bugün

chp den ihraç edilmeseydi eğer muhtemelen chp genel başkanı olacaktı.
köy enstitülerini kapatan, emniyet müdürünün karısıyla aşk yaşayan, uçak fabrikasını kapattıran, türk insanını hazıra alıştıran, ülkenin kaynaklarını abd'ye peşkeş çeken, aşırı amerikancı, 6-7 Eylül olaylarının mimarı, eski başbakan, demokrat parti'nin lideridir. bir toprak ağasının oğludur. uzun adamın atası gibi bir şeydir. necip fazıl denen kumarbaz yobazı örtülü ödenekten beslemiştir. kendisi de örtülü ödenekten beslenmiştir. dini siyasete alet edip siyasal islamı başımıza sarmıştır. turgut özal, bu adamın bir sonraki versiyonudur. bu da aynen uzun adam gibi sürekli mağduriyet icat ederek, ağlayarak iktidara gelmiştir. iktidara geldikten sonra herkese kök söktürmüştür. köylüyü aşırı derecede şımartmıştır. en sonunda darbe yapılınca asılmıştır. yaptıkları unutulmuş, asıldığı ile akıllarda kalmıştır. türkiye'yi amerikan sömürgesi haline getiren adamdır. vatan hainidir.
görsel

EMRE KONGAR'ın "istanbul, 1940'lardan Bugüne Efsaneler, Anılar, izlenimler" adlı kitabının "Giriş" bölümünden ....

Kışları şimdi yerinde bir banka şubesinin olduğu Çarşıkapı'da Pekit Evi'nde, Nişantaşı'nda şimdi yerinde bir AVM'nin yükseldiği Şişli Terakki Lisesi'nde, yazları Çengelköy tepelerinde, şimdi devlet tarafından el konulmuş olan Vahdettin'in Köşkü'nde büyüdüm..
istanbul'u tecavüz edilmemiş haliyle tanıdım, sevdim, âşık oldum ve ne yazık ki, hoyratça paramparça edilmesine de tanıklık ettim:

Ne Menderes'in Aksaray'dan parmağını uzatıp işaret ederek, "Buradan surları göreceğim" dediği Topkapı yönündeki Millet Caddesi açılmıştı, ne de yine Aksaray'ı Edirnekapı'ya bağlayan ve artık bütün törenlerin yapıldığı Vatan Caddesi..
Bu yazıları yazarken, Millet Caddesi'nin adının Turgut Özal Caddesi, Vatan Caddesi'nin adının da Adnan Menderes Bulvarı olarak değiştirildiğini öğrendim. Ama hemen belirtmeliyim ki, 2019 yılında bile istanbul halkı bu caddeleri eski adlarıyla anıyor...

istanbul'un tarihî dokusunu ilk yok eden siyasetçi Adnan Menderes'tir. Millet ve Vatan caddeleriyle, birçok cami ile birlikte pek çok tarihsel yapıyı yıkmış, Eski Yarımada'yı bütünüyle tahrip etmiştir.

Sevgili Öner Ciravoğlu, "Fındıkzade, Bir Sur içi Rüyası" adlı kitabında, 1950'lerde Şehremini iş Bankası müdürü olan Mustafa Kemal Sayıl'dan dinlediği bir anıyı şöyle aktarıyor:

Adnan Menderes'in Vatan ve Millet caddelerini açtırdığı günlerde müdür Mustafa Kemal Sayıl, "Bir sabah işe geldiğinde müdür koltuğunda takım elbiseli, saçları briyantinli bir kişinin oturduğunu görür. 'Acaba yerime ani bir tayin mi oldu' diye düşünürken, koltuktaki adam tebessüm etmektedir. Bu kişi Adnan Menderes'ten başkası değildir." (sf. 16-17)

Millet Caddesi'nin açılışı bizim aileyi doğrudan etkilemişti; çünkü dedemden kalma Tevekkül'deki ahşap konak, yolun karşısındaki Selçuk Sultan Camisi onun arsasına geri çekileceği için, istimlak edilmiş, anneanneme yokuşun daha altında bir başka kâgir ev alınmış, ahşap konağa alışık olan anneannem ise bu evde bir türlü mutlu olamamıştı..
Henüz perişan edilmemiş olan sevgili istanbul'umun o zamanki konaklarında mutfaklar hep çok genişti. Tabanları da büyük, bordo renkli, "malta taşı" denilen taşlarla döşeliydi. Anneannemin Tevekkül'deki, Hayriye teyzemin Bakırköy/Yeni Mahalle'deki konaklarının ve Çengelköy'deki Vahdettin Köşkü'nün mutfakları böyle taşlarla döşenmişti.
Anneannemin mutfağında, sade kahvesini pişirmek için mangala sürdüğüm cezvenin kaynamasını beklerken...
Vahdettin'in Köşkü'nde, dökme demirden yapılmış olan maltızın üzerinde kaynayan muhallebi tenceresini, dibi tutmasın diye sürekli karıştırırken....
Hayriye teyzemin konağındaki mutfakta, tulumbadan su çekerken...
Hep gözümün önünde olan o taşlar, belleğime âdeta silinmez görüntülerle kazınmışlardır..
Her aşk bir tutsaklıktır:
Hem aşka, aşkın kendisine ve hem de maşuk'a, âşık olunana olan tutsaklık.
Bu kitapta yüreğinin ve zihninin zincirlerine karşın "dili çözülen" bir istanbul tutsağının izlenimlerini okuyacaksınız..

