bugün

yokluğu tartışılmaz olandır.
sevgilinin annesi başlığının altında kalmasına dayanamadığımdır. bu yüzden yazıyorum bu entryi, dersen ki neden sevgilinin annesi başlığına yazmadın, o durumda da; uludağ sözlük erciyes de uluyoruz zirvesinin, koçu gibi oluyordu allah...
varlığı tartışılmaz olandır. zira;

kendini bilen rabbini de bilir.
sığıntı merkezidir. çekim gücü yüksek olandır.
var olan kainat düzenindeki mükemmelliğin matematiksel olarak imkansızlığının kanıtlandığı şu ortamda da hala yok demenin, aslında bu argümanı ortaya atan kişinin aynı zamanda kendi varlığını da inkar etmesine eş değerde aşikar olduğu, her türlü eksikliklerden ve noksanlıklardan münezzeh olan eşsiz yaratıcı. bir şeyi görmemek veya duymamak onun yok olduğunu göstermez. nasıl güneşi görmeden de her şeyi aydınlatan bir gücün varlığına inanabiliyorsak, aynı şekilde Allah'ın da varlığına da bu eşsiz mükemmel düzene bakarak inanabiliriz.
rahmeti ve merhametine, şefkati ve şefaatine, hidayet ve inayetine muhtaç olduğumuz. ona ne kadar layık olduğumuz tartışma konusu olan *, bizleri sırf sevdiği için yaratan ve yapmış olduğumuz hatalardan ötürü bağışlanmamız için nice fırsatlar yaratan ve kollayan, bizi bizden çok sevip içinde bulunduğumuz durumdan en çok üzülen yüce yaratıcı. hamd ve senaların tek sahibi ezel ve ebed olan, sonsuz kudret sahibi, varlığımızın tek sahibi, ateistlerin bile kabul edip utanmadan 'var ama işime karışmasın' dediği, o kadar sonsuz rahmet ve azamet sahibi ki onu inkar edenlere bile çalıştıkları için çalıştıklarının karşılığını veren * affını dilediğimiz, o dehşetli günün amansız hesap vaktinde bizleri ehl-i beyt ile haşretmesini dilediğimiz. yarattığı varlıkların adedince dahi günahlarımız olsa bile rahmetini ve merhametini dilediğimiz, kabir azabımızı bağışlaması için yalvardığımız, içimizde bulunan inkarcılardan ötürü onun tarafından sorumlu tutulmamayı ve affedilmeyi beklediğimiz. acziyetimizden ötürü üzerimizden rahmetini çekmemeyi umduğumuz yakardığımız, bizlere lutfedip kendini tanıtan. rahman, rahim, hennan, mennan, deyyan, ğafur, ğıffar, kerim, kadir, mâlik, hay, kayyum, vehhap, settar, el-kahhar ve daha sayamadığım 84 isimin sahibi olan varlığımızın tek nedeni.
--spoiler--
var olan kainat düzenindeki mükemmelliğin matematiksel olarak imkansızlığının kanıtlandığı şu ortamda...
--spoiler--

