bugün

kin kusmak, dert anlatmak, sevgi saygı sunmak, hal hatır sormak gibi pek çok amaçla yazılabilen, yazıldıktan sonra zarfa konulup posta yoluyla alıcıya teslim edilen ve göbek adı name* olan yazılı kağıt.
bir attila ilhan şiiri. duvar adlı ilk şiir kitabında yer alır.
türkülere, şarkılara da imge, şimdilerde ise tarih olmuş, iletişimin aracı olmaktan öte anlamlar da yüklenen mazruf. "kahraman mektup süper mail"e karşı olsa diyesim gelir bazen ferhan şensoy'u da anımsayarak.nazım hikmet'i de anımsatır bana "buruşuyor hala gelmeyen mektubun avucumda" dizeleriyle ne kadar da çok şey taşırmış mektup insana derim.
bir yıldızdoğan eseridir.

Mektup


Ya işte böyle iki gözüm. Bakıyorum da şunlara, şaşıyorum, canım sıkılıyor, Allah canımı alsın. Zengin babaları sayesinde, lüks arabalarla, gündelik sevgili değiştiren, aşkı ve sevdayı iki öpücük zannedenlere kızıyorum. Kızdığım gibi de acıyorum. Bana ne diyemiyorum işte. Takıyorum kafama. Bölüyorum uykularımı. Çünkü bu gençlik bizim, bizim...

Anlat diyorsun ya ikide bir, yaralı yüreğimle yaralamak istemezdim seni.
Ama sevda ne demek, ama gönül ne demek, vefa ne demek ve ben seni nasıl sevmişim vay vay vay ki vay.

Ben, insanların toprakla haşır neşir olduğu, çocuklarına helâl lokma için terlerini toprağa akıtan, eli nasırlı mı nasırlı, yüzü güneş yanığı, gönlü ezelden yanık, güneşin toprakla buluştuğu; buram buram dert, buram buram hasret, buram buram sevda kokan, hürriyet sevdalısı milyonlarca yiğitten biriyim.

Anam, abdestsiz göğsünü vermemiş bana. Ola ki Allah'a, ola ki vatana ve ola ki sevdiklerine ihanet eder diye. Anamın ak ve helal sütünden midir, nedir; vefasızlığın "v"si yoktur kitabımızda. Hele güzelim sevdiğini yarı yolda bırakmak; nankörlüğün ve namertliğin en adisi budur işte.

Gönül dersen gönül, yürek dersen yürek, aşk dersen aşk; bırak duygularımı yüreğime, yüreğinde bul kendini! Gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah.

18'inde deli taylara benzer kızlarımız. Geçit vermez yüce dağ gibi heybetli, şahin bakışlarında mertlik; ama yufkadır yürekleri. Onlar ki sevdiklerine toprak kadar vefalı, onlar ki sevdiklerine gün gibi, güneş gibi sadık, kardelen çiçekleri kadar sabırlı, ki onlarda iffet, ki onlarda edep. Onlar sevdiler mi başka severler güzelim.

21. asırda ne Karacaoğlan'ı, ne Köroğlu'nu, ne de Ferhat'ı aratır yiğitlerimiz. Gönül bu ya; hep ulaşılmaz, erişilmez dallara bağlanır. Çile ise çile, dert ise dert, pes etmek mi asla! Ve yiğitliğin kitabı yazılmaz gülüm. Yiğitlik yürekte saklı, yiğitlik gönülde gizlidir. Yiğitlik sadece bilekte değil.

Bizi biz eden, bizi farklı kılan; bu düşüncemiz, bu gönlümüz. Çünkü biz sevdiğimizi iki öpücük niyetine değil, Allah'ın bir emanet kuşu bilip, bir ömür boyu aynı yastıkta bir ömür sürmek için severiz.

Ben sevdiğime gel dediğim vakit dağları yırtıp gelen, git dediğim vakit; kaşlarını çatmadan,arkasına bakmadan gidendir. Zannetme ki korkudan, edepten, gönülden, sevgiden.

işte güzelim, diyorum ya ikide bir; gönül dersem gönül, yürek dersem yürek, aşk dersem aşk;
Bırak duygularını yüreğime, yüreğimde bul kendini!
Gör ki nasıl sevmişim seni, vah vah!...
bekleyiştir,özlemdir

şairlerin şiirlerini süsler...

