bugün

uzun bir aradan sonra hak ettiği reyting oranını dün geceki bölümüyle yakalamış dizi.
genel izleyicide % 24,7 gibi iyi bir izlenme payıyla birinciliği arka sokaklar denen osuruk dizinin elinden almıştır sonunda.
ab gurubunda zaten her hafta birinci olsa da reytingleri düşüktü ezel'in ama dün gece ab gurubu da kaliteli bir kitle olduğunu hatırladı ve % 33,1 gibi yüksek bir oranla ekran başında ezel'i izledi.
kıvanç faktörünü de yabana atmamak gerek tabi.
--spoiler--
37. bölümdeki kapı sahnesini mantık hatası sananların, sahneyi tekrar izlemesini gerektiren dizidir. zira kapı içeri doğru açılıyor evet ama sıkışan kapı değil kapının koludur.
--spoiler--
selma nasıl bir kadınmış ki dayıyla kenan birkan'ı bu denli birbirine düşürmüş, kenan birkan'a koskoca sekiz'i harcatmıştır. onun haricinde; ezel'in kendi intikamını henüz şöyle kanırta kanırta almadan kenan birkan'la uğraşmak zorunda kalması ben gibi intikam düşkünlerinin hevesini kursağında bırakmaktadır.
cengiz parkta can'la konuştuktan sonra kenan birkan'a dinlettiği ses kaydı ne işti anlamadım, hem cengiz'in kulağında bir alet vardı kulaklığa benzer, ne iş?
bu park sahnesine bir açıklık getirecek arkadaş varsa özelden mesaj atmasını rica ederim
hasta yatağında yatan dayı'ya iç dökerken, nefret kusarkenki oyunculuğuyla haluk bilginer yarmış geçirmiştir, bir de ben söyleyeyim.
(bkz: aktörlüğüne kurban olduğum)
saçmalayan ve artık bitmesi gereken dizi.
kıytırık okul tiyatrolarında bile rol alamamış 16 yaşındaki ergenlerin haluk bilginer'e bile çamur attıkları dizi.
(bkz: salak yemin ediyorum gerizekalı bu çocuk ya)

ayrıca ukala boku yemekte sınır tanımayan hedelerin, "bitmesi gerek, saçmalıyoo hede hüdü" diye çemkirdiği dizi.
(bkz: lan türk malı git arka sokaklara)
kıvanç tatlıtuğ'un 3 bölümlük te olsa harika iş çıkardığı dizi özellikle dedesiyle vedalaşma sahnesi beni derinden etkiledi..helal olsun çocuk sana.*
ramiz gençliğini uğurladı geçen bölüm ...
bu bölüm sekiz öldü....
allah kahretmesin dizi eski dandik eyşan'lı bölümlere dönüş yapmış oldu böylece...
zaten ilk tüyoyu eyşan'la bitererek vermiş oldu senaristler şimdi işin yoksa izle 79999..9 bölüm ezel'in dalavereci düzenbaz eyşan'a durumu anlatmak için kendini paralamasını...
neyse ki sekiz geleceği gördü ölmeden önce peşinen bir güzel dövdü ezeli onunla avunuyorum...
hata yaptılar hacı... sekiz ne güzel 3 bölümlük geldi, ortalığın bilmem neyine koydu, tadında bıraktı gitti. ezel'de öyle yapmalıydı.
*herkes, "kenan birkan ezel'i katil gibi gösterdi" diyor. katil işte, katil! ben mi bıçakladım lan sekiz'i? ezel öldürdü işte. cani herif!

niye hemen bıçakla dalıyon olum? sert bir cisimle kafasına da vurabilirdin. hadi öldürdün, eyşan'a niye "ben öldürdüm" bakışı atıyorsun? dayı olmadan sen bir "hiç"mişsin olum, bunu anladım.

kalk dayı, kalk! bu oğlan her şeyi eline yüzüne bulaştıracak yoksa.

not: sekiz'e saplanan bıçak çok derine girmemişti. nasıl oldu da dayı o yaşta hâlâ hayattayken sekiz öldü, anlayamıyorum. vadesi yetmiş demek ki. olmuşla ölmüşe çare bulunmuyor. allah rahmet etsin...

merak ettiğim bir diğer nokta da ezel'in dayıya nasıl hesap vereceği. adamın soyunu kuruttun ezel! ne mal adamsın olum yaa!
kıvanç tatlıtuğ un vukuatsız bi şekilde öldüğü dizi.

(bkz: eyşan götü kurtardı)
aklınca kenan birkan ile aşık atan ezel'in, madara oldugu dizi.
--spoiler--
1- dayı'nın uğruna herşeyi yaptıgı, ölmesin diye ölmeyi göze aldıgı torununu hem de dayı'nın bıçağıyla öldürdü.. bu dayı kalkınca ezel'i miker kimse demedi demesin..
2- sevdigi kadının gözünde katil artık, hem de tam aksini iddaa ettiği ve inandırdıgı günün akşamında..

kısaca kenan birkan ezel'i en sevdiklerinin gözünde bir saniyede bitirmiştir.
--spoiler--
itiraf ediyorum ben de seyrettim.
bu dizinin ilk sezon bölümlerinin müptelasıydım. ama atv'ye geçti geçeli seyretmiyordum. atv'ye gıcık olduğumdan değil, iş, güç, zamanını yakalayamama gibi sebepler.
ama dün gece uzun bir aradan sonra ilk kez seyrettim. çakıldım kaldım ekrana.
o ne diyaloglar abicim. kenan birkan, ezel, sekiz arasında.
sekiz diye bir karakter yaratmışlar kıvanç tatlıtuğ'dan, türk televizyonlarında belki bir ilk...
ama neden karakteri çabuk bitirdiler anlayamadım.
bence bu sekiz karakterine bir flashback yapılıp sinema filmi olarak beyazperdeye aktarılmalı. yeminle güzel gişe yapar sekiz karakteri...telif melif de istemiyorum yeter ki yapın...
hiç hesap kitap yapmadan,gerçekten severek izlediğim dizi.daha doğrusu izlediğim tek dizi..dvdleri çıksın alıcam amına koyim,hem de orjinalini.aha bu bölüm tayyar şunu dedi,demek 2 bölüm sonra pakize'nin eski manitası beytullah,kesin ezel'in sigarasını yakacak,diyen bir tip değilim.severek izlediğim,arka sokaklar kadar olmasa da über dizi.
sinema ve dizi tarihinde böyle uçma görmedim ben o neydi öyle.
ikinci sezon asil konusunu hala bence seyirciye verememis dizidir. ilk sezon hersey ayan beyan ortadaydi, omere yamuk yapilmisti ve omer dayiyla bir bir hesap soruyordu ezel kiliginda.

peki ya ikinci sezon? ilk sezon hic adi sani gecmeyen sekiz cikti once, sonra birseyler planlamiski yapmaya calisti, kenan hala neden nefret ediyor, yahut bundan sonra nasil gidecek hic bir ipucu veya asil sezon konusu icermeyen bolumlerle devam ediyor. bence ikinci sezon konusu hala net degil, ezelli, eysanli, cengolu, alili ilk sezonda amaca hizmet eden bolumler vardi, simdi amac ne bilmiyoruz. bekliyoruz...
kıvanç tatlıtuğ un oynadığı sekiz karakteri bildiğin ivan drago dur arkadaş..
--spoiler--
taksici: ee nereye gidiyoruz?
ali:bu gidişle sana gidiyoruz.
--spoiler--
kıvanç tatlıtuğ'un kitlesini çekebilmek için bu 8 karakterinin bir hışımla gelip geçmesi iyi mi-kötü mü oldu çözemediğim dizi. tamam reytingler aldı yürüdü, ama nedir bu; "kenan dayıyı öldürmeye uğraşıyor, ama hastaneye geliyor öldürmüyor.. 8'i çağırıyor, ezele öldürtüyor.." muhabbetleri! kenan'ın dayıyı hastanede ziyarete gelip öldürmeyişine mantık hatası diyen aşkı memnu izleyicileri lütfen 8'in de ölümüyle diziyi izlemeyi bıraksınlar, yorulmasınlar hiç böyle..* zaten siz kıvanççılar yüzünden 4 bölümdür ana hikayeye dokunulmuyor. şahsi fikrim şu 4 bölüm, ilk sezon izlemeyip ikinci sezon izlemeye başlayan şu belirli kitle içindi. muhtemelen birkaç bölüme ana konuyu da oturtacaklar. ayrıca:

kimi gençken öldürür sevdiğini
kimileri yaşlı iken öldürür;
şehvetli ellerle öldürür kimi
kimi altından ellerle öldürür;
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

şiir dizide hala tıkır tıkır işlemekte. dizi finalini de bu şiirle bitirirlerse şaşırmayın..
--spoiler--
dayı iyileştikten sonra, sözünü dinlemeyip soyunu kurutan* ezel'e mutlaka trip atacaktır.. bundan sonraki bölümlerde muhtemelen; dayısız ayakta kalmaya çalışan ezel, ezel'e içerlemiş ama torununun ölümünü yine kenan'a bağlamış dayı'yı ayrı kollarda kenan'la kapışırlarken izleyeceğiz.
--spoiler--
kim ne derse desin gelmiş geçmiş en iyi türk dizisidir.
senaryosunun gelişimi ile "kurtlar vadisi"ni hatırlatıyor. artık ezel'in değil, etrafındakilerin hikayesini dinliyoruz.
37. bölümü bir kez daha izledikten sonra:

zekice planlar içeren senaryo arıyoruz diyen insanlara kenan birkan'ı işaret ediyorum. geçen sezon ezel arkasında dayı ile birlikte nasıl diğerleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadıysa, kenan da bu sezon onlarla aynı şekilde oynuyor. senaristlerin verilen röportajlarda bu sezonun temasının imkansız olacağını söylemişlerdi. zaten şu anda duruma baktığınız zaman hepsi bireden çabalamalarına rağmen bir kenan birkan edemiyorlar. yani yenilgi kaçınılmaz. üstüne kenan hepsini bölmeye başladı teker teker.

zaten o 6 ay sonra diye poker masasına giden sezon finalinde bi terslik vardı. dayı-ali, ezel-tefo, cengiz-şebnem ikilileri kafa karıştırıcıydı.

hadi dayı ve ali anlaşılır duruma geldi. ali, azad'ı korudu ve kollamaya devam ediyor. ali demek ki dayı'nın has adamı haline böyle dönüşecek. tefo'nun da azad'ın yerini ele vermesinden sonra dayı'nın yanına dönüşünün zor olduğu düşüncesindeyim. eh dayı'nın sekiz'in ölümünden sonra ezel'e de nasıl bakacağı bir soru işareti. bu ezel-tefo ikilisini de açıklar gibi. şebnem de de
satış kokusu alındı, zihnimize soktular daha doğrusu.

37. bölümde cengiz, can'a o poker şeysini verdi. 6 ay sonra denilen flashforward'ta cengiz o poker şeysini elinde tutuyodu. can onunla birlikte olabilir demek bu da.

demek ki o masada herkes karşı karşıya olacak. herkesin herkesten alacağı şeyler var. zaten poker masasına kimse başkası için oturamaz.
senaryo örgüsü, artık nasıl birşeyse, bugüne değin en iyi yerli yapım olarak kendisini taçlandırsa da, her hafta izlemek bünyede sarsıcı etkiler yarattığından sürekli izlenmemesini salık verdiğim dizi.

intikam var bir yanında, bir yanında ölüm. bir yanında da birbirlerine ayar veren, kedi fare gibi oynayan insanlar. ayar vermek de içsel bir dürtüden gelir, fare gibi oynamak da. o içsel dürtü intikam bu öyküde. ama nasıl bir intikamsa ölüme karşı bile fare gibi oynayarak keyif almayı yeterli görebiliyor. bu da insana doğal gelmiyor. senaryo anlamında birbirlerine tokat atacak mesafede olanların istanbul beyefendisi gibi davranmaları nerdeyse sandıktan naftalinlenmiş beyaz eldivenlerini çıkartıp fransız usulü eldivenlerle tokat atacaklarını beklettiriyor.

öykünün karakter olarak derinliği iyi olsa da ve bu derinliğe sadece bir tek bölümde onlarca kişiyi dahi eklemlendirecek derinlikte de olsa, senaryonun kendisinin sığlığı senaristler için ciddi bir kördüğüm sonucu yaratabilir. içinden çıkılamadığı vakit senaristler tek bir sahnede, son sahnede herkesin birbirine doğrultulmuş silah mizansenini sanırım bu diziye layık bir son görmeyeceklerdir.

izlenme oranlarının durumu da sanırım, yavaştan kördüğüm haline gelen ilişkiler çerçevesinde insanları uçsuz bucaksız bir bilinmezliğe ittiğinden olsa gerek. sorular ilgi çeker ama soruları anlamlı kılan cevaplarıdır ve herkes cevap ister, soru değil. senaristler lost finalinden ibret almalılar.
an itibariyle 38. bölüm fragmanı yayınlanmış olan:

http://www.youtube.com/watch?v=cgVFijYrXp4&feature=sub
38.bölüm fragmanına göre;
dayı ezel'e sitem yağdırıyor,
ezel, ailesine ömer olduğunu açıklıyor,

bir de ezel'in karşısındaki meçhul kişiye "seni köpek gibi öldürürüm" deyişi ve fragmanın son sahnesindeki bakışıyla kenan imirzalıoğlu deyim yerindeyse "yılmaz güney rüzgarları" estirmiştir.
ha "nedir o rüzgarlar?" diyen nesle cevabım kısadır: "asalet dolu bakışlar ve soylu öfke"