kainattaki düzenin mükemmel olmadığını kabullenmekte zorlananların, onu mükemmel var sayan ve buradan hareket ederek cahil destekçilerini daha yobaz hale getirecek bakkal matematiğine dayanan hesaplamaları kanıt gibi gösterenlere inananların, "allah" adına gönderilmiş kitapta söylenenlerin bilimin her adımıyla yanlışlandığını, ideal sosyal yapılanmanın yine o kitapta bahsedilenden çok daha farklı olduğunu görmezden gelenlerin, yeryüzü tarihini 10 bin yıllık sananların, harun yahya eşliğinde bilimsel kisvesine bürünerek savunmaya çalıştıkları tanrı çeşididir.
allah tarafından gönderilmiş kitabı okuduğundan metallica'nın hakkari yüksekovada konser vereceğine duyduğum kadar şüphe duyduğum kişilerin, öncelikle mukaddes kitapta yazan hangi ayetin bilimin her adımıyla yanlışlandığını, ideal sosyal yapılanmanın yine mukaddes kitapta bahsedilenden nasıl çok daha farklı olduğunu açıklamasını merakla beklediğim hadiselere vesile olan, son nefesime kadar aklımın ve kalbimin tasdikleyip, dilimle ve şuanda ellerimle anlatmaya çalıştığım yüce yaratıcı. en basit örnek olarak göğün 7 kat olduğundan, ana rahmindeki düzene kadar her şeyi 1400 sene önce ince ince açıklamış bir kitapta daha ne gibi bilimsel kanıtlar aradığından şüphe ettiğim insanlara, sırf inançları yüzünden onların bizlere ettiği gibi hakaretler etmem orası da bizim tevazumuz.
muhammed'in allah tarafından gönderildiğini iddia ettiği kitabı 10 sene önce okuyup içeriğinin büyük bölümünün inanmayanlara edilecek zulümlerden, okuduğum diğer kutsal addedilen kitaplardan aşırılma "gündelik bilgi" denecek bilgilerin korku sosuyla insanlara sunulmasından ibaret olduğunu gördüğüm; evrende her an meydana gelen çarpışmaların, yörüngesinden çıkan gezegenlerin, dünya denen gezegende "yaradılış" ları nedeniyle tutunamayan, nesli tükenen canlıların, çamurdan ve çamurdan yaratılanın kaburgasından yaratılan bir canlı türünden bahsederken onu diğer canlılardan tamamen kopuk göstermesinin; sosyal düzen içinde "Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır" diyen, "dönemin şartları"* nedeniyle "başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün" diyebilen; kadınların ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlanmasına,** mirastan kalan payda "iki dişinin payı kadarını erkeğe" emretmesine, zina yapan kadının "ölüm onları alıp götürünceye kadar ev hapsinde tutulmasına" emretmesine, aynı şeyi erkekler yapınca "Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir" diye bir anda merhamet timsaline dönüşmesine, bundan 10 sene önce bile bir yaratıcının kelamı olamayacağından emin olarak yaklaştığım tanrı tipidir.

--spoiler--
sırf inançları yüzünden onların bizlere ettiği gibi hakaretler etmem orası da bizim tevazumuz.
--spoiler--

bu cümlede bahsedilen "hakaret" iddiası şahsıma yöneltişmişse, bu iftiranın "günah" olduğunu bilmesi gereken mümin arkadaşımdan hangi hakaretten bahsettiğini belirtmesini rica ederim. olmayan bir hakarete cevap vermeyerek tevazu gösterisi yapmak, adı kutsal olan kitapları fazla içselleştirmekle ilgili olabilecek, bir sanal düşman yaratma* ve bu düşmana karşı cahil kitlenin desteğini kazanarak onların ancak bu şekilde "doğru"ya götürülebileceği sanrısıyla açıklanabilir. bir vakit bulduğunda da harun yahya'nın şu kainatın mükemmelliğiyle ilgili ince hesaplarından birini buraya eklesin de google dan aramak zorunda kalmayalım.
kendisi yüzüklerin efendisindeki gözdür. dünyaya çıkmak için yüzüğü beklemektedir. bir mordorlu olarak severiz sayarız kendisini.
--spoiler--
onu mükemmel var sayan ve buradan hareket ederek cahil destekçilerini daha yobaz hale getirecek bakkal matematiğine dayanan hesaplamaları kanıt gibi gösterenlere...
--spoiler--

