bugün

anksiyete, kişisel mutsuzluk ve uyumsuz davranışlarla karakterize edilen bir bozukluktur. hastaneye yatmayı gerektirecek kadar ağır olanına nadir rastlanır.
(bkz: psikoz)
(bkz: nevroz ile psikoz arasindaki farklar)
günlük hayatın tuzu biberi, sosyal hayatta rastladığımız bozukluklarımız.
Genellikle bunalım ve beden görevleri üzerinde yakınmalarla beliren,kişiliğin ve uyumun bütününü etkilemeyen,ruhsal kaynaklı sinir hastalığı,sinirce.
Nevrozlar; sinir sisteminin fonksiyonel bozukluğu sonucunda ortaya çıkan, çeşitli nörolojik ve psişik belirtilerle, bu çerçevede, emosyonel labilite, fiziksel ve ruhsal yorgunluk, somatik şikayetler ve başka bunun gibi patolojik durumlarla ortaya çıkan hastalıklardır. "Nevroz" terimini ilk defa 1776 yılında Hollandalı hekim U. Gullen tarafından önerilmiştir. XIX. asrın sonlarına kadar bazı somatik, nörolojik, ruhsal ve diğer hastalıklar nevrozlar gibi kabul edilirdi. F. Pinel körlüğü, sağırlığı, bağırsak tıkanıklığını, tetanus hastalığınıda nevroz olduğunu düşünüyordu. M. Romberg ise hatta felçleri, beyin sifilizini, periferik sinir sisteminin hastalıklarını nevrozlar gibi takdim etmeye gayret göstermişlerdir. XIX. asrın sonuna doğru patoloji anatomiyanın, histolojinin gelişmesi ile ilgili olarak nevroz konusuna yaklaşım değişmeye başladı ve onun MSS'de hiçbir değişiklik oluşturmayan, sırf fonksiyonal bir hastalık olduğu tesbit edildi. 1911 yılında P. Janet nevrozların oluşmasında psikogenlerin rolünü tesbit ederek gösterdi ki, basit reaksiyonlar (psikonörolojik belirtiler) daha karmaşık reaksiyonların (yüksek sinir faaliyetinin) uyuşmazlığı, daha doğrusu, onların dengesinin bozulması sonucunda meydana gelmektedir. Bu düşünceleri savunan P. Duboya (1912) "nevroz" terimini "psikonevroz" terimi ile değiştirmeyi önerdi.

Nevrozların çağdaş tasnifatı hâlâ da tartışmalıdır. Bazı bilim adamlarının fikrine göre nevrozların klasik üç tipi:
1. Nevrosteniya Obsessif Durumlar Nevrozu
2. Histeri ve onunla birlikte diğer nevrozlar
3. Nevrotik Durumlar,
mevcuttur.
Bunlara hipokondriyazis, depressif nevroz, fobi nevrozu, vejetanevroz v.s. de dahil edilebilir.
Nevrozlu kişi;kendi tokatına yanağını uzatan kişidir.*
sürekli bir huzursuzluk duygusu eşliğinde bedensel ve toplumsal işlevlerde aksamalara yol açan ruhsal bozukluklardır.
kişilğin tümünü etkilememekle beraber genelde bir mutsuzluk, doyumsuzluk ve kaygı başlıca belirtisidir.
çağımızın nevrotik kişiliği adlı kitabında karen honey iyi anlatmış konuyu. metropol yaşamında nevrotik durumlar kaçınılmaz. rahatlama ve çıkış, kaçış yolları bulmak lazım. nefes almak lazım yani.
geçmi$te ya$anılan travmalardan, olaylardan kurtulamama..
gerçek benlik ve ideal benlik arasında bulunan çatı$madan doğduğu karen horney tarafından da söylenmi$tir.
Psikanalizde Nevroz:; Çocukluk çağındaki cinsel yaşamın acı olaylarına bağlı ruh hastalığı. isteği ifade eden eğilimler ile onları bilinçaltına iten eğilimlerin ruhsal iç çatışmasından doğar.
nevroz; Ruhsal gerilimlerin bilinçsiz olarak dışa vurulması ile ortaya çıkan psikolojik bir bozukluktur.

Nevroz, korku nevrozu, saplantı nevrozu ve isteri* olmak üzere üç grupta toplanabilir.

Nevroz geçiren kişide, uykusuzluk, sinir gerginliği, kuşku, çökkünlük ve ağrı gibi sıkıntı veren belirtiler görülür. Ancak hastanın aklı başındadır; psikozda olduğu gibi gerçekle olan ilişkisini kaybetmez.
Nevrozlu kişi ruhsal gerilimini ve çelişkilerini dışa vurur.

Hasta çoğu kez çelişkileri ve sorunları ile hastalığın belirtileri arasında bir ilişki kuramaz; hatta çelişkileri olduğunu bile fark etmeyebilir.

