1957 tarihli, pek bilinmeyen kubrick filmi.başrolde Kirk Douglas oynuyo.zamanın özgürlükler ülkesi fransa'sında bile yasaklanmış.3 askerin yoktan sebebler yüzünden idamını anlatıyo.oldukça başarılı bir yapım.
en güzel kubrick filmlerinden biridir. bulunup izlenmesi gereklidir, şiddetle tavsiye edilir.
humprey cobb'un romanından uyarlanan stanley kubrickin yedinci filmidir. efsanedir. delidir. dehşettir.
gerçek bir sanatçı ve bilim insanı haysiyetiyle çekilmiş bir filmdir. barry lyndon, full metal jacket değerindedir adeta. ancak biraz eskidir tabi ki.
1957 tarihli stanley kubrik filmi. sinema tarihindeki en başarılı antimilitarist filmlerden birisi kabul edilir. kirk douglas'ın oyunculuğu filme çok şey katar.
kubrick senaryosunu humbrey cobb'un öyküsüne dayandırmıştır.
87 dakikalık süresiyle kubrick filimlerinin içinde kısa olanları temsil eder.
Birinci Dünya Savaşı sırasında cephe gerisindeki fransız subayların terfi edebilmek uğruna binlerce askeri acımasızca ölüme göndermesinin kubrick'sel yorumu. antimilitarizmin doruğu.
filmdeki subay ve generallerin neredeyse tamamı kötüdür.
filmdeki subay ve generallerin neredeyse tamamı gerçektir. iyisiyle kötüsüyle...
final sahnesiyle beni benden alan stanley kubrick filmi.

--spoiler--
son sahnesinde yeni bir cepheye gitmeden hemen önce fransız askerler gazino gibi bir yerde sınırsız alkol vasıtasıyla eğlenmektedirler. derken sahneye sivil birisi (gazinonun sahibi galiba) çıkar ve hemen yanında duran esir bir alman kızı oradaki tüm askerlere gösterir. askerler için amaç kızın şarkı söylemesi ve muhtemelen ilerleyen dakikalarda soyunmasını izlemektir. sahnedeki kıza ıslıklar tezahuratlarla şarkı söylemesi için baskı yaparlar. şaşkın, üzgün, korku içindeki kız yanındaki gazino sahibine almanca bi şeyler söyler ama ı ıh. adam da askerler kadar zıvanadan çıkmıştır ve illaki şarkı söylemesini ister. derken kız titreyen korku dolu bir sesle şarkı söylemeye başlar. işte insanı koparan sahne ondan sonra başlar. kız şarkıyı söylemeye başladıktan bi kaç saniye sonra iyice işi serseriliğe vurmuş askerler yavaş yavaş susarlar ve kızı dinlemeye başlarlar. kızın söylediği şarkı hüzünlü ve de muhtemelen o andaki asker psikolojisine göre uzaktakileri akla getiren bir şarkıdır. derken istisnasız tüm askerlerrin gözleri dolmaya başlar ve kısa süre sonra birçoğunun gözünden yaşlar süzülür. bu sırada şarkıya önce mırıltılarla daha sonra sözlerini sökebildikleri kadarıyla eşlik ederler. bilmiyorum nedir insanı bu kadar etkileyen bu sahnede ama o askerlerin gözündeki hüzün, özlem, hasret insanı eritir, buharlaştırır.
--spoiler--
Bol aksiyon sahnesi katmanın ve kanlı çarpışmaları göz önüne sermenin iyi bir savaş filmi için çok da gerekli olmadığını ispatlayan film.

Bazı eleştirmenlerin 'gelmiş geçmiş en iyi savaş filmi' yakıştırmasına katıldığım film
"Bazen insan olduğumdan utandığım zamanlar olmuştur. Bu da onlardan biri..." *

Ordulardaki sikko Disiplin anlayışını disipline etmek gerektiğini anlatan, anlatırken güldüren, güldürürken yavşaklıklar tarihi prezantasyonu yapan, prezantasyon yaparken sinirlendiren, sinirlendirirken askerlik özelinde görünse de din'le ilgili ilginç diyalogları ile keyif veren pek bir güzel pek bir izlenmeye değer kubrick filmi.

