bugün

derin bir dusunme donemini, siddetin ve bazen insan oldurmele sonuclanan patlamalarin izledigi disosiyatif donem! kiside kotuluge ugradigina dair genel sanrilar vardir! donem, bir hakarete ugramayla baslama egilimdedir! genelde erkeklerede gorulur! (bkz: amok kosusu)
STEFAN zweig'in güzel bir kitabı... ikinci başlığı malezya delisidir...
Kyrstian Bala adlı bir yazarın romanı. kitapta anlattığı cinayeti kendisinin işlediği anlaşılmış. konuyla ilgili haber likleri: http://arsiv.sabah.com.tr...4894813684E5C16BFC2E.html ve http://www.zaman.com.tr/w...648&keyfield=616D6F6B
amok koşucusunun muzdarip olduğu hastalık.
yazar 2000 yılında işlemiştir romanındaki cinayeti. 2003te yazmıştır. cinayetten 5 yıl sonra gelen ihbar polisleri 'amok' u incelemeye sevk etmiş. kitapta ancak katilin bilebileceği noktalar olduğundan nihayet 2007de fail yakalanmıştır.
uzakdogu ozellikle de malezya halkina mahsus ilginc bir hastaliktir. Baska cografyalarda cok az hatta hic rastlanilmaz. Bu sebeble bolge halkinin tarihsel ya da kulturel gelisimi ile alakali oldugunu soyleyebiliriz. genetiksel faktorler de gozden uzak tutulmamasi gereken bir olasiliktir tabi.
malezyada rastlanılan hastalık.çıldırma durumu ve sokakta görülen herkese öldüresiye saldırır bu insanlar ve öldürülünceyekadar durmazlar.başka bi görüşte şunu savunur malezyalılar hakarete uğradıkları zaman yaşamlarının anlamsızlığı nedeniyle bu şekilde bir intihar yolu benimsemişlerdir
çekimlerine yeni başlanan bir güven kıraç filmi.
(bkz: amok run)
daha çok malezyalıların kullandığı bir kelime olan amok; öldürücü delilik anlamaına gelir.
her hangi bir ortamda (okul,iş vs.) dışlanan Penguen`in içine kapanarak, oynadığı savaş oyunlarının da etkisiyle zıvanadan çıkarak genellikle illegal yollardan bulduğu ateşli silahlarla diğer penguenlere öfkesini kusmasıdır. bu gibi durumlarda soğuktan korunmak için bir araya gelmiş penguen topluluguna sinsice yaklaşılır ve film başlar. amatör kameraman tarafından çekilmiş olan bu film, güvenlik güçlerinin clock marka silahından çıkan kurşunla son bulur.
amok kelimesinin kökeni malaycaya dayanır. malezyada eski savaşçılar öldürme arzularını dile getirmek için ortaya bağırdıkları kelime olduğu söylenir. Bu savaşçılar gözü kara olurlardı ve kendi canları pahasına da olsa düşmana saldırırlar ve olabildiğince adam öldürürlerdi. Bir tür cinnet halinde saldırıya geçerlerdi. günüzmüzde ender rastlansa da bu savaşçılara benzer davranışta bulunan insanlar vardır. amok koşucusu olarak tanımlanırlar ve genelde amerika, kanada, almanya gibi gelişmiş ülkelerde çok ortaya çıkarlar.

en şaşırtanı gençlerin okullarında işlediği amok katliamlarıdır. genç amok koşucuların yaşı 12-21 arasıdır. genelde kendi okullarına silahlı saldırı düzenlerler ve bir kaç dakika içinde bir çok öğrenci ve öğretmenleri kurbanlar ederler. bu tür saldırıların aniden ve beklentisiz gerçekleştiğine inanılsa da genelde tam tersidir. genç amok koşucuları bir yıl öncesine dayanan bir planlama ve hazırlama süreci geçirirler. etraflarında ki insanlar tarafından fark edilir şekilde şiddete ve intihara eğilimli oldukları bilinir. çoğu kez olay öncesi çevrelerindekileri uyardıkları halde ciddiye alınmaz bu tür uyarıcı sinyaller.

çocuk denecek yaşta insanların bu tür bir vahşette baş rolde olmalarının nedenleri sorgulanır. nasıl olurda 12 yaşında bir çocuk aynı sırayı paylaştığı, tenefüste birlikte oynadığı sınıf arkadaşlarını acımasızca öldürebilir? genelde cevap olarak okulda maruz kaldığı mobbing ve benzeri olaylara karşı intikam amaçlı olduğu söylenir ve ya sürekli oynadığı şiddet içerikli bilgisayar oyunlarına bağlanır. ancak bu soruya net ve somut bir cevap vermek mümkün değildir. bir çok çeşitli risk etkenlerinin farklı kombinasyonla biraraya gelmesiyle açıklanabilir.

genç amok koşucuların belirli ortak noktaları vardır:

genel olarak bakarsak suçu işleyen çocukların aileleri orta halli, ortalama bir maaşla geçinen ailelerdir. bu kategoride ki ailelerde genelde eğitim başarısı açısından beklentiler yüksek olur ve karşılanmamasi sonucu çocuklar kendi başarısızlıklarıyla öfkelenirler. genel olarak aile içinde iletişim ve ilişki bozukluğu olduğu da gözlemlendiği için de, çocuk problemlerle baş etmeyi öğrenemez ve içine kapanır hatta hayal dünyasında yaşamaya meyil edebilir. bir çok ailenin de çocuklarını içine kapanık ve sessiz sakin olduğunu belirttikleri için de söyle ders çıkarılabılır; içine kapanık olan çocuğu ergenlikten ve ya kişiliğindendir diyerek başını boş bırakmamak ve gözlemlemek gerekir.

