bugün
- kanına ermeni kanı karışmadığını zannetmek8
- türklerdeki ermeni kompleksi10
- türkiyede festival basılsaydı ne olurdu11
- klarnet calan sarapci koala 622
- incel olanların gereksiz ağlaması12
- izmir13
- yarın sabah işe gidecek olmak13
- sözlük yazarlarını tek cümle ile tanımlamak23
- burun estetiği11
- önde yürüyen kadın geçilmeli mi geçilmemeli mi10
- herkese sevgiyle yaklaşan tip8
- nervio11
- bik bik vs kuresel ikinma37
- 65532111
- islam hassasiyeti ile yetişmiş olsa ölmezdi17
- bir erkek bir kıza neden sürekli çok güzelsin der19
- karısına kahvaltı hazırlayan erkek9
- anın görüntüsü26
- larisalisa13
- bik bik'in mutfağına konuk olmak11
- lisansta üniversite kalitesinin önemsiz olması10
- sözlük yazarlarının çayları10
- küresel ıkınmanın yahudi olması gerçeği11
- the merich9
- soğan turşusu15
- b'u r c u8
- yüzünün yarısını sözlüğe atan kız9
- geçmiş olsun tükenmiş favorilerim8
- sözlükte sohbet etmeyi sevdiğiniz yazarlar10
- kızın kafasını kesip intihar eden genç60
- kendinden büyük kadınlara ilgi duyan erkek10
- canın aşırı sex istemesi16
- salma hayek in memeleri8
- erdoğan olmasaydı21
- 79 yaşındaki inşaat işçisinin ölmesi13
- hayırlı pazarlar inşallah8
- katili görüp müdahil olmayan türk erkekleri14
- en son mutlu hissedilen an11
- uyku düzeninin bozulması12
- hissediyorum sen benim kocam olcaksın diyen kız12
- sevgiliniz aldatsa mı daha üzülürsünüz ölürse mi9
- kim lan bu kuresel ikinma11
- televizyon'un çöküşü12
- semih çelik11
- üstteki yazarın ne mezunu olduğunu tahmin etmek17
- arkadaşlar ne derdiniz var anlatın da gülelim8
- kadın çalışmasın diyen erkeklerin geliri12
- mini etek giyen dövmeli hatun8
- geçmiş olsun manyak olmaya karar verdim14
- akpli milletveklinn oğlu 20kg uyuşturucyla yaklndı18
entry'ler (2674)
criterion collection'ın yönetmenleri ve oyuncuları buyur edip film seçtirdiği dolabı bildiğin soyan adam. tek de gelmemiş, yanında polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski de getirmiş. birçoğunun "aman görmemişlik yapmayalım efendi gibi alıp bir kaç tane, evimize gidelim" dediği yerde, herkesin yapmak istediğini yaptı adam çantayla girip "topla topla topla" modunda kuyumcu soyguncusu gibi girdi çıktı 5 dakikada.
http://www.youtube.com/watch?v=BGvcB42YnM8
http://www.youtube.com/watch?v=BGvcB42YnM8
eli wallach reyizin de vefatıyla halihazırda "iyi, kötü, çirkin" 'in hayatta kalan tek üyesidir.
kötüye bir şey olmaz dediler önce kötü öldü amk. nur içinde yatsın lee van cleef reyiz de.
kötüye bir şey olmaz dediler önce kötü öldü amk. nur içinde yatsın lee van cleef reyiz de.
ahanda gelmiş konserdir. Fekat gelgegelim, bağzı insanlar aksilikler yüzünden gidemez ve ne acı ki, o 2 sahne önü bileti satılmak istenir.
isteyenler özelden mesaj şey edebilir.
isteyenler özelden mesaj şey edebilir.
fenerbahçe ile berabere kalmayı zafer gören ezik kaleci. tribünlere hareketler falan. berabere kalmışsın lan allah'ın eziği, insanda biraz utanma olur.
kadın, sadece erkekte dış görünüşe bakmaz. her şeyde imaja ve dış görünüşe bakar. kadın şekilcidir.
araba alacağı zaman, arabanın özelliklerine, kullanışlılığına falan bakmaz; rengine, şekline, markasına bakar. cep telefonu için de, en basit bir ayakkabı için de bu böyledir.
araba alacağı zaman, arabanın özelliklerine, kullanışlılığına falan bakmaz; rengine, şekline, markasına bakar. cep telefonu için de, en basit bir ayakkabı için de bu böyledir.
kendisinin anakin skywalker olduğu yıllara aittir. artık uzun zamandır karanlık tarafa geçmiş ve lord vader olmuştur. jedi messi'nin de, o padawan yuvası la masia'nın da götüne koyayım. peşindeyiz reyiz.
bu adamın bomboş pozisyonlarda kaleye vurabilecekken asist yapmasının sebebi ortaya çıktı; adam sadece futbolda değil hayatın her alanında asist bağımlısı. "vermek güzeldir" diyenlerden. harbi adammış.
