bugün

Adına din denilen uyuşturucunun insanda bıraktığı bir zehir. Kadercilik, bir insanı ve toplumu mahveder.
görsel
sadece dinin değil determinizm adı altında bilim ve felsefenin de dert ettiği bir konudur.

determinizm başlığına bakarken vaktinde 'mürekkep' isimli bir yazarın altını doldurmadan vermiş olduğu bir bkz durumu anlatmış:

(bkz: insallahcılık)
insanın sorumluluğunu görmezden gelmenin işlerine geldiği kişilerin gittiği yoldur.
(bkz: yazgıcılık)
(bkz: fatalizm)
fatalizmin Türkçesidir, ağır cehalete delalettir.

determinizm de benzerdir, fakat bu özgür irade yoktur çünkü her şey sebep sonuca bağlıdır derken fatalizm denen kadercilik ise zaten her şey birtakım dış güçler tarafından belirlenmiş kafasındadır.
20. yüzyılda hâlâ inananın durumu vahimdir. belki fazla romantik biriyse bir ihtimal.
Kimse farkında değil ama bizim sözde muhafazakarların “ suçu Allah’a atmak” hali...

Sağdaki bina sağlam, soldaki de sağlam ortadaki çökmüş “ kader” diyor adam...

Lan buna kader demek resmen Allah’ı suçlamak değil mi?
sorumlulugu kadere atma durumu. iblis in izinden gitme durumu.
sorumlulugu kadere atma durumu. seytanin izinden gitme durumu.
Kaderci bir insan olarak boşvermişlik ve hayatı salmışlık modunda yaşayan biri değilim. Kadercilik demek bu demek de değil benim baktığım ve yaşadığım pencereden.

Kişi Elinden geleni yapar, maddi manevi tüm emeğini ortaya koyar ve buna rağmen olmaz ise istediği şey bu kaderdir. Ya da emek etmese bile istediği şey olur bu da kaderdir. Nasipte var ise eğer olacak olan, istediğini yap olur. Nasibinde Yok ise dağı delsen olmaz.

Ya da bir yere gitmek için plan yaptığım zaman arkadaşlarım ile nasip olur ise gelirim derim genellikle. Çünkü eğer tamam, gelirim dersem kesinlikle gitmem gerekir, söz ağızdan bir kere çıkar. O gün hayat ne getirecek, ne yaşayacağım bilmediğim için de nasip olur ise derim. Bu da kaderciliktir.

Şimdiye dek bir kötülüğünü de görmedim, çevremden bana ve bu görüşüme dair kötü bir geri dönüt de almadım.
insanı köleleştirir.
"yapan eden allah" şeklinde saçma bir anlayışa inanan mezheplerden.

müdavimleri; "yapan eden allah, o sebepten biz hiçbir şeyden sorumlu değiliz, gelişen her şey bizim kontrolümüz dışındadır" şeklinde hastalıklı bir felsefeyi benimsemişler. kimse kimseyi kandırmasın. bu ancak kendini kandırmaktan başka bir şey değildir.

bunların başı bir oturumda konuşuyormuş işte demiş yapan eden allah arkadaşlar o sebepten biz yaptıklarımızdan sorumlu değiliz. e tabi cennet cehennem diye de bir şey yoktur. neyse aralarından yeni bir mürit bu işittiklerinden sonra çaaat diye geçirmiş tokatı. afallayan hoca demiş ne yapıyorsun sen kardeşim. bizim müritte yapıştırmış cevabı e yapan eden allah hocam diye.

diyeceğim kendi kendiniz kandırmayın. zararı sadece size olur. ahireti kaybetmiş olursunuz.
https://scontent-ams3-1.x...30989efdd&oe=56D6DDAB
herkesin belli bir senaryoyu oynadığına inanılan saçmalıktır.

insanoğlunun yaptığı hatalara ve kötü seçimlere bahane uydurma çabalarının sonucu ortaya çıktığını düşündüğüm alternatif cevaptır. (bkz: kaderimde bu varmış) (bkz: alın yazısı)vs. vs. buna inanan insanların kendi özgür iradelerini nasıl bu kadar rahat reddedebildiklerini anlayamıyorum doğrusu.