özellikle Mahkeme sahnesi ve suçlular zindandayken papazın içeri girdiği sahnedeki diyaloglar süper yaa. Bak coştum yine. Seni seviyom lan güzel sinema. Ayrıca filmde almanlar, Fransızlara saldırırken, bir an için ben de saldırıyormuşum gibi hissseylemedim değil. çabuk geçti lakin.

filmden:

"Günaydın asker, alman öldürmeye hazır mısın?"

Samuel Johnson alıntısı: "vatanseverlik bir hainin son sığınadır!"

"Borç isterken çekinmenize gerek yok, çünkü reddederken çok kibar davranırız."

dünyanın bütün genelkurmay başkanlarını, hatta devlet başkanlarını filan, bir araya toplayıp bu filmi onlara izletmek lazım. erman toroğlu misali, elde bir çıbık, durdurup durdurup, sekans sekans izah etmek lazım. buradan tüm genelkurmay başkanlarına sesleniyorum! gelin bize. izleyin. harbi diyorum , ciddiye alın beni. ordu emeklisiyim bi yerde! gruplar halinde gelin ama. Sığmayız. Gerçi komşulardan ekstra sandalye filan alırım. komşuluk öldü mü?
- - spoiler içermektedir - -

filmin finalindeki küçük konser hüzünlendiricidir.

--spoiler--
alman kadın şarkı söyledikçe askerler ağlamaya başlar. amerikalı askerler alman kadının sesinde uzun zamandır rastlamadıkları duygu fırtınasına kapılır.
--spoiler--
an itibari ile imdb'de 39,513 oy ve 8.6 puan ile tüm zamanlardaki listede kendine 45. sırada yer bulmuş izlenmesi gereken bir baş yapıt .
nefes filminin sonudaki askerlerin şarkı söylemesi sahnesinin, bu filmin sonundaki alman kızın şarkı söylemsi sahnesinden esinlenildiğini düşündüren film. ikisinde de savaşın anlamsızlığı gün gibi ortaya çıkar.
bu arada filmin sonunda şarkı söyleyen kız stanley kubrick'in eşi christian kubrick'dir.
tv kanallarından acilen yayınlamalarını beklediğimiz kubrick filmlerindendir. 1. dünya savaşı sırasında geçen ve savaşın anlamsızlığını, rütbe sahiplerinin işin içinden çıkamadıklarında rütbenin ve emir verme yetkisinin ardına saklanmasını ele alan bir filmdir.
stanley kubrick'in izlediğim üç savaş temalı filmi * ** içersinde sanırım en beğendiğim film budur. ayrıca bir çok olağanüstü replik barındırır. aynı zamanda izlediğim kubrick filmlerinin anlatımı en net olanıdır.
--spoiler--
"ben önünde bayrak sallayarak heyecanlandırabileceğiniz bir boğa değilim."
--spoiler--
rütbeyle merhametin ters orantılı olduğunu ve savaşın godamanların mastürbasyonundan öteye gitmediğini anlatan, insan olmaktan soğutan film. son sahnesi mükemmeldir ayrıca. mutlu sonla bitmeyen filmlere olan hayranlığıma yeni bir boyut kazandırdığı için kubrick anısına bir dakikalık saygı duruşunda bulundurtmuştur.
filmde kitaptan alınmış nefis bir kısım vardır. " yarın ben öleceğim fakat bu hamamböceği yaşayacak. o karıma ve çocuğuma benden daha yakın olacak. "
çok vurucu bir film. herkesin söyleyebileceği gibi antimilitarizm manifestosu niteliğinde. gerçi kubrick bu tezleri pek kabul etmiyor ve sadece olduğu gibi anlattığını söylüyor. savaş sahneleri de o yıllara göre aşmış durumda. bütçesi epey yüksektir herhalde. figüran sayısı ve yapay patlamalar tabi bunda etken.