"buruşuyor hala gelmeyen mektubun avucumda"

N.H.R.
farklıdır mektup...posta kutusundaki boşluğu dolduran beyaz bir zarfla başlar heyecan, üstelik daha zarf yırtılmamış, satırlara gömülünmemiştir daha.yollayanın teni değimiştir oysa, bakışları düşmüştür o ak kağıda.hatıra yüklü kervanlar yük alır, yük boşaltır sanki hatıra pazarımıza...

bir mektup üç satır yazı gömlünün karası
tırmalamış ak kağıdı,ak kağıdı
dilinde dostun selamı
bağlamış dört yanını...
hem yazmak ve göndermek hem de almak dünyanın en güzel mutluluklarından biridir. biri için el emeğiniz göz nurunuzla içinizden geçenleri yazmak, bazen rengarenk bazen bembeyaz bir zarfın içine koyup, zarfın kapağını yalayarak yapıştırmak sonra onu postaneye götürüp pul yapıştırıp yollamak. cevabını beklemek günlerce. ve posta kutusunda size gülümseyen bir zarf bulmak belki haftalar sonra. kin ve nefretin esir ettiği bu yoğun ve ağır dünyada bir anda hafiflemek. alelacele açmak zarfı, okumak, bir daha okumak, gülmek, gülümsemek...

sonra herbiri belki ölünceye kadar saklanıcak, arada sırada karıştırılıp hatırlanıcak olan mektupların arasına koymak mutlulukla. eski de mi kaldı bu gelenek yoksa? herkesin bir cep telefonu, mail adresi, msn adresi var nasıl olsa, ne kadar kolay iletişim değil mi? mektubun da amacı iletişim belki ama en güzel duygu iletişimi o. sanal değil, tamamıyla gerçek, ellerinizle dokunabildiğiniz, yüreğinizin en diplerinde hissettiğiniz bir gerçeklik. *
ne e-mailin, ne smsin, ne de başka bir şeyin yerini tutabileceği en eski haberleşme araçlarımızdandır. eskiden şişelere konulup denize atılanlarından tutun da güvercinlerle aşıklara yollanılanlara kadar pek çok çeşidi mevcuttu, globalleşip garipleşen şimdiki zamanda ise en revaçta olanları elektronikleri... ama, hiç kağıdın hışırtısının yerini tutabilir mi tuş sesleri? ya da hiç monitörün ışığı, mürekkep kokusuyla bir midir?
bu zülfü livaneli şarkısının sözlerinde aras ören imzası da görülmektedir.
e-mail devri ile unutulmaya yüz tutmuş, sms devri ile raflara kaldırılmış olan duyguların ifadesi sevginin iletisi olan eski bir kağıttır.
(bkz: email çıktı mertlik bozuldu)
BiTLiSLi BABA'dan güzel ve aynı zamanda şiir formatında kullanılmıştır.


--------------------------------------------------------------------------------

Mektup Var...

Üzerine olsun Hakkın selami
Gara gözlerinden öperem ogul
Almışım elime kagıt galemi
Halim ahvalimizi dökerem ogul
Ham dolsun eyiyiz şu aralar
Her senemiz geçen yıldan teybeter
Buralardan sual edersen eger
Ne var ne yok tek tek sayaram ogul
inan bu gış altı metre yagdı kar
Şepe geldi her yan oldi tarumar
Hesaplaram hele yaza üç ay var
Midanem kalmadı dayanam ogul
iş güç yok tükanda kar edeminem
Satış yapaminem, mal alaminem
Öz yagımlan bile gavrulaminem
Gorkam ki; aklimi ataram ogul
Sarıkızı sattım, verdim oduna
Gücüm yetmez yaga yarmıya una
Zehre de zor atar gışın sonuna
Şaşırmişem nidem, ne çarem ogul
Yagmurdan hez oldi bagın duvarı
Leyi bastı tarladaki budarı
Bakamadım puta verdim davarı
Gardaşlaran ancak bakarem ogul
Burda ne derman var, ne doktor hekim
Söyle fakir! sen kim, haste olmak kim?
Gaderim cenk olmiş dönmüyor çarkım
Kimseye naz edip küsemem ogul
Deden öldi, kültepeye köyledük
Nenen haydee! Ziyarete bagladuk
Ne gün gördük, ne de rahat eyledük
işte! işte en çok ona yanaram ogul
Yamalı pantolon, yamalı mintan
Vazgeçtim bu gış da palto maltodan
Bu gidişle bir gün çıkıp kaladan
Özümü aşşagı ataram ogul
Göndermişem seni böyük şeere
Okuyup dönesen gelesen bire
Emegimi harcar isen boş yere
Seni ters yaturur keserem ogul