yukarıdaki yazıyı 100 kişiye okutsak 101'i de hakaretin hangi kelimelerde olduğunu rahatça görebilir sanırım. hayır hepsinden geçtim krem peynire bile inanıyor olsak gene de böyle hakaretamiz ifadeler kullanılması son derece yanlış. diğer taraftan kendince haklı sebepler olarak öne sürdüğü argümanlarına cevap olarak hem kur'an hem de bununla alakalı olarak caner taslaman kişisinin enine boyuna yararak anlattığı uydurulan din kitabını ve mucizeler kitabını öneririm. hatta ben bizzat isteyen herkese bedava gönderirim ki caner de öyle yapmakta. klasik bir islam karşıtı örneği gösterenlerin yazacağı şekilde işine gelen kısımları alıp işine gelmeyenleri almamak da ne derece doğru tartışılır. kadın erkek mevzusuna girmeden evvel, mukaddes kitapta yazan evren ve düzeniyle ilgili o dönemde bilinmesi imkansız olan durum ve hadiselere hiç değinilmiyor olması da kocaman bir ayıptır. ya her şey bir yana, ayın, gezegenlerin düzenlerini falan geçiyorum da hamile kadının rahmindeki ceninin hangi evrelerden geçtiğini nerden biliyorsun diye sormazlar mı adama? ya o dönemde hangi insan evladı, daha bu dönemde yeni yeni anlaşılan hadiseleri bilebilir? ama bütün bu gerçeklere göz kapayıp, kadına evlenirken verilen mehir olayına girilmeyip, direkt erkeğin aldığı mirastaki paya girilmesi, tamamen dam üstünde saksağan vur beline kazmayı hadisesinden öte değildir.
görüyoruz ki bir kez daha savunucuları tarafından "öyle demiş ama ondan bahsetmeyelim bak burda şöyle bişey var ondan bahsedelim" seçici körlüğünde savunulmaya çalışılandır. her kelamı kutsal kabul edilen bir varlığın bazı kelamlarının ve bunların içerdiği olumsuzlukların öne sürülmesinin inananlarını rahatsız etmesi manidardır. anne cenini olgusunu 600'lü yıllardan önce hiç bilinmeyen bir bilgi alanı, insan bedeninin araştırılması serüvenini bilmeden 600'lü yıllarda ortaya konan bilgileri birer mucize zanneden, insan bedeniyle ilgili olarak bugün de doğruluğu kabul edilen bilgilerin önemli bir kısmının m.ö. 3000 yıllarında mısır'da, antik yunan'da keşfedilmiş olduğunu ve bu bilgilerin yalnızca kuran'da değil diğer dinlerde de aynı cambazlıkla kullanıldığını görmezden gelmesiyle bütün "başarıyı" tüm tanrılar arasında allah'a atfeden inananları, her defasında "bilenler" tarafından gülünç, "bilmeyen ve bilmekten korkan" yobaz destekçileri tarafından "ilim insanı" olarak görülmeye devam etmektedir.

inananlarının azıcık okumuş olanlarıyla ilgili önemli bir problem ise bugün bilim dünyasının çoğunluğunun doğruluğunu kabul ettiği olguları ve teorileri kaynaklarından öğrenmek yerine direkt olarak kariyerini onları çürütmek üzerine kuran kişilerin eserlerinden öğrenmeye kalkmalarıdır. bu öğrenme tekniği doğal olarak söz konusu teorilere karşı argüman geliştiren bu eser sahiplerinin argümanlarına karşı koyabilecek bilgi birikimine sahip olmamaları, dolayısıyla manipulasyona açık bir halde, hatta yoğrulmaya hazır bir hamur halinde kendilerini bu eserlerdeki argümanlara teslim etmeleridir. "islam" dininin gereği olarak bu "teslimiyet" dürtüsünü anlamak çok uzağa gitmeden kelimelerin kökünden haberdar olup olaya dışarıdan bakabilenler için hiç zor olmamaktadır, herhangi bir teoriyi öğrenirken öncelikle kaynak eserler başvurmaları, ardından kafalarına yatmayan noktalarda karşı argüman içeren eserlere yönelmeleri bahsettikleri konularda daha derinlikli düşünebilmelerini sağlayabilecekse de, bu derinlikte düşünmeyi inançlarına potansiyel bir tehdit olarak görmelerinden olsa gerek baştan reddetmektedirler. inançlarına ne kadar güvendikleri ayrı bir meseledir, ancak çok güvenmedikleri için kendilerini kesinlikle suçlayamam çünkü gerçekten çarpıklıkları ve zayıflıklarının farkedilmesi çok zor olmayan bu dine olan inanca güvenmemekle en doğru işi yaptıklarını biliyorum.

