Bir hoca camide okuyacağı sureyi kimseye danışmaz ve okur. Kim üstüne alınmak istiyorsa alınır.

atatürk olmasaydı sen olmazdın gibi saçmalıkları da bırakın. her yerde övünüyoruz biz türküz esir olmayız her zaman hürüz diye. o zaman nasıl olur da ülkenin kurtuluşunu sadece bir insana bağlarsınız?

diğer bir saçmalık ise atatürkün kurduğu diyanettesin konuşma mantığı. o zaman bir osmanlı subayı olan, halifeve saltanatın kurtuluşuna dair yeminler eden, 1. meclisin açılış amaçlarından biri saltanatı kurtarmaktır diyen ve gücü ele geçirdiği zaman bunun tam aksinde hareket eden birine ne diyelim? aynı mantık.

siz slogan atmaya devam edin, hakikatler ortaya çıkıyor.

eline bir kitap dahi almayanlar burada tarih bekçiliği yapıyorlar.

yok bunları unutmayacaz, yok şöyle böyle. neyi unutmayacaksın, adam ayet okumuş ne yapmış? hani din serbestti. dini sadece camiye tıktınız diye kızıyordum siz camideki işlere bile karışıyorsunuz.

islam imiş devlete pâ-bend-i terakki,
Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı.
(Devletin yükselmesine ayak bağı olan islamiyet imiş,
Önceden yoktu, bu söylenti yeni çıktı. )

bu başlığı açan ve bunu destekleyen zihniyet, tanzimattan beri var. peki neden bunu savunuyorlar çünkü batılı olmak istiyorlar. hani onlar medeniyetin ve modernitenin başı ya. işte aynı şekilde tanzimat ve sonrasında cumhuriyetin ilk yıllarında bu görüşü benimseyenler batıya sarıldı. onların yaptıklarını taklit usulü ile bize devşirdiler.

hatta adelet bakanlığı da yapmış zat mahmud esat bozkurt(CHP vekili) islamı bırakalım hristiyan olalım yoksa bu batılılar bizi kabullenmez, islam bize engel bile demiştir. hiç sorgulama yok görüyorsunuz direk konuya ortadan dalma var.

istediğiniz kadar tarihten örnek verin islam alimlerinin yaptıklarından bahsedin kabul etmezler çünkü onların derdi hakikati görmek değil islamı yere vurmaya çalışmak. kendi uyuşukluklarına bir kulp bulmak.

M. kemal dini kendi istediği şekle getirmeye çalışmıştır. hatta diyanet işlerini kurarak da dini devlete bağlamıştır. halbuki devlet dine bağlanmalıydı.
Yok o zaman gerçek hoca yoktu yok şu yoktu falan, ulan nerden biliyorsun bütün şeyhleri hocaları araştırdın mı, hoca değerlendirecek düzeye geldin mi, hangi ilimler sende mevcut, hepsi mi sapkın görüşlü idi sayın çok bilmiş sözlük yazarları? tabi sizin için m. kemal ne dedi ise o. hocaları astırır doğrudur, istiklal mahkemelerini kurar doğrudur. peki sen doğru dediğin o istiklal mahkemelerinde yargılanmak ister misin desek istemezsin ee hani doğruydu o mahkemelerin bütün kararları?

m. kemal in dine dair meşhur söylediği sözleri bilmeyen yoktur hatta kazım karabekir paşanın hatıratında 'dini ve namusu olanlar kaybetmeye mahkumdur' diye de bir sözü vardır(kaynak: kazım karabekir hatıratı, truva yayınlarından yeniden basılıyor). o zaman kazananlar hangi sınıfta, kaybedenler hangi sınıfta?

1923 öncesi halifeliği ve saltanatı göklere çıkarıp, balıkesirde bir hoca gibi hutbe verip, sonrada bunların tam tersine hareket edene ne diyelim, dinine çok bağlı idi mi diyelim?

tarih kitaplarına kadar girmiş vayhi ret eden, islam dinine uzun tefekkürler sonucu düşünerek muhammed'in koyduğu esaslar diyen birine ne diyelim?(kaynak: orta zamanlar için tarih kitabından, 1931 den 1950 ye kadar okutulmuştur)

Hakikatlerin üstünü örtün, ama bir gün o hakikatler ortaya çıkınca anlattıklarınız hiç birine güven kalmayacak.

m. kemal din aleyhinde konuşmamış demek de ayrı bir cahilliktir. karşılaştırmalı tarih okumanızı öneririm.

