bugün
- fay hattına kazıp kontrollü kırmak20
- anın görüntüsü17
- fay hatlarını çimentoyla doldurursak deprem olmaz17
- gezi parkını yakmak8
- galatasaray lı olmanın çok masraflı olması26
- okunan kitabı anlatamamak9
- asya'nın en iyi 100 üniversitesinin 4'ü türkiye de20
- pakistan ve hindistan denze düşse kimi kurtarırsın15
- en uzun bekletilmiş erkek16
- erdoğan sonrası hükümet29
- espressolab20
- akpli arkadaşınızı banyoda yıkar mısınız8
- bantla bantla da nereye kadar9
- ermeni soykırımı için özür dileyelim kampanyası12
- karınız istese sözlüğü bırakır mısınız8
- ekrem imamoğlu51
- deprem oldu19
- aykolik yetkili olsun kampanyası44
- 4 hak mezhep19
- aşağılık insanlar11
- yolda namaz kılan davarlar23
- fotokopici bi erkek39
- ali koç10
- kendisinden ayrılan kadını rahatsız eden erkek16
- kabataş yalanı17
- ezberden yasin okuyan sözlük erkeği9
- 27 nisan 2025 eyüpspor galatasaray maçı30
- aknaz beyaz peynir11
- bir erkeğe alınacak en güzel hediye20
- erdoğan ikinci atatürk'tür13
- allah ı niçin göremiyoruz15
- papa francis'in serveti10
- kanal istanbul9
- yazarların ölüme en çok yaklaştıkları an17
- maymunlar evrimden sonra nasıl yeniden var oldular16
- zina çoğalınca deprem olur14
- sırrı süreyya önder29
- bik bik'in mutfağına konuk olmak22
- cuma gitmeyen erkeğe kadınların bakışı9
- nervio'nun evleneceği adam16
- kisinin 17 yasina verecegi ogut8
- köpeğe dokunanlar değdiği kısmı 7 kez yıkamalıdır28
- 26 nisan 2025 gaziantep fk fenerbahçe maçı12
- true nun çaylak olması8


entry'ler (12076)
SADECE GÜNEŞTE YANMIYOR, KIŞINDA ÜŞÜYOR, OTOBÜSÜN CAMINA, CAFEDE DUVARA FALAN YASLAYAMIYORUZ. UCUZ AMA GÜZEL BiR YER VARSA EKTiRECEĞiM.
KENDiN KULLANACAKSAN BMW,
SÖFÖRÜN VARSA MERCEDES.
SÖFÖRÜN VARSA MERCEDES.
Havalimanlarında turist hatları satılıyor, çıkmadan alırsın.
yakında dünyanın casino merkezi olacak şehirdir.
annesinin türk olduğunu söylemiştir, yapabilir.
insanın kötülüğü ile domuz arasında bir bağlantı yoktur. ahlaksızlığı sadece cinselliğe, dinide sadece domuz etine indirgemiş sığ toplumunda iş yapan cümledir.
48 takımın katılacağı, abd, kanada ve meksika'da düzenlenecek maçlar için yapılan elemedir.
HZ. iSA ARAMiCA KONUŞURDU, ARAMiCA TANRI ELAH DEMEKTIR.
iSLAM HOŞGÖRÜ DiNiDiR iLE YARIŞIR.
ASKERi AÇIDAN DÜNYANIN HER HANGi BiR YERiNE MÜDAHELE EDEMEDiĞi MÜDDETÇE NE EKONOMiK GELiŞME NE FÜZYON FALAN YALAN DOLAN.
türkiye'nin de tanımadığı devlettir.
EA'nin fifa ile anlaşması bittikten sonra çıkardığı yeni oyun. bu gece indirilmeye başlanmıştır.
fetö ve yandaşlarının ilk saldırdığı yerdi.
