bugün
- erdoğan'ın diploması yok24
- aykoliği tek yumrukla bayıltmak9
- sahurda ne yenmeli29
- fatsa da altın siyanür havuzunun taşması10
- ychp'nin 2018 de perinçek için imza toplaması10
- iftar çadırı kuyruğunda bekleyen ateist14
- muharrem ince62
- gurbetçiler oy kullanmasın diyen gerzek kemalikler18
- antep lahmacun vs urfa lahmacun9
- ben allahın elçisiyim9
- yavuz ağıralioğlu31
- kendi kendimin kedisiyim'in efsane güzelliği21
- 1 kg kıyma 280 tl19
- hakaret edene verilebilecek en iyi cevap25
- bodrum vs marmaris12
- ekşi sözlük ten uludağ sözlük'e göçen yakışıklılar8
- uludağsözlük iftar buluşması8
- 23 yaşında evlenmek19
- artık en tepe değerimiz türklük olmalıdır10
- gökhan zan11
- togg12
- elin oğlu diplomana değil yaptığın pilava bakar19
- anın görüntüsü11
- nesli tükenmiş leziz hayvanlar8
- ramazan dolayısıyla kapalıyız9
- lubunya 0219
- ekonomi iyi diyenlere13
- dalin kullanan sözlük erkeği19
- mısır'ın tr ile normalleşme için şartları15
- deprem9
- sahurdayız uludağ sözlük25
- habakkuk15
- maarem'in sadece 27 bin imza toplaması16
- oruçlular görmesin11
- camide gusül abdesti almak8
- 2023 ramazan ının ilk dayağı14
- müslüman olan hiçbir ülkenin gelişmemiş olması23
- gelecekte beklenen icadlar13
- üstteki yazar hakkındaki varsayımlarınız26
- gecenin şarkısı9
- annenin garip lafları18
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun9
- ramazan ayında içki içmek9
- olgun düşünme yaşının 27 den sonra başlaması9
- fenerliler bir baksın16
- kurduğumuz masada bize pusu kuruldu11
- kocası buruşuk gömlek giyen kadın10
- beşiktaş9
- olası millet ittifakı hükumetinin ömrü13
- ben bu yazıyı sana yazdım9


entry'ler (3335)
Black Mirror 4.sezon 6.bölüme konu olmuş, geleceğin teknolojisi. Umarım gerçekleşmez.
Bu korku insanın özgürlüğüne indirilmiş en büyük darbe. Ne zaman akla gelen insanın keşke hiç dünyaya gelmeyeydim dediği olur. Hayatın şüphesiz en acı tarafı, yaşamın en acı biberi, bir kere geldik bu dünyaya ya ilk biz yiyeceğiz o biberi yahut bizi sevenler.
Bu korkunun temelinde bağlanmışlık alışkanlığı var, onlara sıkı sıkıya bağlandığımız için öyle. Yoksa mesela komşunun kocası öldüğünde de üzülürüz ama evdeki bir birey öldüğünde arasındaki üzüntü farkı, acı hissi kıyaslanamaz bile. O halde şu sonuç çıkar: ne kadar bağlanırsan o kadar üzülürsün! Bu da şu demektir => acı çekmek istemiyorsan elindekiler dışında başka kimseye bağlanma, yalnız ve mesafeli ol. Bağlanmak demek tüm bunların sonucunda acı demektir ve bu da dolaylı olarak özgürlüğe indirilmiş darbedir. Dikkatli olunur
rsa özgürlüğün insan yaşamının en kutsal değerlerinin başında geldiği görülür, özgürlük öyle bir şeydir ki ona ters düşenler muhakkak ınsan sağlığına ve mutluluğuna da ters düşer. Daha özgür bir yaşam için ölçülü yaklaşmak, elindekilerin kıymetini bilmek ve yeni gemilere yelken açmamak ve kesinlikle evlenip aile kurmamak olmazsa olmazlardandır.
