13 ağustos 2010'da sözlüğü lavların olduğu kıyamet temalı halinde kullanıp, kıyamet kopma goygoyu yapan nesildir. Hey gidi günler hey.

moderasyon giderse yerine kim gelecek? kılıçdaroğlu mu? sadece soruyorum...

olmazsa olmaz tanm: sözlükte yaşanan son skandaldan sonra sorumluluk almadığı düşünülen moderasyonun değişip değişmemesi hakkındaki tartışma.

Mümkün değildir. Dna testi ile coğrafi bölge tespiti yapılabilir.

Artık sql injection ile açık veren site kalmadı sanıyordum şu ana kadar. Zall sağolsun haksız çıkardı.

Ayrıca hashing olayından da haberi olmadan şifrelerimizi db'de saklıyormuş. Canı sağolsun.

https://eksisozluk.com/entry/53022595

--spoiler--
son dönemlerde daha çok siyasi malzeme olarak kürtçülerin kullandığı sloganlardan biri de ''anadolu'nun kapılarını türkler'e biz açtık'',''kürtler,10.000 atlıyla alp arslan'a yardıma geldiler'' şeklindeki söylemleridir.

peki var mıdır böyle bir şey ?

kısaca malazgirt savaşını anlatırsak,alp arslan'ın 1071 yılındaki bu savaşı planlanmış bir savaş değildir.doğaçlama gelişmiştir.alp arslan, orta doğu seferi planlıyordu hedef ırak,suriye ve mısırdı.çünkü şia fatimiler halifeliğini ilan etmiş,kendi adına hutbe okutmuştu ve bu bölgede bir türkmen ayaklanması vardı.

alp arslan,azerbaycan üzerinden urfayı kuşattı.ardından halep üzerine yürüdü.ardından dimeşk şehrini kuşatma altına aldı.

bizans cephesinde ise durum şöyleydi kafkaslarda peçeneklere karşı zaferler kazanan diogenes imparator oldu.anadolu'ya 3 sefer düzenledi 1068,1069 ve 1071.bu anadolu seferlerinin hiçbiri türk akınlarını durduramamıştır.ve sonuç olarak diogenes,al-i selçuk payi tahtına rey şehrine yürüme kararı almıştır.alp arslan da bunu durdurmak için dimeşk de bir mikta kuvvet bırakarak anadoluya bizansı engellemeye gitmiştir.

iki taraf içinde asker sayısı şöyledir:genel kabul görülen bizans ordusunun toplamı 100.000 civarıdır.arap kaynakları abartılıdır.ibn al -kalanisi:600.000,ibn al-azrak,imad al-din 300.000,ibn al-adim ve ibn al-aşir 200.000 olarak naklederler.

selçuklu ordusunun ise tahmini sayısı 15-20.000 civarıdır.bu sayının içinde alp arslan'ın 4.000 adet hassa askeri de vardır.ibn al-cavzi:20.000, ibn al-adim,ibn al-aşir 15.000,imad al-din 14.000, ibn munkiz 13.000 olarak nakleder.

bu 10.000 atlı süvariyle yardım ettik yalanı kürtlerin,kürt olarak kabul ettikleri ibn al esir,ibn halikan,ebul fida,ibn el ezrak gibi kaynaklarından hiçbirinde geçmez.

ve bu 1071 civarı tarihlerde türkler yani selçuklular savaş halindedir.oğuz akıncıları 1040 yılında diyarbakır şehrine saldırmışlardır.mervaniler kalelerine kapanmaktan başka bir şey yapapmışlardır.1067 yılında tuğrul bey diyarbakır üzerine 5000 kişilik bir ordu sevketmiş kürtler kalelerinden çıkıp karşılık verememişlerdir.

5.000 kişilik bir kuvvete bile karşı koyamayan ve üstüne üstlük türkler'in düşmanı olan kürtler niye türkler'e yardım etsin ? mantık olarak sayısal üstünlüğü elinde bulunduran bizans ile işbirliği içine girmesi söz konusudur.

mesela ibn el ezrak,kürt asıllıdır.savaşın en yakın tanıklarındandır.1117 yılında doğmuştur.iyi ihtimalle eserini 1150 yılında yazmıştır.ama kitabında ne kürdlerden ne de yardıma gelen kürd kuvvetlerinden söz etmez.

bizans kroniklerinde de alp arslan safında savaşan kürtlerden söz etmez.977-1077 tarihleri arası bizans tarihini yazan mikhail psellos savaştaki kuman-kıpçaklarından ve peçeneklerden dahi söz etmesine rağmen kürdlerden ve mervani beyliğinden tek kelime etmez.

dönemin güvenilir kaynaklarından ibn el esir'in el-kamilü fi-t tarih adlı kitabında malazgir savaşı 1-2 paragraf anlatılır ama kürdlerden ve mervani beyliğinden söz edilmez.

