bugün

bir noktaya ulaşmaya çalışırken varılan yanlış noktalara, yapılan yanlış önermelere verilen isimdir.
yanlış yönlendirme ve kandırma amacına yönelik hileli sözler veya fikirler kullanarak tartışma.
(bkz: fasarya)
mantıklı düşünmediği olmadığı halde mantıklı gibi davranan çok bilmişlik taslayan tür.
amaçlı gibi görünse de, halbuki gerçekle alakası olmayan açıklamalar bütünü...
(bkz: süphecilik)
"safsata bunlar efendim safsata" diyerek milleti bir anda galeyana getiren zekeriyya beyaz ile özdeşleşmiş kelimedir.
bazı yazarlarımızın çok ustaca kullandığı bir sanattır zira biberin gerçek olduğu kadar müslüman olan herkesin sapık çıkma ihtimalini oluşturdu oluşturacaklar.
ermeni soykırımı vardır diyenleri dedikleri.
bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamalardır. safsatalar ilk bakışta ikna edici gözükür fakat bilinçli bir şekilde incelendiğinde yanlış bir çıkarsama olduğu anlaşılır. safsataları en çok kullananlar politikacılardır. safsatalar hakkında bilinçli olmayan insanlar politikacılar tarafından çok kolay kandırılabilir. tüm safsata türleri aşağıdaki sitelerden incelenebilir.

http://www.logicalfallacies.info/
http://www.safsatakilavuzu.com/

"chp'liler türban yasağını savunuyor, demek ki islam'a düşmanlar" ya da
"akp'liler türban yasağını kaldırmak istiyor, demek ki şeriat istiyorlar" gibi çok yaygın örneklerini türkiye'de görebiliriz. safsatalara karşı eleştirel bakamayan insan bu sözlere çok kolay inanıp başka insanlar tarafından yönlendirilebilirler. bu nedenle herkesin öğrnemesi ve bir direnç oluşturması gereken bir konudur.
Yunanca'daki 'sophistes' bilgili, bilgisi olan anlamına geliyor. Türkçe ve Arapça'da ise 'gereksiz söz' anlamında kullanılıyor.
safsata, batıda (sophisme) bilgi manasında kullanılır. doğuda ise vehimden türemiş bir kıyas olarak kabul edilir. yani muhataba yanıltıcı söz söyleyip onu susturmak maksadıyla kullanılır.

burada bilginin kaynağında ayrışan iki kutubun muhalefeti fark edilebilir.
türk siyasetinin belkemiği.
yanlış öncüllere dayanarak ya da kıyas kurallarını yanlış kullanarak yanlış bir sonuca ulaşılan kıyaslardır.
çok yanlış kullanılan ve yanlış bilinen kelimelerdendir.
(bkz: savsata)
günümüz türkçesinde safsata kelimesi kusurlu akıl yürütme anlamını kaybetmiş, yanlış inanç manasında kullanılır olmuştur.

Oysa safsata, insanın muhakeme yetisinin yanlış yönde kullanımıdır ve çoğu kez önyargı, eksik bilgi, batıl inançlar, duygusallık, yersiz göndermeler, acelecilik, özensizlik, genelleme, duygu sömürüsü, türkçeyi kötü kullanma gibi sebeplerden kaynaklanır.

http://safsatakilavuzu.com/

(bkz: ad hominem)
serra yılmaz bunun nadide örnekleriden birini sunmuştur.
Yaygın örnekleri
1. Argumentum ad hominem: Bir argümanın doğruluğunun, argümanı geliştiren şahsın kişiliği ile ilgisi olduğu savı.

Örnek: Freud cinsel sapığın biridir. Dolayısıyla söylediklerini ciddiye almamıza gerek yoktur.

2. Argumentum ad populum: Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu savı.

Örnek: Hitler'in II. Dünya Savaşı'na katılmasaydı ABD'ye saldırmayacağını söylemen çok saçma. Herkes bilir ki onun hedefi dünyayı ele geçirmekti.

3. Argumentum ad ignorantiam: Tersi ispatlanamayanın doğru olduğu savı.

Örnek: UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir delil yoktur. Demek ki ediyorlar.

4. Petitio principii / begging the question: Döngüsel nedensellik; kendi kendini kanıtlayan önerme.

Örnek: incil, Tanrı'nın yazdığı kitaptır. Tanrı'nın yazdığı kitap yanlış olamaz; doğru olmalıdır. incil'de yazdığına göre incil doğrudur. Öyleyse incil kesinlikle doğrudur.

5. Cum hoc ergo propter hoc: Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu savı.

Örnek: Genç kızlar çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki sivilcenin sebebi çikolatadır.

6. Post hoc ergo propter hoc: Zaman içerisinde önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği savı.

Örnek 1: Falanca ülke kurulmadan önce nükleer silah diye bir şey yoktu. Demek ki nükleer silahların sebebi falanca ülkedir.

Örnek 2: Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır.

7. Çöp adam / straw man: Tepkisel indirgemecilik.

Örnek:

- Kürt sorununun bu hâle gelmesinin sosyal, ekonomik, politik bir sürü sebebi var.

- Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!...

8. Argumentum ad traditio / argumentum ad antiquitatem: Geleneksel olanın doğru olduğu savı.

Örnek 1: Evliliği reddeden kadını öldürmemiz çok doğru. Çünkü töre böyle.

Örnek 2: Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğru.

9. Argumentum ad baculum: Güç kullanarak kabul ettirme.

Örnek: Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Çünkü eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır.

10. Argumentum ad crumenam: Zenginlerin söylediklerinin doğru ya da tam tersine yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu savı.

Örnek 1: Sakıp Sabancı bunu söylüyorsa doğrudur.

Örnek 2: O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?...

11. Argumentum ad lazarum: Yoksulların söylediklerinin doğru ya da tam tersine zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu savı.

Örnek 1: Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!

Örnek 2: Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!

12. Yanlış ikilem / bifurcation: Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı.

Örnek: Ya çözümün bir parçasısın ya da sorunun!

13. Zayıf benzetme / weak analogy: Ortak özellik gösteren iki önermenin birbirinin aynısı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği savı.

Örnek: Osmanlı imparatorluğu da tıpkı Roma imparatorluğu gibi parçalanmıştır.

14. Yüklü soru / loaded question: Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu savı.

Örnek:

-Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?

-Vazgeçmedim.

-Demek hala kullanıyorsun?!...

-Hayır, hiç kullanmadım!

-Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!

15. Argumentum ex silentio: Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu veya yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği savı.

Örnek 1: Sükût ikrardan gelir! Türk atasözü.

Örnek 2:

-Sanık sorguda susma hakkını kullanmış!

-Suçsuzsa neden sussun?! Kalkıp açık açık "Ben suçsuzum!" derdi suçlu olmasaydı!

16. Argumentum ad misericoridiam: Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı savı.

Örnek: Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı.

olandır.

kaynak: götüm değil vikipedi.
güncel Önemli Başlıklar