bugün

Komutan.
Devriyeye cikmis jandarma ekibinin komutanina koy ahalisinin hitap seklidir . Rutbesi ne olursa olsun bahsi gecen kisiye kumandan bey denir . beriki de bi gaza gelir kiii ...
6. nesil bir uludağ sözlük şeysi. *
boş giden yazar.
(bkz: sedat peker/#4912967)

yuh dedirten yazardır.
salih mirzabeyoğlu ' na ibdacı 'ların hitap biçimi.
muhtemelen bildikleri çay ocağında pardon ülkü ocağında dinledikleriyle sınırlı olan yazar şeysi. vatansever mi? mafya mı? anlayamadık ama entarileri komik *

(bkz: uzaktan kumandan)
(bkz: illa hayvan gibi bağırmamız mı lazım).
halen yazar olmasına karşın ayrı yazılması gereken -de -da eklerini inatla kelimenin yanına iliştiren yazar müsvettesi. sola, solcuya laf atmaktan başka bir marifetini göremedik doğrusu.

edüt:eksi oy veren arkadaş da aynı konuda sıkıntılı sanırım.
(bkz: Türkçe dilbilgisi kuralları)
melih gökçek sempatizanı 6. nesil yazar bozması.
(bkz: komünist/#4912947)

yaşı merak edilen şahıstır kendileri. zira bu yazıyı 12 yaşımdaki kardeşime okusan, ayıptır söylemesi bi tarafıyla güler. akp yandaşı gibi gözükse de mhp ye karşı da hoş duygular beslediği, yazdığı sloganlardan kolaylıkla anlaşılmaktadır.
hayretler içinde bırakan yazar. * *
başlığa dair :

hayatı :Said AYKUT ;un kaleminden Mirzabeyoğlu

Hayatı Üstad'ı tanıdıktan sonra bir avuç ateş!...Temel hedefi "zıtlar arası muvazenenin üstün nizamı olan islam'ı hakim kılmak!...Kuşkusuz bu davada oldugunu iddia eden pek çok kişi var. Ama Mirzabeyoğlu'nun usûlü farklı. Bir kere en üstte "ehli Sünnet" kimliği var. Ve tabii "Evliya Kelamı" ...Şeriat -külli istikametlendiricilik vasfı ile iç içe- yamukluk nerede olursa olsun düzelten öpülesi kılıçtır onda!...
Mirzabeyoğlu'nun hayatı fikir ve eylemin içiçe geçtigi bir yumak... Şöyle; önce en doğrusunu tasarlayış ve eksiksiz bir şekilde belirtiş... Sonra hareket... Ve hareket içinde güzelliği ve cevvalliği artan fikir... Artık eylem ve fikir öyle sıkı sarılır ki birbirine öylesine meczolur ki; "bu adam ne diyorsa yapar" yahut "ne yapıyorsa mutlaka düşünmüştür" dersiniz Mirzabeyoğlu için. Onun sisteminde tasavvufun derin kelimelerinden bir "kıyam ve inkılap"usulü bir diger tabirle bu işin ideolojisi üretilmiştir. şunun da bilinmesi elzemdir ki: O direnmek için direnmez. Güce sahip olduktan sonrane yapacağını ve nasıl yapacağını da belirtir.

Kitaplarında; Platon'a Hegel'e ve Sartre'a rastlayabilirsiniz. Fakat asla kuru ve kabuledici tarzda degil!... Mevzû edilen fikrin can damarını yakalayıp mümkün olan en büyük faydayı teminden sonra posayı kenara atıştır onunki. Ve Batı tefekkürünü incelerken islam tasavvufunun derin ölçüleri vardir elinde!... Üslubu kimi zaman giyotin kadar keskin kimi zamansa "bulut" gibi; yağmur dolu ve yumuşacık... Asla kuru örgütçü değil...

Şair lakin şiir anlayışı farklı; şiiri "sır avcılığı" onun. Kitapları "ortalama" değil; iyi bir zihin eğitimi almış insanlara bile ağır gelebiliyor. Yalnız bu "ağırlık" şişirme olmayıp; bilakis ele aldığı mevzuların derinliğinden kaynaklanıyor. Nasıl "ağır" olmasın ki? Toplumu tarihi varlığı ve insan ruhunu ele almakla kalmayıp; teferruatı da belirterek hepsinin "ana prensipler" le ilişkisini işaretliyor. Dolayısıyla sürekli bir "gel-git" var eserlerinde. Üstelik üslubu gerektiğinde çok açık... "Normal" ve "sıradan" biri değil...
Kızgın bir dahi!... Bu yüzden hakkında birbirinden farklı sözler duyabilirsiniz: "Çok sert" "Çok yumuşak ve merhametli" "Şiiri sır gibi" Destan şairi mi ne; çekinmese 'kesin boyunlarini' diyecek. "Sözleri muğlak genel kitle için faydasız" "Cümleleri slogan gibi gayet açık" "Bakbak; Hegel'i nasıl da kullanıyor" "Bu adam derviş yahuher yerde menkibe" "Adamın ölüm kalım endişesi yok herhal" "Güce karşı ne kadar da ihtirasli" "Şuna bak nefs cihadından bahsediyor!" "bu sayılar da neyin nesi?" ...Uzayıp gidiyor... Bu cümleler kurgulama değil; sevenlerinin veya muhaliflerinin de duyup bildiği üzere onun hakkında -bilhassa entellektüel ilgi sahibi çevrelerde-yapılan değerlendirmelerden aynen naklettiğimiz birkaçı.
Herkes kendi aynasından bakar ya!..