Örneğin, gelişme çağında olan bir erkek çocuğun sık sık ellerini yıkamak gibi bir alışkanlık edindiği görülmüştür; çocuğun kendini suçlu hissettiği için ellerini çok sık yıkadığı anlaşılmıştır.

negatif çevre şartları bir anlamda nevrozları doğuran ve besleyen bir kaynak hükmündedirler. Eğer bir kimse, kaybedecek şeyi olmadığına inanacak kadar çevreden ümidini kesmiş ise kendisini korkunç bir yalnızlık içinde hisseder. Çeşitli korkular, endişeler ve şüpheler geliştirir. Aşamadığı engellerden, çözemediği problemlerden ve nihayet düşman çevreden kurtulmanın yollarını arar. Kimi zaman hisleriyle, kimi zaman davranışları ile savunmaya geçer. ani gerginlikler, dengesiz hareketler sergileyebilir.

baskıyla ve zoraki kültür değişmelerine maruz kalan dikta rejimlerinde aynı şey hassas mizaçlar için mevzubahistir. Zira her iki çevrede de çocuk ve fert ne zaman, nerede, nasıl bir tehlike ile karşılaşacağım korkusu ile yaşamaktadır.

Nevroza sebep olan nedenler, kişinin duygusal çelişkilerine daha gerçek bir çözüm yolu bulunmasını sağlayan psikoterapi ile açığa çıkabilir. Kısa süren psikoterapi ya da grup halinde yapılan psikoterapiler olumlu sonuçlar alınmasına yardımcı olur. Psikoanaliz gerçek nedenin bulunmasında en etkili yöntemdir. freud'a göre bu neden genellikle çocuklukta yaşanmış travmalardır.

kaynaklar: psikanaliz ve uygulamaları*, terapi odası.com
Yokluktan kaçmak için varlığı inkar etmek.*
bazı kürtlerin tam olarak kutladığı şeyin adıdır. yakıp yıkmanın başka bir izahını bulamadım.
Zaman zaman her insanda kendini gösteren aşırı duygu patlamaları ve bunalımda açığa çıktığını fark ettikleri sebepsiz sinir ve boşlukta durma hissinden doğan yalnızlık isteği , topluma güvenmeme durumları hep nevrotik sorunlardır. Bu sorunları çeken insanlara nevroz denir. Bundan yola çıkarak hepimizin nevrotik sorunları yaşadığı dönemler vardır.
kişinin saçma şeyler yaptığı, ama gerçeklikten ayrılmadığı durumlara verilen addır. yani kişi psikozdaki gibi gerçekten peygamber olduğunu düşünmez. mesela obsesif kompulsif bozukluğu olanlar ocağın altını kapattığını bilir ve gidip tekrar 10 kez kontrol etmesinin de saçmalık olduğunu bilir ama kendini rahatlatmak için yapar. işte bu nevrozdur.
organik veya nörolojik kökenli olmayan realiteyle ilişkinin bir miktar çarpıtmaya uğrasada henüz kaybolmadığı ruhsal sorunların genel adıdır. Bunlar arasında kaygı, fobiler, saplantılı düşünceler, ve bunlara bağlı bedensel tepkiler vs vardır...
Freud'a göre sinir hastalıklarının çekirdekleri çocukluk çağının derinliklerinde yatarlar. Daha sonra, yetişkin bir insanda ortaya çıkan herhangi bir sinir hastalığı, o insanın zaten böyle bir illete eğilimli olduğunu gösterir. Ama aynı zamanda sinir hastalığının nedenlerinin yalnızca bireysel olmayıp toplumsal olduğuna da işaret eder: Toplum düzenleriyle çatışma, varoluş kavgası gibi. Demek ki sinirlice tepki göstermek, kişinin kendi istekleri ile çevrenin koyduğu sınırlamalar arasında olagelen bir sürtüşmenin sonucudur.
Annenin, babaya olan bakışından çekilen acı halidir. Sevgi nesnesinin, yasallığının ne kadar acı verdiği düşünülürse, üstüne daha büyük bir yasallıkta girince özne için bunalım başlar. Tekten çifte, çiftten sonsuza bölünmenin halidir. Psikotiğin dokunamadığı gerçekliğe dokunan nevrotik, dokunduğu gerçekten yanmaktadır. Annenin, çocuktan başka bir şeyle ilgilenmesi acı bir şeydir.
Haaa bu o muymuus nevroz piroz be felan yaziyolardi.hastamiymis bu insanlar.kiyamaaaam.
"Çağımızda yaşam tarafından düş kırıklığına uğratılan ya da yaşam için kendilerini fazlasıyla güçsüz hisseden insanların kapandığı bir manastır" olarak tanımlıyor freud nevrozu.

Peki nedir bu "insanların kendilerini fazlasıyla güçsüz" hissetmesine sebep olan etken?

Kısaca, libido ve ben'in çatışması olarak açıklayabiliriz bunu. Libidonun sonsuz istek ve arzularını dizginleyen ben, libidoya karşı koydukça çatışma büyür. Bir süre sonra bu çatışma nevroza sebep olur.

Bizi manastıra kapatan, savunma ve bastırmanın kavgasıdır özetle.
kişinin gerçeklikle bağlantısının kopmadığı, her şeyin farkında olduğu fakat yaşamını negatif etkileyen ruh durum bozukluklarıdır. (anksiyete, histeri, melankoli)