diğer yandan

--spoiler--
onu mükemmel var sayan ve buradan hareket ederek cahil destekçilerini daha yobaz hale getirecek bakkal matematiğine dayanan hesaplamaları kanıt gibi gösterenlere...
--spoiler--

cümlesinde hakaret içeren bir kelime varsa, ki sanırım bununla "cahil" ve "yobaz" kelimeleri kastediliyor; bu kelimelerin yöneltildiği kişilerin "onu mükemmel sayıp bakkal matematiğine dayanan hesaplamaları kanıt gibi gösterenler" olduğunun anlaşılması için 8 yıllık zorunlu eğitimi tamamlamış olmanın yeterli olduğunu varsayıyorum. 8 yıl değil benim zamanımda 5 yıllıktı diyenler için 5 yılın da yeterli olması gerektiğini düşünüyorum. evet burada bir hakaret vardır ancak bu hakaret *"sırf inançları yüzünden onların bizlere ettiği gibi hakaretler etmem orası da bizim tevazumuz."* cümlesi kurulana kadar koşulsuz ve şartsız olarak "inananlara" değil cümlenin belirttiği gibi "bakkal matemeatiğine dayanan hesaplamaları kanıt gibi gösterenlere" yöneltilmişti. tartışmakta olduğum arkadaşımın bu hakareti üzerine ve kendi şahsında tüm inananların üzerine almasını ya türkçe bilgisinin eksikliğine ya da artniyetli davranarak "inançlı" dediği kitlenin desteğini almaya çalışmasında bağlamaktan başka bir seçeneğim kalmıyor. ikinci ihtimalin daha kuvvetli olduğu "100 kişiye okutsak 101'i hakaret der", "kocaman bir ayıptır" gibi popülist çığlıklardan dolayı bana daha muhtemel gelmektedir. ama ilk entry'de "hakaret" denen şeylerin "ikinci entry'de "hakaretamiz" haline dönüşmesinden memnunum, böyle giderse diğer entry'de hakaret kelimesinden tamamen kurtulacağımıza işaret eden bir gelişme olarak görüyorum.

kuran da yazıyor yazarlığı yapan arkadaşları bir dine mensup olsalar bile bu dünyanın meselelerinin bu dünyadaki olgularla açıklanabileceğini, bunun dışındaki tüm çabaların kendini bilime vermiş insanlar tarafından her zaman gülünç bulunacağını anlamalarını bekliyorum. buna rağmen kuran da yazıyorculuk oynayan arkadaşların muhatapları ben değil "ulan kuran da yazıyorsa bundan sonra bilim yapılmasın siz söyleyin biz doğru kabul edip uygulayalım, bakalım bilim nereye gidecek" diyen ateistler olmalı. kuran da yazıyorcu arkadaşlar da "allah'ın bizi test etmesi", "kaderin ve mutlak gerçeklerin kullar tarafından bilinemeyeceği, ancak olaylar ortaya çıktıktan sonra allah'ın büyüklüğünün anlaşılabileceği", "cüz-i irade" falan gibi şeyler söylesinler. dinsizin hakkından imansız gelir mi dersiniz, körlerle sağırlar birbirini ağırlar mı dersiniz, hangisi daha az günah gibi geliyosa size işte.

o değil de, cennet cehennem falan derken fişi çekilmiş tv gibi kapanıcaz hepimiz. kabullenmek zor geliyor dimi? bana da gelmişti, alışırsın.
ateistlerin laf salatası yaparak akılları sıra çamur atıkları rahman ve rahim olan yek yaratıcı.
notu kıttır. eğitim camiasında "sıfırcı ya rab" sanıyla tanınır.
tanrıların en sevilmeyenidir. bir puta veya öküze tapanlar allah'a tapanlar kadar kötülenmiyor bu toplumda. çünkü o allah. inanların korktuğu değil sevdiği allah. işte bu noktada vicdanlarını iftira atarak rahatlatmaya çalışan esas yobazlar devreye giriyor. onlar sevmiyor hatta it gibi korkuyorlar. bu korkularını bastırmak için başkalarını aşağılamayı ve olmayan şeyleri oluyormuş gibi göstermeyi tercih ediyorlar. 3 farklı kaynakta rastlanmayacak hadisler, kim tarafından yapıldığı belli olmayan kuran açıklamaları... bu tarz konularda en iyi müminmişim gibi konuşmayı sevmiyorum ama kendi tanrımı seçecek kadar okumuşluğum var.
edit: iftiralar ne sizi yüceltir, ne allahı küçültür. alın balçıklarınızı açıkta kalan yerlerinizi sıvayın.
sözlükte kendisini savunanlara sırat köprüsünde 10 mil puan hediye ediyor.
varligina dair bu kadar delil varken, olmadigina dair hala deliller aranmaktadir.
buna inanmak yüce yaratıcı zeus'a şirk koşmaktır. hades'in cehenneminde cayır cayır yanacaksınız hepiniz.
kendisine,