Temmuz 2019,

istanbul, ikinci Ulus

https://www.facebook.com/...5/posts/3372590116200031/

▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎

görsel

Menderes dönemi yıkımlarının istanbul'un tarihî ve sosyal bünyesinde oluşturduğu derin ve kalıcı tahribatı daha iyi anlayabilmek için bir de bu hadiselerin yakından şahidi olan Münevver Ayaşlı'nın yazdıklarına göz atmakta fayda var. Ayaşlı, bu istimlâk faaliyetinin bizzat muhatapları arasında olduğu için o devrin hadiselerini zamanın istanbullusu gözüyle şöyle aktarmaktadır:

"Bu yıkım işlerinin vebali ve günahı pek ağır oluyor. Bunu yakinen rahmetli Adnan Menderes'in şahsında gördük. Allah için, Menderes hiç kimsenin burnunu bile kanatmamıştı velâkin çok yıkım yapmıştı ve çok beddua almıştı. istanbul'un imarı hevesiyle, yetimlerin ve dulların, emeklilerin, vatana millete hizmet etmiş emeklilerin, Müslümanların, Türklerin yoğun olduğu istanbul'u darmaduman etmişti. Başlarını soktukları babadan, dededen kalma evlerini, yuvalarını perişan etmiş, ocaklarını söndürmüştü...

"Sağcı diye iktidara gelen bu parti, yalnız istanbul'da elli cami yıktırmıştır. Bunların tam listesi, rahmetli Ekrem Hakkı Ayverdi'nin arşivinde vardır. Yıkılan bütün bu camilere çok acımakla beraber, içimin yandığı iki cami vardır. Birisi Aksaray'ın biraz ilerisinde Selçuk Sultan Camii, mahallesi ve sokağı (...) ikinci çok acıdığım cami Yeniköy'de. Boğaz'ın Rumeli kıyısında cami pek azdır. Hele Tarabya, Yeniköy gibi yerlerde pek azdır. Yıkılan bu cami, Yeniköy'de, III. Selimin annesinin yaptırdığı, Mihrişah Sultan Camii'dir. (...) Cami 18. asırdan kalma ve çok güzel idi. Selçuk Sultan Camii ise, çok daha eski idi.."

(EMRE KONGAR, "istanbul, 1940'lardan Bugüne Efsaneler, Anılar, izlenimler", Remzi Kitabevi, 2019)

Vedii Yukaruç'tan alıntıdır.

https://www.facebook.com/...5/posts/3364646296994413/
Türkiye'yi Amerika'nın metresi yapmıştır ( Nikahlı karısı puerto rico ).
tek parti döneminden nasıl başbakan oldu bilenler aydınlatabilir mi bir zahmet.
kendisiyle alakalı üzücü olan tek şey asılarak kahramana dönüştürülmesidir. ömür boyu hapse mahkum etseler hak ettiği gibi unutulup giderdi.

demokrasiden anladığı tek şey çok oy alan partinin istediği her şeyi yapabileceğini düşünmek olan siyasal islamcı sığırlara vatan cephesini, tahkikat komisyonlarını, meclis kürsüsünden inönü'ye edilen hakaretleri, karısını elinden rahatça alabilmek için sürgün edilen emniyet müdürünü, feribota binerken halkın önünde tutuklanan chp'li vekilleri anlatarak çenemizi yorduğumuza değmez.

