dünyanın her ülkesinde siyasi olarak rezalet olarak adlandırılacak bir gecenin kahramanlık hikayesine evrilmesi mevzusudur. sokaklara inen insanlara tek kelamım yok hatta helal olsun diyorum son zamanlarda lakin koskoca devlet tüm kolluk güçleri ile dururken ve her fırsatta "şöyle büyüğüz böyle ileriyiz" derken darbeyi bastırmak halka düşüyorsa bunun adı siyaseten ve yönetimsel olarak ancak rezalet olabilir..
darbe olmayacağı anlaşılınca, otobüslere doldurulan göngörenlilerin boğaz köprüsünü gezmeye gitmesidir.
Bence de kitaplarda yer almalı.

Ancak şu şekilde, "biz 13 yıl boyunca fetö denen örgütü destekledik ne istedilerse verdik, en önemli yerlere bunların adamlarını getirdik. Sınavsız kamuya aldık. Emniyette orduda içişleri ve milli eğitimde yuvalanmalarını sağladık. Şirketlerini koruduk kolladık. Bunlar orduya kumpas kurarken bunları savunduk masum atatürkçü milliyetçi aydın yüzlerce binlerce asker polis kamu görevlisi alçakca hapislere atılırken göz yumduk. Taa ki bizle ters düşene kadar. Sonra bizi devirmek için abd ve ab desteğiyle darbe planladılar halkı sokağa döktük ve halk başardı. Bu zamana kadar bunlardan olanları nerelere getirdiğimizi bildiğimiz için şimdi onların hepsi tasfiye ettik ediyoruz. Ha daha önce alçakca hapse atılan masumlar mı? onlar yattıklarıyla kaldı, pardon."

Bu şekilde gerçekce yaz milli eğitim kitaplarına ki çocuklar ders çıkarsın. Yoksa 1. dünya savaşını kaybetmezdik almanlar yüzünden öyle oldu gibi bir bilgi ile kitaplara değil kitabelere anıtlara yazsan ne fayda.
televizyonlarda dönen tanıtım fragmanını ( resmen fragman yapmışlar lan ) olayın çok yakından ilgililerinden bir tanesinin seslendirdiği destandır. ezanlar susmayacak falan diye olayı gene din eksenli olarak gösteriyorlar. tıpkı iktidarlarını baş örtüsü hassasiyetine ve dini değerler üzerine kurdukları gibi bizzat kendilerinin sebep oldukları ve 250 masumun şehit olduğu bir darbe girişimi varken kendilerinin ön ayak olduğu kpss şerefsizliğinde on binlerce memur adayının haklarının yendiği kendilerinin ön ayak olduğu öss kansızlığında on binlerce üniversite öğrencisi adayının haklarının yendiği kendilerinin ön ayak olduğu ergenekon ve balyoz kumpaslarında binlerce askerin hayatının kaydırıldığı gerçekleri varken bu nasıl bir pişkinliktir anlamak mümkün değil..

zannedersin ki 10 sene boyunca bu kansızların önünü açan başkaları idi bunlar onlara bir dur dedi. pasta paylaşımındaki huzursuzluklar olmasa ve dershane üzerinden ayar verme çabalarına girişilmese hala kol kola beraber yürüyor olacak olanların bugün destandan falan bahsetmesi sadece mide bulandırıyor. o gece hayatını kaybedenlerin hesabını o hayatları alanlar kadar başka birileri de vermeli..
saçma destandır.
bizim millet olarak destanlara ihtiyacımız yok.
zaten çok sayıda destanımız var.

(bkz: ergenekon destanı)
(bkz: alp er tunga destanı)
(bkz: bozkurt destanı)
(bkz: yaratılış destanı)
(bkz: oğuz kağan destanı)
(bkz: manas destanı)
(bkz: satuk buğra destanı)
(bkz: türeyiş destanı)
(bkz: battal gazi destanı)
(bkz: danişment gazi destanı)
(bkz: köroğlu destanı)
(bkz: genç osman destanı)
(bkz: çanakkale destanı)
(bkz: kuvayi milliye destanı)
(bkz: kurtuluş savaşı destanı)

bütün bu yukarıdaki destanların içinde 15 temmuz'a "destan" demek şanlı tarihimize hakarettir.
Destan falan değildir. Fetöyü devlete kim yerleştirdi?
görsel
aslında düşününce rtenin bu şehitlere "benim şehidim"deyip doğuda güneydoğuda ölenler için "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" demesinin altında enteresan bir detay yatıyor.

akp bir dava partisi değildir, bir menfaat partisidir ve bu menfaat bitince parti de bitmeye mahkumdur. mhp bir dava partisidir. chp bir dava partisidir. bu iki parti de siyaset sahnesinde -hatta chp siyasetin başlangıcından beri mevcut- yıllardır aktif rol alıyorlar. ideolojik temelleri olan, bedel ödemiş partiler. akp gibi içi boş balon değiller. kendilerine göre şehitleri var, savundukları ideoloji için canını vermiş kahramanları var. ben ülkücüyüm ama objektif baktığım zaman görünen bu.

sanırım akpnin bu şehitleri sahiplenmesinin altında da tabanı yavaş yavaş çatırdamaya başlayan, karşılıklı menfaatler azaldığı için sallantıya giren bir partiyi dava partisi yapma çalışması var. darbe tiyatroydu demiyorum ama ortaya çıkan sonuçtan en büyük nemayı yine akp elde etti. bunu her alanda ve 15 yıllık iktidarı boyunca hiç olmadığı kadar büyük bir disiplin ve özveriyle yapıyor.