http://www.ntvspor.net/ha...na-cigerini-vermek-istedi
http://www.ntvspor.net/ha...na-cigerini-vermek-istedi
melankolik mafya filmi. muadili filmlerin aksine epik değil de lirik. sevmeyenleri anlarım, çünkü çok farklı. ama seven de çok sever, arada kalınılacak bir film olduğunu düşünmüyorum. ben ikinci gruptanım şahsen. züper bir film.
hakkında çok iyi konuşulmayan üniversite. ikinci üniversitem olacak bu sene itibarı ile. istanbul üniversitesinden de beter mi zaman gösterecek. bölümünden bölümüne değişir bunlar gerçi ama sinema-tv bölümü için de çok güzel şeyler duyamadık daha.
istisnasız bir sonraki sahnede öldürülür. istisnasız ama. tarkan'ın seviştiği tüm kadınlar ölür. kanun gibi birşey bu.
bunu 80'lerde de bir amca söylemişti, 90'larda da başka bir amca... ne bu amcalar biter ne de fenerbahçe'nin devri.
olmayacak şey değildir.
lise son sınıfta üniversiteye hazırlık kapsamında kayıt için dershane ararken sen tut yanlışlıkla git tersaneye kayıt ol. bir sene boyunca millet okul-dershane arasında mekik dokurken ben okul-tersane arasında dokudum. başlarda çok garipsedim, hiç de düşündüğüm gibi bir hazırlık dönemi geçirmiyordum, üstüne üstlük netlerimde de gözle görülür bir artış olmuyordu. eve üstüm başım kir pas içinde geliyordum. haziran ayında bu emeklerimin karşını alacağımı düşündüğümden, yorgun da olsam huzurluydum. ama gel gör ki haziran geldiğinde sınavda sıçtım sıvadım. ertesi hafta tersaneye gittim ve ustabaşına sınavın berbat geçtiğini, en büyük payın da onlarda olduğunu söyledim. "ne sınavı lan" dedi, "e üniversite!" dedim. "oğlum bizim ne suçumuz var, çalışsaydın" dedi, iyi de dedim dershane faktörü önemli, ben okulda falan üzerime düşeni yaptım, geriye bir tek dershane kalıyor. "oğlum manyak mısın ? burası tershane, tersane" dedi. o an yaşadığım şoku anlatamam. birkaç dakika içinde de bütün parçalar yerine oturdu. oturdu oturmasına ama sınavı kazanamadığımla kaldım. ben de tersanedeki işime devam ettim. 6 yıldır buradayım, şaka maka işimde iyi ilerledim. aylık 4.000 liraya yakın bir para kazanıyorum. üniversite okusaydım yüksek lisansıydı stajıydı mıtajıydı derken bu parayı kazanmam kim bilir kaç yıl alırdı. iyi oldu iyi.
lise son sınıfta üniversiteye hazırlık kapsamında kayıt için dershane ararken sen tut yanlışlıkla git tersaneye kayıt ol. bir sene boyunca millet okul-dershane arasında mekik dokurken ben okul-tersane arasında dokudum. başlarda çok garipsedim, hiç de düşündüğüm gibi bir hazırlık dönemi geçirmiyordum, üstüne üstlük netlerimde de gözle görülür bir artış olmuyordu. eve üstüm başım kir pas içinde geliyordum. haziran ayında bu emeklerimin karşını alacağımı düşündüğümden, yorgun da olsam huzurluydum. ama gel gör ki haziran geldiğinde sınavda sıçtım sıvadım. ertesi hafta tersaneye gittim ve ustabaşına sınavın berbat geçtiğini, en büyük payın da onlarda olduğunu söyledim. "ne sınavı lan" dedi, "e üniversite!" dedim. "oğlum bizim ne suçumuz var, çalışsaydın" dedi, iyi de dedim dershane faktörü önemli, ben okulda falan üzerime düşeni yaptım, geriye bir tek dershane kalıyor. "oğlum manyak mısın ? burası tershane, tersane" dedi. o an yaşadığım şoku anlatamam. birkaç dakika içinde de bütün parçalar yerine oturdu. oturdu oturmasına ama sınavı kazanamadığımla kaldım. ben de tersanedeki işime devam ettim. 6 yıldır buradayım, şaka maka işimde iyi ilerledim. aylık 4.000 liraya yakın bir para kazanıyorum. üniversite okusaydım yüksek lisansıydı stajıydı mıtajıydı derken bu parayı kazanmam kim bilir kaç yıl alırdı. iyi oldu iyi.
kendisi son gocuk giyicidir.
