bugün

6 temmuz 2007 itibariyle katildigi panelde hem uyumak uzere olanlari canladiran esprili bir usluba, hem de olaylari akilci bir sekilde yorumlayabilme yetenegine sahip bir insan oldugunu ogrendigim arastirmaci yazar.
ozelde filistin'in genelde ise tum islam aleminin sorunlarini akil-kalp ekseninde akici bir uslupla gundeme tasiyan zaman gazetesi yazariydi. ozellikle ortadogu konusunda gercek bir uzman, bir bilirkisidir. epey zaman oldu zaman gazetesinde artik yazmiyor. yazilari zaman'in ingilizce versiyonu olan today's zaman da cikiyor...
turkiye'de ortadogu konusunda en uzman kisidir. bogazici uluslararasi iliskileri bitirmistir. cok begendigim bir yazisini buraya koyacagim simdi;

Seni gerçekten anlayamadık...Anlasaydık ümmetsiz bırakmazdık seni. 'islam dünyası diye bir şey yok' tespiti kalplerimizi yerinden sökerdi. Sen ki ümmetini bir bedenin uzuvlarına benzetmiştin, Filistin yara olurdu içimizde... Irak'ta onuruyla oynananlarımız için ağlardık. Endonezya'da, Keşmir'de, Çeçenistan'da olanlar canımızı yakardı. Nefret olmazdı tepkimiz. Seni anlayabilmiş olsaydık bunları yapanların hali de üzerdi bizi. Sana ümmet olabilecekken düşman olanlar için de ağlardık.

Seni gerçekten yaşayamadık...

Yaşasaydık bize 'Eminler Ümmeti' diye bakarlardı. Elimizden ve dilimizden salim olurdu ve belki de selamete teslim olurdu şimdi 'ötekiler' diye dışladıklarımız. 'Geri kalmış' dedirtmezdik kendimize. Şimdilerde demokrasimizi sorgulayanlar bizde buldukları insan haklarına saygı, ötekini de kendi gibi bilme, insanı yeryüzünde Rabb'in halifesi tanıma, bireyi toplumun yapı taşı görme gibi erdemler karşısında kendi demokrasilerini sorgularlardı.

Seni gerçekten anlatamadık...

Anlatabilseydik, bırak Senin için yapılan ve tekrarından utandığımız ithamları, Senin ümmetinin bir tek tanesi için bile 'terörist' derken bin defa düşünürdü düşmanların bile. Seni içimizden söküp alamayacaklarını bilirlerdi. Adın anıldığında bir saygı uyanırdı kalplerde, inanmasalar bile hürmet ederlerdi. Eserinde seyrederlerdi Seni ve hayranlıktan alamazlardı kendilerini.

Seni gerçekten bilemedik...

Bilseydik ufkumuz birkaç yıl ve birkaç toprak parçasıyla sıkışıp kalmazdı. Sen ki Ebu Talip Mahallesi'nde sıkıştığında bile istanbul'un fethinden bahsediyordun; ümmetin bir elin parmaklarını geçmezken bile ufkunda milyarlar vardı; hesaplarını sadece bu dünya değil iki cihan üzerine yapıyordun... Bilseydik, şimdilerde olduğu gibi ufkumuz ülkemizin komşularıyla kısıtlı kalmazdı. Dünyada kaç islam ülkesi olduğunu bilmezlik cehaletine düşmezdik. Bilseydik, Hudeybiye'yi yeniden yaşamak ve yaşatmak isteyenlere 'hayır biz savaş istiyoruz' diye diretmezdik.

Seni gerçekten hissedemedik...

Hissetseydik zulme karşı kükreyen aslan olmakla, 'vurana elsiz sövene dilsiz' olmanın aynı anda nasıl mümkün olduğunu bilirdik. Dert, yoldaşımız olurdu. 'Nasıl O'na layık oluruz?' her sorudan önce sorduğumuz soru olurdu. 'Bu kadar yeter' demezdik. 'Yettinin esirleri' olmazdık.

Seni asrın idrakine okutamadık...

Yapabilseydik, savaşların tarihi yazıldığı gibi barışların da tarihi yazılmış olurdu. islam'ın bir olağanüstü durumlar tarihi olan geçmişinden bir olağan durum teolojisi çıkarmış olurduk. 'Barış şartlarında uluslararası ilişkiler fıkhı' diye bir tane olsun kitabımız yazılmış olurdu. Batı'nın anladığı dille Batı'ya, Doğu'nun anladığı dille Doğu'ya anlatmak için Seni, Batı'yı da, Doğu'yu da bilen akademisyenlerimiz olurdu.

Seni gerçekten sevemedik...

Sevseydik sözlerimiz sıkıldığında Muhammedî ruh akardı içlerinden. Hiç değilse on cümlemizden biri Senin hakkında olurdu. Yazdığımız on kitaptan biri Seni anlatırdı. Filistin derdik yine; ama Senin ismetine laf getirtmeden derdik. Kıbrıs derdik; ama bu bizi Muhammed demekten alıkoymazdı. Avrupa Birliği derken herkes bilirdi ki 'alınacaksa alınacak olanlar Senin sevdalılarındır'. Ve bu sebeple reddedilirsek bundan şeref duyardık.