ülkenin 70'de biri fetö mensubu ilan edildi. sokakta gezen her 70 kişiden biri terörist haline getirildi. ve ısrarla ölen 250 civarı vatandaşı da sanki bir dava uğruna ölmüş, akp ideolojisini savunurken şehit olmuş gibi gösteriyorlar. partiyi bir ideoloji partisi haline getirmeye çalışıyorlar. sürekliliğinin yavaş yavaş azaldığının onlar da farkında. yeni bir rota çizmeye çalışıyorlar.

kim ne derse desin gayet başarılı bir politika. istediklerini elde ediyorlar.
Onlarca insanın ölmesine ve yaralanmasına neden olan tiyatro.

Marmariste türkiye'nin en büyük donanma üssü var.
Erdoğan'da buraya sadece 10-15 km mesafe uzaklığında bir otelde kalıyor.
O üste helikopterler, sat komandoları var, ama erdoğan oradan kurtuluyor.
Havada uçuyor bir tane darbeci uçak onu farketmiyor.
Bu arada insanları sokağa çıkartıyor insanlar ölüyor.

Müthiş bir destan gerçekten.
Tebrikler.
görsel
Damat berat pasayi nedense bi gülme tutuyor , kayinbabasina bakarak . Böyle bir enteresan destan .
iki yüzlü yandaş çakalların dilenci duasına benzer laflarla anacakları gündür. Şehitler, gaziler filan...

Zinhar inanmayın. Gazilere saygısı olan adları kullanılarak 4 yıl önce toplanan 15 temmuz paralarını indira gandi etmezdi. Hiç değilse paraları isteyen gazileri polise dövdürüp, kafalarını kırmazdı. Fetöcü kadroları birer birer devşirip, Fetö ile mücadele edip, bedel ödeyen kişileri fetöcüsün diye içeri atmazdı.

Paraların son durumu ile ilgili bilgi:

https://odatv4.com/esi-ve...akkimizdi-15072049_m.html

Bunlar diyor ki 18 yıllık iktidarımızda yolsuzluk hırsızlık yok! Kendileri için canlarını ortaya koyanlara bunu yapabilenler, diğer konularda ne yapar varın siz hesap edin.
komedi tarzında olan bir destandır. destan milattan sonra ikiyüzlü yıllarda meydana gelmiştir. destanın baş kahramanı rteus bir şehrin yöneticisidir. şehirde tek bir kilise bulunmaktadır. bu kilisenin papazıyla arası çok iyidir. yıllardır şehri beraber idare etmişler ve birbirlerine destek olmuşlardır. papaz ne istese rteus vermiştir. gel zaman git zaman papaz komşu şehre taşınmış ve bir süre sonra rteusla sikkeleri bölüşemedikleri için araları bozulmuştur. bir süre sonra şehre bir saldırı olmuştur. rteus bunu eniştesi ziyaustan öğrenir. ziyaus koşarak saraya gelmiş ve şehre darbe yapıldığını anlatmıştır. rteus lejyonlarını darbecilerle savaştırmak yerine şehrin yüksek bir tepesine çıkıp halka sokağa çıkın der. halkı sokağa döker ve kahraman olur. olan masum halka olur ve rteus şehri yönetmeye devam eder. bu destanın bir diğer adıysa kandırıldık , ne istedilerse vermedik destanıdır.
hem fetoya dokunmaya korkup

hem de destan yazmak ?

komik olmuyor mu ?
önümüzdeki senelerde ilkokul, ortaokul ve lise kitaplarında yer verileceğini düşündürendir.

bu yıl okullar açıldığında tüm öğrencilere o geceden görüntüler izletildi. o küçücük çocuklara kendi milletinin üzerine bomba atan, silahla tararayanlarin yaptıkları neden izlettirildi muamma. halkın özellikle de çocukların 15 temmuz gece ve devamında yaşananlar sebebiyle bozulan psikolojosi neden dusunulmedi de bu olay kullanildi? hatta okullara pano da yaptırıldı. Bunun gibi bir çok çalışma halen okullarda bulunuyor ve yenileri yapılıyor. Tüm bunlar 15 temmuz destani şeklindeki anlatimlarin kitaplara girmesi ile ilgili calismalarin başladığını düşünmeye sebep oluyor.
250 üzeri vatandaşımızın şehit olduğu ve ceremesini o gün şehit olanların ailelerinin ve yaralanan vatandaşlarımızın çektiği ancak kaba tabir ile kaymağını o gün sokağa hiçbir yakın akrabası, oğulları, kızları, damatları ve dahi kendileri çıkmamış olan bazı tiplerin yediği olaydır.

bundan 50 sene sonrasında bile bizim gibi standart insanlar bu ülke vatandaşlarının bugün yaşadığı akıl tutulmasını anlayamayacağız. halkın yarısı o 15 temmuz neden yaşandı ve nelerin neticesinde meydana geldi diye sormuyor. o gün tutunulan tavrı sorgulamıyor. kendileri zaten hali hazırda 10 sene mağdur edilmiş iken ( kpss - öss - polislik sınavları rezaletleri, ergenekon balyoz şerefsizlikleri ve kamuya cemaatçilerin yerleştirmeleri dolayısı ile haklarının yenmesi ) bir de üstüne o gece sokaklara dökülmeleri istendi ve canları yandı. normal insanların yaşadığı bir ülkede o ülkenin vatandaşları şu soruları sorarlar. aldıkları cevap tatmin etmez ise demokrasinin gereği olarak ilk seçimde bu haksızlıklara sebep olanları al aşağı ederler. bizim ülkemizde ise tüm bu olayların sorumlusu olan kişiye başkomutan denilmeye çalışılıyor ve sanki o geceki başarı onunmuş gibi ona ithaf edilmeye çalışılıyor..
DINCILERIN DINCILERE YAPTIGI DARBE!