bugün

entry'ler (54)

ersel aydınlı

bilkent üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü başkanı adam. emniyette göreve başlamasına rağmen farklı bir kariyer tercih etmiş sempatik bir insaoğlu.

garfield

jim davis tarafından tasarlanıp, 19 haziran 1978 tarihinde hayat macerasına başlayan kedi. o günden bu güne geçirdiği tüm serüvenler şu adresten izlenebilir:
http://www.listen-project.de/garfield/

bayatilar

sıpıtmıyorsam maniler manasına gelebilecek bir çoğul kelimedir. hala sıpıtmıyorsam azericedir. (bkz: bayati)

dincilerin özgüven yoksunu olması

savunmasını, rumuzu nicki belli olmayan, isimsiz yazarların yapması yakışmayacak açık önerme.

sorumluluk hissi duymadan sahte isimler arkasına sığınan başlık üreteçleri ne kadar özgüven sahibi ise dinciler de o kadar özgüven sahibidir. fakat dinci diye tabir ettiğimiz insanoğullarının belirli sınırları vardır ve de o sınırlar dışına çıkmama gayretlerini özgüven eksikliği şeklinde tabir edenin kafasına odunla vurmak ne de yerindedir ne de güzeldir.

diğer taraftan açık önerme ise doğruluk değeri değişkenlerine bağlı olarak değişen önermelerdir. örneğin x<2 açık önermesi, doğal sayı olan x için 0 ve de 1 değerleri için geçerli iken diğerleri için geçerli değildir*.

sayısal mantığa sahip olmayan akıllı bıdıkların belki bir kaç kişi için geçerli olan önermeyi tüm bir kesimi içine alacak şekilde genişletmesi halidir. itibar edilmemesi gerekir.

topuklu ayakkabı

insanoğlu sosyal evrimini tamamlamaya başladıkça terkedilecek bir icat.

umut ediyorum yıllar sonra müzelerde, "kendilerini erkeklerine beğendirmek için dişicanların giydikleri bir bıdıktır bu" deyince müze görevlisi, orada bulunan genç kızlar ve oğlanlar gülüşeceklerdir. bugün bizim, çinli kadınların ayaklarına yaptıkları işkencelere baktığımız gözle bakacaklarını bekler, esenlikler dilerim.

(neden giyiyorsun sorusuna mantıklı bir cevap veren kadın kısmısına yüz bin lira vereceğim.)

goldendict

açık kaynak kodlu bir sözlük yazılımıdır.
bgl dosya uzantılı sözlüklerini de çalıştıran bu muhterem, ubuntu'nun yazılım merkezinde veya başka bir yerde ücretsiz olarak sunulmaktadır. telaffuz özelliği olsa da ben edemedim, bilemedim.

zühtü arslan

sivil anayasa taslağını hazırlayan komisyon üyelerinden profesör doktor. komisyonun diğer üyerleri; ergun ozbudun, levent köker, yavuz atar, fazıl hüsnü erdem, serap yazıcı.

polis akademisi başkanı.

ingilizce nin türkçe den daha iyi bir dil olması

yeni türkçenin geçirdiği beyin ameliyatları dolayısıyla doğru olan önermedir. ingilizcede her duygunun kelimesini bulabilirken, yeni türkçede her kelimeye duygu sığdırmak için zorlarsınız. çünkü dil insanlığın yüzyıllardan beri edindiği, denediği gerçek ve hikmetleri saklayan bir hazinedir*. fakat bugün kullandığımız dil birkaç on yıllık köksüz bir dildir.

öte yandan bu önermenin dili zengin kullanan takıntısı olmayan yazarlar için geçerli olmayacağı kanaatindeyim.

ayrıntılı bilgi için (bkz: kültür ve dil)* (bkz: türkçenin sırları)* (bkz: umrandan uygarlığa)*.

cennetten bir tapuya ruhunu satmak

inananların cennet arzusu ile inandığını varsayan, negatif ateist klişesi.

oysa inanmak müspettir. hareketin sebebi değil sonucudur. yani inanan, yani insan yaptıklarından dolayı herhangi bir
egemene sorumlu olmamalıdır bilakis sorumlu olduğu bilinci ile eylemlerini ortaya koymalıdır. ayrıntılı bilgi için (bkz: isyan ahlakı) 3. bölüm sorumluluk ideali.

ibadetler ise cennete ulaşmak için değil varolmanın şükrünü iade etmek için yapılır. yani ibadet, cennete ulaşmanın sebebi değil, geçmiş nimetlerin sonucudur.

örnek, müslümanlar cennet ile ilgili ayetler inmeden önce de inanıyorlar ve ibadet ediyorlardı.

kabe ye atom bombası atılsa olabilecekler

yeniden inşa edilmesidir. zira müslümanlar tarafından kutsal kabul edilen bina değil, binanın üzerinde durduğu temellerdir. hz. adem onu beyt ül mamur'un yeryüzündeki hizasına gelecek şekilde bina etmiştir. daha sonra tufan onu yıkmıştır. nitekim bakara suresinin 127. ayetinden bu mana çıkartılır; "hani bir zamanlar ibrahim, ismail ile birlikte Evin (Kabe'nin) temellerini yükseltiyor..."

