bugün
- bir kızın kezban olduğunu anlama yolları10
- turistlik kulüplerde garip garip dans eden tipler13
- boyutu devasa olsa korkulacak canlı10
- selçuk bayraktar8
- bir sözlük bayanının şahsımla dalga geçmesi11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü16
- 2025 iran israil çatışmaları20
- büyük israil15
- cübbeli ahmet'in zirai don yorumu17
- mesajla laf soktuğunu sanan tip8
- sözlük kızlarında sanki gizli bir çelik kubbe var10
- ekşi sözlük referanslı üyelik sistemi8
- 13 haziran 2025 israil'in iran'a saldırması8
- ahmedimi evlendiriyoruz12
- kirpiye verilebilecek isimler11
- israil'i türklere dost sanmak15
- iran11
- yazarların etnik kökeni29
- uyandın sene 2100 googlede ilk ne aratırsın10
- öfkeli olanlara tavsiyeler9
- ekrem imamoğlu mahkemede terlerken12
- ankara'da su fiyatlarına yüzde 169 zam53
- çok istenilen şeyin olmaması12
- iran ile israil'in zayıflaması türkiyeye yarar mı11
- kansere çare bulan doktorun evinde ölü bulunması9
- 16 haziran 2025 istanbul'da iran yürüyüşü10
- as maca11
- neden evlenmiyorsun sorusuna verilecek cevaplar17
- köpeğe it diyince deliren köpekperest14
- bedavadan araplara boşa akan sular17
- kürtlerin türkleri moğol olarak tanımlaması24
- kızını zenci ile evlendiren baba9
- bakkallarda halen torpil satılması11
- tebriz'i vurmak bizi vurmaktır24
- uzun boylu erkek isteyen kısa boylu kız16
- iranın ırzına geçilmiş10
- çocuk isteyen erkek istemeyen kadın15
- arkadaşlar bi bakar mısınız21
- hangi tür taş tercih edersiniz14
- 15 haziran 2025 thy diyarbakır van seferi8
- babalar gününüz kutlu olsun11
- bu saldırı bize yapılsaydı nasıl karşılık verirdik21
- claudia s cloud32
- cast away9
- yemek yerken izlemelik şeyler8
- biriniz çay demlese de dağıtsa11
- bik bik ve true aşkı23
- daha güzeliyle tanışınca önceki kadını unutmak8


entry'ler (2674)
criterion collection'ın yönetmenleri ve oyuncuları buyur edip film seçtirdiği dolabı bildiğin soyan adam. tek de gelmemiş, yanında polonyalı yönetmen Pawel Pawlikowski de getirmiş. birçoğunun "aman görmemişlik yapmayalım efendi gibi alıp bir kaç tane, evimize gidelim" dediği yerde, herkesin yapmak istediğini yaptı adam çantayla girip "topla topla topla" modunda kuyumcu soyguncusu gibi girdi çıktı 5 dakikada.
http://www.youtube.com/watch?v=BGvcB42YnM8
http://www.youtube.com/watch?v=BGvcB42YnM8
eli wallach reyizin de vefatıyla halihazırda "iyi, kötü, çirkin" 'in hayatta kalan tek üyesidir.
kötüye bir şey olmaz dediler önce kötü öldü amk. nur içinde yatsın lee van cleef reyiz de.
kötüye bir şey olmaz dediler önce kötü öldü amk. nur içinde yatsın lee van cleef reyiz de.
ahanda gelmiş konserdir. Fekat gelgegelim, bağzı insanlar aksilikler yüzünden gidemez ve ne acı ki, o 2 sahne önü bileti satılmak istenir.
isteyenler özelden mesaj şey edebilir.
isteyenler özelden mesaj şey edebilir.
fenerbahçe ile berabere kalmayı zafer gören ezik kaleci. tribünlere hareketler falan. berabere kalmışsın lan allah'ın eziği, insanda biraz utanma olur.
kadın, sadece erkekte dış görünüşe bakmaz. her şeyde imaja ve dış görünüşe bakar. kadın şekilcidir.
araba alacağı zaman, arabanın özelliklerine, kullanışlılığına falan bakmaz; rengine, şekline, markasına bakar. cep telefonu için de, en basit bir ayakkabı için de bu böyledir.
araba alacağı zaman, arabanın özelliklerine, kullanışlılığına falan bakmaz; rengine, şekline, markasına bakar. cep telefonu için de, en basit bir ayakkabı için de bu böyledir.
kendisinin anakin skywalker olduğu yıllara aittir. artık uzun zamandır karanlık tarafa geçmiş ve lord vader olmuştur. jedi messi'nin de, o padawan yuvası la masia'nın da götüne koyayım. peşindeyiz reyiz.
bu adamın bomboş pozisyonlarda kaleye vurabilecekken asist yapmasının sebebi ortaya çıktı; adam sadece futbolda değil hayatın her alanında asist bağımlısı. "vermek güzeldir" diyenlerden. harbi adammış.