Bu korkunun temelinde bağlanmışlık alışkanlığı var, onlara sıkı sıkıya bağlandığımız için öyle. Yoksa mesela komşunun kocası öldüğünde de üzülürüz ama evdeki bir birey öldüğünde arasındaki üzüntü farkı, acı hissi kıyaslanamaz bile. O halde şu sonuç çıkar: ne kadar bağlanırsan o kadar üzülürsün! Bu da şu demektir => acı çekmek istemiyorsan elindekiler dışında başka kimseye bağlanma, yalnız ve mesafeli ol. Bağlanmak demek tüm bunların sonucunda acı demektir ve bu da dolaylı olarak özgürlüğe indirilmiş darbedir. Dikkatli olunur
rsa özgürlüğün insan yaşamının en kutsal değerlerinin başında geldiği görülür, özgürlük öyle bir şeydir ki ona ters düşenler muhakkak ınsan sağlığına ve mutluluğuna da ters düşer. Daha özgür bir yaşam için ölçülü yaklaşmak, elindekilerin kıymetini bilmek ve yeni gemilere yelken açmamak ve kesinlikle evlenip aile kurmamak olmazsa olmazlardandır.
Kulüp olsa şu ilk 11 ile oynatılası listedir:
Leibniz
Engels
Karl Marx
Hegel
Husserl
Goethe
Kant
Jacpers
Heiddger
Schopenhaur
Friedrich Wilhelm Nietzsche.
Teknik direktör: Albert Einstein
Kulüp başkanı: Adolf Hitler
Leibniz
Engels
Karl Marx
Hegel
Husserl
Goethe
Kant
Jacpers
Heiddger
Schopenhaur
Friedrich Wilhelm Nietzsche.
Teknik direktör: Albert Einstein
Kulüp başkanı: Adolf Hitler
Bir öldü, bin dirildi. Mustafa Kemal'i ölümsüz yapan, şahsının yüceliği yahut yüce bir varlığın torpil yapması değil; evresele, tüm zamanlara hitap eden icraatlar yapmasıdır. "bir gün bilimle ters düşersem bilimi seçin" diyen bir adam, güzel bir adamdır vesselam.
Bazı animeler Bağımlılık yapacak kalitede ve derinlikli psikolojik kurguda olduklarından dolayı izleyenlerinde kafa yaptığı doğrudur.
(bkz: shingeki no kyojin)
(bkz: Death note)
(bkz: steins gate)
(bkz: welcome to the nhk)
(bkz: elfen lied)
(bkz: serial experiments lain)
(bkz: monster)
(bkz: shingeki no kyojin)
(bkz: Death note)
(bkz: steins gate)
(bkz: welcome to the nhk)
(bkz: elfen lied)
(bkz: serial experiments lain)
(bkz: monster)
işin ilginci dişi canlılar içinde çapları bakımından insandan daha büyük göğüslere sahip bir dişi tür yok bildiğim kadarıyla. Sırf bu bile göğüslerinin ne kadar değerli mücevherler olduğunu anlatmaya yeter. Ayrıca kadın kalçası ile kadın göğüsleri arasındaki benzerlik ve erkeğin ikisinden de tahrik olması da işin başka bir yanı.
Erkeğin memeden tahrik olmasının asıl nedeni üreme istencidir. Erkeğin bilinçaltı meydana gelecek bebeği daha iri memeye sahip dişinin daha sağlıklı ve bol besleyebileceği yönünde çalışır. Bu çağrışım erkeğin bilinçaltındaki üreme güdüsünü uyarır ve bu da erkeğe cinsel olarak uyarılma şeklinde döner... Her şeyin başı üreme ve varolma içgüdüsüdür.
Erkeğin memeden tahrik olmasının asıl nedeni üreme istencidir. Erkeğin bilinçaltı meydana gelecek bebeği daha iri memeye sahip dişinin daha sağlıklı ve bol besleyebileceği yönünde çalışır. Bu çağrışım erkeğin bilinçaltındaki üreme güdüsünü uyarır ve bu da erkeğe cinsel olarak uyarılma şeklinde döner... Her şeyin başı üreme ve varolma içgüdüsüdür.
Anadolu'daki islam x10ılımlı islamdır, kitabına uygun değildir ve teorik olarak yanlış anlatılmaktadır. Esasında anadolu islamının bu denli orijinalinden kopuk olmasında hem eski türk inanç ve geleneklerinin sentezi ve bu sentezlerden doğan alevi-bektaşi inançlarının etkisi hem de konumu itibariyle avrupa'nın eşiğinde olmanın ve dolaylı olarak yaşam tarzı ve kültür olarak Avrupa'dan da etkilenmiş olmanın etkisi büyüktür.