bu inanca göre düşündüğümüzde hiçbir şey için çaba sarfetmeye gerek yok. çünkü herşey olacağına varır. çünkü kaderimizde böyle yazıyormus. o zaman öldükten sonra cennet veya cehenneme gideceğimiz de bellidir bizim. ne anlamı kaldı sevap point almamızın?
Arapla temas sonucu Türk, akılcılık gibi o en değerli niteliğinden yoksun kalırken, aynı zamanda Arabın kaderciliğine saplanmış ve bu yüzden tüm dinamizmini, canlılığını, yaratıcılığını da yitirmiştir. Öylesine ki, bütün her şeyi, el açarak yalvar yakar Tanrı'dan bekler olmuştur. Başka bir deyimle, kendi emeğinden ziyade kendi dışındaki bir takım güçlerden medet ummuş, her şeyini talih ve tesadüfe bırakmıştır. Bu yüzden de başarılı kaldığı tek alan, 'cesaret' unsurunun başlıca rol oynayabildiği dönem boyunca askerî alan olmuştur. Akılcı bilimlerin ve tekniğin gelişmesine ayak uyduramadığı için bu alanda da geri kalmış ve 'Akılcı Batı' karşısında maalesef haysiyet kırıcı yenilgilere uğramıştır. kaderciliğe bağlılık ona hiçbir alanda yardımcı olmamıştır.

Bin yıllık bir kader denemesi sonucu tarihten silinme tehlikesiyle yüzleşen Türkü bu felaketten Atatürk kurtarmıştır.
türk milletinin yıllardır içinde bulunduğu, mustafa kemal döneminde bu geri düşünceden kurtulduğu fakat günümüzde giderek artan olayları tamamen kadere bağlayarak hiç bişey yapmama sendromu. türk milleti bu kaderciliğini üzerinden atamazsa daha da geriye gitmeye devam edecektir.
iNANAN iNSANIN, iNANCIYLA EŞDEĞER DEĞERiDiR.
YARADANIN MUTLAK SIFATLARINI iFADE EDER.
ZAMANSIZLIK, MEKANSIZLIK.
ORTADA CAHiLiN, CUHALANIN ANLADIĞI ANLAMDA BiR KADERCiLiK YOKTUR ZATEN.
HERŞEYiN SAHiBi VE BiLENi OLAN YARADANA KARŞI BEN YAPTIM, BEN ETTiM DEMEMEKTiR SADECE.
KULUN YARADANINA TEVAZUSUNUN, BOYUN EĞiŞiNiN SERAMONiSiDiR KADERE iMAN.
islamda olmayan bir sektör.

haa birileri kalkıp o var zannettiğiniz kölelik sistemini siki taşağına denk yürütebilmek için kader bak böyle bişey diye kakalamış millete, millette alnımın yazısı deyip çekiyor sineye çekiyor sineye.

yazınızı sikeyim.
hayatta herşeyin bir ölçüsü vardır.

En basit bir örnek;
* Şifa niyetine verilen ilaçtan günde bir defa içmek ölçü, ilaçları toplucana içmek intihardır. Ölçüye riayet etmeksizin yaptığınız işlerin neticesinde kendi ellerinizle yapıp ettiklerinizden dolayı oluşan musibetler kader olamaz.

''Kadercilik''

Kaderinde bu yazılıymış deyip, tedbirsizlikten doğan olaylarda Allah'ın sorumlu tutulmasıdır. Allah'a şirk koşmaktır.
sorumluluktan kurtulabilemenin en mübarek yolu.
islamiyete göre dünya hayatında yaşanan herşeyin allahın takdirinden doğduğuna inanmanın abartı boyutudur.
zira hayır ve şerrin allahtan geldiği kişice ziyadesiyle bilinir, ancak allahın kendisine bir irade verdiğini ve bu irade gücünün canlılar arasında yalnız kendisinde olduğunu unutur. ne olsa allahtan der. allaha inanıyorum derken kendi kendine yan çizmektir. aslında kolaya kaçmaktır. sıkıya gelemez, iki elimle bir zımbırtıyı doğrultamadım ben demez de allah böyle istedi der. vs.vs. der de der. çiğ süt emmiş kardeşim bunlar.*
herşey allahtan olsa idi, sevap ve günahlar olmazdı çünkü sabit bir senaryoyu oynuyor olurduk.
(bkz: sevap ve günah neden var)

özlü sözler: önce tedbir sonra tevekkül

nasreddin hoca: eşşeğini sağlam kazığa bağla, sonra allaha ısmarla. *
türk milletinin klasik kabullenmi$liği.
gelecekle ilgili konusurken surekli "kaderde varsa olur" sozcuk obegini kullanan insan toplulugunun benimsedigi felsefe
bana pollyannacılığı çağrıştıran durum
(bkz: fatalizm)
herşeyi kadere bırakan, kendi hareket ve eylemlerinin sonucu değiştirmeyeceğine inanan ve hayatını kendi yaşamayıp önceden programlanmış bir bilgisayar oyunu tadında yaşama durumudur..yurdum insanının vazgeçemediği hastalıklarından biridir..
güncel Önemli Başlıklar