http://www.ntvspor.net/ha...na-cigerini-vermek-istedi
http://www.ntvspor.net/ha...na-cigerini-vermek-istedi
melankolik mafya filmi. muadili filmlerin aksine epik değil de lirik. sevmeyenleri anlarım, çünkü çok farklı. ama seven de çok sever, arada kalınılacak bir film olduğunu düşünmüyorum. ben ikinci gruptanım şahsen. züper bir film.
hakkında çok iyi konuşulmayan üniversite. ikinci üniversitem olacak bu sene itibarı ile. istanbul üniversitesinden de beter mi zaman gösterecek. bölümünden bölümüne değişir bunlar gerçi ama sinema-tv bölümü için de çok güzel şeyler duyamadık daha.
istisnasız bir sonraki sahnede öldürülür. istisnasız ama. tarkan'ın seviştiği tüm kadınlar ölür. kanun gibi birşey bu.
bunu 80'lerde de bir amca söylemişti, 90'larda da başka bir amca... ne bu amcalar biter ne de fenerbahçe'nin devri.
olmayacak şey değildir.
lise son sınıfta üniversiteye hazırlık kapsamında kayıt için dershane ararken sen tut yanlışlıkla git tersaneye kayıt ol. bir sene boyunca millet okul-dershane arasında mekik dokurken ben okul-tersane arasında dokudum. başlarda çok garipsedim, hiç de düşündüğüm gibi bir hazırlık dönemi geçirmiyordum, üstüne üstlük netlerimde de gözle görülür bir artış olmuyordu. eve üstüm başım kir pas içinde geliyordum. haziran ayında bu emeklerimin karşını alacağımı düşündüğümden, yorgun da olsam huzurluydum. ama gel gör ki haziran geldiğinde sınavda sıçtım sıvadım. ertesi hafta tersaneye gittim ve ustabaşına sınavın berbat geçtiğini, en büyük payın da onlarda olduğunu söyledim. "ne sınavı lan" dedi, "e üniversite!" dedim. "oğlum bizim ne suçumuz var, çalışsaydın" dedi, iyi de dedim dershane faktörü önemli, ben okulda falan üzerime düşeni yaptım, geriye bir tek dershane kalıyor. "oğlum manyak mısın ? burası tershane, tersane" dedi. o an yaşadığım şoku anlatamam. birkaç dakika içinde de bütün parçalar yerine oturdu. oturdu oturmasına ama sınavı kazanamadığımla kaldım. ben de tersanedeki işime devam ettim. 6 yıldır buradayım, şaka maka işimde iyi ilerledim. aylık 4.000 liraya yakın bir para kazanıyorum. üniversite okusaydım yüksek lisansıydı stajıydı mıtajıydı derken bu parayı kazanmam kim bilir kaç yıl alırdı. iyi oldu iyi.
lise son sınıfta üniversiteye hazırlık kapsamında kayıt için dershane ararken sen tut yanlışlıkla git tersaneye kayıt ol. bir sene boyunca millet okul-dershane arasında mekik dokurken ben okul-tersane arasında dokudum. başlarda çok garipsedim, hiç de düşündüğüm gibi bir hazırlık dönemi geçirmiyordum, üstüne üstlük netlerimde de gözle görülür bir artış olmuyordu. eve üstüm başım kir pas içinde geliyordum. haziran ayında bu emeklerimin karşını alacağımı düşündüğümden, yorgun da olsam huzurluydum. ama gel gör ki haziran geldiğinde sınavda sıçtım sıvadım. ertesi hafta tersaneye gittim ve ustabaşına sınavın berbat geçtiğini, en büyük payın da onlarda olduğunu söyledim. "ne sınavı lan" dedi, "e üniversite!" dedim. "oğlum bizim ne suçumuz var, çalışsaydın" dedi, iyi de dedim dershane faktörü önemli, ben okulda falan üzerime düşeni yaptım, geriye bir tek dershane kalıyor. "oğlum manyak mısın ? burası tershane, tersane" dedi. o an yaşadığım şoku anlatamam. birkaç dakika içinde de bütün parçalar yerine oturdu. oturdu oturmasına ama sınavı kazanamadığımla kaldım. ben de tersanedeki işime devam ettim. 6 yıldır buradayım, şaka maka işimde iyi ilerledim. aylık 4.000 liraya yakın bir para kazanıyorum. üniversite okusaydım yüksek lisansıydı stajıydı mıtajıydı derken bu parayı kazanmam kim bilir kaç yıl alırdı. iyi oldu iyi.
kendisi son gocuk giyicidir.