---olası spoiler ibaresi---

gerçek anlamda ilk kubrick filmi olarak kabul edebiliriz paths of glory' yi. the killing' de tam alamadığımız kubrick sitili anlatım burada yerine oturmuş. aralarında bir yıl fark olmasına rağmen hem de.

normal bir tempo ile başlayan filmin ilk yarısı daha çok sadece savaşın doğasını gösteriyor. buradaki dış plan çekimleri çok başarılı. ancak görsellikten öte filmin temel yapısını hazırlıyor bu kısım. filmin ikinci kısmı ise mahkeme ve idam sekansları ile bize gerçek hikayesini veriyor.

idama hazırlık ve mahkumların psikolojisinin yansıtılma biçemi çok orijinal ve gerçekçi. tabi burada filmin ismi (zafer yolu) ile idama giden yol metaforunun altını çizmek gerekir. buradaki önerme sanırım her başarının ardında çirkin yada yanlış birşeylerin olduğudur. ki bu filmde zafer kazanılmamasına rağmen gerçekleşir.

idam sahnesi kısa da olsa çiğ ve etkili. son zamanlarda beni bu şekilde bir tek kieslowski' nin a short film about killing' i etkilemişti. ama kubrick' inki, arketip olması açısından ona da örneklik ediyor sanırım.

filmde verilen üstün görselliğin alt metni insan doğası ile ilgili. tüm filmlerinde karakterlere belirgin dönüşümler ve psikolojik metamorfozlar geçirten kubrick burada da aynı yolu izliyor. başarı ve mevki için yanıp tutuşan narsist bir komutan, insan hayatını kendi refahı için hiçe sayar. tüm film boyunca mükemmel bir karakter olarak çizilen albay dax karakteri de dikkat edilirse filmin başında bu görevi kendi çıkarı için kabul etmiştir. sözün özü tüm insanlar kusurlu ve bencildir.

insani zayıflıklar ile kendini münezzeh gören askeriye kavramını karşı karşıya getirmesi kubrick' in dehasının ürünü. bu kusurların daha da gözümüze çarpmasını sağlıyor ve filme grotesk bir hava veriyor.

kirk douglas' ın oyunculuğu ise kariyerinin zirvesi denilebilecek seviyede. mahkeme sekansındaki tiradı çok gerçekçi ve melodram havasından uzak. ''bu askerleri suçlu bulmak suçtur'' herhalde filmin en akılda kalıcı cümlesi...

sadece militarizmi değil, kubrick bu filmde aslında tümü ile insan doğasını eleştiriyor. yani hepimiz o generale küfrederken, kahraman albayın da başta yaptığı hatayı sorgulatıyor bize. ya da film boyunca sadece savaşan kahraman askerlerin, bir alman kızına karşı nasıl duygusuz davrandıklarını. yani mevki ya da statün ne olursa olsun karşındakinden güçlü isen onu ezmeye çalışırsın deniyor. tıpkı bir hamam böceği gibi. fakat bazen o kadar aciz olursunuz ki bir hamam böceği de size karşı galip gelebilir.

filmin son sahnesi gerçekten de harika. tüm film boyunca savaş ve tartışma gören izleyici film boyunca ilk kez bir kadın görüyor. askerlerin alman esiri bu kıza sarkıntılık edip ''medeni bir dilde konuşsana'' dediği kız almanca bir şarkıya başlıyor ve hepsinin gözleri doluyor. insanlar kaypak ve aymazdır ve çoğu zaman bunu mantıklı bir temeli bile yoktur. kabul edelim ki güzel önerme.

son sahnenin vuruculuğu ise film boyunca adaletsizliğe karşı kendini kasan ve hep savaş veya idam gören izleyicinin ilk kez filmde duygusal bir sahne görmesiden kaynaklanıyor. bu buluş da kubrick dehasının ürünü.(şu örnekte aynı mantığın ürünüdür: darren aronofsky' nin requiem for a dream' de kırmızıyı çok az ve sadece belirli temalarla psikolojik olarak kullandığı ve filmin galasından çıkan bir kadının kırmızı halıyı gördüğünde kustuğu rivayet edilir.)

