bugün

(bkz: yok öyle bişey)

başını sonunu okumadan ayetler içinden cımbızla seçilmiş cümlelerin var olmayan çelişkiyi yarattığı durumdur.

'o kafirleri bulduğunuz yerde öldürün' diyor, yanlız sen ilk 2 ayeti okursan 'o kafirler'in savaştıkları insanlar olduğunu anlıyorsun.**
kuran ı inceleyip inceleyip yinede sapıtmak kadar bir acıklı durum yoktur.
bir zamanlar (bkz: tevrat)ı ve (bkz: incil)i çarpıtanlar gibi (bkz: kuran) ayetleride bazıları tarafından çarpıtılmaktadır. lakin (bkz: kuran) kıyamete kadar tahrifata uğramayıp sağlam kalacaktır ve kurtuluşu irade edenler on da felah a ereceklerdir.

çelişki diye bahsedilenlere değinirsek, örneğin:
nesh konusu fıkhi konuları içeren eyetlerde söz konusudur. itikadi konularda bir değişiklik asla olmamıştır. fıkhi meselelerdeki değişiklikler ya da uygulamalar hem evvelki tarihsel süreçler içerisinde değişik ümmetlerle ve de kuran ın muhatabı olan-olacak mevcut insanlık içindir.
nesh denilen konular yaratan ın rahmet-merhamet lütuflarıdır.
örneğin kendisini yaratan allah a karşı nankörlük yapanların yok olup gitmesini nefsi olarak birçok müslüman isteyebilir fakat allah herkese bir hayat süresi belirlemiştir ve bu bizim isteğimizle değişmez. inanaların bu durumda isyanı değil göstereceği (bkz: sabır) onların "hak" katında derecelerini arttıracağı için aynı zamanda bir (bkz: rahmet) vesilesidir. yani "iyinin değeri kötünün yanında belli olur".

"allah(C.c) kimseye gücünün üstünde yük yüklemez" (bkz: ayet)
bir müslüman kaç kafire bedeldir? hadi gelin inceleyelim.

Enfal 65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Sizden yirmi sabırlı kişi olsa, iki yüz kişiye üstün gelir. Sizden yüz kişi de kâfirlerden bin kişiye üstün gelir; çünkü onlar anlayıştan yoksun bir güruhtur.

bundan sonra gelen ayet ise şu:

Enfal-66. Şimdi ise Allah sizde bir zaaf bulunduğunu bildiği için, yükünüzü hafifletti. Bu durumda, sizden sabreden yüz kişi olursa, iki yüz kişiye üstün gelir. Sizden bin kişi de Allah'ın izniyle iki bin kişiyi mağlûp eder. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

nasıl olsa "1 kişi 20 kişiye bedel o kadar kişi savaşa gitmeye gerek yok" deyip yenilince 1 kişi 2 kişiye bedel diye değiştiriliyor.

şüphesiz ki allah her şeyi bilendir!!
peygambere soru sormak için sadaka talep edilirse:

Mücadele-12. Ey iman edenler! Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman özel görüşme sadakası takdim ediniz. Bu sizin için daha hayırlı ve temizdir. Şayet bir şey bulamazsanız, artık Allah bağışlayan ve merhamet edendir.

kimse sadaka verip soru sormak istemeyince değişiyor.

Mücadele-13. Özel konuşmadan önce sadaka vermekten korktunuz da mı bunu yapmadınız? Yine de Allah sizi bağışladı. Siz de namazı dosdoğru kılmaya bakın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Zira Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
iyiliğin ve kötülüğün sebebi nedir? bakalım neymiş?

Nisa-78. Kendilerine bir iyilik dokunsa Bu Allah'tan derler; başlarına bir kötülük gelince de Bu senden derler. "Hepsi Allah'tandır" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!

Nisa - 79. Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir.
ilk müslüman kimdi?

hadi gelin inceleyelim.

Enam-163. O'nun hiçbir ortağı yoktur, böyle emrolundum ve ben müslümanların ilkiyim.

hz. muhammed'in ilk müslüman olduğu belirtiliyor. ya sonra?

Araf-143. "Sen sübhansın", "tevbe ettim, sana döndüm ve ben müminlerin ilkiyim" dedi.

hz. musa ile ilgili sureden anlıyoruz ki hz. musa ilk müslüman. eee peki sonra?

Ali imran- 67. ibrahim, ne Yahudi, ne de Hristiyandı. Fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.

kardeşim kim ilk müslüman? allah bilmiyor mu bunu da kaç ayet var ama belli değil ne olduğu??
azımsanmayacak kadar çoktur.

Bakara Sure'si 6.ayet:

Süphe yok ki, inkar edenleri (kafir olanlari), baslarina gelecekle (azab ile) uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

Bakara suresi 7. ayet:
Zira Allah onlarin kalblerini ve kulaklarini mühürlemistir; gözlerinde de perde vardir ve büyük azab onlar içindir.

