bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- tilki ailesi10
- oksijensizsu13
- suriyeliler suriye'ye dönsün17
- karınıza kaşarlı poğaça yapar mısınız9
- sel felaketinin nedeni cehapedir10
- cumaya gidenlerin çok azalması12
- insana kendini kötü hissettiren şeyler13
- düşün ki o bunu okuyor14
- sözlük erkeğinden damat olmaz30
- temizlik hastası eşle sevişme öncesi diyaloglar14
- 30 nisan 2024 bayern münih real madrid maçı26
- çabuk vazgeçen insan10
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız12
- özgür özel10
- fatih terim'in yuhalanması16
- ayça tilki10
- icardi190521
- memesi küçük olmak14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi14
- vahdettin'e hain diyenleri susturacak tarihi belge37
- adolf hitler9
- anın görüntüsü8
- ben bu davanın savcısıyım8
- ideal duş alma sıklığı8
- sözlük kızından gelin olmaz23
- sürekli milletin entrylerini eleştiren tip11
- crop giyen erkek11
- vatandaşlık farkı alan otel24
- nazar değdi sözlük12
- hamas bir terör örgütüdür23
- güne bir şarkı bırak10
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız23
- uludağ sözlüğün bitmiş olması8
- icardi1905 silik olsun kampanyası11
- kızımın kiminle yatıp kalktığıyla ilgilenmezdim14
- şehirler arası aşk yaşamak10
- true'nin porno arşivi kaç gb9
- bir kadının yemek ısmarlaması15
- erkeğe ne hediye alınır19
- bir sözlük yazarını kaşır mısınız11
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler10
- aleyna tilki10
- herkes güncel fiyatını yazabilir mi9
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim22
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın14
- sözlük yazarlarının tatlıları8
- sabah aç karnına içilen bira12
- alınan en güzel iltifat13
- bik bik'in balona binmesi34
Osmanlı tarihinin en büyük amirallerinden ve vezirlik rütbesini alan ilk denizci
ahmet haşim'in ikinci ve son şiir kitabına verdiği ad.
(bkz: piyale paşa)
Sıra hep son kadehe geliyordu
Dudakların başkalarının masasında lâle
Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
Peşinden başka gidecek yer yoktu
Seni artık hiç sevmediğim halde
Senin o eskisi olmamana imkân yoktu
Ama inadından yapıyordun bunu Cemile
inattandı hep o içip içip gitmeler
Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum
Enayilik ettiğimi bile bile
Hele o çıkışın yok mu kapıdan
O Allahın belâsı herifle
Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun
Millet arkandan gülüyordu
Düştüğün hale…
cemal sureya
Dudakların başkalarının masasında lâle
Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
Peşinden başka gidecek yer yoktu
Seni artık hiç sevmediğim halde
Senin o eskisi olmamana imkân yoktu
Ama inadından yapıyordun bunu Cemile
inattandı hep o içip içip gitmeler
Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum
Enayilik ettiğimi bile bile
Hele o çıkışın yok mu kapıdan
O Allahın belâsı herifle
Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun
Millet arkandan gülüyordu
Düştüğün hale…
cemal sureya
ahmet haşim'in 2. kitabıdır. piyale ifadesi mukaddime bölümünde geçmektedir.
zannetme ki güldür, ne de lale,
ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgun piyale!
içmişti fuzuli bu alevden,
düşmüştü bu iksir ile mecnun
şi'rin sana anlattığı hale...
yanmakta bu sagardan içenler,
doldurmuş onunçün şeb i aşkı
baştan başa efgan ile nale.
ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgun piyale!
zannetme ki güldür, ne de lale,
ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgun piyale!
içmişti fuzuli bu alevden,
düşmüştü bu iksir ile mecnun
şi'rin sana anlattığı hale...
yanmakta bu sagardan içenler,
doldurmuş onunçün şeb i aşkı
baştan başa efgan ile nale.
ateş doludur, tutma yanarsın
karşında şu gülgun piyale!
kürtçe'de bardak.
ahmet haşim'in olgunluk dönemidir.
makarna üreticisi bir firmanın adıdır.
sosyopsikolojik tantuni : makarna üretmenin yanı sıra, vakti zamanında toplumsal duyarlılık adına çok önemli bir misyonu da üstlenmiş ve fakat başarılı olamayınca tekrardan düdüklü makarnaya odaklanmıştır.
bu milleti türk - kürt, alevi - sunni, sağcı - solcu, cimbomlu - fenerli * olarak bölmek isteyen şer odaklarına karşı, halkımızı tek bir çatı altında toplanmaya çağırmıştır.
maalesef tarihi bir fırsatı kaçırdık; hepimiz piyaleci olabilirdik.