Resmi devlet ya da coğrafya bakımından Gerçek islam şu an dünyada tam olarak uygulanamıyor olsa bile en yakını Suudi Arabistan islam'ıdır denilebilir. Ki Suudi Arabistan islam'ı bile aslına göre çok fazla ılımlaşmıştır. Varın siz düşünün kitabına harfi harfine uyulmuş hakiki islam'ı. Gerçek islamda kadınların sosyal yaşamda yeri hemen hemen yoktur, olsa bile nefes alabileceği miktarda sadece burun kısmı açık kalır, göz bölgesinde bile saydam perde söz konusudur. Gerçek islamda "ne olursan ol gel!" diye bir hoşgörü asla ama asla söz konusu değildir. Müslüman olmayanlarla, Hristiyan ve yahudilerle tek kelime konuşmak bile gerçek islam'ın kuralına aykırıdır, kim itiraz edebilir ki?.. Gerçek islam'da dinde zorlama yoktur diye de bir şey yoktur. O zorlama muhabbetti islam'a hiç girmemiş olan gayrimüslimler içindir, ki onlara bile şeriat ile yönetilen ülkede birçok zorluklar, ekonomik adaletsizliğe dayalı vergiler söz konusudur, ki pes edip islam'a geçsinler diye. Lakin konu bu deği, gerçek islam'da dinde zorlama vardır. Ailesi müslüman diye otomatik olarak doğuştan müslüman sayılan birisinin yahut sonradan müslüman olan birisinin örneğin namaz kılmama gibi bir lüksü söz konusu değildir. En ılımlı mezhepte bile (Hanefi) namaz kılmayan müslümanın cezası önce uyarı, sonra pes edene kadar dayak ve hapistir, toplumsal afarozdur. Maliki, şafii, hanbeli gibi mezheplere göreyse tembellik nedeniyle namaz kılmayan müslüman önce uyarılır ardından eğer namaza dönmezse öldürülür, hiç acıması yoktur bu işlerin. Hayati bir mesele olduğu için öyle keyfi kanunlar da değildir bunlar, bu konuyla alakalı yüzlerce binlerce sağlam kaynağı önünüze serebilir adamlar gıkını çıkaramazsın.
Gerçek islamda elbette dinden çıkmanın cezası da en ılımlı mezhepler de dahil olmak üzere ölümdür, dinin içinde zorlama olduğu gibi dışarı çıkmana da izin vermezler. Eğer müslüman bir ailede doğduysan seçme şansın da yoktur, böylesine bir korku imparatorluğu üzerine kuruludur işte şeriat düzeni, öyle ki insan şeriatın esareti altında köle gibi yaşayacağına kuru toprağın altında hür şekilde ölü olmayı yeğler bir müddet sonra...
Velhasılıkelam bunlar başlıca akla gelen örneklerden bazılarıdır. Sorgulamak isteyenlere gerçek islam'ı iyice araştırmaları, toplumun ve çevresinin etkisi altında kararlar vermek (verdiğini sanmak) yerine kendi hür iradeleriyle karar vermeleri tavsiye edilir. islam'ı asla sorgulamamış lâkin yaşam tarzı olarak batılı kültürü benimsemiş arkadaşlar da da kendilerini mutlu eden bu alışkanlığı sürdürmeye devam edebilirler, çünkü ülkede şimdilik aslına uygun sert islamist hareket olmadığı için insanlar özgür yaşamaya alıştı ve dinin özgürlükleri kısıtlayan özelliklerinden bihaber olarak yetiştiği için dinini sorgulama gereği duymadı. Üstüne anadolu türk islam sentezi, yunuslar, mevlanalar, ne olursan ol geller filan da eklenince işin tuzu biberi oldu, gerçeğinden oldukça kopmuş bu sentez inancı gerçek inanç olarak algıladılar ve işin ironik kısmı, gerçek inancı da "bu gerçek islam değil" diye yorumladılar kitabına kuralına bakmadan. işte böylesi trajikomik bir karmaşıklık söz konusu bu coğrafyada. Bugün din nüfusu sayılsa gerçekten de yüzde 99, en kötü ihtimalle yüzde 95-96 islam çıkar. Ammavelakin katı şeriat kanunlarını yani gerçek islam'ı söz konusu kılan bir oylama olsa bunu kabul edenler yüzde 25'i belki geçer, büyük ihtimalle onun bile çok altında kalır...