400 milyon dolarlık bir anlaşma olduğu söyleniyor. ticari yandan geliri bir yana, NATO ülkesine böyle bir satış yapmamız takdire şayan. tabi insansız hava araçlarını verdik iş bitmiyor, yedek parçaları vs. de bizden alacakları için yıllar boyu sürecek bir yatırım aslında. devamının gelmesi dileği ile.

öncelikle din bireysel değildir. islam dini bir hayat görüşü ve yaşam felsefesi sunar. ticarette neler yapacağından tut, aile içi neler yapacağına kadar. sadece camiye git gel, namaz kıl, oruç tut demez. hayatın her alanına temas eder. haliyle senin ülkenin yöneticisinin dinide önemli hale gelir. Osmanlı zamanında şeriat ile yönetiliyorduk, ben müslüman değilim diyen adam kendi dininin gerektirdiklerini yapmakla özgürdür ancak ben müslümanım diyen birisi de islamın emirlerini yapmak zorundadır. öyle iki yüzlülük yapıp da hoşuna giden kısımları yapıp diğer emirlere uymamak islam şeriatını, yani kanunu çiğnemektir. tüm bunlardan anlaşılacak olan seni yönetenin din hakkındaki düşünceleri bal gibi de önemlidir. artık geçin şu şeriat isteyen arabistana, demokrasi isteyen avrupaya laflarını da. herkesin bu topraklarda bir geçmişi var ve kimsede öyle bir yere gitmeyecek.

atatürkün kendi görüşüdür, hesabını kendisi verir ama bu millete cumhurbaşkanlığı döneminde yaşattıklarını da bir kenara atıp kendi tercihi diye işin içinden sıyrılmak olmaz. artık kendi görüşü kısmını aşıp bir millet hakkında karar veren konumdadır çünkü. belgeler ışığından bunu aydınlatmak gerekir ki yukarıdaki arkadaş da bunu yapmış işte. başka insanlar ile kıyaslamaya gerek yok, atatürk özelinde konu budur.

Yine gündem olan bir olay. Tabiki yine olaya direk bodoslama 1915 de yaşanan olaylardan bakılıyor. Bu ne kadar doğru? Önce şu adımlara bir bakmak lazım;

-ermeni çeteleri tarafından kurulan Taşnak(1892) ve Hınçak(1871) örgütlerinin kuruluş bildirisinde yazan ifadelere bir göz atmak lazım. Osmanlı bünyesinde bulunan Ermenileri özgürleştirmek adına her türlü girişimi mübah sayarlar; bomba patlatma, suikastlar, katliamlar…

-93 harbinde Ruslara yenildiğimiz zaman ermeni patriği Nerses bizzat rusyanın ayaklarına giderek doğu anadoluda rusyaya bağlı muhtariyet olarak bir Ermenistan istemiştir. Bu doğrudan bağlı olduğu Osmanlıya isyan değil midir?

-1905 yılında Ermeni çeteler tarafından düzenlenen ve başarısız olan Sultan 2. Abdülhamit suikast girişimi

-Osmanlı bankasını bomba ile havaya uçurma girişimini yine ermeni çeteler yapmadı mı?

-doğuda türk ve kürt halka yaptıkları katliamları yazmaya bile gerek yok.

Tüm bunlar ve daha fazlası olur iken büyük bir harbin içinde olan Osmanlı devletinin, yaşanan bu ermeni sorununa önlem alması en tabi hakkı değil midir? Ki ermeni tehciri sırasında aksaklıklar yaşanmasın diye birçok önlemler alınmıştır ancak yine de bir takım aksaklıklar olmuştur. Bu aksaklıklara sebep olan birçok sivil ve asker zaten yargılanmıştır. Hala bu uydurma olaya soykırım demek akılla örtüşmez.