10.000 kürd savaşçısından bahseden kaynaktan biri sıbt el cevzi'dir.türk asıllıdır.1185 yılında doğmuştur.1256 yılında ölmüştür.hanbeli alimi ibnl cevzi'nin torunudur.daha sonraları rafızi olmuştur.öldüğünde şeyh muhyiddin es-sunisi'nin ölüm habrine ''rafızının tekiydi,allah rahmet eylemesin'' dediği rivayet olunur.ki bunu geçtim mirat'uz zaman adlı kitabı yazmıştır ve kendi ifadesine göre kitabı 42 cilttir ama eserin tam mevcut nushası elimizde yoktur veya abartılıdır.

malazgirtteki kürdlerden bahseden diğer bir isim:aybek ed-devaddari 1335 yılında doğmuştur.kenzu'd dürer ve cami el gurer adlı 8 ciltlik kitabı yazmıştır.1981 yılında eseri inceleyen salahaddin el-müneccid,devdarinin eseri hakkında şöyle der:''eser kültür yönünden zayıf,arapçası bozuk ve sokak dilidir.eserinde kullandığı başarılı fasıh cümleler ya ezberlediği şeyler ya da başka kitaplardan olduğu gibi aktardığı cümlelerdir.kitap baştan sona gramer hatalarıyla doludur.eser çağdaşları berzali,ibn kesir,zehebi,safedi,ibn el cezeri,ibn el şakir,el kutubi,ile kıyasladığımızda onların çok aşağısında olduğunu görüyoruz.başka eserlerden aldığı,alıntı yaptığı orijinalleri karşılaştırdığımızda çoğunun aslına uygun olmadığını gördük''

yani devdari,çok güvenilir bir kaynak değildir ve şüpheyle bakmamızda bir sakınca yoktur.ayrıca devdari,eserinde 10.000 kürd savaşçısı değil.türk,kürd vs diğer halklardan oluşmuş takriben 10.000 kişilik bir ordu diye bahsetmektedir.

kürdlerin malazgir savaşına katılmadığını gösteren başka bir kanıt ise mervaniler'in malazgir savaşı esnasında bizans ile 20 yıllık barış antlaşması imzalamış olmalarıdır.mervanilerin yani kürdler'in etrafı selçuklular,büveyhiler,araplar tarafından sarılıydı kısa bir tarih önce türkler ile savaşmışlardı ayrıca sayısal üstünlüğün bizans da olduğu bu savaşta ve barış antlaşması yaptığı bizans'a niye cephe alsın,selçukluların yanında savaşsın.

sonuca gelecek olursak,tarihi kaynaklar incelendğinde kürdlerin o dönemde türkler'in yanında bulunduğu mümkün gözükmüyor.bu sloganda kürdçüler'in her zamanki gibi tarihten olmamış olaylardan,kendilerine pay çıkarmalarından ve kahramanlık süsü vermelerinden başka bir şey değildir.
--spoiler--

atatürk'ün düşünceleriyle çelişen tiplerdir bunlar. şimdi atatürk'ün medeni bilgiler kitabında komünizm hakkında ne dediğine bakalım. (1952 yılına kadar menşeviklerin varlığı sebebiyle bolşevik adı sıkça kullanılırdı. daha sonrasında komünist adlandırılması daha yaygın hale geldi)

--spoiler--

"Bizim devlet örgütümüzde esas ilkelerimizi oluşturan demokrasi (...) bazı düşüncelerin hücumuna uğramaktadır.

1. Bolşevik düşüncesi
2. ihtilalci siyasi sendikalizm düşüncesi
3. Menfaatlerin temsili düşüncesi

Bu düşüncelerin demokrasi kavramına hücumunda ne kadar haksız olduklarını açıklayalım.

1. Bolşevik düşüncesinin Rusya'da uygulanan şekline bakalım. Bütün Rus milleti içinden, işçi, deniz ve kara kuvvetlerinden ibaret bir azınlık ekonomik esasına dayalı komünist partisi adı altında birleşerek bir diktatörlük yaratmışlardır. Amaçlarında milli değildirler. Kişisel hürriyet ve eşitsizlik tanımazlar. Halk egemenliğine saygıları yoktur. içeride, çoğunluğu zorla ve baskı ile düşüncelerine boyun eğmeye zorunlu tutarlar; dışarıda propaganda ve ihtilal örgütü ile bütün dünya milletlerine kendi ilkelerini yaymaya çalışırlar. Oysa hükumet oluşturulmasından amaç, özellikle kişisel hürriyetin sağlanmasıdır. Bolşevik hükumet şeklinde baskı öğesi görülmektedir. Bir topluma bir kısım insanların düşüncelerinin zorla, esir ve acizliğini yaşatmak şekline elbette ki akla uygun bir hükumet görüşüyle bakılmaz.

(...) işte bu sebeplerden dolayıdır ki biz, bu ve bundan önceki düşünceleri ülke ve milletimiz için uygun görmemekteyiz."