Resmi devlet ya da coğrafya bakımından Gerçek islam şu an dünyada tam olarak uygulanamıyor olsa bile en yakını Suudi Arabistan islam'ıdır denilebilir. Ki Suudi Arabistan islam'ı bile aslına göre çok fazla ılımlaşmıştır. Varın siz düşünün kitabına harfi harfine uyulmuş hakiki islam'ı. Gerçek islamda kadınların sosyal yaşamda yeri hemen hemen yoktur, olsa bile nefes alabileceği miktarda sadece burun kısmı açık kalır, göz bölgesinde bile saydam perde söz konusudur. Gerçek islamda "ne olursan ol gel!" diye bir hoşgörü asla ama asla söz konusu değildir. Müslüman olmayanlarla, Hristiyan ve yahudilerle tek kelime konuşmak bile gerçek islam'ın kuralına aykırıdır, kim itiraz edebilir ki?.. Gerçek islam'da dinde zorlama yoktur diye de bir şey yoktur. O zorlama muhabbetti islam'a hiç girmemiş olan gayrimüslimler içindir, ki onlara bile şeriat ile yönetilen ülkede birçok zorluklar, ekonomik adaletsizliğe dayalı vergiler söz konusudur, ki pes edip islam'a geçsinler diye. Lakin konu bu deği, gerçek islam'da dinde zorlama vardır. Ailesi müslüman diye otomatik olarak doğuştan müslüman sayılan birisinin yahut sonradan müslüman olan birisinin örneğin namaz kılmama gibi bir lüksü söz konusu değildir. En ılımlı mezhepte bile (Hanefi) namaz kılmayan müslümanın cezası önce uyarı, sonra pes edene kadar dayak ve hapistir, toplumsal afarozdur. Maliki, şafii, hanbeli gibi mezheplere göreyse tembellik nedeniyle namaz kılmayan müslüman önce uyarılır ardından eğer namaza dönmezse öldürülür, hiç acıması yoktur bu işlerin. Hayati bir mesele olduğu için öyle keyfi kanunlar da değildir bunlar, bu konuyla alakalı yüzlerce binlerce sağlam kaynağı önünüze serebilir adamlar gıkını çıkaramazsın.
Gerçek islamda elbette dinden çıkmanın cezası da en ılımlı mezhepler de dahil olmak üzere ölümdür, dinin içinde zorlama olduğu gibi dışarı çıkmana da izin vermezler. Eğer müslüman bir ailede doğduysan seçme şansın da yoktur, böylesine bir korku imparatorluğu üzerine kuruludur işte şeriat düzeni, öyle ki insan şeriatın esareti altında köle gibi yaşayacağına kuru toprağın altında hür şekilde ölü olmayı yeğler bir müddet sonra...
Velhasılıkelam bunlar başlıca akla gelen örneklerden bazılarıdır. Sorgulamak isteyenlere gerçek islam'ı iyice araştırmaları, toplumun ve çevresinin etkisi altında kararlar vermek (verdiğini sanmak) yerine kendi hür iradeleriyle karar vermeleri tavsiye edilir. islam'ı asla sorgulamamış lâkin yaşam tarzı olarak batılı kültürü benimsemiş arkadaşlar da da kendilerini mutlu eden bu alışkanlığı sürdürmeye devam edebilirler, çünkü ülkede şimdilik aslına uygun sert islamist hareket olmadığı için insanlar özgür yaşamaya alıştı ve dinin özgürlükleri kısıtlayan özelliklerinden bihaber olarak yetiştiği için dinini sorgulama gereği duymadı. Üstüne anadolu türk islam sentezi, yunuslar, mevlanalar, ne olursan ol geller filan da eklenince işin tuzu biberi oldu, gerçeğinden oldukça kopmuş bu sentez inancı gerçek inanç olarak algıladılar ve işin ironik kısmı, gerçek inancı da "bu gerçek islam değil" diye yorumladılar kitabına kuralına bakmadan. işte böylesi trajikomik bir karmaşıklık söz konusu bu coğrafyada. Bugün din nüfusu sayılsa gerçekten de yüzde 99, en kötü ihtimalle yüzde 95-96 islam çıkar. Ammavelakin katı şeriat kanunlarını yani gerçek islam'ı söz konusu kılan bir oylama olsa bunu kabul edenler yüzde 25'i belki geçer, büyük ihtimalle onun bile çok altında kalır...
Bazen şarkılar daha iyi anlatır kimilerini...
