bugün

inanılmaz bir gruptur.. bütün albümlerine orjinal olarak sahip olduğum tek gruptur (dvd'leri dahil). metal müzikte deği$ik bir $eyler yapan grupları seviyorsanız tavsiye edeceğim ilk gruptur.. gruba death metal demek yetmez. grubun metalcore, hardcore, sludge, progressive, hard rock, heavy metal ve daha bir sürü türün sentezi bir müzikleri vardır. en önemli öğeleri hiç ku$kusuz davulları ve melodileridir. özellikle leviathan albümünde doğu ezgileri içeren muhte$em melodiler vardır (bkz: blood and thunder). gaz $arkı yapma konusunda bir numaralardır. azdırırlar, kudurturlar. davulları çalan brann dailor yerinde durmaz. atak üstüne atak yapar. davulu aktif ötesi çalar, davulu öne çıkartır, davulu yer, davulu parçalar, davulu a$ar.. soundları muhte$emdir, gitaristler brent hinds ve bill kelliher'in gibson'larından çıkan tonlar harikadır. troy sanders görüp görülebilecek en agresif vokalistlerden biridir.. grupta bas çalma i$ini de aynı zamanda o yürütür.
son albümleri blood mountain'la yine yardılar ortalığı.
her albümlerinde degisik bir seyler deneyip neredeyse tür degistiren progressive death metal diye siniflandirdigim grup.
ya$ayan kült mastodon. resmen gözlerimizin önünde efsanele$iyorlar. yaptıkları $eyler belki çok uçuk kaçık, çok teknik, çok büyüleyici gelmiyor ba$ta ama kerrang'ın dediği gibi "the mightiest band of the world"
isimlerinin anlamı da kuzey amerika'da yaşamış, eski bir çeşit fil türüdür. ayrıyetten megalodon şarkıları şiddetle tavsiye edilesidir.
zor hazmedilen müzik yapan süper metal grubu. sakin kafayla dinlemek lazim.
bladecatcher adlı eserlerini mutlaka dinleyelim, dinletelim dediğim gruptur. canlıda da cayır cayır çalmaktadırlar ki bu adamlar için söylenebileceğim tek şey (bkz: full yabaniler)
deneysel müzik yapan fakat dinlenebilirlik sorunu olan gruptur.
between the buried and me ile beraber son günlerimi şenlendiren grup. 70lerin old prog rock tınılarından tutun da, son dönem metalcore a kadar herşey mevcut. tek sorun sık albüm çıkartamamaları. umarım bu sorun yaratıcılık sıkıntısından kaynaklanmıyordur da Crack the Skye son dinlenebilir albümleri olmaz.
blood and thunder, march of the fire ants, crystall skull gibi metal müzik tarihine adını altın harflerle yazdıran başyapıtlara imza atmış, bol kıllı progresif metal grubu. bol kıllı diyorum çünkü grup üyelerinin herbiri yarımşar kilo sakala sahip.
crack the skye albümünün promo sürümü malum ortamlarda görülen grup.
leviathan ve blood mountain gibi crack the skye ile de ortalığı yıkıp geçecek, bir çok ögeyi kaliteli bir şekilde harmanlayıp orjinal müzik yapan, atlanta çıkışlı grup.
ilk dinleyişte kulağınızın pasını silen, sakin kafayla dinlenilesi, süper metal grubu.
son albümleri (bkz: crack the skye) harika olmuştur gene. Oblivion adlı bir şarkıları vardır ki insan olan öyle söz yazamaz.
clean tona sahip şarkılarında yüksek derecede hissedilen bir sanat birikimi var. bu adamlar çalmadan önce dinlemişler, taklit etmişler ve son aşamaya gelerek üretmişler. sert şarkılarında inceden piyasaya hakim olma havası olsa da, hayran kitlelerini daha iyi ve daha kaliteli müziğe alıştıracaklardır.
en iyi şarkıları (bence tabi):
1- naked burn
2- pendulous skin
3- sleeping giant
4- trainwreck
blood mountain gibi agresif bir yapıdan sonra crack the skye gibi psychdelic bir atmosfere nasıl atlayabildiklerini görünce gözlerimden bir damla yaş süzdüren adamlar.
son albümleri crack the skye ile gözümdeki yerlerini kat kat arttırmış progressive metal grubu. kanımca albümdeki en iyi iki şarkının (oblivion,divinations) enstürmental versiyonlarını da albüme eklemişler, büyük sevap işlemişlerdir. öteki albümleri ile karşılaştırılırsa çok farklı bir sound'a sahipler, türkiye'de izlemek istediğim grupların başındalar şu anda.

ayrıca şöyle ilginç bir röportajları var : http://www.youtube.com/watch?v=NQq7DoTv3YY
ilac mi lan bu?
nasıl olurda bir sayfayı doldurmayan giri almış bunlar dediğim şahane ötesi, prog. metal'in yeni devleri. son albümleri crack the skye ile yeri göğü inletmişlerdir.

albüm, grubun bateristinin 14 yaşındaki kız kardeşini kaybetmesinden sonra bir bakıma ona armağan edilmiş. ilk 3 albümlerinde ateş su ve toprağı tema edinen grup bu albümde havayı tema edinicek sanıyordu tüm hayranlar, fakat grup eter'i ele aldı.

belden aşağsı felç olan birinin uykusunda astral seyahate çıkıp gezegenleri dolaşması ve sonra rusyaya inip rasputin suikastini önlemeye çalışmasını anlatıyor.

eh, rahatsız adamdan rahat albüm beklenmez.
son yılların (son 15 yılın) en başarılı 5 grubundan biridir. böyle devam ederlerse, adlarını müzik tarihine altın harflerle yazdıracaklar.

diğer 4 grup ise,

(bkz: between the buried and me)
(bkz: lamb of god)
(bkz: nevermore)
(bkz: theory in practice)
gitaristleri Bill Kelliher'ın pankreasındaki sorun sebebiyle bütün yaz turnelerini iptal etmiş, hayvansal müzik topluluğu.
konsept grup olayının amına koymuş mükemmel grup. canlı performans işini beceremeseler bile candırlar yine de.
blood and thunder gibi efsanevi bir parçayı, leviathan albümü ile bizlere sunan. sludge/progresif/death metal/deneysel/jazz gibi kendi içinde bir çok alt türü sentezleyebilmiş, başarılı grup. the string quartet isimli yaylı grubunun efsanevi leviathan albümünü yorumlaması ise ayrıca keyiflendirici bir olay.
bu grubu sevenler 2005 öncesi metalide bilen ve metal müziğin sadece klasik heavy metal kültürü olmadığını bilen bilinçli insanlardır. metal müziğin sadece "iron maiden-judas priest yeee hevi fakin metıl" olduğunu zanneden insanların ne kadar itici ve cahil olduğunuda bilirler.
bu grubu sevmeyenler 2009 albümünü dinlemeyenlerdir, bik bik öterler..

(bkz: crack the skye)