SALiH MiRZABEYOĞLU VE iBDA

Said Aykut

TAKDiM

Said Aykut iBDA külliyatıyla geçtiğimiz yıllarda tanışmış bir isim. Akademik eğitiminin bir bölümünü Arab ülkelerinde tamamladıktan sonra yurda dönen bir yandan akademisyenliğini sürdürürken diğer yandan entelektüel etkinliklerini bir araştirmaci filolog tercüman ve müellif olarak yürüten bir fikir işçisi. Aykut özellikle Arab dili ve kültürüne vukufiyetiyle sahasinda temayüz etmiş ve bu dilden çok sayida tercüme eseri yayinlanmiş olmasi yaninda; kendisine ilgi alanı olarak seçtiği islam ve Batı tefekkürünün tarihî mimarları Doğu ve Batının siyaset öncüleri Arab ülkelerindeki son dönem fikir hareketleri ayrıca modern veya klasik Batı dilleri üzerinde de hayranlık uyandırıcı bir birikimin sahibi. Ona getirilebilecek tenkid de bu noktada belki: Çapsızlıklarını müthiş bir pazarlama ve üslûb gözbağcılığıyla örten "reklamcı" entelektüeller vasatında bu değerli birikimini pazarlayabileceği bir üslûb gayretkeşliğine tevessül etmeden ilim çilehanesindeki "mütevazi" üslûbunu koruması. Gerçi onun seçkinliği de burada galiba: . Said Aykut aşağıda okuyacağınız yazıyı aslında "ortalama" bir Arabın anlayabileceği form özellikleri dahilinde "Arabça" olarak kaleme aldı.
AKADEMYA

Salih Mirzabeyoğlu; şair ve mütefekkir!.. Necip Fazıl'dan devraldığı "Büyük Doğu" fikir sistemini "ibda" keyfiyetiyle yaşatan "genç adam" ... Üstad onun âleminde varlık ve fikir dünyasına açılan "ana pencere"...

ibda fikir sisteminin mimarı olan Mirzabeyoğlu 1950 doğumlu. Hayatı Üstad'ı tanıdığından beri bir avuç ateş!.. Temel hedefi "zıtlar arası muvazene sistemi" olan islam'ı hâkim kılmak!.. Kuşkusuz bu dâvâda oldugunu iddia eden pek çok kişi var. Ama Mirzabeyoglu'nun usulü farkli. Bir kere en üstte "Ehli Sünnet" kimligi var. Ve tabiî "Evliyâ kelâmi"... Şeriat -küllî istikametlendiricilik vasfiyla içiçe- yamukluk nerede olursa olsun düzelten öpülesi kılıçtır onda !..

ibda Fikir Sistemi ise varlığı ve hayatı teferruatıyla ele alan bir usûl aslında. Usûl diyoruz; zira kökler ana kaynaklar âlim ve velîlerin sözleri tüm bunlar kütüphanelere dizili kitaplarda "mestûr" lâkin neye nasıl varılacağı ve nisbetlerinin ne olduğu o derece mühim ki "usûlsüz" dalış yapmak "boğulmakla eşanlamlı" olup çıkıvermez mi!..
Mirzabeyoğlu'nun hayatı fikir ve eylemin birbiriyle içiçe geçtiği bir yumak... Şöyle; önce en doğrusunu tasarlayış ve eksiksiz bir şekilde belirtiş... Sonra hareket!.. Ve hareket içinde güzelligi ve cevvalligi artan fikir... Artik eylem ve fikir öyle siki sarilir ki birbirine öylesine mezcolur ki; "bu adam ne diyorsa yapar" yahut "ne yapiyorsa mutlaka söylemiş ve düşünmüştür" dersiniz Mirzabeyoğlu için.