"Ben bu dünyaya bir türlü alışamadım
Bu yüzden insan içine karışamadım
Bana mı sordunuz adımı koyarken
Bir küstüm bir daha barışamadım
Uyumlu faniler bana uyumsuz derler
Delirttiniz beni ey ehven-i şerler
Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler
Garanti muhabbetlere yılışamadım
Sürüden ayrılanları kurtlar yer
Arkanı sağlama al ey akıllı beşer
Ben çatlarım kurallara uyarsam eğer
Ruhumu şeytanla bölüşemedim
Herkesin münasip bir dayısı var
E insanoğlu bu iyisi, ayısı var
Benim zarar bildiğim elaleme kar
Adamını bulup da uyuşamadım
Ben seni de sevmedim adem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem"
(bkz: Sezen Aksu)
"Ben bu dünyaya bir türlü alışamadım
Bu yüzden insan içine karışamadım
Bana mı sordunuz adımı koyarken
Bir küstüm bir daha barışamadım
Uyumlu faniler bana uyumsuz derler
Delirttiniz beni ey ehven-i şerler
Uzlaşırsam namerdim ateşe verseler
Garanti muhabbetlere yılışamadım
Sürüden ayrılanları kurtlar yer
Arkanı sağlama al ey akıllı beşer
Ben çatlarım kurallara uyarsam eğer
Ruhumu şeytanla bölüşemedim
Herkesin münasip bir dayısı var
E insanoğlu bu iyisi, ayısı var
Benim zarar bildiğim elaleme kar
Adamını bulup da uyuşamadım
Ben seni de sevmedim adem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem"
(bkz: Sezen Aksu)
Göreceğiz çocuklar, karanlık günler göreceğiz. Kap-kar-an-lık...
Süreceğiz çocuklar, motorları cenaze alaylarına süreceğiz. Kederli cezanelere...
Sürüneceğiz çocuklar, mapushane duvarlarında sürüneceğiz. Duvarları buz...
Bir bir düşeceğiz çocuklar, kimimiz veremden, kimimiz işkenceden. Kan kusarak...
Çökecekler çocuklar, karanlık ışıklarıyla bir felç misali çökecekler.
Nefes alamayacağız çocuklar. Nefese vereceğiz hürriyetlerimizi, hürriyetler ki nefesi nefes yapan...
Hep kötüler kazanacak çocuklar, unutun güzel günleri. Hep cehalet hüküm sürecek kana susamış topraklarda.
Göreceğiz çocuklar, kapkaranlık günler göreceğiz! ***
Süreceğiz çocuklar, motorları cenaze alaylarına süreceğiz. Kederli cezanelere...
Sürüneceğiz çocuklar, mapushane duvarlarında sürüneceğiz. Duvarları buz...
Bir bir düşeceğiz çocuklar, kimimiz veremden, kimimiz işkenceden. Kan kusarak...
Çökecekler çocuklar, karanlık ışıklarıyla bir felç misali çökecekler.
Nefes alamayacağız çocuklar. Nefese vereceğiz hürriyetlerimizi, hürriyetler ki nefesi nefes yapan...
Hep kötüler kazanacak çocuklar, unutun güzel günleri. Hep cehalet hüküm sürecek kana susamış topraklarda.
Göreceğiz çocuklar, kapkaranlık günler göreceğiz! ***
Biliyorsunuz artık kpss'nin içine ettiler. Emeğinin hakkıyla sınavı kazananlar Değil torpili olanlar, reisçi olanlar alınıyor artık memuriyete, eskiden de bu olay vardı ama artık mülakatın gelmesiyle adeta kanun hâlini aldı bu torpil ve adam kayırıcılık.
Hükümetin bu nispeten adil bir sistem olan üniversite sınavlarının adilliğine de rahatsız olduğu bir gerçek. istiyorlar ki eğitim sistemini içten çökertelim, çünkü eğitim seviyesi yükseldikçe oylarının düştüğünü biliyorlar. Bu yüzden zaten ufaktan ufağa akademisyenleri biçmeye başladılar, eminim sınav sistemine de temelli bir el atarak ufacık kalmış olan adilliği ortadan kaldırıp rahat bir nefes alacaklardır. Bakarsın üniversiteye girişte mülakat benzeri ikinci bir aşama getirirler, olmadı sonuçlara müdahale edip sıralamalara kendi adamlarının çocuklarını koyarlar, bir şeyler yaparlar işte her şey beklenir bunlardan.