Orda çokmuş kötü avrat sermiye
Düşmeyesen orospuya gahpeye
Rabbim seni belalardan sakliye
Aklın başan dövşir, behtanem ogul
Umudumuz bir Allah;tur bir de sen
Okuyasan böyük adam olasen
Bizi bu hallerden sen kurtarasen
Sabırnan ayları sayarem ogul
Bu dünyaya nice açtım gözimi
Yazan katip kötü yazmiş yazimi
Böyle sürse, ya boğarem özümi
Ya bir gün filketen giderem ogul
Dertliyem Bitlis;in öz halkıyem ben
Bitlis;in talihi kaderiyem ben
Bu kötü kaderi bir gün silersen
Gözlerimi rahat kaparem ogul

Gözlerimi rahat kaparem ogul...
(bkz: olmasa mektubun) *
(bkz: ellerinden operim)
postacının getirdiği, kiminin "kokulu", kiminin "ucu yanık", kiminin üzerinde sadece gönderilenin adresinin ve isminin bulunduğu, kimi adli, kimi kişisel, kimi mutlu eden, kimi sıkıntı veren zarf içine koyulan ve gönderilen kişi tarafından açılana kadar içinde ne olduğu bilinmeyen ve diğer sahışlar tarafından "acaba ne var?" merakı uyandıran,gizli çizgisiz kağıt ve kağıtlardır.
e-postanın ya da kısa mesajın yerine asla geçemeyecek bir gelenektir.
kara trenden beklenen en önemli emanet.
teoman'in muhtesem sözlere sahip güzel sarkisi.

"mektubuma son verirken.. seni her zaman cok seven.. ben.."
(bkz: meczup)*
bikmadan dinlenesi, dinlenesi, dinlenesi.

"bu mektup da olmadi, kelimeler toparlanmadi, iste simdi cöpe gidiyor."
(bkz: sahibini arayan mektuplar)
bülent ortaçgil'in en anlamlı sözlere sahip şarkılarındandır. pek bilinmeyenlerden, kenarda köşede unutulmuşlardandır.

canım kızım, güzelkızım
adı denizden gelen kızım.

büyükler dünyasına hoş geldin
ne kadar içtendin biliyor musun,
değişeceksin.
öğreteceğiz sana okumayı yazmayı,
iyi olmayı.
ancak karşılaştırmak yok
yazılanlar söylenir çünkü
hemen fark edeceksin.

canım kızım,güzel kızım
adı denizden* gelen kızım

koza gibi gizlenmeyi gösteririz insana
üç beş deney yeter, inan.
hele bir sev bir insanı,
yetmiycek kütüpaneler falan
anlatacaklarına, göreceksin.

canım kızım, güzel kızım
adı denizden gelen kızım.

diyeceğiz sana insan hakları
o gün sakın açma gazeteleri.
diyeceğiz sana kardeşlikten barıştan
dakikada binler ölüyor açlıktan.
demeyeceğiz tabi en özgür gelişmiş ülkeler
en sıkı silah tüccarları.
onu artık sen bulacaksın.

canım kızım, güzel kızım
adı denizden gelen kızım.

daha güzel dünya vermek isterdim sana
ancak ben de bulmadım
beş on şarkı yazdım sadece
hayata yeni şarkılar lazım
sen de öyle yap
yaşayacaksın

canım kızım, güzel kızım
adı denizden gelen kızım.
üzeri hisleri anlatan yazilarla dolu kagit parcasi...
genellikle A4 kagidi kullanilir ve bir zarfin icine konulur...
eskiden bir sevgiliye yazilan mektup; zarfin icine koymadan önce ucu yakilir, sonrada zarfin icinde komploya ugramis sekilde konulurmus... Böylece; uzaklardaki mektubu alacak olan sevgiliye ne kadar yanik oldugu anlatilmak istenirmis...

simdi elektronik postalar vardir, mektup yerine @mail yazilir, ulasmasi gereken yere daha cabuk ulasir fakat ucu yanmaz... maddi ve manevi degeri neredeyse hic yoktur... aslinda bir mektubun manevi degeri yazilan yazilardan ibarettir...
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur zaman içinde, herkes mutlu mesut yaşarmış. insanlar yazarak birbirlerinden haber alırlarmış. En özel duygularını, yaşadıklarını,hala nefes aldıklarını mektup yoluyla bildirirlermiş. Derken, bir gün teknoloji ortaya çıkmış, akabinde bilgisayarlar vs iletişimin şekli değişmiş. Artık, tükürükleyip yapıştırdığımız pullardan eser kalmamış. Bir nevi gelişim olarak adlandırılsa da bu, artık kişiye özel el yazısının değeri kalmamış. Böylece mektup unutulmuş...
can çekişen edebi türdür. online olarak gömüyoruz hep beraber.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar