bugün

yönetmenliğini liev schreiber'ın yaptığı 2005 yapımı bir film.
başrollerini elijah wood ve gogol bordello'nun solisti olan eugene hutz paylaşmıştır.
elijah'ın şişe dibi gözlükleri ile filmde sergilediği performans süperdir.
filmin en akılda kalıcı yönü müzikleridir. hatta ve hatta yeryüzünde bulunan en iyi soundtrack albümü bu filmindir.
konu bilindiktir, ama görüntü yönetmeni ve ukrayna'nın eşsiz güzelliği ile bu açık kapatılmıştır.
jonathan ismindeki bir yazar ve aynı zamanda koleksiyoncunun, geçmişinde olmuş, gelecekte olabilmesine dair bazı detayları yerinde izlemek istemesiyle başlar. bir nevî arayışa girer ve bu arayışı ukrayna/trachimbrod'da biter. konu, giriş ve sonuç olarak kısaca böyledir. gelişme kısmı ise bir yol hikayesini andırıyor. *

trachimbrod'a olan yolculukta, terkedilmiş ve bütün camları kırık, oldukça da hasarlı bir binanın önünden geçerken.

jonathan: nedir bu? *
alex: sovyetler.
jonathan: ne oldu?
alex: bağımsızlık.
resim gibi film demek yeter kanımca ama illa anlatmak istiyorum. soykırımı bu kadar etkilyeci anlatan ve bu hassas konuyu gişe beklemeden yapan küçük bütçeli ama çok içten samimi bir film. soykırıma kurban olmus insanları görmeye alıştık pek çok filmde. ama işin bir de diğer yönü var. soykırımdan bir şekilde kurtulmuş ve hayatta kalmış ama hayatta kalmaktan pişmanlık duyan insanlar... film bu derin konuya ince ince eğilirken izleyiciyi eğlendirmekten, yüzünüzde ufak tebesümlere sebebiyet vermekten de geri kalmıyor. resim gibi sahneleri ve harika müzileriyle izleyiciye 3 farklı haz * * * veren izlenesi bir film.

(bkz: görüntü yönetmeninin alnından öpücem)
şu sıralar moviemax'te gösterilen insanı kendine bağlayan bağımsız film.

olaylar esprili, dramatik ve yahudi propagandası yapılmadan * anlatılmıştır.
alex karakteri ve dedesi filme içtenlik katmıştır. hobitimiz elijah wood green street hooligans'tan sonra yine amerika'dan avrupa'ya gelen genç karakterinin hakkını vermiştir. bana göre kendisi Jake Gyllenhaal ile birlikte geleceği en parlak genç oyuncuların başında geliyor.
filmin sonunda ilk yapmak istediğiniz şey soundtrack albümünü bulmak ve film hakkında insanlara bahsetmek oluyor, bu da başarı bir film olduğunu kanıtlamaktadır.
daha önceden işlenmiş bir konusu olsada, kimi ayrıntılarıyla ve müzikleriyle kendine aşık eden film.
sadece müzikleri için bile izlenebilecek film. Bir kısmı:
gogol bordello - Start Wearing Purple
Cskolom - Amari szi amari
Leningrad - dikiy muzhchina
Paul cantelon - war is over
filmin baş karakteri tercüman alex * ile minyatur kardeşi igor arasındaki muhteşem diyalog unutulmazlardandır.

--spoiler--
igor: neden buna 69 diyorlar?
alex: * biliyorum çünkü icat eden arkadaşım. *
igor: insanlar 1969 yılından önce ne yapıyorlardı ?
alex: ??!!?? *
--spoiler--

dip not : yıldızlı bakınız içindekiler içseslerdir. diyaloga dahil degil. ama onlar olmadan da olmuyor. *
mutlaka izlenmesi gereken, müziği ayrı güzel * , konusu ve mesajları ayrı güzel film.
unutmak, kökler, faşizm, biriktirmek ve anlamak üzerine. film emir kusturica esintileri taşıyor.
samuel davis jr jr 'sız da olmazmış bu film.
dublajlı, dublajsız altyazısız izledikten sonra bugün bir de dublajsız alt yazılı izlediğim, abartısız müziklerine aşık olduğum, müzikleri kadar kendi de şahane, sessiz sedasız piyasaya çıkmış, o günden beri pek bilinmezden, gitgide daha fazla bilinirliğine şahit olduğum arşivime koyduğum ender filmlerden.
durgun filmlerden çabuk sıkılanlar için elbette kötü film olacaktır ama bu insanlar bile sırf o ayçiçeği tarlaları için izleyeceklerdir. ayrıca ilk izlediğimde -film hakkında hiç bilgim olmadan- "ukraynalı çocuğu nerden tanıyorum" diye düşünmüştüm sonra gogol bordellonun solisti çıktı daha da sevdirdi.
ayrıca sonunda start wearing purple çalmaktadır.

