bugün

bir kaç öğrencinin bir araya gelip açtığı ilim irfan yuvası.
normal evlerdir .
sizden sorumlu olan hocanın cin taklidi yaparak sizi korkutması nekadar normalse okadar... **
(bkz: hazzetmedigim ortamlar)
bugün 7 kıtada at koşturan yağız türk delikanlılarının yetiştikleri evlerdir. benim şahit olduklarımda sefalet hakimdi. yerlerde oturup yemek yenirdi, halılar kırış buruş, oturacak sandalye yoktu. ama kardeşlik hat safhadaydı. duvarlarında türk bayrakları asılır, osmanlı tuğralarına rastlanırdı. kıçıkırık teyplerde ya ilahi ya da mehter marşları çalardı. siyaset konuşulmazdı.
genelde yedi ila sekiz kişinin aynı evde kaldığı öğrencilerin kendi masraflarını genelde kendilerinin karşıladığı çok fakir olanları fem desteklide olsa okadar olur akşam ezanı giriş saati olan evlerdir.
zamanla amacından saptıkları düşünülen, ama hala ilk amaçlarının arkasında at koşturan süvarilerin yetiştirildiği büyük bir dönüşüm sistemi.

sanılanın aksine gayet organize ve kaliteli hizmet vermektedirler. belirli koşulları olmasa, türkiye'de bir öğrencinin kalabileceği en nezih ortamları vaad ederler. lakin, işte, gelin görün ki hala ilk amaçlarının peşinde at koşturduklarından mütevellit, uzak durmak gerekir.

bir zaman olacak ki, insanlar varolan amaçlarının altında başka bir amaç saklamayacaklar; açık açık davranacaklar. işte o zamanlar, eğer ışık evleri yine var olursa, bu sefer ışık, çeşitli vaizlerin şakıdığı teyplerden değil, evlerin içindeki kur'an-ı kerim'lerden, ibadet nuru ile dolmuş yüzlerden parlayacaktır.

sorun kimdedir konusunda bir yargıçlık yapmak her ne kadar mümkün olmasa da, sanırım sorun vatanını dış mihraklardan yeteri kadar korumayan türk milletindedir.

sanrılar ne denli doğrudur bilinemez elbette.
meçhul evler olarak da bilinen evler.
tamamiyle kendilerini ilim adamı yetiştirmeye adamış gönül insanlarının desteğiyle bugüne kadar adından bahsettirip varlığını tüm çevrelere ıspatlamış ilim,irfanyuvalarıdır.
amerikaya hizmet etmek gibi aşağılık bir suçlamayla karşılaşan antiemperyalist gençlerle dolu olan evlerdir. bu antiemperyalist gençlerin okudukları gazete ve dergiler abd'ye uşaklık etmez, abd nin terorist diye hitap ettiği insanlara bu hitabı kullanmaz, israil terorist devletini boka sokar çıkarır. ama ne ilginçtir ki gazete ve dergilerinde tek kelime abd destekçliği kokmayan bu insanlar abd cilikle suçlanır. tek bir isbat lazım bir tezin doğruluğunu kanıtlamak için.
(bkz: siyah ısık)
hayatında tek defa zaman gazetesini, aksiyon dergisini eline almamış kişilerin kaynaksız yorumlarıyla karalanamayacak evlerdir. bu mecmualar ne 11 eylül öncesi ne 11 eylül sonrası abd nin tek hareketini desteklememmiştir. aksine kösteklemiş ve de türkiyede başka gazetelerde bulunmayan makaleler ayınlayarak bizzat amerikalı olup amerika karşıtı insanların yazılarını yayınlamıştır. şimdi ek bir link veya isbat lazım!!! hadi bir tane. ha hatırlatayım yeri gelmişken türkiyenin ilk internet gazetesi olan zaman-tesadüftür interneteteki ilk gazete de bu evlerden çıktı- çktığı günden beri sayılarını internette bulundurur. hadi bulun çıkarın da ben de size haklısınız deyim...
(bkz: kaç volt)
çoğu kişinin at gözlüğünü çıkarmadan baktığı,her güzel oluşum içinde olduğu gibi bu oluşum içinde de zayıf halkaların olduğu ancak olabildiğince bunlardan en kısa sürede kurtulan,kurtuluş savaşında kaybettiğimiz miliyetçiliğimizin bence temeli olan imanlı gençleri tekrar yetiştirmeyi kendine amaç edinmiş bir oluşum..
(bkz: ekrem dumanli)
Fethulah Hoca denen nadide şahsiyet ve ahalisinin gencecik üniversite öğrencilerine yardım edebilmek amacıyla gayet iyi niyetli bir tavır sergileyerek açtıkları ilim irfan yuvalarıdır.
evlerinin önünden bir kız geçtiğini gördüklerinde hemen perdelerini kapatan tuhaf insanların bulunduğu sözde huzur dolu evler.

