olan ışık dediğimiz olgunun taşıyıcı parçacıkları olan fotonlar, atom altı parçacıklar ile etkileşmek için biraz büyük kalıyor. eğer bu etkileşmeyi sağlamak için daha kısa dalga boylu dalga kullanırsak (ki öyle olması gerekiyor) o zaman da ışığın enerjisi artıyor. bu çok yüksek enerji de, temas ettiği parçacıkların yapısını değiştirdiğinden, gözlemeye çalıştığımız parçacığı bozuyor ve işimize yaramıyor. heisenberg'in belirsizlik ilkesi de burada devreye giriyor zaten. meşhur gözlemci etkisi dediğimiz şeyi bilirsiniz...

bir parçacığı göremezsek yapısını nasıl bilebiliriz? işte bunun için teorik olarak parçacıkları birer nokta olarak kabul ediyoruz. fakat bu kabulün işimizi görmemesi, bilim insanlarını yeni bir arayışa itti. bir parçacığı, noktadan biraz daha karmaşık bir yapı olarak düşünürsek ne olur? peki o karmaşık yapının şekli ne olabilir? bir doğru ya da sicim (veya yay)... işte sicim teorisinin ortaya çıkışının kısa hikayesi bu.

bunun kullanışlı olan yanı, bu sicimlerin/yayların her farklı titreşiminin farklı bir parçacığı oluşturduğu fikri. bir keman yayının çeşitli titreşimlerinin farklı notalara karşılık gelmesi gibi düşünebilirsiniz. üstelik kütle çekim kuramı ile de uyum içerisinde olduğundan, oldukça büyük bir heyecanla karşılandı bilim dünyasında.

amaaaa...

bunun da şöyle bir sıkıntısı çıktı ortaya; bildiğimiz uzay+zaman 4 boyutunda geçerli değil. mantıklı açıklamalar yapılabilmesi için 10 boyuta ihtiyaç duyuluyor. bu hariçten gelen 6 boyuttan henüz bir kurtuluş yolu bulunamamış olsa da, sicim kuramına ait matematik son derece iyi ve çelişkisiz işlediğinden, ihtiyaç duyulan fazladan boyutlara rağmen kuram çöpe atılmış değil.
güncel Önemli Başlıklar