bugün

piyale

piyale; ilk ve son şiirler başlığıyla; yky'nın eleştirel basımını yaptığı ahmet haşim eseri.

--spoiler--
şiir yüklü çocukluk ''hatıra''larını; su, çöl, akşam, gurup, ay, yıldızlar ve özellikle anne ''hayal''lerini; yolları, karanlığı, ulaşılmazlığı ve dinginliği ile uzak ''yerler''i hayali, sisli, bulanık ve bir o kadar da sahici olarak kurguluyor ahmet haşim.
--spoiler--

bu eser fonda sabaha kadar yaşanacak şiirlerle gönlünüze usul usul akacak bir kitap...
http://www.youtube.com/watch?v=hMxt2gHtp1k&feature=share

sonbahar

bir taraf bahçe, bir taraf dere,
gel uzan sevgilim benimle yere.
suyu yakuta döndüren bu hazan
bizi garkeyliyor düşüncelere...

yarı yol

nasıl istersen öyle dinle, bakın:
dalların zirvesindeyiz ancak,
yarı yoldan ziyade yerden uzak,
yarı yoldan ziyade maha* yakın.

orman

su değil, mevsimin havası akan,
duyduğun; yaprağın, dalın sesidir.
suda yıldızların parıltısıdır
bu karanlıkta bazı bazı çakan.

parıltı

ateş gibi bir nehr akıyordu
ruhumla o ruhun arasından.
bahsetti derinden ona halim
aşkın bu umulmaz yarasından.

vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...

şafakta

-dönsek mi bu aşkın şafağından?
gitsek mi ekalim-i leyale**?
bizden daha evvel erişenler,
ağlar bugün evvelki hayale...

-dönmek mi? ne mümkün geri dönmek,
düştüyse gönüller bu melale**?
bir eldir ufuklardan uzanmış
zulmet* bizi çekmekte visale*...

karanfil

yarin dudağından getirilmiş
bir katre alevdir bu karanfil,
ruhum acısından bunu bildi.

düştükçe vurulmuş gibi, yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervane kesildi.

bülbül

bir gamlı hazanın seherinde
ısrara ne hacet yine bülbül?
bil, kalbimizin bahçelerinde
can verdi senin söylediğin gül!

savrulmada gül şimdi havada
gün doğmadan bir başka ziyada*

karanlık

aşkın bu karanlık gecesinde
bülbül yine vahşi müterennim**,
mecnun'unu terk etti mi leyla?
vahşi sesi, firkat* sesi sandım.

aşkın bu karanlık gecesinde
hicranımı duydum, seni andım,
firkat-zede* bülbül gibi yandım.

bir yaz gecesi hatırası

işveyle, fısıltıyla, gülüşle
olmuş şeb-i sevda* yine bi-hab*,
oklar gibi saplanmada kalbe
düştükçe semadan yere mehtab...

buseyle kilitlenmiş ağızlar,
gözler neler eyler, neler işrab*,
uçmakta bu ateşli havada
vuslat demi bir kuş gibi bitab...