Ermenilerin bu olayı sürekli alevlendirmesinin sebebi açıktır, öncelikle bu yalanı türkiyeye kabul ettirerek uluslar arası alanda hakim konuma geçmek, tazminat almak ve bunun daha da ötesi doğuda toprak talep etmektir. Bunun ise olmayacağı aşikardır. Kaldı ki fransa ve abd gibi devletlerin bunu anayasalarında kabul etmesi hakikati değiştirmez. Antlaşmalar iki taraflı olur. Biz kabul etmedikten sonra hiçbir anlamı yok.

(Bu kadar önemli ve detaylı bir konuda daha fazla bilgi sahibi olmak için okumak gerekir. Benim tavsiyem Mim Kemal ÖKE’nin Ermeni Sorunu kitabıdır.)

Yine gündem olan bir olay. Tabiki yine olaya direk bodoslama 1915 de yaşanan olaylardan bakılıyor. Bu ne kadar doğru? Önce şu adımlara bir bakmak lazım;

-ermeni çeteleri tarafından kurulan Taşnak(1892) ve Hınçak(1871) örgütlerinin kuruluş bildirisinde yazan ifadelere bir göz atmak lazım. Osmanlı bünyesinde bulunan Ermenileri özgürleştirmek adına her türlü girişimi mübah sayarlar; bomba patlatma, suikastlar, katliamlar…

-93 harbinde Ruslara yenildiğimiz zaman ermeni patriği Nerses bizzat rusyanın ayaklarına giderek doğu anadoluda rusyaya bağlı muhtariyet olarak bir Ermenistan istemiştir. Bu doğrudan bağlı olduğu Osmanlıya isyan değil midir?

-1905 yılında Ermeni çeteler tarafından düzenlenen ve başarısız olan Sultan 2. Abdülhamit suikast girişimi

-Osmanlı bankasını bomba ile havaya uçurma girişimini yine ermeni çeteler yapmadı mı?

-doğuda türk ve kürt halka yaptıkları katliamları yazmaya bile gerek yok.

Tüm bunlar ve daha fazlası olur iken büyük bir harbin içinde olan Osmanlı devletinin, yaşanan bu ermeni sorununa önlem alması en tabi hakkı değil midir? Ki ermeni tehciri sırasında aksaklıklar yaşanmasın diye birçok önlemler alınmıştır ancak yine de bir takım aksaklıklar olmuştur. Bu aksaklıklara sebep olan birçok sivil ve asker zaten yargılanmıştır. Hala bu uydurma olaya soykırım demek akılla örtüşmez.

Ermenilerin bu olayı sürekli alevlendirmesinin sebebi açıktır, öncelikle bu yalanı türkiyeye kabul ettirerek uluslar arası alanda hakim konuma geçmek, tazminat almak ve bunun daha da ötesi doğuda toprak talep etmektir. Bunun ise olmayacağı aşikardır. Kaldı ki fransa ve abd gibi devletlerin bunu anayasalarında kabul etmesi hakikati değiştirmez. Antlaşmalar iki taraflı olur. Biz kabul etmedikten sonra hiçbir anlamı yok.

(Bu kadar önemli ve detaylı bir konuda daha fazla bilgi sahibi olmak için okumak gerekir. Benim tavsiyem Mim Kemal ÖKE’nin Ermeni Sorunu kitabıdır.)