Seni gerçekten sevemedik; ama Sen sevdin ki geldin. Hoş geldin, sefa geldin... Ey Sevgili, En Sevgili...
ibraniceyi yerel lehçelerini konuşabilecek kadar iyi bildiği söylenir. ortadoğu uzmanıdır.
aynı zaman kudüs üniversitesinde doktara yapmışdır.özellikle dış siyaset üzerine analizleri mükemmeldir.
today's zaman'a geçtikten zaman gazetesinde yazılarına son vermişti. fakat geçen haftadan beri zaman gazetesinde de yazmaya başlamıştır.
http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=985226&title=turk-dis-politikasinda-yeni-aktorler
son yazısı da bazılarının bastığı düğmede konumunu açıkça ortaya koyuyor. kendisine yeni türkiyenin kudüs temsilcisi rolünü biçmiş. bir müslümanın dilinden kaleminden dökülmeyecek hıyanetlikteki yazısını başka şekilde okumak mümkün değildir. kısa ve öz olarak; israil domal derse domalacaksın diyor. ve ölen masumların mesuliyetini diğer müslümanlara atarak "bak, siz güce ve amerikan politikalarına direndiniz, bu yüzden bu insanlar öldü mesuliyeti de sizin boynunuza" gibi yaklaşımda bulunuyor.

otoriteye, israile direnme, amerkia ne derse o yoldan git, onun sözünden dışarı çıkma. ne kadar da mavi marmaradaki yaklaşımlara benziyor değil mi?
http://www.zaman.com.tr/dunya/mesuliyet_2189546.html
bazıları gerçek yüzlerini göstermeye başladılar.
öyle güzel bir yazı yazmışki, tüylerim diken diken oldu. sonra tekrar okudum yine aynısı oldu, üçüncü kez okuduktan sonra yine oldu.

http://www.zaman.com.tr/k...lhamdulillah_2208992.html

sn kısmı şöyle:

--spoiler--
Bizi binalar bir araya getirmemişti ki binalar elimizden alınınca dağılalım. Onlar derde derman idiler; ama biz derman arayışındayken değil, dert arayışındayken oluşturduk birliğimizi. Oralarda yüzümüz güldü, doğru, ama biz güldüğümüz günlerde değil, hep birlikte ağladığımız günlerce cemaat olduk. Derman elden alınmış, ne gam! Derdimizi de elimizden alamazlar ya! Yüzümüz gülemez hale gelecekmiş, ne ala! Gözyaşımıza da engel olamazlar ya! Allah yeryüzünü mescidimiz, gökyüzünü kubbemiz yapmış. Bizim namazımıza kim engel olası!

Hiç mi hata yapmadık? Yaptık! “Bu işi biz yaparız,” zannettiğimiz ölçüde hata yaptık. “Çoğuz,” dediğimiz ölçüde hata yaptık. Her şeyi Yapan Yüce Mevla bize hiçbir şeyi yapamayacağımızı bir defa daha öğretti. Biz O’nu unutmak üzereydik, O bize Kendisini hatırlattı.

Biz hiçiz! Sifiriz biz, sifir! Her şey O! Her şey O’ndan! Biz yoğuz!

Yoğu kim sindiresi!
--spoiler--
mükemmel yazmış. http://www.zaman.com.tr/k.../acimiyor-ki_2225560.html
15 Temmuz darbe gecesi bir yayında "Bizim halkımız bırakın G3 kurşununa karşı durmayı, yerde yatmayı bilmez. Tankın karşısına çıkamazlar. Askerliklerini ücretli yaptılar" sözleri söylemiş kişidir.

Cumhurbaşkanının aklı melekeleri yerinde değil diyecek kadar da işi ileri götürmüştür. Bu adamlarıdaki bu kadar erdoğan, devlet ve vatan düşmanlığı nedir allah aşkına? sen kendi halkına nasıl böyle şeyler söyleyebilirsin utanmaz adam. Fetö'nüz bu ülkenin üstünde uzun yıllar bir parazit gibi yaşadı. insanlar size inandı, kandırdınız ve elindeki avucundakini aldınız. Bunların hesabını nasıl vereceksiniz yarın ahirette. yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızdaydı. istediğinizi istediğiniz pozisyona geçirdiniz. Mesaih diye taptığınız bir adam cia ile beraber operasyona kalkıştı. bunu lanetleyeceğine, kendi milletine hakaret ediyorsun.

Hicret diye fetö'nün bütün kaymak takabası yurtdışına kaçtı. hicret bütün müslümanlara değil miydi? Sadece kendi mürütlerinizi kadırmak ve a takımınızı korumak için uydurduğunuz bir şaçmalık değil mi?

fethullah gülen denen adam milyonlarca insanın günahına girdi. müritleri artık bi gözünü açsın artık. Bütün pisliklerini türkiye'deki garibanların üstüne yıkıp kaçtı bu şerefsizler. Nice insanı gösterdikleri yol Allah yolu diye yoldan çıkardılar.

haber ile ilgili linkler: http://www.ensonhaber.com...a-giriyor-2016-08-01.html
http://www.hurriyet.com.t...ni-boyle-ogrendi-40177691
ayşenur balcı'nın amcasının oğludur.
orospu çocuğu bir haşhaşi. p.i.ç üyesi.

görsel

https://www.youtube.com/watch?v=lgsLTsA5mj8
türk milleti yere yatmayı bilmez demiş ))). ulan dallama, seni altımıza alır öyle yatarız. bittiniz olm bittiniz.