Bu bakımdan eğer iş işten çoktan geçmediyse Belki son gerçek üniversite sınavı olacaktır bu yıl. bu sene üniversiteye giriş olayını son bir şans olarak değerlendirmek gerekir, mezuna kalmayı düşünenler iki kere düşünsün.
Hükümetin bu nispeten adil bir sistem olan üniversite sınavlarının adilliğine de rahatsız olduğu bir gerçek. istiyorlar ki eğitim sistemini içten çökertelim, çünkü eğitim seviyesi yükseldikçe oylarının düştüğünü biliyorlar. Bu yüzden zaten ufaktan ufağa akademisyenleri biçmeye başladılar, eminim sınav sistemine de temelli bir el atarak ufacık kalmış olan adilliği ortadan kaldırıp rahat bir nefes alacaklardır. Bakarsın üniversiteye girişte mülakat benzeri ikinci bir aşama getirirler, olmadı sonuçlara müdahale edip sıralamalara kendi adamlarının çocuklarını koyarlar, bir şeyler yaparlar işte her şey beklenir bunlardan.
Bu bakımdan eğer iş işten çoktan geçmediyse Belki son gerçek üniversite sınavı olacaktır bu yıl. bu sene üniversiteye giriş olayını son bir şans olarak değerlendirmek gerekir, mezuna kalmayı düşünenler iki kere düşünsün.
Mesela reis'e muhalif olma durumları gibi.
"Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?"
(bkz: ömer Hayyam)
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.
Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?"
(bkz: ömer Hayyam)
2009'lu yıllardan önce değeri olan güzel bir şeydi, günümüzde ise facebookta yayınlama egosu sayesinde şahsımda nefret uyandıran eylem haline geldi.
Etkileyici, insanın içine burkan, aynı zamanda Ovarrated olan güzel bir romandır.
En büyük hayal ve arzum geçmişe ya da geleceğe gidebilmek,ama geçmiş daha bir başka çünkü rüyamda tecrübe ettim o hissi. Çok değil mesela 2007'ye gidebilsem, yahut 97'ye, 85'e... Geleceğe gitmek dünyadan fersah fersah geride olmak demektir, geçmişe gitmek ise tam tersi. Yaşanmış zamanı yeniden yaşamak, bambaşka bir şey. O kadar arzuluyorum ki bunu. Üstelik çok şükür sevdiklerimi henüz kaybetmemiş olmama rağmen. Peki ya onları da kaybedince? Bu sefer bu geçmişe gitme arzusu çıldırma noktasına ulaşmayacak mı? işte böyle düşününce de şimdiki zamanın, henüz kaybetmemiş olduklarımın değerini bin kat daha anlıyorum, içim burkuluyor...
5-6 sene önce yaptım böyle bir hata, nasılsın sorusuna iyiyim diye cevap verip konuyu kapattı, bahane amaçlı sorduğum ödev sorusuna cevap verdi o kadar. O gün bugündür kadın erkek ilişkilerine küstüm, inancımı kaybettim ve nefret eder oldum.** *
Siz siz olun eğer size karşı olumlu bir tutumu olduğundan emin değilseniz sakın ilk mesajı atmayın, demeyeceğim. Çünkü herkes ben değil sonuçta!?
Siz siz olun eğer size karşı olumlu bir tutumu olduğundan emin değilseniz sakın ilk mesajı atmayın, demeyeceğim. Çünkü herkes ben değil sonuçta!?
Yorgun bir günün ardından yolda yürürken hafif esen ve okşayıcı etki bırakan rüzgarın yüzünüze vurduğu o andır.
Paraya değil güce tapar. Modern dünyada güç ile para kavramları hemen hemen aynı anlama gelmeye başladı, eskiden de böyleydi ama artık çok daha öyle. Bu da doğada fiziksel olarak zayıf bulunan ve doğası gereği güce karşı engellenemez bir ilgisi olan dişi insanın (zira kendisini ve üreme içgüdüsüyle annelik içgüdüsünün getirdiği yavrularını koruma, yaşatma güdüsü kaçınılmaz olarak dişinin kollabileceği, güvende hissedeceği limanları tercih etmesine içgüdüsel olarak yol açar) önceliğini para yaptı. Paradan sonra da fiziksel güç, kas gücü gelir kadınları en fazla etkileyen unsur olarak...