şu an star tv'de yayınlanmakta olan film. ve Gwyneth Paltrow'u deniz çakır seslendiriyor. deniz çakır ve dublaj, ilginç.
oldboy'la geniş kitlelere adını duyuran güney kore'li yönetmen Chan-wook Park'ın 2000 yılında, oldboy'da üç sene önce gösterime giren mükemmel filmi. oldboy çok fazla dikkat çekmiş, amiyane tabirle, daha bir piyasadır buna göre, fakat ben bir kıyaslama yapacak olsam kesinlikle bunu seçerim. sadece finali, bir dolu filmi önünde diz çöktürmeye yeter.
her saniyede değişen 24 kare fotoğraflardan oluşuyor ya film, sonunda saniyelerce ekranda kalan o fotoğraf, saniyede 24 kere değil, 24 milyon kere tokatlıyor adamı.
benim gibi güney kore - kuzey kore çatışmasına adeta bir mualla teyze edasıyla yaklaşan, " çoh üzülüyom ben bu çocukların haline... aynı milletten, aynı kandan insanlar kanlı bıçaklı düşman..." diyenlere daha bir sert, daha bir örseleyici.
ve son olarak, az sayıda güney kore filmi seyretmiş olmama rağmen izlediğim filmlerin yüzde yetmişinde karşıma çıkan ve hepsinde yardıran kang-ho song'u da kendi nezdimde sadece kore çapında değil, dünya çapında, 100 okka taşaklı bir oyuncu ilan ediyorum.
her saniyede değişen 24 kare fotoğraflardan oluşuyor ya film, sonunda saniyelerce ekranda kalan o fotoğraf, saniyede 24 kere değil, 24 milyon kere tokatlıyor adamı.
benim gibi güney kore - kuzey kore çatışmasına adeta bir mualla teyze edasıyla yaklaşan, " çoh üzülüyom ben bu çocukların haline... aynı milletten, aynı kandan insanlar kanlı bıçaklı düşman..." diyenlere daha bir sert, daha bir örseleyici.
ve son olarak, az sayıda güney kore filmi seyretmiş olmama rağmen izlediğim filmlerin yüzde yetmişinde karşıma çıkan ve hepsinde yardıran kang-ho song'u da kendi nezdimde sadece kore çapında değil, dünya çapında, 100 okka taşaklı bir oyuncu ilan ediyorum.
çok farklı tipte oyuncular olduğundan karşılaştırmanın çok doğru olmadığı ikili. sonuçta ösys sonuçları daha geriden oyun kuran tipte bir futbolcu, ama kendi mevkilerinde ikisi de takıma çok katkı sağlar.
henüz az, ama öz filmler çekmiş 1969 doğumlu güney koreli yönetmen. bütün filmleri çok kalitedir fakat salinui chueok -ki memories of murder adıyla da bilinir- bana göre daha iyisini yapana kadar yönetmenin başyapıtı.
"sight and sound" dergisinin bazı önemli yönetmenlere sorduğu, en sevdiği 10 filmi şöyle sıralamış kendisi:
A City of Sadness (1989) Hsiao-bsein Hou
Cure (1998) Kurosawa Kiyoshi
Fargo (1995) Joel & Ethan Coen
The Housemaid (1960) Kim Ki-young
Psycho(1960) Alfred Hitchcock
Raging Bull (1980) Martin Scorsese
Touch of Evil (1958) Orson Welles
Vengeance is Mine (1979) Imamura Shohei
The Wages of Fear (1953) Henri-Georges Clouzot
Zodiac (2007) David Fincher
sevdiği filmlerden the housemaid ve a city of sadness'ı henüz izlmedim ama bu listeyi yapmış adam onları yazdıysa mutlaka izlemek lazım.
cure, inanılmaz pis bir atmosferi olan japon gerilim filmi. öyle klasik ucuz korku filmleri gibi değil, psikopat bir seri katili ve peşindeki polisin hikayesini anlatıyor. zodiac da kendi filmi memories of murder'la olan benzerlikleri yüzünden listede olması şaşırtmayan filmlerden. tabii ikisi de gerçek olaylardan alınan, birbirinden esinlenmeyen filmler. zaten kendi filmini zodiac'tan önce çekti.
neyse yani, ağzının tadını biliyor adam.
"sight and sound" dergisinin bazı önemli yönetmenlere sorduğu, en sevdiği 10 filmi şöyle sıralamış kendisi:
A City of Sadness (1989) Hsiao-bsein Hou
Cure (1998) Kurosawa Kiyoshi
Fargo (1995) Joel & Ethan Coen
The Housemaid (1960) Kim Ki-young
Psycho(1960) Alfred Hitchcock
Raging Bull (1980) Martin Scorsese
Touch of Evil (1958) Orson Welles
Vengeance is Mine (1979) Imamura Shohei
The Wages of Fear (1953) Henri-Georges Clouzot
Zodiac (2007) David Fincher
sevdiği filmlerden the housemaid ve a city of sadness'ı henüz izlmedim ama bu listeyi yapmış adam onları yazdıysa mutlaka izlemek lazım.
cure, inanılmaz pis bir atmosferi olan japon gerilim filmi. öyle klasik ucuz korku filmleri gibi değil, psikopat bir seri katili ve peşindeki polisin hikayesini anlatıyor. zodiac da kendi filmi memories of murder'la olan benzerlikleri yüzünden listede olması şaşırtmayan filmlerden. tabii ikisi de gerçek olaylardan alınan, birbirinden esinlenmeyen filmler. zaten kendi filmini zodiac'tan önce çekti.
neyse yani, ağzının tadını biliyor adam.