okullarında genel olarak mobbinge mağruz kaldıklarını günlüklerinde iddia etselerde varılan sonuçlara göre öyle bir durum çok nadiren görülmüştür ve asıl duygusal şiddeti kendileri sınıf arkadaşlarına uygulamışlardır. örneğin bir öğretmenin derste soru yöneltmesini, her çocuğun yaşadığı ufak tefek sataşmaları ve ya küfürleri sırf kendilerine karşı özellikle yapılan bir haksızlık ve ya bir aşağılama olarak algılayanlar vardı aralarında. bunun nedeni de narsizm eğilimiyle açıklanabilir. kendini aşırı önemseyip herhangi bir eleştiriyle, problemle baş edememekle ortaya çıkar ve kişilik bozukluğunun göstergesidir.

medyada yer alan haberlerin de büyük bir rolü vardir. bir katliamdan sonra genelde olayın tüm ayrıntıları anlatılır. çocuğun okulunda sürekli aşağılandığı ve başarısız olduğu için intikam amaçlı yaptığı da "bilgi" olarak verilir. böylelikle benzer durumda olan çocuklara taklit edebileceği kahraman örneği ortaya çıkar. o yüzden amerika, kanada ve almanyanın okul katliamları sıralamasında ilklerde yer almalarının nedeni, medyanın dikkatsiz haberleri sonucu taklit eden suçlulardır. bu ülkeler dışında okul katliamlarının tek tük ortaya çıkması da bunu destekler. şimdiye kadar en çok taklit edilen katliam, 1999 yılında işlenen columbine katliamıdır. giyim şekilleri, kullandıkları silahlar ve cümleler bir çok amok koşucusu tarafından taklit edilmiştir. ayrıca yıl dönümünde girişimlerde bulunanlarda sayıca çoktur. bunun nedeni de hala ayrıntılı bir şekilde suçlular hakkında bilgiye ulaşılabilir olmasıdır.

bir çok çeşitli risk etkenlerinin bir araya gelmesiyle birlikte böyle bir katliamın gerçekleşmesi açıklanabilir. fakat psikolojik problemler, ailevi sorunlar, başarısızlıklar, öfke, şiddete eğilim v.s. gibi deneyimleri bir çok insan yaşadığı ve bi türlü baş edebildiği konular olduğu için genç yaştaki amok koşucularını tamamiyle anlamak ve ya onlara karşı önlem almak aslında pek de mümkün değildir.
Yves V, Loopers ve Jacob van Hage'in uzun zamandir beklenen ve 17 aralik 2012'de cikan electro house parcalarinin ismi.

http://www.youtube.com/watch?v=K-D-Gn0vbrA
yine manyak bir albüm olmuş evet.

(bkz: thom yorke)
(bkz: flea)
şarkı listesi;

1- before your very eyes
2- default
3- ingenue
4- dropped
5- unless
6- stuck together pieces
7- judge jury and executioner
8- reverse running
9- amok
inanılmaz bir albüm.
bir albümün nesi inanılmaz olur
diye sorabilirsiniz
orası ayrı
ama
zamanın ötesindeki radiohead'in
zamanın ötesindeki beyi thom yorke
tüm değişkenliğiyle
tüm sadeliğiyle
tüm kaosuyla
insana ümit veren yeteneğiyle
okur gibi dinlenmesi gereken
inanılmaz bir albüm yapmış.
okur gibi dinlemek
inanılmaz değil mi?!

şubatta doğan bu taze müziği
edinin
dinleyin
dokunun
geçin...
ve lakin bu müziği
düşüncelerinize dinletin derim ben.
hazır bahar da geliyorken.
malezya kültüründen gelen ve gözü kararıp cinnet halinde insanları öldürmeyi işaret eden durumu ifade eder. daha sonra kendisi de eşiyle birlikte intihar edecek olan Stefan Zweig'in intihar konulu hikâyelerden oluşan "Amok koşucusu" adlı bir kitabı da vardır. amoklar bizim coğrafyamızda da yaygındır, her gün gazetelerin 3.sayfasında haberlerine rastlıyoruz, amok'un bizim coğrafyadaki karşılığı olarak sürekli öldürmeye meyilli kişiler hanzo veya olaya biraz ırkçı bakanlar için kürdo olarak adlandırılabilir.

amok kavramı son olarak, fransa'daki uçak kazasında ortaya çıkmış ve sevgilisinden ayrıldığı için psikolojik sorunları olan ve iş göremez raporu verilen pilotun raporu yırtarak uçuşa çıktığı ve uçağı düşürerek, kendisiyle birlikte 149 kişiyi götürdüğü iddaa edilmektedir.
Albüm kulaktan alınan lcd'dir efendim. Her şarkının kendine has hayran bırakan altyapısı, nasıl buldun bunu dedirten melodileri var. Sözlere ve thom yorke'un sesine diyecek bir şey yok tabi ki de. Hele bir judge, jury and executioner var ki dinlemeyi ve dinleme isteğini bırakamıyorsunuz.
Bir yeri yok şarkısı.