temsil hakkı sadece en çok oy alana değil herkese haktır. menderes o hakka tecavüz ederek demokrasiye ilk darbeyi kendisi vurmuştur zaten.
Sayın Morat 1961 de genç bir teğmen olan eniştenizi halanızın eşi olarak mı yoksa ablanızın eşi olarak mı anlamalıyız? Enişteniz hala yaşıyorsa 80 li yaşlarda olması gerekiyor. Bir de 1950 seçimlerinde yüzde 52,7 oyla iktidara gelen ve 10 yıl süreyle başbakanlık yapan Adnan Menderes ve bakanlarının neden asıldığını sordunuz mu eniştenize?
Marshall yardımının öncülerinden bir tanesi de inönü'dür.
Olaylara direk atlarsanız arka planı kaçırırsınız. Adnan Menderesi eleştirirken dönem olaylarına bir göz atın. Menderes dönemine gelmeden Demokrat partinin kuruluşundan itibaren nasıl zorluklar yaşadığına bakmalıyız öncelikle. Mesela demokrat parti kurulduktan sonra 2 yıl sonra yapılması gereken seçim neden 21 Temmuz 1946 da yapıldı, sebep belli demokrat parti örgütlenmesini engellemek ve chp'yi iktidarda tutmak. Ki bu 1946 açık oy gizli sayım usulü ile yapılan seçimde, chp iktidarının hakkaniyetli davrandığını düşünmek zor biraz. Bu durum değiştirilip gizli oy açık sayım esası getirilince zaten durum ortaya çıkmıştır, 1950 seçimlerinde Adnan menderes iktidar olacaktır. Her iktidarın olduğu gibi adnan menderesin de birçok yanlışı vardır. Uzun uzun yazmayacağım ama bu demokrasi ile yönetilen bir ülkede darbeyi meşrulaştırmaz hatta bir başbakanın asılmasını hiç meşrulaştırmaz. Kaldı ki demokrat partiye o kadar çok iftira atılmıştır ki, idamın alt yapısı hazırlanmıştır adeta. Yani mahkemenin sonucu daha dava görülmeden verilmiştir. Birkaç örnek atılan iftiralara, Menderes Eskişehir’de tutuklandığında Demokrat Parti ileri gelenlerinin 12 uçak dolusu para ve mücevheratla Avrupa’ya kaçmak üzereyken yakalandıkları, Samet Ağaoğlu Edirne’de Çoban kılığında sınırı geçerken yakalandığı, Harp Okulu imha planı bulunduğu, öğrencilerin üstüne asfalt döküldüğünü, Kars ve Ardahan’ı Ruslara satıldığı haberleri mevcuttu. Bu haberler gazetelerde ve askerler arasında dolanıyordu. Bunların hangisi gerçek? Peki sonuçta ne oldu, darbeciler Menderesi anayasaya uymamakla suçladırlar, ama darbeciler ne yaptı; menderesin uymadığı anayasayı değiştirdi. Madem uyulması gereken bir anayasa idi, neden değiştirdiniz? ki demokrasi aşığı Atatürkçü darbecilerin 21 Ekim protokolü ile yine demokrasiye müdahale etmelerine girmiyorum bile. Uzun bir konu. Birkaç başlıkla yazmaya çalıştım. öyle ülkeyi yönetmiş bir insan hakkında birkaç argümanla kötüydü iyiydi diye ahkam kesilmez.
Sade milletin karısına kocasının yanında asılması olayı dahi hoş karşılanmamasını gerektirecek, örtülü ödeneğin ağzına tüküren ve asılması yanlış bir başbakandır.
Amerika'nın kullanıp atarken kahramanlık payesi için idam ettirdiği sahte kahraman.
Marshall yardımları, süttozu, gayrimeşru ilişki, bebek davası, tarikatların canlanması dolayısıyla Atatürk düşmanlığının hortlaması, köy enstitülerinin kapatılması gibi marifetlerini saymazsak olmaz.
Tüm vatan hainlerinin canı cehenneme.
siyasal islamcı vatan hainidir.
fabrikaları satmış, ülkeyi dışa bağımlı yapmıştır.
atatürk düşmanıdır. laiklik karşıtıdır. bundan bir tane daha var.
Türkiyeyi abd emperyalizminin kucağına atma politikasını başlatan vatan haini.
Kişisel yaşamında hayli seküler ve çapkın olmasına karşılık, türkiye halkının hassasiyetlerini gayet iyi bildiğinden dini sağlam kullanmıştır.
Pislikleri yeterince açığa çıkarılmadan idam edilmesi yanlış bir hareket olup üzerinden yüzyıllık mağduriyet yaratılmış, ağlama duvarı haline getirilmiştir.
Sağcı solcu tüm vatan hainlerinin canı cehenneme. (Terörist sevicilerin de.)
Ülkeyi Amerika'nın kucağına oturtan kişidir.
Kore’de şehit olan yüzlerce askerin ahı yüzünden belki idam edildi ne işimiz vardı Kore’de .
dualarla salavatlarla gitmiştir. şimdi cenneti kübrada bizi beklemektedir.
adnan menderes toplam 13 suçtan yargılanmıştır. bunlardan biri de bebek davası dır. benim için en önemli dava budur. sebebini yazının sonunda anlayacaksınız.