"kainat denilen ve kendi kendine varolma olasılığı matematiksel olmayan bir şey varsa bunu da bir yaratan vardır" cılar; "vardır deyince delil ve kanıt gösterdim" ciler ve "yok olduğuna dair kanıt arayanlar" inanmaktadır.

* kainatın kendi kendine var olma olasılığı yok ise, o zaman onu yaratabilecek kıvamda bir gücün kendi kendine var olma olasılığı nedir?

* bir şeyin yok olduğunun kanıtının nasıl olabileceği, ya da böyle bir şey isterken sahip olduğu kafanın hangi narkotik ile sağlanabileceği ?

soruları belki de cevaplanmalıdır.
Yaradandir. iyiyi de kotuyu de. bana gore cok kotu yaratti son zamanlarda, o yuzden sitemliyim kendisinie. beni benden daha iyi bildigini ve izledigini de biliyorum. bu yuzden daha rahatim. biraz gonlumu senlendirsin, tilsimimi geri versin isterim. dua da ettik, bir oruc tutmadik arkadas o da mazur gorulsun ezan olmayan yerde oruc da tutulmuyor azizim. o heyecan falan yok, isin esprisi yok... sirf sevap icin tutmak gelmiyor icimden o yuzden ey Yaradan. ama buysa tek sorun ben raziyim bir mevsim, bir sene boyu tutmaya. yeter ki su ruhumun tilsimini geri ver...
--spoiler--
anne cenini olgusunu 600'lü yıllardan önce hiç bilinmeyen bir bilgi alanı, insan bedeninin araştırılması serüvenini bilmeden 600'lü yıllarda ortaya konan bilgileri birer mucize zanneden, insan bedeniyle ilgili olarak bugün de doğruluğu kabul edilen bilgilerin önemli bir kısmının m.ö. 3000 yıllarında mısır'da, antik yunan'da keşfedilmiş olduğunu ve bu bilgilerin yalnızca kuran'da değil diğer dinlerde de aynı cambazlıkla kullanıldığını görmezden gelmesiyle bütün "başarıyı" tüm tanrılar arasında allah'a atfeden inananları, her defasında "bilenler" tarafından gülünç, "bilmeyen ve bilmekten korkan" yobaz destekçileri tarafından "ilim insanı" olarak görülmeye devam etmektedir.
--spoiler--