daha sonra bir sel veya tufan sonucu yıkılan hz ibrahim'in inşa ettiği kabe, tekrar inşa edildi. bu bina da abdullah bin zübeyr kendini halife ilan edip mekke'yi sığınak seçtiği zaman yezid bin muaviye mekke'ye yürüdü ve kabe'yi mancınıklarla taşladı. duvarlar çatlayınca abdullah bin zübeyr de kabeyi yıktırmıştır ve tekrar yaptırmıştır.

abdulmelik döneminde haccac, abdullah bin zübeyr'i yenince mancınıklarla taşlattığı kabe'de bir takım değişikliklere gitse de günümüze kadar gelen bina abdullah bin zübeyr tarafından yapılmış binadır.

daha geniş bilgi için (bkz: mukaddime) 4. bölüm 6. fasıl.

müslüman ülke liderlerinin açık başlı eşleri

müslüman ülkeler olarak halkın çoğunluğu müslüman ve islam konferansı örgütü üyesi kastedildiğini varsayarsak, an itibariyle; ürdün, suriye, azerbaycan, mısır, arnavutluk, fas, ırak, kazakistan, kırgızistan, tunus, cezayir, katar devlet başkanları eşleri sırasıyla; Rania el abdullah, esma esad, mihriban aliyeva, suzan mübarek, teuta topi, Salma Bennani, Hero Ibrahim Ahmad, Sara Nazarbayeva, tatyana Bakiyev, leyla bin ali, amal triki, Sheikha Mozah bint Nasser Al-Missned... ve saire ve saire...

ibrahim demirci

işbu muhterem kişi cafcaf dergisinde cımbızcı cafer köşeşini yazmaktadır.

temel çakıroğlu

1988 yılında atina'da düzenlenen şampiyonada judo 78 kilo altın madalyasını kazanmış er kişi.

ülkeyi ben mi kurtaracağım

çözümden kaçınmak için meseleyi karikatürize etme suali.

doğrusu için (bkz: memleketi kurtarırım fakat bir şartla)

dostluk

bir adam yaratmak adlı eserinde necip fazıl'ın şöyle andığı bir çeşit ilişki:
"Bana dostum kelimesini söyleme! Ellerimde bir karıncalanma duyuyorum. Bu kelimeyi işitmeyeyim. Parmaklarım bir şeyi sıkmak istiyor. Dostlarım mâlum! Düşmanımı tanımak istiyorum. Ben senin düşmanınım diyecek kadar namus aptalı kim var? Onu bulmak, ayaklarına kapanmak istiyorum. Dostluk; o bir maymuncuk, o bir hırsız anahtarı. Evimizin kapısını açıyor, ruhumuzun kapısını açıyor, ne bulursa yakıp kül ediyor. Ne bulursa pazarda satıyor. Beni upuzun bir tabuta yatıracakları gün, arkamdan gelecek dostlarım değil; kefenimin hırsızlarıdır."

dublörün dilemması adlı eserinde ise murat menteş şöyle der:
"Dostlarımız, biz caddenin kenarında alevler içinde yanarken, karşıya geçip üstümüze işemeye üşenen insanlardır!"

the good shepherd

izlenmeye değer eser.

takriben iki saat kırk dakika süren bu güzide film, karşı istihbarat uzmanı bir kişinin evine gönderilen bir video kaset üzerine kurulmuş bir sinema eseridir. filmin arka planında 1939'dan 1961'e uzanan, amerika'nın buhranlı bir dönemi akıyor. bu dönem ketum bir zat olan edward wilson'un hayatı etrafında örülmüş. dönem anlatılırken 61 yılından geçmişe flashback yapılır. dönem gayet tarafsız bir dille anlatılır.

filmin bir diğer güzelliği ise istihbarat hamleleri arasında duygusallığa da yer verebilmesidir. filmde çok çeşitli tatlar harmanlanıp sunulmuş. hakim hava kasvetli militarist hava fakat filmde birden fazla aşk hikayesi de var. ihanet, ihtiras, soğukkanlılık, zaaflar, kurnazlık... neticede film tek duygunun filmi değil.

--spoiler--
edward wilson (matt damon) üniversite'de okurken skull and bones isimli gizli bir topluluğa katılmasıyla, amerika derinleriyle temas fırsatı bulur. nitekim derin adam bill sullivan (robert de niro) vasıtasıyla, görev teklifi alır kabul eder. ilk görev yeri ingilterede karşı istihbarat konusunda uzman olur. savaş sonunda ise dost sovyet istihbaratındaki muadili olan ulysses ile tanışır. bu noktadan sonra sovyet-amerikan çekişmesi başladığı gibi, bu iki isim de artık dost değillerdir. filmin sonuna kadar bu iki istihbaratçının rekabet faaliyetleri amerikan tarihini oluşturur. final ise gayet duygusal ve zekice hitama erer.
--spoiler--

kız istemeye gidilen evde sıçmak

sular kesik ise tuttuğu yol, yol değildir.
edit: şuradaki virgülü görebiliyorsan, işbu düzeltmedendir.

kayınvalideyi uzun atlarken görmek

kayınvalideye "üstüme iyilik sağlık, bir kafa topuna çıkamayacak, bir sırıkla uzun atlayamayacak mıyım" dedirtecek durumdur.

aşık olmak

hormonal aktivitedir.

sevgiliden ayrıldıktan sonraki bir dakika

takriben 60 saniyedir.
aşka peşinen atfettigimiz yücelik yüzünden, onun basit bir bileşim oldugunu gözden kaciriyoruz*. bu peşin hüküm yüzünden kimse bu sürenin 60 saniye olduğuna inanmıyor.