bugün

ilgili şeyin varlığını kabul etmemektir.
donmuş olmaktır.zira insanın her bir faaliyeti bir seçim içerrir. o seçimler de inançlara göre oluşur.
inanç yoksa faaliyette yoktur. başka bir açıdan bakılırsa; insanın yaşama kaynağı inandığı şeydir. inandığı sistem ne kadar eksiksiz hatasızsa insanın seçimleri dolayısıyla faaliyetleri o kadar kararlı olur ve insa kendinden emin olur. insan kendinden emin değilse boşlukta hissediyorsa inandığı sistemde eksikler var demektir. onu tam desteklemiyor demektir. eğer insan sıfır hatalı bir sisteme inanırsa kendine sınırsız bir güven duyabilir. faaliyetlerini en doğru seçimlerle en üst düzeyde gerçekleştirebilir. arhimed "bana bir dayanak noktası gösterin dünyayı yerinden oynatayım" demiş. belki o büyüklükteki fiziksel nesneyi bulmak mümkün değil ama dünyayı yerinden oynatacak manevi dayanağı bulmak mümkün. nitekim tarihte bulanlar olmuştur. bunun anahtarı insanın varidatında mevcuttur. gereken sadece o anahtarı aramaktır. o aynı zamanda dünyanın anahtarıdır. iançsızlık savunucularının da inanmaması diye bir şey sözkonusu olmaz. öyle olsa donmuş olmaları gerekir. herhalde inandıkları sistem çok zayıf olsa gerek. içlerindeki anahtarı arayacak gücü onlara vermiyor olsagerek. aradığını bulamayan insanın hali bocalamadır.
bazen umutların birer birer ölmesidir.

"sana inanmıyorum. senin için herkes gibiyim. şaplon lafların gölgesinde bir kenar süsüyüm. sana inanamamak sevgimi azaltmıyor asla. ama ayaklarım yere baktıkça sevgim şekil değiştiriyor.

ümidim bir gün sen de benim için herkes gibi olacaksın, sıradan biri. sadece nefesini saklayacağım ruhuma katıp bir yakamozu bir şafak vakti vurup yeni bir hayata yol alacağım.

seni sevmediğim zamanlara döneceğim senden önceye.

sen hep benden öncedesin zaten el vermeme gerek yok.

sevgiler

sen anlarsın."
olagelen her şeyin altında bir şeyler aramak. güven duygusunun zadelendiği zamanlarda ön plandadır hep. söylenen hiç bir şeye inanmazsın. dinlerken binlerce şey geçirirsin aklından. bazen yüzüne söylersin bazen de içinden yeter artık diye bağırmak istersin. yalanlarla çevriliyse etek uçların, silkelenerek atamazsın uğraşma. biri gelip tutmak istese eteğinden sonsuza dek, korkarsın yarı yolda bırakacağından. eteğinin yeri süpürüp kapkara olacağından...
söyleyene değil söyletene bak olayı.
inanmıyorum demek inanmadığına inanmak değil midir?.
neye diye sorulması gereken eylemdir.
ikna olamamaktır.
güvenmemeye sebep olan en büyük etkendir, bir adım öncesidir.
inancını kaybettiğin kişiye bir daha güvenmemektir. çoktan senin tanıığın kişiden uzaklaşmıştır zaten.
inançların tükendiği yerde hayat anlamsızlaşır.
isteyen istediğine inanır. Benim alnım ak. Yalan söylemediğime yemin ediyorum her şey üzerine.

Hepsi yalan. Yaptıklarını ortaya çıkardığım için iftira atıyor orospu çocuğu.

Yemin ederim kimseyi kandırmadım ben.
herkes o kadar yanar döner oldu ki, inanmak gittikçe azalan bir his.
ay inanmıyorum - aşkın nur yengi.
ileride normal bir hale gelecek davranıştır.

muhafazakar olmayan laik insanlar çocuklarına din baskısı yapmadığı için bu çocuklar ateizmi seçeceklerdir.

veya laik müslüman olanların çocukları ateizmi seçecektir. ama amerika mavi kuşak projesi sarı kuşak projesi turuncu kuşak projesi tasarlamazsa tabiki.

(bkz: yeşil kuşak projesi)
bir tür seçimdir. kişi çıkarına en uygun olanı seçeceği için; inanmak ve inanmamak arasında bir süre düşünür. işine geldiğince de olumlu ya da olumsuzu seçer.

sonuç itibariyle iradeye, isteğe ve çıkarlara bağlıdır. herşey bilinçaltında gizli...
bilgeliğe giden en iyi yoldur. inanç ise zaten bilmeme isteğidir.
ankara'da cezaevi var...
müdahale edilemeyen, içten gelen, iç ile halledilebilir bir histir.
güncel Önemli Başlıklar