Sonuç: Görülüyor ki kisileri "kafir" yapan, onlarin kalplerini ve kulaklarini mühürleyen allah'tir. Fakat böyle oldugu halde allah kendisinin "kafir" yaptiklarini, büyük bir azab'a sokacaktir. Nasıl iş bu?
olmayan çelişkilerdir. insanların kalplerinin mühürlenmesi kendi amellerinin sonucudur. yaptıkları eylemler ve günahları sonucu kalpleri kararmış ve mühürlenmiştir. bütün bu hadiselerin ve amellerin allah'ın izni ve bilgisi dahilinde gerçekleşmesi sonucunda kalp mühürlenmesi allah'ın günahlara cevabı olmaktadır.
nice alimler cilt cilt tefsir yazarken çelişki bulamamış. Sen meal beyninle yorum yapıyorsun, bizi üzüyorsun.
insanın( adamın değil insanın. insaoğlunun) kendini bir bok sanması sonucu ortaya çıkan çelişkilerdir.
herşeyi beynimizle çözebiliriz zaten. mükemmeliz.
zaten yüzyıllardır alimler boşu boşuna kafa patlatıyorlar.

müctehidler o ünvanı boşuna almıyorlar beyim.
bir üniversite diploman olsa duvara asarsın, "boru değil..." dersin.
bunu da anlamak gerek.
alimlerin de çözdükleri çelişkilerdir. ancak bir alim kuran'daki çelişkileri müminlere hissettirmediği derecede alimdir. kuran meali dediğiniz şey dininize göre inkardır aslında, çünkü alimler yorumlarken aşırı saptırabiliyorlar. 'dövün' denilen yerde hayır dövün demiyor diyebiliyorlar. alimlere değil aklınıza güvenin.
ancak ve ancak beyinsiz ve akılsızların ortaya atabileceği iddialardır. kur'an da tek bir çelişki bile yoktur, isteseniz de bulamazsınız. arapça belagattaki üstünlük sebebiyle türkçe ya da diğer dillere yapılan çevirideki yetersizlikler sonucu bir çok beyinsizin kendi kafasına göre uydurduğu yorumlara bakılarak çelişki vardır denemez.

beyinsizin biri demiş ki bakara suresi 6. ve 7. ayetlerde çelişki var. neymiş efendim kalpleri mühürleyen insanı kafir yapan allah olduğu için ona azap edecekmiş de burada çelişki varnış.

bre densiz bre ahmak bre gerzek efendi. kuran'da bir çok ayette allah ne diyor: "size akıl verdik düşünmez misiniz, size akıl verdik kullanmayacak mısınız, sizi hayvanlardan farklı kıldık akıl verdik aklınızı kullanın" diyor.

peki başka ne diyor: "iman edip güzel amel işleyenler ve allah'ın emirlerine saygı ile riayet edenlerle, içki içip fuhuş yapan, kumar oynayıp onun bunun ırzına geçen, çalıp çırpıp hırsızlık yapan, haksız yere adam öldüren bir olur mu?" diyor

şimdi sana verilen o aklı kullan da kafir kefere olup azaba düçar olma.

çünkü hz. kuran'da hz. allah yine diyor ki mealen: "cehennemi gördükleri zaman inkar edenler derler ki -yarabbi biz dünyadayken senin ayetlerini inkar ettik, ama şimdi cehennemi görünce inandık, bizi dünyaya gönder de senin istediğin şekilde kul olup tekrar huzuruna çıkalım- ama bu yakarışları onlara fayda vermeyecektir." diyor.

vakit varken aklınızı başınıza alıp müslüman olun. yoksa ahiret günü çok ah vah edersiniz de cehennem meleği malik'e derdinizi anlatamazsınız.
kuran'ı cin ali kitabı gibi okuyanların bulabileceği çelişkilerdir ve yanlış meallerden de kaynaklanmaktadır çünkü her ayetin birçok farklı meali vardır ha çelişki yok mudur yani orasını bilemem ama teslimiyet vardır.
allah'ın bütün insanları yaratması, ama "sen kim oluyorsun da, benim yarattığımı kendine köle yapıyorsun." anlamına gelen bir ayet yollamaması, "cariye ve kölelere iyi davranın." demekle yetinmesi.
din tartışmak için değil inanmak içindir önermesi.
Allah ın kula verdiği en büyük nimet akıldır. şu dünyada elinize hazır geçen ne var ki. Allah sana akıl bahşetmiş ki, doğru yolu bulabilesin. önüne hazır koyaydı kulluğun ne anlamı kalırdı ki?
insanın neyden yaratıldığına dair net çelişkiler vardır.

alak suresi 2. ayet:

'O insanı alaktan(kan pıhtısından) yarattı.

Nur suresi 45. ayet:

'Allah bütün canlıları sudan yarattı. işte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.' (sudan yarattı diyor)

Hicr suresi 26. ayet:

'Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık.' (şimdi balçık oldu)

insanın tarifi net verilmemiş galiba evde yapmasınlar diye.
masal kitabında mantık arayan beyinlerin tespitleridir.
hiç çelişki yoktur, başından sonuna aynı oranda saçmadır.
bir çok müslümanı kafirliğe sürükleyen çelişkilerdir. çünkü ulema olmak için yırtınan müminler kuran'da yazan ayetleri çelişmesin diye çeviriyorlar, çarpıyıyorlar. islam dinine göre allah'ın kelamını çeviren çarpıtan kafirdir.

