bugün

ön not: bu başlık "mutlu sonla bitmeyen filmler nelerdir" başlığı yani anketi değildir. tanım yapılacaktır.
pollyana'ya yakışan; "hep iyiler kazanır, filmler hep mutlu sonla biter" yaklaşımını yerle bir eden, hayata bakılan o pembe gözlükleri sert bir darbe ile insanın gözlerinden çıkartan, hayatın acı yüzünü ortaya çıkartan, insanı olgunlaştıran ve yere sağlam basmayı sağlayan filmlerdir.
akla yatkın filmlerdir. bi aksiyon filminin sonunda onca olay yaşanmış yüzlerce insan ölmüş uçaklar piste zorla inmiş, nükleer faciadan son anda kurtulunmuş, uzaylıların istilası büyük kayıplar verilsede engellenmiş, film bitmiştir eyvallah ama nası sevişirsin bunlardan sonra hadi erkek yapar da kadın nası o bunalımdan sonra verir. mutlu son akla aykırıdır..
mutlu son tanımı esasen yanlış bir tanımdır. mutlu bir son olamaz. en basit örneği, mutlu son olarak niteledirdiğimiz filmlerde evlilik mutlu yuva kuran çiftlerle biten yeşilçamı değişmez hikayesini verebiliriz. ancak bu bir son değildir. bu insanlar evlenmişlerdir mutlulukla. ancak bunların evllilik hayatları hangi doğru yada eğri üzerinde ilerleyecektir bilemeyiz. bu insanlar birbirlerini üç gün önce tanımadılar mı. sonra bunların uyuşmayan sosyal sınıfları olmadı mı? pekii bu kadar uçtaki insanlar nasıl oldu da bir anda iki parçalı bir yap boz misali mükemmel füzyonu sağladılar. (konu nereye gidiyo bilmiyorum). nitekim mutlu bir son olamaz. bir son için muhakkak, mutlak bir ayrılık gerekmektedir. aksi takdirde var olan durumu hiç bir şekilde son diye tanımlayamayız.
(bkz: baslik benim ne yazilacagina ben karar veririm)
(bkz: gönül yarası)
elbette ki en uzun soluklu filmdir, hayattır.
(bkz: requiem for a dream)
(bkz: life is beautiful)
(bkz: platonik ask olarak anket)
genelde filmin hemen başında based on true story yazan filmlerdir
olması gerektiği gibidir. saçma bir senaryonun kurbanı olmayan filmlerdir. ya da saçma olmayan bir senaryonun uyduruk bir parçası değildir sonları. herşey doğallığında ilerler, olaylar çıkar, büyür, olgunlaşır ve biter.

izleyici kazanma bakımından bakılırsa, filmin sonunu mutlandırmak gereksizdir. çünkü izleyici onun sonunun mutlu olduğunu zaten biliyordur veya bir mutlu son bekliyordur. dolayısıyla filmi seyredecektir. bu durumda da kanal ya da yönetmen de pastadan payını alacaktır.

pekiii, şimdi mutlu bitmesini isteyen izleyiciyi kapmışsın, diğer kesime takılan izleyici bu filmin mutlu biteceğini tahmin ediyorsa * * neden seyretsin. filmin sonu beklenmedik olacak ki, hem mutlu bitmesini bekleyen, zaten kapmış olduğun izleyici pastasını alacaksın, hem de filmin farklı bir atraksiyon ile bitmesini isteyen ancak bunu ummayan izleyiciye oh dedirteceksin onun da pastasını alacaksın ve bir güzel yiyeceksin. *
yurtdışında, sanırım amerikadaydı, yapılan bir araştırmaya göre mutlu sonla bitmeyen filmlerin sayısı çoğaldıkça izleyenlerin psikolojisi sarsılmakta ve toplumdaki karamsarlık artmaktaymış. hayatında gerçeklerle yüzleşirken çeşitli savunma mekanizmalarını devreye sokup işi kotaran ve psikolojik dengesini koruyan birey 3.kişi şeklinde izlediği filmlerin mutlu son ile bitmemesi durumunda bu savunma mekanizmalarını devreye sokamadığı için dengeyi şaşırıyor ve karamsarlığa kapılıyor.. hatta bir süre mutlu son ile bitmeyen filmleri sinema salonlarında yasaklamışlar..
akılda kalan filmlerdir, acıtır çoğu zaman ama gerçekçiliğini mutlu biten filmlere nazaran daha fazla hissettirir.. örnekleri çok olmadığından özeldir aynı zamanda.
sevdiğim filmlerdir genellikle. en güzel örneklerinden biri de güle güle dir.
requiem for a dream, bu başlığın bir numaralı cevabıdır. hatta bu film sonu hüsranla biten, sonunda bütün karakterlerin domaldığı, sonunda e oha yuh çüş öeeeh dedirten filmler kategorisine girmelidir. sonuna kadar hakediyor netekim.
ibrahim tatlıses buna bir örnektir. oynadığı filmlerde hep ölmüştür bazılarında kurşunlanmıştır.
(bkz: the last of the mohicans)
(bkz: forrest gump)
mutlu son (happy end) - daniel stieglitz (yönetmen), almanya yapımı

umut - yılmaz güney.
(bkz: ilk aşk)
aşırı gerçekçiler..
The notebook
50 First kiss * *
kesinlikle türk filmi dışındakilerdir.* *
(bkz: sweeney todd the demon barber of fleet street)
no country for old men.. daha doğrusu bu filmin sonunda ne oluyor kolay anlaşılmıyor. yani mutlu son mu, mutsuz son mu hatta biz film bittiğinde ''eee n'oldu şimdi'' diye söylenmiştik.. ama güzel filmdi vesselam, izlemeyen varsa tavsiye edeceğim bir film.
(bkz: a nightmare on elm street)
en gerçekçi filmlerdir ki acının kendisi mutluluktan daha gerçektir. (bkz: this pain is just too real)