--spoiler--
biz piyaleciyiz, onlar piyaleciler, siz piyaleci misiniz ? piyaleee...
--spoiler--
sosyopsikolojik tantuni : makarna üretmenin yanı sıra, vakti zamanında toplumsal duyarlılık adına çok önemli bir misyonu da üstlenmiş ve fakat başarılı olamayınca tekrardan düdüklü makarnaya odaklanmıştır.
bu milleti türk - kürt, alevi - sunni, sağcı - solcu, cimbomlu - fenerli * olarak bölmek isteyen şer odaklarına karşı, halkımızı tek bir çatı altında toplanmaya çağırmıştır.
maalesef tarihi bir fırsatı kaçırdık; hepimiz piyaleci olabilirdik.
--spoiler--
biz piyaleciyiz, onlar piyaleciler, siz piyaleci misiniz ? piyaleee...
--spoiler--
vurucu bir cemal süreya şiiridir.
piyale; ilk ve son şiirler başlığıyla; yky'nın eleştirel basımını yaptığı ahmet haşim eseri.
--spoiler--
şiir yüklü çocukluk ''hatıra''larını; su, çöl, akşam, gurup, ay, yıldızlar ve özellikle anne ''hayal''lerini; yolları, karanlığı, ulaşılmazlığı ve dinginliği ile uzak ''yerler''i hayali, sisli, bulanık ve bir o kadar da sahici olarak kurguluyor ahmet haşim.
--spoiler--
bu eser fonda sabaha kadar yaşanacak şiirlerle gönlünüze usul usul akacak bir kitap...
http://www.youtube.com/watch?v=hMxt2gHtp1k&feature=share
sonbahar
bir taraf bahçe, bir taraf dere,
gel uzan sevgilim benimle yere.
suyu yakuta döndüren bu hazan
bizi garkeyliyor düşüncelere...
yarı yol
nasıl istersen öyle dinle, bakın:
dalların zirvesindeyiz ancak,
yarı yoldan ziyade yerden uzak,
yarı yoldan ziyade maha* yakın.
orman
su değil, mevsimin havası akan,
duyduğun; yaprağın, dalın sesidir.
suda yıldızların parıltısıdır
bu karanlıkta bazı bazı çakan.
parıltı
ateş gibi bir nehr akıyordu
ruhumla o ruhun arasından.
bahsetti derinden ona halim
aşkın bu umulmaz yarasından.
vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...
şafakta
-dönsek mi bu aşkın şafağından?
gitsek mi ekalim-i leyale**?
bizden daha evvel erişenler,
ağlar bugün evvelki hayale...
-dönmek mi? ne mümkün geri dönmek,
düştüyse gönüller bu melale**?
bir eldir ufuklardan uzanmış
zulmet* bizi çekmekte visale*...
karanfil
yarin dudağından getirilmiş
bir katre alevdir bu karanfil,
ruhum acısından bunu bildi.
düştükçe vurulmuş gibi, yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervane kesildi.
bülbül
bir gamlı hazanın seherinde
ısrara ne hacet yine bülbül?
bil, kalbimizin bahçelerinde
can verdi senin söylediğin gül!
savrulmada gül şimdi havada
gün doğmadan bir başka ziyada*
karanlık
aşkın bu karanlık gecesinde
bülbül yine vahşi müterennim**,
mecnun'unu terk etti mi leyla?
vahşi sesi, firkat* sesi sandım.
aşkın bu karanlık gecesinde
hicranımı duydum, seni andım,
firkat-zede* bülbül gibi yandım.
bir yaz gecesi hatırası
işveyle, fısıltıyla, gülüşle
olmuş şeb-i sevda* yine bi-hab*,
oklar gibi saplanmada kalbe
düştükçe semadan yere mehtab...
buseyle kilitlenmiş ağızlar,
gözler neler eyler, neler işrab*,
uçmakta bu ateşli havada
vuslat demi bir kuş gibi bitab...