Olaylara direk atlarsanız arka planı kaçırırsınız. Adnan Menderesi eleştirirken dönem olaylarına bir göz atın. Menderes dönemine gelmeden Demokrat partinin kuruluşundan itibaren nasıl zorluklar yaşadığına bakmalıyız öncelikle. Mesela demokrat parti kurulduktan sonra 2 yıl sonra yapılması gereken seçim neden 21 Temmuz 1946 da yapıldı, sebep belli demokrat parti örgütlenmesini engellemek ve chp'yi iktidarda tutmak. Ki bu 1946 açık oy gizli sayım usulü ile yapılan seçimde, chp iktidarının hakkaniyetli davrandığını düşünmek zor biraz. Bu durum değiştirilip gizli oy açık sayım esası getirilince zaten durum ortaya çıkmıştır, 1950 seçimlerinde Adnan menderes iktidar olacaktır. Her iktidarın olduğu gibi adnan menderesin de birçok yanlışı vardır. Uzun uzun yazmayacağım ama bu demokrasi ile yönetilen bir ülkede darbeyi meşrulaştırmaz hatta bir başbakanın asılmasını hiç meşrulaştırmaz. Kaldı ki demokrat partiye o kadar çok iftira atılmıştır ki, idamın alt yapısı hazırlanmıştır adeta. Yani mahkemenin sonucu daha dava görülmeden verilmiştir. Birkaç örnek atılan iftiralara, Menderes Eskişehir’de tutuklandığında Demokrat Parti ileri gelenlerinin 12 uçak dolusu para ve mücevheratla Avrupa’ya kaçmak üzereyken yakalandıkları, Samet Ağaoğlu Edirne’de Çoban kılığında sınırı geçerken yakalandığı, Harp Okulu imha planı bulunduğu, öğrencilerin üstüne asfalt döküldüğünü, Kars ve Ardahan’ı Ruslara satıldığı haberleri mevcuttu. Bu haberler gazetelerde ve askerler arasında dolanıyordu. Bunların hangisi gerçek? Peki sonuçta ne oldu, darbeciler Menderesi anayasaya uymamakla suçladırlar, ama darbeciler ne yaptı; menderesin uymadığı anayasayı değiştirdi. Madem uyulması gereken bir anayasa idi, neden değiştirdiniz? ki demokrasi aşığı Atatürkçü darbecilerin 21 Ekim protokolü ile yine demokrasiye müdahale etmelerine girmiyorum bile. Uzun bir konu. Birkaç başlıkla yazmaya çalıştım. öyle ülkeyi yönetmiş bir insan hakkında birkaç argümanla kötüydü iyiydi diye ahkam kesilmez.

Yine bir 23 Nisan günü yaklaşıyor. Sosyal medyada paylaşımlar yapılacak; egemenlik milletindir, işte Mustafa Kemal fotoğraflı yazılar vs.(Bunlar like alır) Peki kaç kişi meclisin açılış töreninde neler yaşandığını biliyor? 1920 deki gibi aynı şekilde, günümüzde Büyük Millet Meclisinin açılışını temsili olarak oynasak ne derler? irtica hortladı, laiklik elden gidiyor, dini siyasete alet etmeyin, Atatürk Türkiye’sine bu yakışmıyor, dua camide edilir… Liste uzar da gider. Çünkü meclisin açılışında yaşananlara göz atacak olursak,
-Bir Cuma günü Cuma namazından sonra meclis açıldı ki Mustafa Kemal özellikle daha feyizli olur diye bu günü seçecek,
-Sancak ve Sakal-ı şerifte meclisin açılışında yer alacak,
-Hatim ve Buhari şerifler de okunacak,
-Kurbanlar kesilecek
-Edilen dualarda Padişah Vahdetin’in de ismi geçecek, hilafet ve saltanatın kurtuluşu için de dualar edilecektir. Hatta Nutukta hain olarak geçen Vahdettin için 24 Nisan 1920 de Mustafa Kemal Mecliste, padişah Vahdettin’i ve halifeliği öven konuşmalar yapacaktır.
-Tekbirler ile meclis açılacaktır.
Ne kadar da irticai bir açılış de mi? Dini siyasete alet etmişler de mi? Mecliste duanın yeri ne de mi? Siyasal islam de mi? De mi, de mi…

Özel bir not olarak, 2. Meclisin açılışında, izmir mv. Esat Bozkurt’un aktardığına göre Mustafa Kemal meclisin önüne geldiğinde bir hoca dua edecek iken Mustafa Kemal, Burada böyle şeylere lüzum yoktur, camide yapabilirsin demiştir.

Yazdığı Türkiye'nin Yakın Tarihi kitabını okudum ve bu kadar kin besleyerek ve taraf tutularak yazılan bir kitap görmedim. Normal hayatında nasıl biri bilmem ama kitabı hiç iyi değildi. Bir tarihçinin takınması gereken bazı özelliklerden baya bir uzak yazar.

ya bir öğrenemediniz, ortada bir yanlış durum varsa kim tarafından söylendiğinin bir önemi yok o yanlıştır işte. hemen yok siz de böyle yapmıştınız şunu da yaptınız eee sonuç ikisi de yanlış. yanlış deseniz olmaması gerekir deseniz cidden hiç bir şey kaybetmezsiniz. ap açık saçma bir etkinlik olmuş. yok güneşmiş de ya arkadaş o çocuğun aklında nasıl bir şey kalacak, yapacak başka etkinlik mi kalmadı?

söylemeye gerek yok kendilerini belli ediyorlar zaten.