Onun sisteminde tasavvufun derin kelimelerinden bir "kıyam ve inkılâb" usûlü bir diğer tâbirle bu işin ideolojisi üretilmiştir. Şunun da bilinmesi elzemdir ki: O direnmek için direnmez. Güce sahip olduktan sonra ne yapacağını ve nasıl yapacağını da belirtir. Hem de TEFERRUATIYLA belirtilen bir alternatif!..
Kitaplarında; Platon'a Hegel'e ve Sartre'a rastlayabilirsiniz. Fakat asla kuru ve kabul edip geçici tarzda değil!.. Mevzû edilen fikrin candamarını yakalayıp mümkün olan en büyük faydayı teminden sonra posayı kenara atıştır onunki. Ve Batı tefekkürünü incelerken islam tasavvufunun derin ölçüleri vardır elinde!..
Üslûbu kimi zaman "giyotin" kadar keskin kimi zamansa "bulut" gibi; yağmur dolu ve yumuşacık... Asla "kuru örgütçü" değil!.. Şair lâkin şiir anlayışı farklı; şiiri "sır avcılığı" onun.

Kitapları "ortalama" değil; iyi bir zihin eğitimi görmüş insanlara bile ağır gelebiliyor. Yalnız bu "ağırlık" şişirme olmayıp; bilakis ele aldığı mevzuların derinliğinden kaynaklanıyor. Nasıl "ağır" olmasın ki? Toplumu tarihi varlığı ve insan ruhunu ele almakla kalmayıp; teferruatı da belirterek hepsinin tek tek "ana prensiplerle" ilişkisini işaretliyor. Dolayısıyla sürekli bir "gel-git" var eserlerinde. Üstelik üslûbu gerektiğinde çok açık...
"Normal" ve "sıradan" biri değil... Kızgın bir dâhî!.. Bu yüzden hakkında birbirinden farklı sözler duyabilirsiniz: "Çok sert" "Çok yumuşak ve merhametli" "Şiiri sır gibi" "Destan şairi mi ne; çekinmese 'kesin boyunlarını' diyecek!" "Sözleri muğlak genel kitle için faydasız" "Cümleleri slogan gibi gayet açık!" "Bak bak; Hegel'i nasıl da kullanıyor!" "Bu adam derviş yahu; her yerde menkıbe" "Adamın ölüm-kalım endişesi yok herhâl" "Güce karşı ne kadar da ihtiraslı!" "Şuna bak; nefs cihadından bahsediyor!" "Bu sayılar da neyin nesi?"... Uzayıp gidiyor. Bu cümleler kurgulama değil; sevenlerinin veya muhaliflerinin de duyup bildiği üzere onun hakkında -bilhassa entelektüel ilgi sahibi çevrede- yapılan değerlendirmelerden aynen naklettiğimiz birkaçı. Herkes kendi aynasından bakar ya!..
Onun düşüncesinde sonu gelmez bir hareket -ve dinamizm- var. Sürekli canlilik! Ve Ibda Sistemi teferruat konusunda hâlâ oluşum içinde; devam ediyor. Çünkü mimari yaşiyor. Şayet ögrencileri de gerekli cehdi gösterebilirse bu gelenek sürekli yenilenen ve özünü paslanmaktan koruyan bir "mektep" olmaya devam edecek!..
Hemen söyleyelim; fikirleri öyle yaygın "moda" kavramlarla pek uyuşmaz. Zira şu -sönüp giden- ısmarlama akımların yaşattığı gibi kullanılıp atılan "zamana uymayı" değil; Mutlak'ın peşinde öteleri hedefler. Alternatifini sunarak çağı değiştirmek ister!..

Edebî eserlerinde kaosla düzenin birbirine yaslandığı görülür. Uzaktan bakan için Tilki Günlüğü gerçek bir kar fırtınasıdır. Oysa usûlünü bilme cehdine girenlerin ellerinden düşüremedigi bir "kâinat kitabı" olur ki; işte o ân okuyucu o uğultulu fırtınadaki her kar tanesinin birbirinden farklı bir desen taşıdığını görür. Kimileri için "rüya tâbiri" kimileri için "içte kopan" fırtınalar kimileri için "lûgat kitabı" kimileri içinse "sihir"... Bu kitabı anlamak için -galiba en başta- "yazandan önce yazdırana bakmak" ilkesi geçerli!..
ibda Sisteminde "akıl" hakkı yenemez bir âlet. Ama yalnızca âlet!.. "Kalp" ve "sır idrâkı" ise asıl. Sonsuza açılan penceresini böylece muhatabına gösterir ibda!..
Kısaca; hayat ve kâinat nerede ne kadar karmaşık veya zor anlaşılır bir renge bürünmüşse ibda Sistemi de işte orada "zor anlaşılır" bir üslûba sahip. Ve yine nerede bir mânâyı bedihî olarak anlıyorsanız işte orada "bedihî" olarak anlaşılır ibda. Muhteşem bir Kaos ve Muhteşem bir Düzen!..

