bugün

jack nicholsunın oynadığı wolf ve tarık akanın oynadığı kuduz filmi.
yazarlarda küçük yaşta büyük bir korku yaratmış olaylardır.
7 yaşlarındayken, Mahalledeki kireç kuyusuna düşmüştüm. Gözlerimi açtığımda kendimi etrafı kapalı bir evin içindeki olukta, beni yıkarlarken buldum. Mahalleden üç tane kadın beni güzelce yıkayıp, Üzerime yeni kıyafetler giydirip eve yolladılar. Eve gittiğimde hiçbir şey olmamış gibi sofraya oturup mantımı yedim. Kimse de demiyor ki bu çocugun üstündeki kıyafetler nerden geldi. Bu kılık ne böyle, Ulan kimsenin dikkatini de çekmemeşim amk, ben de ona yanarım. Bu olayı da kimseye anlatmadım. Nasipte, burda anlatmak varmış.
Okuma-yazma döneminde olmadığım için programın adını hatırlamıyorum. Geceye doğru bir sihirbaz çıkardı, yüzü dahil simsiyah bir kostümle birlikte ve ben o halk arasındaki (bkz: karabasan) ı o sihirbaz sanardım. Geceleri rüyama hala bu sihirbaz abimiz giriyor.
Pazarda cüzdanını çaldıran bir kadın beni hırsız sanıp yakalamıştı. Pazarcı olan dedeme poşet satın almış, yetiştirmek için koşturuyordum. Poşet bitmişti. Pazarcılar dedemi tanıdıklarını, öyle bir şey asla yapmayacağımı söylemişlerdi de kadın öyle yakamı bırakmıştı.
küçükken müstakil evimizde "dam" da civcivlerle oynarken civcivi yakalayım diye onunla beraber damdan aşşağı kuma düşmüştüm,kolumu kırmıştım,alnım yarılmıştı,burnuda ki kemik kırılmıştı,işin tuhaf ve korkunç tarafı civcivin üstüne düştüğüm için ezmiştim hayvancağızı, tramva olayı da o gün başladı.o gün bugündür asla civcive elleyemem,ellemeyi bıraktım yanında geçemiyorum.

allah affetsin...
Ramazan davulcusu.

Küçükken sesini iki sokak öteden duyup uyanırdım, annemlerin yanına koşardım,saklanırdım. Orta okula kadar falan hiç bakmaya cesaret edemedim o davulculara. Abim bakardı gel bak derdi korkardım.Evimizin önüne gelip çaldığında ise ağlamaya başlardım. Ramazan günleri çok zor geçerdi her gece kalbim güm güm atardı. Neden oluştu, neden korkuyordum hiçbir fikrim yok. Hala arada hatırlar güleriz.
scooter çünkü 2016 senesinde 7. sınıfa giderken o senenin yazında yokuş aşağı kaymam sonucu düşmüştüm ve hala da izi durur kolumda. kabuk tutmuştu yaram. sonra da scooter'a binmek istememiştim geçen seneye kadar.
(bkz: devler)
karpuz. evet karpuz travmam olmuştu lan.

tatillerde ananemin köyüne gidiyorum. etraf mis. dümdüz çayırlar, hayvanlar, meyvalar falan.
ananem de ufak bi tarlaya karpuz eker.
ben sürekli sorarım, oldumu anane karpuzlar oldumu, oldu mu diye.
bi gün ananem oldu der.
ben artık her sabah gider karpuz ararım. ne bulursam koparır getiririm ama genelde bulamam.
bulduklarımda beyaz çıkar.
kendi kendime kızar da kızarım. ben kızdıkça özlemim hasretim büyür.
o siyah, buğulu karpuzlara olan açlığım hala sürer.
mersedez mi o karpuzlar mı desen karpuzlar derim.
ama ne hala o karpuzlara ulaşabiliyorum ne de bu yaram iyileşiyor.
travma değil de ne bu.
Süphesizki üstümüzde çoğunun farkına bile varmadıgız birsuru kotu durum oluşturdu inş karşılığını çekmeden ölmezler.
görsel
(#44162419) şu sokuk programlar benim de psikolojimi sikip atmıştı.

şimdi izlesem yine sikip atar.
Yeniden işlenilmesi gereken travmalardır.
1995-1996 yılları arasında “sınır ötesi” isminde bir reality show vardı. mezarından çıkıp caminin çatısına konan tabutlar mı dersin, uzaylı otopsisi mi dersin bir çocuk için gece altına işemelik her türlü içerik vardı. annem her ne kadar hadi sen uyu dese de çocuk odasının olmaması sayesinde ve yorganın arasından bu programı izleyerek s*ktik attık psikolojiyi.
ilkokulda bir defa beni takip edip apartmana arkamdan giren birinin tacizine uğramıştım.

Bu yüzden, hala daha, apartmana her girişimde arkamdan kapıyı kapatırım.
görsel
Arkadaşlar beni bilen bilir. 13 yaşıma kadar Altıma işedim ben. Öyle böyle değil sabahlarım hep su içindeydi benim. Kaç yatak, döşek eskittim bilmem. 6 yıl uykularımı muşamba üzerinde uyudum ben. O kımıldadıkça çıkan sesi, rahatsızlığı bilmem bilir misiniz? O yüzden şimdi nerde muşamba, naylon görsem hala altıma kaçırırım!
görsel
Bugün doğum günümdü, diyecek pek bir şey bulamıyorum, affedin.
ilkokulun ilk seneleriydi.

