bugün

martin scorsese

benim için her zaman en iyi yönetmendir.
en iyi yönetmendir deyip stanley kubrick, steven spielberg, christopher nolan, david fincher, ron howard, robert zemeckis, michael mann, frank darabont, sidney lumet, sergio leone gibi büyük ustaları geri plana atmıyorum.
ki hepsinin izlemediğim filmi kalmamıştır hepsinin ne denli büyük yönetmen olduğu konusunda da uzun uzun yazı yazarım.

ama martin scorsese çok başkadır, kurgusu, yönetmenliği, oyuncu analizi, oyuncuyu dünyaya kazandırması yönüyle her zaman en iyidir benim için.

her türlü filmi çekebilecek ustalıkta biri olarak sinema dünyasının en önde gelenlerindendir.
bir yönetmen ile tanışmak isteseydim kesinlikle ilk 1'de olurdu.

1967 yapım i call first filmiyle sinemaya harvey keitel'ı kazandırmış biri.

martin scorsese'nin dönüm noktası neydi diye soracak olursanız;

1973 yapım mean streets filmi der geçerim.

bu filmde harvey keitel'ı biraz daha tanıtmasının yanı sıra sinemaya robert de niro gibi bir efsanenin, efsane olması yolundaki ilk kapıyı açmıştır.

elbette ki bu mean streets filminden sonra robert de niro martin scorsese'nin gözde oyuncusu haline gelmiştir.
ki gelmesi de öyle büyük bir şeydi ki taxi driver, Raging Bull, goodfellas, casino gibi 4 muazzam filmin temelini oluşturdu. ikilinin birlikte çalıştığı filmler de var da bunlar favorim.

robert de niro'dan sonra en büyük ikinci gözdesi leonardo di caprio...

gangs of new york ile başlayan ikili ardından 4 mükemmel filme daha imza attı beraber.
the aviator ile di caprio'yu biraz daha efsaneleştiren scorsese amcamız, daha sonra ilk oscar'ını alacağı the departed filmiyle bunu biraz daha geliştirmiş, shutter island ile farklı bir filmden sonra leonardo di caprio'nun 10 oscar'lık performansla devleştiği the wolf of wall street filmini çekmiştir.

acaba ikili başka film projelerinde çalışacaklar mı merakla bekliyoruz.

daniel day lewis'i ve joe pesci'yi de unutmadık.

not: başka bir entry'de detaylıca anlatırım.
güncel Önemli Başlıklar