bugün

uzun vadeli, yüksek faizli kredi veren bir bankadır aşk, sana uğrayınca zengin oldum sanar güler, oynarsın fakat günü gelince güldüklerinin faizini gözyaşlarıyla ödersin.
aşk bazen yemyeşil bakan bir çift gözde, bazen ise bir çift gamzede saklanmıştır. Fakat aşk sabırdır. aşk emek ister. aşk fedakarlık ister. aşk sevmediğini bile bile beklemektir. aşk bir umuda bağlanmaktır. aşk kendinden önce O demektir.
üç harfle yazılan fakat sayfalar dolusu cümlelerle anlatılamayan, insanlık tarihini esir almış duygudur efendim.
beşikt"aşk"..
bazen saçmalık diyorum.
karşılıklı olunca da güzel herşey. fakat biryerden sonra herşey bitiyor. büyük bir aşkla evleniyorsun, 15 yılını birlikte geçiyorsun çoluk çocuğa karışıyorsun, gün geliyor biri giriyor hayatına herşeyi mahvediyor..
benim aşka inancım kalmadı daha bu yaşta. eğer yaşadıklarım bu kadar ağır olmasa belki de bir şans verebilirdim kendime. ama hiç kimseye inanmıyorum deli gibi sevene bile. hep o şerefsiz, vicdansız insanların yüzünden..
yoğun şehvet ya da yüksek hissiyatlı hoşlantı ile karşılaştırılır çoğu zaman.
karşı cinsten iki insan arasındaki tarif edilemez çekim.
" eğer hiç dokunamadığın birine aşık olabiliyorsan,
işte o zaman sen 'aşk'ı gerçekten hakediyorsun... "
3 harften oluşsa da tüm harflerin bir araya gelip anlatamayacağı derecede ağır olgu. samanlığı seyran edecek iki gönülün olmasıyla tadından yenmez herhalde ancak tek taraflı yaşanıyorsa veya başka engeller araya giriyorsa derin bir yalnızlık ve koskoca lanet olsunları beraberinde getirir.
bilinen en eski hayalkırıklığı.
Aşkı yazmak benim harcım değildir .
yoktur. ya da vardır saklanıyordur.
ne olduğu tam olarak anlaşılamayan, herkesin farklı yaşadığı bir "hal".
beklendiği zaman gelmeyecektir. illa pat diye olacak.
"aşk" üç harfli bir bulmaca sorusu gibidir.

yukarıdan aşağıya "ben."
soldan sağa "sen."
kesişince "biz."
bulamayınca "kim."
yarım bırakınca "piç." olur.
--spoiler--
zira her ne kadar bazıları aksini iddia etse de, aşk dediğin bugün var yarın yok cici bir histen ibaret değildir.
--spoiler--

elif şafak - aşk kitabından.
aşkla tanışana kadar basite alırsın hormonsal şeyler dersin . tanıştıktan sonra bu hormonun salgılanmaması için alkola başvurursun ama nafile girdi kana bir kere bırakmaz artık . taşıyacaksın o izi. kimisinde hüzün kimisinde neşe olarak ama kalıcıdır.
--spoiler--
sen bir hastalıksın ve ben iyileşemiyorum.

--spoiler--

--spoiler--
Ben seni manyakça ve psikopatça seviyorum. Aklı başında bi insan olsaydım senle muhattap bile olmamam gerekirdi.
--spoiler--

gibi iki fanatik cümleyle anlattığım da olmuş.

özet: love is a diseased reaction.
sabahleyin aç karnına arka arkaya beş tane sigara içersin ya; miden ambole olup kalbin düzensiz çarpmaya başlar ya. işte öyle bir şey.
insani en cok mutlu edebilen fakat ayni anda en cok da yipratabilen duygu...
aşk, fırında pişen tatlıyı beklemek gibi beklemektir onu, heyecanla ,umut ve sabırsızlık içinde.
aşk, kek hamuru yemek gibidir, mutluluktan ağzın kulaklarında.
aşk, en sen olduğun halin olmaktır onun yanında, suyunu evden getirebilmektir.
aşk, onun kokusunu kahve ,çikolata kokusuna tercih etmektir.
aşk, sıcağı sevmediğin halde ,onun teninin sıcağında kavrulmak istemektir.
aşk, terlemek isteyebilmektir ,teninin tuzunun ağzında bıraktığı tadı sevebilmektir.
hiç gitmeyecek zannettiğimiz * insanlarla hiç bitmeyecek gibi yaşadığımız bir şey.
onun adını duyduğunda kafanı kaldırmaktır.
onu düşünürken sarhoş olmaktır.
gittiğinde yıkılmak ve bir daha kendine gelememektir aşk..
kesin bir tabiri olmayan hisler dünyasının derin manalı öbek öbek cümlelerle açıklanamayacak durumdur. kişiye göre değişir aslında.
görsel