filmle ilgili anlamadığım bir kaç nokta da var. özellikle neden fransa ordusunun konu edildiği. yani almanya-fransa savaşında narsist bir komutandan yola çıkılacak ise hepimiz hangi tarafı seçeceğini tahmin edebiliyoruz. ama böyle olmamış. elbette film bir uyarlama ve kitapla ilgili bir soru bu. bana kalırsa biraz dreyfus davasından esinlenme var. tabi bir de fransız askerlerinin ingilizce konuşması hoş değil...

en çarpıcı kısmı da herhalde askerleri tamamen usulsüz bir mahkeme ile çabucak yargılayıp idama mahkum eden askeri sistemin, idamın uygulanması sırasında tören havasıyla gösterdiği hassaslık ve formaliteler. gerçek önemli olan insani değerler değil sadece imaj veya isimdir. zira glory kelimesi aynı zamanda ''şan'' anlamındadır.

---olası spoiler ibaresi bitti---

herşeyi ile harika bir kubrick filmi. daha sonraki başyapıtlarına işaret ediyor adeta. finali uzun süre hatırlanacaktır. savaş filmi (ya da savaş karşıtı film. ikiside cephede geçiyor çünkü genelde) sevmeyen biri olarak mükemmel bir film olduğunu söyleyebilirim.
ağır militarizm karsıtlığı içeren 1957 yapımı stanley kubrick başyapıtıdır.final sahnesinde alman kız ile fransız askerlerinin söylediği sarkı ile dağıtır insanı..

http://www.youtube.com/watch?v=J0yVoxUQ7Q8
kubrick'in lafı döndürüp dolaştırmadan vermek istediği mesajı 88 dakikada verdiği anti-militarist klasiklerden biri.
Sonuna kadar anti-militarist film. Stanley Kubrick'in savaş karşıtlığı bu film ile kendisine yol buluyor. Sevdiğim bir yönetmendir. Hem görüşleri bakımından hem de çektiği filmler bakımından. Filme gelirsek doğruları açıkça sergilediği için döneminde fazla rağbet görememiş. Ancak sonradan hak ettiği başarıyı ve ilgiyi görmüş bir yapım bu.. Ağır bir dram örneği. Senaryosu bakımından politik ancak anlatmak istedikleriyle hayli didaktik. En başarılı yanı ise diyalogları. Gerçek bir subay-general ilişkisi, resmiyeti yaratılmış. Karakterler olabildiğince gerçekçi ve hiç kimse sırıtmıyor. Adalet kavramını ve savaşla birlikte gelen hırsı çok iyi ele alıyor Kubrick. Savaşları yöneten kişilere iyi bakın. Hepsinde bolca hırs görebilirsiniz. Ancak içlerinden bazıları o kadar hırslı ki, onu egoya çevirmişler. Herkes birbirinin kuyusunu kazma peşinde. Olan askerlere oluyor. Merhamet ve adaletin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gördüm..

Bundan sonra da Dr.Strangelove'ı geliyor Kubrick'in. O filmi de öneririm. Savaş, ironik ve kara mizah şekliyle çok iyi anlatılmıştır bahsettiğim yapımda. Uzun lafın kısası filmi mutlaka izleyin. Final sahnesi de aklınızdan çıkmasın..

http://www.youtube.com/watch?v=J0yVoxUQ7Q8
kubrick külliyatınn 4.filmidir ve bana göre en başarılı olanıdır. antimilitarizm kavramını bu kadar iyi anlatabilecek başka bir film olduğuna inanmıyorum ki bunu en iyi açıklayan sahne son sahnedir.

http://www.youtube.com/watch?v=J0yVoxUQ7Q8

not: şarkı söyleyen kadın stanley kubrick'in eşidir.
guclu filmdir.
kubrick'in en sağlam filmlerinden biridir.kubrick severlerin kaçırmaması gereken bir filmdir.