bugün

aşk
1. bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı sevgi ve bağlılık duygusu.
"Ondaki yurt aşkı, sonsuzdu"
2. iki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal güçlü duygu, sevgi ilişkisi.
"Ona olan aşkını dile getiremiyordu" eş anlamlısı: sevi
3. sevgili. Sen arkadaşımın aşkısın
4. bir şeyi yapmak için büyük bir istek duyarak harekete geçmek.
5. heyecanlanmak, coşmak.
Ulan 8000 tane bilim adamı çözememiş siz bir başlık altında mı çözeceksiniz mevzusudur.

ha ne olduğuna gelince;

zamanında köyün birinde ağaç dalında sallanan bir armut varmış, gün geçtikçe bu armut eskimiş çürümüş. bununla kalmayıp 'r' 'u' 't' harfleri silinmiş. diğer harfler gidince dımdızlak ortada kalan 'am' çok geçmeden köydeki eşek sever kardeşlerimiz tarafından farkedilmiş. Ağaç çok uzun ve ulaşılması güç bir yerde olduğu için kimse bir türlü 'am' a ulaşamıyormuş.

Köyün ileri gelenleri tarafından inşaa edilen merdivenler bile kimseyi 'am' a ulaştıramamış. 'am' gün geçtikçe herkes tarafından arzulanır olmuş. köylüler o kadar kendilerini kaybetmişler ki 30 kişi birden ağacın altında yatar olmuşlar. sonra bir gece köyün ileri gelenlerinden Berkecan Dede onları oracıkta bir güzel becermiş ve alayı ibne olmuş.

onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
mantığın geçici olarak dumura uğraması sonunda kişinin yüzüne gelen salakça mutluluk ifadesi.
olmayan bir şeydir.

aşkın olmadığını daha kabullenmediniz mi ? sene olmuş 2019.
bir çeşit akıl hastalığı işte. ya da diğer tabiriyle ruh hastalığı. bir kapıldın mı gitti tüm işlevsellik...
"penisi olmadığı için sikme eylemini gerçekleştiremeyen kadının; dolaylı yoldan erkeği sikme olayına verilen isim." cevabının sorusu olan; başlık.
görsel
Bir varlığı tutkuyla ve nâmütenâhî bir ozlemle sevme. Ayaklarını yerden kesen, dizlerin bağını çözen, karında kelebekler uçuştuysan, yüreği yerinden söken, aklı baştan alan tarifsiz sevda.
Ya inat edip başlar ya inat edip biter. Aşk hak edenlere yakışır.
Duyguların en güzeli.
takıntılı olma durumu. yani en çok başak burçlarını ilgilendirir.
Asosyal bir insandım,Aşktan falan hiç anlamazdım dalga geçeredim sevgili olanları görünce.Doğduğum yere gittim almanya'ya 1 aylığına tatil gibi ,dedim belki karı kız bulurum eğlenirim falan fıstık.internetten bir kızla tanıştım arkadaşlarım aracılığı ile izmirde oturuyormuş.konuştuk ısınmaya başladım.sonra bana up uzun bir mesaj yazdı ve seni seviyorum dedi.hayatımda ilk defa birisi beni karşılıksız sevmişti.Aylar geçti buluştuk.ilk buluşmamızda bile sanki 2-3 yıldır birbirini tanıyan insanlar gibiydik hiç utanmadık birbirimizden.birlikte olduk her buluştuğumuzda ayrılınca ağlıyordu.özlüyorduk birbirimizi.Farklı şehirde yaşadığımızdan dolayı toplam 3-4 defa görüştük.son görüşmemizde ise kavga ettik ayrı ayrı yerlerde yattık sonra kalktım haklı olmama rağmen özür dileyip yanıma getirdim.gece masustan yorganı attım üzerimden ne yapacak diye..üzerimi örtüp ağlayıp seni seviyorum dedi sarıldı ve uyuduk.O An yaşadığım mutluluğun tarifi yoktu.aylar geçti ve hayatının yalan olduğunu bana ihanet ettiğini öğrendim.ayrıldık, ayrıldıktan 2 gün sonra başka bir adama seni seviyorum dedi.işte onu diyene kadar aşk buydu sanırım.Aşk benim için izmirde alsancakta el ele onla gezerken yaşadığım şeydi.Erkek olmama rağmen onun için döktüğüm göz yaşıydı.Kalbimde umutlarımda izmirde onun yanında kaldı.aşk mı bilmiyorum nerede acaba..

onu tanıyana kadar aşk nedir bilmezdim.
aşkı da sevmeyide o kadından öğrendim.
gelip geçici hevestir o.