örnek vermek gerekirse #12817842 entry sahibi yazar #12811943 nolu entry'de yazan ayetleri değiştirip saptırarak islam dinine göre dinden çıkmıştır. ama şahadet getirir geri girer ama bazı ayetlere görede giremez bilemiyorum daha büyük ulemalara gitmesi lazım. koskoca tanrı çelişen ayet göndersdiyse müslümanlarda oturup kuzu kuzu çelişmek zorundadır. size mi kaldı tanrınızın buyruğunu düzeltmek.
çelişkiye bakın:su sıcak ortamda buhar olur, sogukta ise buz, ayrıca deniz,dalga, nehir, dere, göl gibi yerlerin de aslı sudur. şimdi su tek olduğu halde isimleri ortama göre değişti. ateistlerin bir türlü anlamadıkları ya da kasten çarpıttıkları ortamları kaldırıp suyun adı neden bir yerde buhar başka bir yerde dalga oluyor çelişki olmuyor mu, düşüncesidir. olmuyor anam olmuyor. yaratılış çelişkisi diye sunulanı bu teşbih ortadan kaldırır. anlayana.
bir mümin'in bu çelişkileri anlaması ve kabul etmesi bir anda olacak bir şey değildir. hatta bazıları kafasını çevirmez bile görmezden gelir. normal olan budur çünkü küçük yaşlardan beridir din ile korkutulmuş çocuklarız. allah çarpar, allah taş yapar, allah cehennemde yakar. ruhani olarak korkuyu küçükten verdikten sonra o çocuk dine körü körüne bağlanır, zeki ve salak olmasıyla ilgili değildir bu. aşı tutmuştur. ve bazı müminler kuran'da çelişki bulsa da kendini toplumda ifade edemez, dışlanır, taşlanır, her türlü haktan dolaylı veya direk olarak men edilir. bu sindirme politikasının kurbanı olmak istemez kimse zaten fakir bir ülkede yaşıyorsun allah varmış yokmuş çok önemli olmuyor, var mı he var. ama dini alimlere ve din simsarlarına faydası var düz müminlere faydası yok.
insanın küçükken kazandığı allah sevgisi olmasa ya da var olan bu sevgiyi, türlü suni sebeblerle ortadan kaldırmaya uğraşan: nefs-şeytan-inançsız toplum ve özellikle inançsız ünlülerine karşı, bu üçlüden gelen çelişkiye düşürecek fikirlerden uzak duracak, iradeyi gösterebilirse çelişkiye düşmez. ve şu ön kabulle rahatlar hakikatini anlamasa bile: allah'ın yarattıklarında çelişki bulamazsınız.
diğer ilahi dinlerle alakalı çelişkilerdir. islam diğer ilahi dinleri kabul eder mi etmez mi?

Bakara-62. Şüphesiz, inananlar, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve Sabiilerden Allah'a ve ahiret gününe inanıp yararlı iş yapanların ecirleri Rablerinin katındadır. Onlar için artık korku ve üzüntü yoktur.

Ali imran-85. Kim islam'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

bakara 62'de diğer dinleri kabul eden ve meşru gören islam, ali imran 85'te diğer iki ilahi dini kabul etmiyor. ya islam ya hiç diyor.

şimdi bazı mümünler eminim çıkıp 'abi tevrat, incil bozuldu ondan öyle' diyecekler. ama ne zaman, niye ve hangi bölümlerinin bozulduğunu açıklayamadıkları gibi bunu kuran'da açıklamıyor. ki bozulma zamanı yazıldıysa.
bazıları eski ahitle ortak olan çelişkilerdir. peygamberlerin hikayelerindeki çelişkilerdir bunlar. misal, az önce de bir başka entry' de yazdım, ibrahim' in isteği üzerine eğer sodom' da on masum varsa onların hatrına şehrin affedileceğinin söylenmesi gibi. sodom bütünüyle yok edilmiştir; ama insan düşünmeden edemiyor sodom' da on tane çocuk yok muydu diye? islam' da ilk günah diye bir şey olmadığı için çocukların günahkâr olması gibi bir şey söz konusu değil. keza bütün peygamberlerin günahsız olduğunu savunur kuran oysa ibrahim ve lut birbiriyle kavgalıdırlar, bu durumda en az biri haksızdır ve tanrı kelamını bir kenara bırakıp kavga ettikleri için günahkardırlar da. musa mısır' dan bir ibraniyle kavga eden bir mısırlı' yı öldürdüğü için sürülmüştür. bu örnekler sayısız defa uzatılabilir. örneğin yunus peygamber gemiye neden binmişti? tanrı' dan kaçıyordu, tanrı' dan kaçabileceğini düşünmek günah değil midir, o halde yunus nasıl günahsız olur. peki bunlar çelişki değilse nedir?
fazla kusursuz olması. hani derler ya olum bunlar niye bana böyle iyi davranıyorlar kesin birşey isteyecekler ya da yapacaklar kesin.