neydi bu bebek davası?

unutanlar veya bilmeyenler için kısa bir hatırlatma yapayım;

31 Ekim 1960 günü mahkemeye getirilen iki sanık, farklı bir suçlamayla oradaydı.

Davanın konusu yeni doğmuş gayrı meşru çocuğu öldürmek ve bu suça azmettirmek ti. Beş yıl önce doğan bebeği öldürmekle suçlanan sanık, Zeynep Kamil Hastanesi Başhekimi Dr. Fahri Atabey’di
Azmettirmekle suçlanan ise, Başbakan Menderes.

Mahkemenin ilerleyen celselerinde doğumu yaptıran ve doğum sonrası bebeği muayene eden iki doktor dinlendi.
Ölümden sonra istanbul’dan gelen sanık Başhekim sorgulandı.
Bebeğin hangi aşamada, hangi gerekçeyle ölmüş olabileceği uzun uzadıya araştırıldı.
Bebeğin gömüldüğü mezar açtırılıp kemikler çıkartıldı; muayene edildi.
Bebeğin kesin ölüm nedeni belirlenemedi.
22 Kasım 1960’taki karar duruşmasında sanıklar hakkındaki tutuklama kararı kaldırıldı.

gelelim konumuza,

adnan menderes 1929 yılında evlendiği berin hanım'dan:

Yüksel (1930-1972),
Mutlu (1937-1978) ve
Aydın (1946-2011)
adında üç oğulları oldu.

ailenin en büyük ferdi Yüksel Menderes 1 Mart 1972'de Ankara'daki evinde ölü bulundu. Cesedinin yanında bulunan mektupta
"Kötü hadiseler karşısında daha fazla tahammül gösteremeyeceğim. Artık yaşama gücümü kaybettim" yazıyordu.
Çalışma arkadaşları mektuptaki yazının kendisine ait olmadığını söylese de dosya intihar olarak kapandı.

Ailenin diğer ferdi Mutlu Menderes de Ankara'da 8 Mart 1978 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.

Adnan Menderes'in hayattaki son oğlu Aydın Menderes ise Refah Partisi milletvekili iken 1995 yılında geçirdiği trafik kazası sonrasında felç olmuştu. Tekerlikli sandalyeye mahkum yaşamını sürdüren Aydın Menderes, 23 Aralık 2011 tarihinde tedavi gördüğü Ankara Atatürk Hastanesi’nde yaşama veda etti.

ne demişler;

etme bulma dünyası.
Evet karakter olarak beş para etmez zampara bir heriftir. Sevenleri pek inanmaz ama türkiye'de en çok cami yıkmış adamdır. Ama ne olursa olsun türk milleti'nin kendi iradesiyle başına getirdiği ilk ve son idarecidir.
Arap ve kürt milliyetçisi bir haindir kendisi ve azılı bir türk düşmanı.
islamcılar tarafından garip bir biçimde çok sevilen ve çok anılan türkiye cumhuriyeti başbakanıdır. oysa bilmezler ki bu adam gayet seküler bir adamdır. araştırmamak problem.
Komplolara kurban gitmiş. Demokrasi şehidimizdir. Nur içinde yat.
ismet inönünün başlattığı Marshall yardımı görüşmeleri, solun algı politikası sonucu üzerine kalan eski başbakan.
Bizim ilçede isminde lise bulunan şahıstır. Şimdi öğrendim ki siyasal islamcıymış. Bahçelievlerinde çoğunluğu Akp'li olduğu için mi o ismi koymuşlar? Bilmiyorum.
Tahkikat komisyonu kurup kendisine muhalif gazetecileri tutuklatmış -hatta bazıları intihar etmek zorunda kalmış-, 6- 7 eylül olaylarını durdurmak yerine yangına körükle giden, silahla üniversite bastıran, anayasayı umursamayan, cumhurbaşkanı celal Bayar' ın üç maymunu oynamasıyla bu davranışları arşa çıkan eski başbakan.
(Kaynak: demirkırat)

Ufak bir not: 60 darbesinden önce türkiye ekonomisi dünyada en büyük 12.ekonomisiyken 60 darbesinden sonra 17' ye gerilemiştir.
Ülkeye çok zarar vermiştir. Bunu doların ikiden dokuza çıkması, köyden kente ilk göçler, köy enstitülerini kapatması, fikri ayrılıklarla milleti bölen bakış açısı... Gbi gerçeklerle örneklendirebiliriz. .