başlığa dair :

eserleri:salih mirzabeyoğlu ' nun bütün eserleri:

Bütün Fikrin Gerekliliği
Aydınlık Savaşçıları
ideolocya ve ihtilal
Yaşamayı Deneme
Münşeat
Tarihten Bir Yaprak
Kültür Davamız
Damlaya Damlaya
Anafor (Şiir)
Necip Fazıl'la Başbaşa
Müjdelerin Müjdesi
islama Muhatab Anlayış
Kayan Yıldız Sırrı
istikbal islamındır
Gölgeler
ibda Diyalektiği
Dil ve Anlayış
Kökler
Marifetname
Kavgam I-II
iktisat ve Ahlak
Hikemiyat
Şiir ve Sanat Hikemiyatı
Hukuk Edebiyatı
işkence
Tilki Günlüğü I-VI
Hakikat-i Ferdiyye
Sahabilerin Rolü ve Mânâsı
Başyücelik Devleti
Yağmurcu
Üç Işık
Adımlar
Parakuta' -Paranın Romanı-
Hırka-i Tecrit
Büyük Muztaribler -I
Büyük Muztaribler -II
Büyük Muztaribler-III
Büyük Muztaribler-IV
Sefine -Suver-i Hayal Alemi-
Telegram -Zihin Kontrolü-
Elif -Resim Redd Kökündendir-
Furkan-Lugat-ı Salihûn
Berzah
Erkam
Madde Nedir?
imân ve Tefekkür.

http://www.yeniakademya.org/ isimli siteden alıntıdır.
(bkz: solcu/#4918521)

boş konuşan insanoğlu. aklı yerindeyse tahrik entrylerini bir yana bırakıp, düzgün, ele avuca gelen entryler yazmaya çalışmalıdır.
duha koca oglu deli dumrul ile ocaktan arkadaş olmaları yüksek karakter.

(bkz: #4918834) bu nedir lan?

gidin birşeyler öğrenin önce, doğru şeyler yazmaya çalışın. ona buna saçma sapan bok atarak nereye varacaksınız. ya da onun yerine tenefüste bir çocuğun yanına 15 kişi gidin, sigara isteyin, vermeyince dövün falan.
gerçek olamayacak kadar saçma yazar. büyük ihtimalle ortalığı karıştırma amaçlı gelmiştir. artık sözlük yazarlarının böyle sahte yazarlara prim vermemeyi öğrenmesi gerekmektedir.
sedat pekere is adami(!) diyen, komunistlerin birbriyle yattigini dusunen yazarmis.
''komünizm'' ve ''komünist'' kelimelerinin geçtiği her yerde ''illa bir pislik vardır nasılsa'' diyip koyveren yazardır*bakalım göreceğiz zamanla.
(#4919062) nolu entryi takiben yalan olmuş karalama kampanyası organizatörleri. sizin güttüğünüz koyun kadar benim adam ettiğim çoban var yavrucuklarım.
milliyetçi görüşlerinden dolayı bazı pkk'lı ve komünist yazarlar tarafından hazmedilememiş yazardır. normaldir farklı bir tepki beklenmiyordu zaten ama bunlar korkutur mu, yok artık ancak güldürür bizi klavye delikanlılarının dışarıda nasıl oldukları zaten bilinir. içeride slogan atan komunist ve pkk'Lılar ezikliklerini ancak böyle bastırabilmektedir. zerre kadar umrumda değildir doğru bildiğini yazmaktan yine şaşmaz. tek suçu milliyetçi olmak, vatanını savunmaktır. varsın suçu bu olsunda bu uğurda suçlansın o da büyük şereftir bizim için.

(bkz: türk ün türkten başka dostu yoktur) *
tutmayın küçük enişteyi , salın gitsin.
sürekli bok attığı komünistlerden yurtseverlik öğrenmesini dilediğim klavye fetişi.
garibim bir de cümle kurmayı becerebilse vatanını sözlük alemlerinden komünistlerden, teröristlerden itinayla savunacak, ama işte kısmet değilmiş, belki başka sefere diyoruz.
(bkz: bunu alın ayrı bir yerde muhafaza edin)
(bkz: bir vizyondan yoksun solcular/#4919289)

satanistleri solcu olarak nitelendiren yazardır.
(bkz: #4919289)

solcuyu ,komünisti , satanisti , anarşisti tek listeye sokabilmiş zeka küpü.

artık şunu söylüyorum eğer bu adam şakaysa hiç komik değil gerçekse çok komik .

edit : listede birde putperest varmış.
hakkındaki tek kanım;

cehalet ne bilmediğini bilmemektir şeklindedir.
anadolu ellerinde üç kuruş için mezar kazan adam olarak da bilinir.

(bkz: mezarcı)