ben gördüm bunu, ne derseniz deyin.
beyin yıkama ve devletin önemli kademelerine cemaaten birey sokma evleri..
orta okul yıllarına dayanır bu evlerle tanışıklığımız. güzel günler de yaşamıştık o yıllar. ama lise yıllarında irtibatımız bir şekilde kopmuştu.

lisedeyse yeni arkadaşlıklarla beraber başka başka yerlerin de havasını soluma imkanı bulmuştuk. o arkadaşlardan iki tanesi bizi üniversiteli abilerinin yanına davet ediyordu. başlangıçta kabul etmesek de ısrarlara dayanamayıp gitmiştik.

bir apartmanın giriş katıydı gittiğimiz mekan. ilk dikkatimizi çekense girişteki yılmaz güney posteriydi. duvarlarda che posterleri, o zaman tanımadığımız karl marx posterleri... abi bizi hoş karşılamıştı, oturmuştuk. sonra erhan' a - erhan bizi oraya davet eden arkadaşlardan bir tanesi- nasıl olduğunu sordu. naber demişti erhan' a. samimiydi. bizi şaşırtansa erhan' ın cevabı olmuştu.
"iyiyim senden naber" di cevap. adını tam hatırlamadığım birini sordu abi. s.ktir et onu demişti erhan.

ışık evlerinde hiç karşılaşmadığımız bir durumdu bu. abilerle muhabbet ederken siz diye hitap ederdik abilerimize. yanlarında küfür etmezdik, aile büyüklerimizin yanında kelimelerimize dikkat ettiğimiz gibi onların yanında da dikkatli olurduk.

daha sonra abi bize çay ikram etmişti. ışık evlerinin de vazgeçilmeziydi çay. çayını yudumlarken sigara içmeye başladı ve bize de uzatmıştı.

biz kendi abilerimizde böyle bir şey görmemiştik. değil bize sigara ikram ettiklerine, biz onların sigara içtiklerine bile şahit olmadik.

biraz daha muhabbet ettikten sonra ayrıldık biz, erhan' lar kalmışlardı. iyi bir tecrübe olmuştu bu bize. artık sizin beyninizi yıkamışlar dediklerinde yıkayanlardan allah razı olsun diyebilmemizi sağlamıştı bu.

abilerimiz bazı şeyleri fark etmemize vesile olmuşlardı. bunun yanında bize ders de veriyorlardı hiç bir maddi karşılık beklemeden ama onlar bize ders vererek o karşılığı aldıklarına inanıyorlardı...
rahibe görmeyenlerin bile atıp tuttuğu sözlük konusudur.
evlerinde gerçekten umdukları değerlerde, dürüst ve vatana millete hayırlı insanların yetiştiğini sanan insanların açtıkları evlerdir. ibadet şarttır ve kendilerine ait kuralları vardır. yalnız sorun şudur ki, nadiren bu evlerde yalnız kalan öğrencilerin ne yaptıklarını,lap toplarında nasıl filmler izlediklerini de bilmememektedirler.
"ders çalışacaz" denilerek davet edilmişliği olanın çok olduğu ama ülker bisküvi ile çay eşlinde konunun ister istemez veya sadece isteyerek siyasete dönüştüğü yer.

ama burada komunizmin anlatılacağını sanarak gitmek de bir o kadar alıklık olur.
-ya sorma lucescu da muazzam bir takım yaratmış shaktar'da. adamın kadrini bilemedik.

+mübarek o ne biçim kelime. yaratmak sadece allah'a mahsustur.

-pekin.
adı ışık olan ancak karanlık bir gelecek barındıran yapılardır.
maklube evleridir!...
kimsenin zorla alınmadığı evlerdir, o eve giren ibadetini yapmayacaksa, islam hizmetinde bulunmayacaksa, hocaefendinin vaazlarını dinlemeyecek, abilere de siz diye hitap etmeyecekse her zaman için siktirip gitme özgürlüğüne sahiptir. ben kendimden biliyorumdan ziyade ben kendimi bildiğim için hiç kalmamışımdır bu evlerde, ama kalana da laf etmem, saygı duyarım. kimsenin kimseyi zorla tutup kaldırmadığı bir yer eğer ayda 100 ytl ye geçinme imkanı verecekse anadolu çocuğuna o anadolu çocuğu da kalıyorsa oraya uyum sağlamalıdır. sağlamayacaksa da çıkar gider lafını da etmez.
donu belinden düşen ve kız arkadaşıyla arka sırada hiç çekinmeden sevişebilen bir lise arkadaşım grup başı idi bu evde.kendisini her gördüğüm de dünyanın en tutarlı insanı olduğundan,seçtiği yolun güzelliklerinden ve bu yolda çekilen çilenin kutsallığından bahsetmiş idim.*
güncel Önemli Başlıklar