Sözünde durmayan paragöz bir dershanedir. Kayıt olurken herhangi bir dershaneden indirim çıktığı takdirde benden herhangi bir sözleşme fesih bedeli yani cayma bedeli almayacaklarını söylemişlerdi. başka dershaneden indirim çıkınca sözleşmemin feshini istedim ancak cayma bedelini istediler. bana cayma bedeli almayacaklarına dair söz verdiklerine şahitlerim olmasına rağmen yüzümüze baka baka yalan söyleyip biz öyle bir şey demedik dediler. uzak durun bu dershaneden. demolara en iyi hocaları getir reklamını yap sonra derslere aynı hocalar gelmesin diye de bir sorunları var. hatta izmir, ankara, istanbul hariç hep vasat hocaları getiriyorlarmış. öyle bir kaç arkadaşınız gidiyor diye gitmeyin, kayıt olana kadar her şeyi söylerler. bir ton dil dökerler, biz şöyle kurumsalız böyle iyiyiz aman kanmayın.

an itibari ile ortalık kızıştı baya. pakistanlı pilotlar kutlama yapıyor. sebebi ise 2 tane hindu uçağını düşürmeleri. tahminimce bu savaşta kazanan toyota olur. şaka bi yana iki tarafta da nükleer silah var diye biliyorum. gerçi kadar hinduya nükleer silah napar ama hayırlısı olsun ne diyelim. inşallah savaş çıkmaz.

ikisi de bizim eğitim sistemimizden geçmiş, aynı ülkenin havasını solumuş çocuklar. eğer ki birini kahraman ilan ediyorsak bunda ne kadar payımız varsa diğerini terörist sempatizanı ilan ederken de aynı ölçüde katkımız vardır. nitekim bunlar çocuk, nasıl yetiştirirsen oraya yönlenir. başarılarımız ve başarısızlıklarımızın hepsi bizim eserimiz. özellikle böyle konularda çocukların olduğu konuda bir ithamda bulunurken dikkat edelim, çünkü çocuk diyoruz. ayırt etme yetisi sınırlı olan. berkin elvanı bu hale düşüren en başta ailesi sonra da biz. son olarak #iyikivarsıneren(keşke berkin için de aynısını diyebilseydik)

idam gelirse eğer bunun yasal düzeneğini, işleyişini çok iyi oturtmak lazım. insanlara iftira atarak geri dönüşü olmayan bir yola gitmememiz lazım(reenkarnasyona inananlar için geri dönüş var:)) eğer bu şartların oluşacağına söz verip idamı getirmek değil de önce bu şartları oluşturup enine boyuna tartıştıktan sonra idam cezasının gelmesinde bir sakınca görmüyorum.

biliyorum daha önce de böyle başlıklar açılmış ama tekrar hatırlatmakta fayda var. çünkü sözlüğe adım attığımdan itibaren hep aynı başlıkları açan bir kesim var. dünyadaki tek derdi seks olan artık beyninin ciddi anlamda aşağılarda bir yerlerde olduğunu düşündüğüm bir kitle maalesef var. ya sizin başka derdiniz yok mu? biraz faydalı işlerle uğraşın lütfen. tamam öyle başlıklara da bir şeyler yazın ama bu kadar olmaz bu nedir? tanımadığım insanlara boşsunuz demek istemiyorum ama boşsunuz.

orta-çağda yapılan bir batı barbarlığı. şüpheli hakkında başkaca bir kanıt bulunmayınca, suçlu olup olmadığını anlamak için kaynar suyu el batırma, çok sıcak bir demiri tutturma gibi sınavlardan geçirme işleminin adı.

Zika virüsüne karşı kullanılan bir bakteridir.insanları etkilemez.Omurgasız canlılara bulaşarak üremelerini durdurabilir.

Önce bir medeniyetin tanımını yapmak lazım. sonra o tanım çerçevesinde izmir in ne kadar medeni(!) olduğunu tartışabiliriz.