yukarıda bahsi geçen konuyu yoldan geçen her hangi birisine sorsak eminim yüzünüze gülmekle sonuçlanan hadise meydana gelecektir. anne cenini denen olgu, bugün bile ancak ultrason ve benzeri cihazlarla görülebilirken, 1400 yıl önce hangi insan evladı neresiyle görecek de oradaki durumu kur'an içerisindeki gibi açıklayacak? hadi ondan geçtim, göğün 7 kat olduğunu neresiyle bilecek? ya bazıları 8 yıllık eğitimden falan bahsetmiş de dostum bu eğitimden sen nasibini almamışsın galiba çünkü yukarıda bahsettiğim 2 mevzunun keşfedilmesinin ne m.ö. 3000 yılıyla ne de 1400 yıl öncesiyle alakası yok. belki bazıları mayalara fena sarmıştır ama öyle bir şey yok dostum sakin ol. bazı mevzuları es geçmek gibi bir durumumuz yok, lakin evreni yaratan kimse, kuralları koyan da o. kaldı ki zaten kitapta dediği gibi ''benim yasaklarıma ve emirlerime uyun şüphesiz biz sizi hayırla ve şerle deneyeceğiz, kiminizin kiminizden üstün olduğunu görmek için.'' yani isteseydi limon yemeyin de diyebilirdi ya da kadınlarınızdan 100 tanesiyle evleneceksiniz de diyebilirdi. zaten bu bir test değil mi? sen sınavda hocaya neden bu soruyu sordun diyebiliyor musun? ya da ondan geçtim fen lisesi mezunu bir adamla, düz lise mezunu adam da aynı öss sınavına giriyor, yani kadın erkek arasında aradığın eşitsizlik diye bir şeyden çok, ikisinin de farklı şekillerde denenmesi söz konusu. erkek bireyi toplumda ailesinin maddi ihtiyaçlarını gidermekle mükelleftir. yani gidip annene, ananene, teyezene, halana sorabilirsin. hani ben yobazım, geri kafalıyım ya ondan diyorum. erkeğe mirastan 2 kat verilmesinin sebebi budur işte. ayrıca kadına zaten evlenirken bir mehir adı altında maddi bir güç verildiği için, mirasın yarısı uygun görülmüş ki denge sağlansın. ha kadına mehir verme zorunluluğu getiren de o bahsedilen islam dini oluyor onu da ekleyelim. ben ömer çelakıl tipi elinde hesap makinasıyla inanan birisi değilim. incil tevrat ve bilumum ne varsa okuyup süzgeçten geçirmiş, felsefe kağıtları üniversitede tek A olan, evet evet aynen öyle koca üniversitede felsefe dersi A gelen tek kişiyim. bunu da övünmek için değil ne kadar sorgucu olduğum bilinsin diye söylüyorum. sonuç itibarıyla evet hepimiz öleceğiz ve bence bu bir bitiş olamaz çünkü hepimiz bir enerjiyiz ve enerji yok olamaz. bu dünya düzeninde bu kadar kötülük yapan varlıkların elbet bir yerde cezasını göreceğine inancım tam. aynı şekilde iyilik yapıp karşılığına bu dünyada ulaşamayanların da elbet bir yerde karşılığını fazlasıyla alacağına inancım tam. kur'an isimli kutsal kitap ister inanırsınız ister inanmazsınız, asla ve asla 1400 yıl önce yazılmış olamayacak kadar dolu bir kitaptır.
iddia edildiği gibi atmosferin 7 kattan oluştuğunu bildirmiş ise yanılmış olan bir tanrı modelidir, tıpkı 7 gök mitini defaten tekrarlamış islamdan çok daha eski eski putperest inançlar gibi, zira 5 ana katmandan oluşmaktadır atmosfer: troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer, ekzosfer. sınır katmanları da dahil ettiğinizde ise sayı yedinin çok üzerine çıkar. ozon tabakası ayrı bir katman değildir, stratosferin içindedir, iyonosfer ise ekzosfer ve termosfer arasına yayılmıştır ve ayrı bir katman olarak kabul edilmez.

öte yandan yine aynı tanrı göğün en yakın katmanına yıldızları yerleştirmiş söylediğine göre:

"Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık"

ceninin sadece ve sadece ultrasonla görülebileceğini iddia etmek ise en kibar ifade ile gülünç. bazı ipuçları sizin için:

(bkz: eski mısır)
(bkz: mumyalama)
(bkz: kadavra)
(bkz: düşük)

kurandaki embriyonun gelişimi ile ilgili anlatılanlardaki hatalara değinmiyorum bile.
ismi zikredildiğinde müminlerin kalplerini titreterek imanını arttıran, Kâinatta var olan her şeyi yaratan, koruyucusu olan, tek, yüce ve üstün varlık, yaradan..
münafıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
yuzuklerin efendisindeki sauron karakteridir.

takipcilerine savasmalari icin onlarca ayet gondermis. savasmayanlarada kizmistir.

muhammed in alter egosudur.