şu an star tv'de yayınlanmakta olan film. ve Gwyneth Paltrow'u deniz çakır seslendiriyor. deniz çakır ve dublaj, ilginç.
oldboy'la geniş kitlelere adını duyuran güney kore'li yönetmen Chan-wook Park'ın 2000 yılında, oldboy'da üç sene önce gösterime giren mükemmel filmi. oldboy çok fazla dikkat çekmiş, amiyane tabirle, daha bir piyasadır buna göre, fakat ben bir kıyaslama yapacak olsam kesinlikle bunu seçerim. sadece finali, bir dolu filmi önünde diz çöktürmeye yeter.
her saniyede değişen 24 kare fotoğraflardan oluşuyor ya film, sonunda saniyelerce ekranda kalan o fotoğraf, saniyede 24 kere değil, 24 milyon kere tokatlıyor adamı.
benim gibi güney kore - kuzey kore çatışmasına adeta bir mualla teyze edasıyla yaklaşan, " çoh üzülüyom ben bu çocukların haline... aynı milletten, aynı kandan insanlar kanlı bıçaklı düşman..." diyenlere daha bir sert, daha bir örseleyici.
ve son olarak, az sayıda güney kore filmi seyretmiş olmama rağmen izlediğim filmlerin yüzde yetmişinde karşıma çıkan ve hepsinde yardıran kang-ho song'u da kendi nezdimde sadece kore çapında değil, dünya çapında, 100 okka taşaklı bir oyuncu ilan ediyorum.
her saniyede değişen 24 kare fotoğraflardan oluşuyor ya film, sonunda saniyelerce ekranda kalan o fotoğraf, saniyede 24 kere değil, 24 milyon kere tokatlıyor adamı.
benim gibi güney kore - kuzey kore çatışmasına adeta bir mualla teyze edasıyla yaklaşan, " çoh üzülüyom ben bu çocukların haline... aynı milletten, aynı kandan insanlar kanlı bıçaklı düşman..." diyenlere daha bir sert, daha bir örseleyici.
ve son olarak, az sayıda güney kore filmi seyretmiş olmama rağmen izlediğim filmlerin yüzde yetmişinde karşıma çıkan ve hepsinde yardıran kang-ho song'u da kendi nezdimde sadece kore çapında değil, dünya çapında, 100 okka taşaklı bir oyuncu ilan ediyorum.
çok farklı tipte oyuncular olduğundan karşılaştırmanın çok doğru olmadığı ikili. sonuçta ösys sonuçları daha geriden oyun kuran tipte bir futbolcu, ama kendi mevkilerinde ikisi de takıma çok katkı sağlar.
henüz az, ama öz filmler çekmiş 1969 doğumlu güney koreli yönetmen. bütün filmleri çok kalitedir fakat salinui chueok -ki memories of murder adıyla da bilinir- bana göre daha iyisini yapana kadar yönetmenin başyapıtı.
"sight and sound" dergisinin bazı önemli yönetmenlere sorduğu, en sevdiği 10 filmi şöyle sıralamış kendisi:
A City of Sadness (1989) Hsiao-bsein Hou
Cure (1998) Kurosawa Kiyoshi
Fargo (1995) Joel & Ethan Coen
The Housemaid (1960) Kim Ki-young
Psycho(1960) Alfred Hitchcock
Raging Bull (1980) Martin Scorsese
Touch of Evil (1958) Orson Welles
Vengeance is Mine (1979) Imamura Shohei
The Wages of Fear (1953) Henri-Georges Clouzot
Zodiac (2007) David Fincher
sevdiği filmlerden the housemaid ve a city of sadness'ı henüz izlmedim ama bu listeyi yapmış adam onları yazdıysa mutlaka izlemek lazım.
cure, inanılmaz pis bir atmosferi olan japon gerilim filmi. öyle klasik ucuz korku filmleri gibi değil, psikopat bir seri katili ve peşindeki polisin hikayesini anlatıyor. zodiac da kendi filmi memories of murder'la olan benzerlikleri yüzünden listede olması şaşırtmayan filmlerden. tabii ikisi de gerçek olaylardan alınan, birbirinden esinlenmeyen filmler. zaten kendi filmini zodiac'tan önce çekti.
neyse yani, ağzının tadını biliyor adam.
"sight and sound" dergisinin bazı önemli yönetmenlere sorduğu, en sevdiği 10 filmi şöyle sıralamış kendisi:
A City of Sadness (1989) Hsiao-bsein Hou
Cure (1998) Kurosawa Kiyoshi
Fargo (1995) Joel & Ethan Coen
The Housemaid (1960) Kim Ki-young
Psycho(1960) Alfred Hitchcock
Raging Bull (1980) Martin Scorsese
Touch of Evil (1958) Orson Welles
Vengeance is Mine (1979) Imamura Shohei
The Wages of Fear (1953) Henri-Georges Clouzot
Zodiac (2007) David Fincher
sevdiği filmlerden the housemaid ve a city of sadness'ı henüz izlmedim ama bu listeyi yapmış adam onları yazdıysa mutlaka izlemek lazım.
cure, inanılmaz pis bir atmosferi olan japon gerilim filmi. öyle klasik ucuz korku filmleri gibi değil, psikopat bir seri katili ve peşindeki polisin hikayesini anlatıyor. zodiac da kendi filmi memories of murder'la olan benzerlikleri yüzünden listede olması şaşırtmayan filmlerden. tabii ikisi de gerçek olaylardan alınan, birbirinden esinlenmeyen filmler. zaten kendi filmini zodiac'tan önce çekti.
neyse yani, ağzının tadını biliyor adam.