ŞIHLARDAN ŞEYHLERDEN, YILLARDIR DEVLETi SÖMÜREN BEDEMCiLERDEN ÇOK DAHA FAYDALIDIRLAR.
bugünlerde, bugün siyaset günü değil diyen AKP SÖZCÜSÜ,
1999 DEPREMiNDE YENi ŞAFAKTA YAZDIĞI YAZI;
https://www.yenisafak.com...-celik/bugun-susmak-43517
''Depremin ilk saatlerinde ortada olmayan "devletlu" zevat, aradan saatler geçtikten sonra her köşe başından başlarını uzatıyor. iş yapmak adına bildikleri tek şey, açıklama yapmayı kesintisiz bir biçimde sürdürmek. Yapılan işlerin ne kadar beceriksizce yapıldığını tesbit edenlere görünürde kırgınlık ifade eden "yetkililer," el altından da gözdağı veren bir tutumu, devletin âli menfaatlerini korumanın tek göstergesi gibi sunmanın gayreti içindeler. Oysa tek âli toplumun hayat hakkını korumak olan devlet, tam bir şaşkınlık içine düşerek toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktı. Kırılan gururunu tamir etmek kaygısından arta kalan kırıntıları enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerine dönüştürmeye çalıştığında ise iş işten çoktan geçmişti...
Devletin bütün imkanlarıyla ve başarıyla olaya müdahale ettiğini söyleyen Başbakan, depremin ilk saatlerinde kendi bakanlarına bile telefonla ulaşamadığını söyleyerek yetkililere radyo ve televizyon aracılığıyla talimat vermeye çalışıyordu.. Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda "kamu otoritesi" kapsama alanı dışına çıkmış ve yetkililer, pili bitmiş bir uzaktan kumanda aletine dönüşmüştü. Apaçık ortada olan ve karşılıkları can kaybıyla, Türkiye''nin en az yirmi yılına mal olacak mal kaybıyla ödenen ihmalleri ve beceriksizlikleri dile getirenleri "şaibeli" duruma düşürmeye çalışmaktan başka bir gayreti hâlâ görünmüyor resmi sözcülerin. Kendi sorumluluğunu örtbas etmek isteyen devlet erki hâlâ meseleyi mümkün olduğunca sümen altı etmeye harcıyor enerjisini.
Sanki ortadaki tek sorun, milletin başbaşa kaldığı yıkımın bir ucundan devlet kurumlarına da bulaşmış olması. Sanki sadece halkın oturduğu binalar yıkılsa ve sarsılmaz bir kudret ve eleştirilmez bir erk kaynağı gibi görünmeyi seven devlet bu felaket karşısında yara almamış olsaydı, mesele kalmayacaktı. Milleti himaye edilmeye ve yol gösterilmeye muhtaç bir topluluk olarak gören devletçi bakışın rahatsız olduğu konu, aslında gerçekten neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterilmeye muhtaç olanın devlet olduğunun ortaya çıkmış olması sanki. Yoksa insanların canları niye kurtarılmadı diye kamu otoritesini eleştirenlere ya da canları kurtarılma ihtimali olanlara bir an evvel ulaşılması için seslerini yükseltenlere bu derece şiddetle karşılık verilmesinin ne anlamı olabilir?
Bu depremle birlikte ortaya çıkan mekanizmalar ve ilişkiler meselenin sandığımızdan daha vahim olduğunu ortaya çıkardı. Uzun zamandır normal hayatı olağanüstüleştirerek yaşamayı kanıksadığımız için, belli ki, içine düştüğümüz kıskacın vahametini algılamakta zaafa düşmüşüz. Çok basit ama bir o kadar da acı olan şu: Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin "milli birlik ve beraberlik" nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.''
1999 DEPREMiNDE YENi ŞAFAKTA YAZDIĞI YAZI;
https://www.yenisafak.com...-celik/bugun-susmak-43517
''Depremin ilk saatlerinde ortada olmayan "devletlu" zevat, aradan saatler geçtikten sonra her köşe başından başlarını uzatıyor. iş yapmak adına bildikleri tek şey, açıklama yapmayı kesintisiz bir biçimde sürdürmek. Yapılan işlerin ne kadar beceriksizce yapıldığını tesbit edenlere görünürde kırgınlık ifade eden "yetkililer," el altından da gözdağı veren bir tutumu, devletin âli menfaatlerini korumanın tek göstergesi gibi sunmanın gayreti içindeler. Oysa tek âli toplumun hayat hakkını korumak olan devlet, tam bir şaşkınlık içine düşerek toplumu büyük bir felaketle başbaşa bıraktı. Kırılan gururunu tamir etmek kaygısından arta kalan kırıntıları enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyetlerine dönüştürmeye çalıştığında ise iş işten çoktan geçmişti...