--spoiler--

botlarla yapıldığı için yapılan sansürlemedir. tabi şimdi dış güçler vs. muhabbeti yapıyordur aq tayfa. bir işinizin de nizamı, hukuku olsun amk.

Afrika'daki 54 ülkeyi saymazsak fena bir durum değildir.

tanıdığım bir ürologdan bu konuda ilginç bir tavsiye aldım. penisinize 1 hafta boyunca ısırgan otu sürüyorsunuz sabah ve akşam birer kez. 1 hafta sonunda libidonuz inanılmaz derecede düşüyor ve istediğiniz mastürbasyonsuz hayata başlıyorsunuz.

edit: üroloji dalgaya gelmez ahsbdbs

kuvvetle muhtemel yalan söylüyorlardır.

genetik kökeni orta asya olduğu düşünülen kan grubudur. asya ülkelerinde b aleli bulunma yüzdesi %20-30 arasında değişir. batı avrupa'ya doğru gittikçe bulunması iyice zorlaşır.

edit: bunu okuyup da cahil gibi sırf b pozitif olduğunuz için kendinizi orta asyalı yapmayın. ben b kan grubunun çıkış noktasının asya olduğunu belirttim. sadece 10 jenerasyon geriyi düşünsek bile bu gen size 1024 atanızdan birinden gelmiş olabilir ki çok daha gerileri düşündüğümüzde yüzbinlerce atayı düşünmek gerekir.

eseri türkçe'ye çevrilmemiş(diye biliyordum.) dönem tarih yazıcısı. isminden de anlaşılacağı üzere kendisi antalyalıdır.

eserini ingilizce olarak okuyan biri olarak söyleyebilirim ki kendi "dönemine göre" oldukça objektif kalarak yazmıştır.

edit: çevirisi varmış.
http://www.kitapyurdu.com/kitap/tarih/149189.html

saçmalıktan öte değildir.
görsel

mahalle yanar; orospu saçını tarar.

https://twitter.com/yenia...status/709076842565787648

https://www.youtube.com/watch?v=16PUqoV5a9c
https://www.youtube.com/watch?v=73-OpLWHX_s

edit: senin hoşuna gitmiyor diye ilber hoca aksini mi söyleseydi, lol. türkler islam'ı farslar'dan öğrenmiştir. bunu düşük zekalı bir kişi bile türkçedeki dini kelimelerin etimolojik kökenine bakıp tahmin edebilir. ayrıca 100.000 - 200.000 gibi sayılar bundan 1000 yıl öncesi için toplam dünya nüfusuna oranlayınca uçuk sayılardır. duble cehaletten öleceksiniz haberiniz yok.

edit: ben buraya tarih çevrelerince büyük bir saygı duyulan profesörün sözlerini koyabiliyorken karşı görüş iki üç kuru laftan fazlasını yazamıyor.

kafka'nın hayata dair eleştirisi olarak nitelendirebileceğimiz eseri. okurken bir gerilim hali içinde olunsa da josef k. ilk davasında belirttiği gibi "bunu sadece kendi davam için değil hepiniz için yapıyorum" der. burada aslında herkesin bu davadan muzdarip olduğunu, bu davanın kendi hayatlarımız olduğunun ilk işaretini verir. romanda bir diğer dikkat edilmesi gereken kısımsa katedralde bölümünde rahibin k.'ya en sonda söylediği "mahkeme senden hiçbir şey istemiyor. geldiğin zaman seni içine kabul ediyor, gittiğin zaman da seni hemen serbest bırakıyor." cümlesi olmalı. kendi davalarımızda yargılanmak istediğimiz sürece yargılandığımızı varsaymamız isteniyor. bu tamamen kendi davamızı ne ölçüde kafamıza taktığımıza bağlı bir durum. josef k.'nın ilk baştaki hali gibi mahkemeyi umursamadığımız sürece kendimizi sürüncemede bırakabiliriz ya da romandaki gibi zaman geçtikçe mahkemenin bir takıntı haline gelmesiyle hayatımızın her yerinde mahkemeyle ilgili bir şeyler bulabiliriz. bu da tamamen kişiye bağlı bir durum.

deadpool'un after credits sahnesini izleyenlerin bildiği üzere çıkacak filmdir. bu sefer karşımızda cable da olacak.

aşk daha çok çehov tarzı hikayeye benzer. mutlak bir sonucu olmayan, serim düğüm çözüm yerine sadece düğümden ibaret, duygunun fikri ezdiği bir şey.

türkçeye yeteri kadar hakim olamayan kişinin davranışıdır. çareyi başka dilde arıyorlar sonra.

herbokolog olmaya çalışırken hiçbir şey olamamış vasat troll. Ne zaman bir konu hakkında çarpıcı açıklamalar yapmaya çalışsa konusunun ehli kişiler tarafından madara edilip uğurlanır. Bu kadını gazeteci diye ciddi ciddi çalıştıranları anlamak zor.

görsel