--spoiler--
şiir yüklü çocukluk ''hatıra''larını; su, çöl, akşam, gurup, ay, yıldızlar ve özellikle anne ''hayal''lerini; yolları, karanlığı, ulaşılmazlığı ve dinginliği ile uzak ''yerler''i hayali, sisli, bulanık ve bir o kadar da sahici olarak kurguluyor ahmet haşim.
--spoiler--
bu eser fonda sabaha kadar yaşanacak şiirlerle gönlünüze usul usul akacak bir kitap...
http://www.youtube.com/watch?v=hMxt2gHtp1k&feature=share
sonbahar
bir taraf bahçe, bir taraf dere,
gel uzan sevgilim benimle yere.
suyu yakuta döndüren bu hazan
bizi garkeyliyor düşüncelere...
yarı yol
nasıl istersen öyle dinle, bakın:
dalların zirvesindeyiz ancak,
yarı yoldan ziyade yerden uzak,
yarı yoldan ziyade maha* yakın.
orman
su değil, mevsimin havası akan,
duyduğun; yaprağın, dalın sesidir.
suda yıldızların parıltısıdır
bu karanlıkta bazı bazı çakan.
parıltı
ateş gibi bir nehr akıyordu
ruhumla o ruhun arasından.
bahsetti derinden ona halim
aşkın bu umulmaz yarasından.
vurdukça bu nehrin ona aksi
kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
baktım ona sessizce uzaktan
vurdukça bu aşkın ona aksi...
şafakta
-dönsek mi bu aşkın şafağından?
gitsek mi ekalim-i leyale**?
bizden daha evvel erişenler,
ağlar bugün evvelki hayale...
-dönmek mi? ne mümkün geri dönmek,
düştüyse gönüller bu melale**?
bir eldir ufuklardan uzanmış
zulmet* bizi çekmekte visale*...
karanfil
yarin dudağından getirilmiş
bir katre alevdir bu karanfil,
ruhum acısından bunu bildi.
düştükçe vurulmuş gibi, yer yer,
kızgın kokusundan kelebekler,
gönlüm ona pervane kesildi.
bülbül
bir gamlı hazanın seherinde
ısrara ne hacet yine bülbül?
bil, kalbimizin bahçelerinde
can verdi senin söylediğin gül!
savrulmada gül şimdi havada
gün doğmadan bir başka ziyada*
karanlık
aşkın bu karanlık gecesinde
bülbül yine vahşi müterennim**,
mecnun'unu terk etti mi leyla?
vahşi sesi, firkat* sesi sandım.
aşkın bu karanlık gecesinde
hicranımı duydum, seni andım,
firkat-zede* bülbül gibi yandım.
bir yaz gecesi hatırası
işveyle, fısıltıyla, gülüşle
olmuş şeb-i sevda* yine bi-hab*,
oklar gibi saplanmada kalbe
düştükçe semadan yere mehtab...
buseyle kilitlenmiş ağızlar,
gözler neler eyler, neler işrab*,
uçmakta bu ateşli havada
vuslat demi bir kuş gibi bitab...
cemal süreya'ya ait şiirdir.
Sıra hep son kadehe geliyordu
Dudakların başkalarının masasında lâle
Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
Peşinden başka gidecek yer yoktu
Seni artık hiç sevmediğim halde
Senin o eskisi olmamana imkân yoktu
Ama inadından yapıyordun bunu Cemile
inattandı hep o içip içip gitmeler
Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum
Enayilik ettiğimi bile bile
Hele o çıkışın yok mu kapıdan
O Allahın belâsı herifle
Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun
Millet arkandan gülüyordu
Düştüğün hale...
Sıra hep son kadehe geliyordu
Dudakların başkalarının masasında lâle
Ben boynumdaki ipe bir düğüm daha atıyordum
Peşinden başka gidecek yer yoktu
Seni artık hiç sevmediğim halde
Senin o eskisi olmamana imkân yoktu
Ama inadından yapıyordun bunu Cemile
inattandı hep o içip içip gitmeler
Bense boşalttığın kadehleri satın alıyordum
Enayilik ettiğimi bile bile
Hele o çıkışın yok mu kapıdan
O Allahın belâsı herifle
Başkasının olmayı bir türlü beceremiyordun
Millet arkandan gülüyordu
Düştüğün hale...
izmir bayraklı'da büyükçe bir fabrikası vardı eskiden. sonra uzun yıllar boş kalıp çürümeye terk edildi. geçen yıllarda ise tamamen yıkıldı.
güncel Önemli Başlıklar