ha bir de: (bkz: sammy davis jr jr)

görsel
bu filmi anlatmak için orta okul ve lisede yazdığımız kompozisyon tarzını kullanacağım.
filmin giriş bölümünde gülümsersiniz bol bol ve daha neler göreceğim diye iştahınız açılır. özellikle müzikleri bunu yaşatır size.
gelişme bölümünde o gülümseme hala vardır ama daha çok buruk tebessüme dönüşür.
sonuç kısmına gelindiğinde buruk muruk hiç bir türlü tebessüm edemezsiniz ve az biraz da sulu gözlü iseniz ağlatır bu film sizi.

--spoiler--

büyükbabanın yüzünde tam bir 'aydınlanma' ile kan dolu küvetin içinde yattığı sahne, uzun zamandır izleyemediğim kadar
etkileyici ve dozunda verilmiş bir intihar sahnesidir.

alex in kardeşine erotik dergi üzerinden cinselliği öğretmesi ve kardeşinin verdiği cevaba alex in tepkisi müthiş ve ötesiydi.

jonfen* in yol tarif eden adama marlboro uzatması üzerine büyükbabanın onu mazur gör der gibi et yemiyor demesi;
tek kelime ve tek bakış ile kıtalar arası kültür farkını çok güzel anlatmıştır. ve güldürmüştür tabiki.

--spoiler--
Sadece kitabı okumayanların "başarılı" bulabileceği film. Zira, kitabın yarısından da fazla bir parçasını atıp, sonunu değiştirip, hikayenin amına koyup yepyeni bir şey çıkarmışlar ortaya. Müzikleri güzel olmasa, Euegene Hutz müthiş bir performans sergilememiş olsa nefret edeceğim, fakat ne yazık ki film, kitabı düşünmezsek son derece sevimli. Başarısız bir uyarlama, güzel denebilecek bir film.

kitabı içinse...

--spoiler--
love me, because love doesn't exist and i tried everything that does.
--spoiler--
bir filmden ötesidir doğrusu. geçmişimizle bugünümüzün aslında o kadar uzak olmadığını hatırlatır...

--spoiler--
herşey geçmişin ışığında aydınlanıyor. Her zaman yanı başımızda duruyor, içimizden dışarıya bakıyor.

Senin de söylediğin gibi, ters yüz...
--spoiler--

sinema denen güzelliğin müzikle harmanlandığında ne kadar güzelleştiğinin de dersidir. favorim: Fear of the South

http://www.youtube.com/watch?v=P6u2vqGO6_o
Çoğu yerde Gogol Bordello'nun müzikleri olan ve görselliğiyle izle izle doyulamayan film. Ayrıca filmde Boris Leskin'nin bakışlarında ki duygu ayrı göz doldurur.
çok tehlikeli bir filmdir.
film hakkında bir eleştiri:

http://bohemiancomedian.b...-illuminated-her-sey.html
Dünyanın kaosa dönüşeceği, yeni dünya düzenini getirmeyi amaçlayan illuminatinin, saçma sapan ideolojilerine sürükleyen göz boyama amaçlı yapılan bir film.
kitabı okuyanlar için, filmin baya eksik geleceği, hikayenin sonunun değiştiği film.
ancak film, müzikleri ile izlediğim süre boyunca yüzümde bir tebessüm oluşturdu. müzikal bir filmin kalitesinde ve özenle seçilmiş müziklerdi. görsellerle bütünleştiğinde her ne kadar çok akıcı bi film olmasa da insan izlemekten kendini alamıyor.
alex karakterini oynayayan eugene hutz un oyunculuğunu çok başarılı buldum. kendisi karakterle uyuşmuş.
--spoiler--
kitaba göre son sahnede olması gereken büyük babanın küvetteki intihar sahnesi, duygusallığıyla içimize işledi.
--spoiler--
kısacası güzel vakit geçirebileceğiniz bir film. kitaba uyarlama olması filmi kötüleştirmemiş.
liev schreiber'in ilk yönetmenlik denemesi. zaten diğer yönetmenlikleri de oynadığı ray donovan dizisinin 2 bölümü.

harika iş çıkartmış. harika bir film olmuş.