Devletin bütün imkanlarıyla ve başarıyla olaya müdahale ettiğini söyleyen Başbakan, depremin ilk saatlerinde kendi bakanlarına bile telefonla ulaşamadığını söyleyerek yetkililere radyo ve televizyon aracılığıyla talimat vermeye çalışıyordu.. Kendisine en çok ihtiyaç duyulduğu anda "kamu otoritesi" kapsama alanı dışına çıkmış ve yetkililer, pili bitmiş bir uzaktan kumanda aletine dönüşmüştü. Apaçık ortada olan ve karşılıkları can kaybıyla, Türkiye''nin en az yirmi yılına mal olacak mal kaybıyla ödenen ihmalleri ve beceriksizlikleri dile getirenleri "şaibeli" duruma düşürmeye çalışmaktan başka bir gayreti hâlâ görünmüyor resmi sözcülerin. Kendi sorumluluğunu örtbas etmek isteyen devlet erki hâlâ meseleyi mümkün olduğunca sümen altı etmeye harcıyor enerjisini.
Sanki ortadaki tek sorun, milletin başbaşa kaldığı yıkımın bir ucundan devlet kurumlarına da bulaşmış olması. Sanki sadece halkın oturduğu binalar yıkılsa ve sarsılmaz bir kudret ve eleştirilmez bir erk kaynağı gibi görünmeyi seven devlet bu felaket karşısında yara almamış olsaydı, mesele kalmayacaktı. Milleti himaye edilmeye ve yol gösterilmeye muhtaç bir topluluk olarak gören devletçi bakışın rahatsız olduğu konu, aslında gerçekten neyin nasıl yapılması gerektiği konusunda yol gösterilmeye muhtaç olanın devlet olduğunun ortaya çıkmış olması sanki. Yoksa insanların canları niye kurtarılmadı diye kamu otoritesini eleştirenlere ya da canları kurtarılma ihtimali olanlara bir an evvel ulaşılması için seslerini yükseltenlere bu derece şiddetle karşılık verilmesinin ne anlamı olabilir?
Bu depremle birlikte ortaya çıkan mekanizmalar ve ilişkiler meselenin sandığımızdan daha vahim olduğunu ortaya çıkardı. Uzun zamandır normal hayatı olağanüstüleştirerek yaşamayı kanıksadığımız için, belli ki, içine düştüğümüz kıskacın vahametini algılamakta zaafa düşmüşüz. Çok basit ama bir o kadar da acı olan şu: Türkiye yönetilemiyor. Ve, yönetemeyen, yönetmesi mümkün olmayan bir mekanizmanın yönetiyormuş gibi yapması binlerce cana mal oluyor. Eğer bugün birilerin fiyakası bozulmasın diye söylenmesi gerekenlerin "milli birlik ve beraberlik" nutuklarının altında ezilmesine göz yumarsak; bugün susarsak, bu çarpık mekanizma yüzünden yüzlerce insanın ebediyen susmasına ortak olmuş olacağız.''
iyi bilmezdik.
baykal açmıştır, hem siirt seçiminin yenilenmesine hem de siyasi yasağının kalkması için çalışıp başarılı olmuştur.
reisimizi eniştesinden öğrenmemiş olsaydı, 2002 Millennium Challenge tatbikatını şu an da gerçekleştirecek ekipti.
malum kesim tarafından saldırıya başlanan oluşumdur, wep sayfasına dün saldırı olmuştur, saldırının türkiye içinden yapıldığı ile ilgili açıklamalar var ama işin uzmanlarının konuşması gerek.