"tabi ki bir insanı sevebilirsiniz, eğer onu yeterince tanımıyorsanız." charles bukowski
Geçici bir sarhoşluk halidir. Etkisindeyken lütfen önemli kararlar almayınız.
Ben aşka inanmıyorum. Çunku ask aslında bizim uydurdugumunz karsi cinse duyulan asiri sevgiye verilen ad. Fakat aslinda bu asiri sevgi erkekler de koruma ve ureme ic gudus kadinlar da ise korunma ve ureme ic gudusunun bir tezahürüdür. Yani siz suana kadar dizilerden filmlerden okudugunuz nice ask kitabindan kendinizi soyutlarsaniz aska aslinda gereginden cok fazla anlam yuklendigini ve askin merkezinde koruma/korunma ve urem icgidusunun yattigini rahatlikla farkedebilirsiniz.
görsel
bütün insanlar mutlu mesut murat olurlar ama birbirlerii buluyorlar ama bunuyorlar.
buğuz ediyorlar. içleri haset fesat olursa tabi ki yaşayamazlar.
aslında çok boş olan bir duygudur. sadece biz fazla büyütüyoruz.
çok afedersiniz burada bir özeleştiri yapmak istiyorum ki rosalinda gibi pembe dizileri izleye izleye aşkın bir bok olduğunu sanmaya başladık. kendimizce hayatımızın fernandosunu aradık durduk. sonra karşımıza bünyaminler çıktı gerçek hayatta.hayaller karaya oturdu. tabi biz şok.
sizi olduğunuz gibi sevmeyen sevgiliye sevgili denir mi diye soran birkaç satır yazıyı okuyunca yazmak istedim. Deniyor elbet, hepimiz diyoruz.

Siz hiç dağınık saçlarınızla ekmek almaya gider gibi çıktınız mı sokağa? Ve ayaklarınız sizi sevdiğinize götürdü mü o anda mesela?

Ve o... Öyle samimi, öyle içten ve öylesine kendi gibi karşılayıp da sizi kabul etti mi hayatına? Yani yanında “yalınayak” hissedebileceğiniz kimseniz oldu mu sizin?

Bu soruların cevabı evetse eğer, şanslısınız.

Bizler, unvanlarımızdan, gelir düzeyimizden, kıyafetlerimizden, yaşadığımız bu hayattan sıyrılamıyoruz ilişkilerimizde, buna izin verilmiyor. Ve hayat deniz kumu misali, parmaklarımızı ne kadar sıkı kaparsak kapayalım bir boşluk buluyor, hiçbir hatayı telafi etmemizi beklemeden akıp gidiyor avuçlarımızdan.

Hayal bile kuramıyor, yanlış yapmaktan korkan sıradan bir ömrün orta yerinde tekdüze alışkanlıklarınız ve tekdüze hayatımızla kalakalıyoruz.

iki sene öncesi... bir mezar taşına sarılıp ağlıyorum. Dünyanın en mutsuz insanı olduğuma kendimi inandırdığım, dertleşmek için bir avuç toprağı, soğuk mermer taşlarını seçtiğim bir an. Telefonum çalıyor. Açmam ya, açıyorum bu sefer. Eski zaman aşk mektuplarının naifliğinde bir ses tonuyla halimi hatrımı soruyor.

Ben mi? Ben, güneşin altında bir mezar taşına oturmuş beni bu hayatta yalnız bırakıp gittiğine kızarak ağlıyorum. O mu? O, o mezar taşını buluyor. Başucuna bir ağaç dikiyor. Yaklaşık bir sene sonrası,ağacı onun diktiğini, bir sene boyunca suladığını öğreniyorum. güneşte kalmama dahi tahammülü olmayacak kadar çok seven birinin varlığı şaşırtıyor beni. Sonrası mı? Sonrası bana kalsın...
Tarif edilemez bir duygu.
tipten ve güzellikten aşıldığında gerçek aşkı bulabiliyor insanlar.

aşk öyle bir şey değil.

içi fazlaca boşaltılmış bir şey şimdilerde aşk.

estetikten azad edilmişse bir sevgi işte adı o zaman aşk oluyor.

estetiğin ve imkanın ötesindedir aşk. içermez değildir sadece ötesindedir.

bulabileni az bulanı mutludur. dayanışmadır aşk.

dayanacak bir omuz yada bir başa omuz olabilmektir.
Hayatta geri kalan her şeyin hükmünü yitirmesi.
görsel
Aşk, ikiye ayrılır; Gerçek Aşk ve Göz tutulması
Gerçek aşk sonunda ölümsüz bir güvenme ve sevgiyle bitirilirse olur.
Göz tutulması aşkı ise sürelidir ağzından çıkanı dumaz kişi. Ama ona olan güveni de çok azdır.