Matematik dersinde öğretmen büyük ahşap bir gönye ile tahtaya bir şeyler çizerdi.

Ders öncesi ahşap gönye VS yi hazırlamak için sınıftaki bir kızla kavga esnasında itişip kakışırken ahşap gönyeyi kırmıştık. Kız benim üzerime atmıştı şuçu.
Öğretmen de onla bir olup beni suçlamıştı. Bir sene boyunca her matematik dersinde gönye ile bir şey çizilecek korkusu ile matematikten tiksinmiştim.
Zira pedagoji yoksunu sınıf öğretmeni her ders bunu da Merve kırdığı için... Tarzında laf sokuyordu.
Bu yüzden ilkokul öğretmenimi de, matematiği de sevemedim hiç.
Çocukken cinsel içerikli çok garip şeyler yaşadım. özellikle misafir erkek çocuklarından çok igrençlikler gördüm ve hiçbirinin farkında değildim. Hatta benden üç yaş kadar büyük bir kız tarafından da taciz edildim. Ama hiçbiri travma etkisi yapmadı nedense. Ne erkeklere ne de kızlara karşı bir tiksintim olmadı ama yaşadığım şeyden olsa gerek bazen kızlardan hoşlandığımı sandım. En nihayetinde geldi geçti her şey. Fakat bir keresinde ben altı yaşındayken falan bir halam balkonda ailenin ortasında ben başka bir şeyle ilgilenirken şaka olsun diye pantolonumu indirmişti ve ben çok utanmış, bağırmış, çağırmış, ağlamıştım. Ne gerek vardı ki yani böyle bir şeye. Hâlâ hatırlayınca üzülüyorum.
Üzerime dev dalgalar isabet etmişti. Sonra uyanmışım.
Küçükken, kucağa alınarak eve götürüleceğimi bilmenin rahatlığı ile misafirlikte huzurla uyurdum.
Yolda giderken gece vakti kafam babamın omzunda iken uyanmayı, tekrar gözlerimi yummayı severdim.

Tekrar bir misafirlikte uykuya teslim olurken "uyursan götürmeyiz seni, burada kalırsın" demişlerdi.
Her zamanki uyarılar olduğunu düşünerek, umursamadan uyudum.
Sabah gözlerimi açtığımda bilmediğim bir evde, yabancı insanlar arasındaydım. *
O gün en büyük travmamı yaşadım, aileme güvenim sarsıldı. *
6 yaşındayken anaokulunda "okulda yemek yenmez ki" diyerek yemek saatinde yemek yemiyordum.

5 yaşında, sokakta top oynarken susamıştım ve anneme balkondan su atmasını söylemiştim. O da şişeyle atmıştı. O gün o şişeyi benden 3-4 yaş büyük bir arkadaşım ve kız kardeşi ( o da 5 yaş büyük) aldılar ve bana geri vermediler. O günden sonra hep eşyalara bağlandım. Çöpe atmamaya falan başlamıştım. Ortaokulda kalem kutumu görmeliydiniz. Gerekli gereksiz her şey vardı. Liseye geçerken bundan kurtuldum. Kendi kendime bi karar verdim ve dwdim ki bunlar sadece birer eşya. Eşyalar sürekli el değiştirir dedim. Şu an bu sorunum çözüldü sanırım.

Annem, internet cafe için verdiği 40 kuruşun 25 kuruşunu harcamamı ve 15 kuruşunu geri getirmemi söylemişti. O zamanlar 25 kuruşa 30 dk oynanabiliyordu. Ben oynadım ve sürem doldu. Ama arkadaşlarım hala oynayabiliyorlardı. Onlar 1 saatlik açtırmışlardı. Ben de 15 kuruşuna da oynamak istedim. Ve onu da harcadım. Eve gittiğimde annem çok kızmıştı. O günden sonra sürekli para biriktirdim. Bi ara cimri olduğumu farkettim. Bu tutumluluk değildi artık. Bu huyumdan yeni yeni vazgeçtim.

13 yaşımda, kaptanı olduğum takımdan adana demirspora transfer edilmek istendim ve transfer oldum. O güne kadar hayatımda her şey iyi gidiyordu. Her şeyde baştaydım, birinciydim, ön plandaydım. Ama orada beni aralarına almadılar. Yeni gelenler takımda kendi yerlerini alıyor diye yeni gelenleri dışlıyorlardı. Pas atmıyorlardı. Aralarına almıyorlardı. Ve bi keresinde yapmadığım bir olayı gözlerime baka baka yapmışım gibi hocaya anlattılar. Hoca bana çok kızmıştı. Ağlamıştım. Bana iftira atıldığını bir türlü ispatlayamıyordum. Orda yaşadıklarımdan sonra özgüvenimi kaybettim. Artık her şeyde en başta giden değilim maalesef. (o dışlananlar arasında şu an insatgram fenomeni meriç izgi de vardı. Evet, onu da dışladılar. Dışlayanlardan biri de şu an adana demirsporda genç futbolcu. Hatta geçen maçta fenerbahçeye şut çekti, neredeyse gol atacaktı.)
Yatağımın yanına koyduğum sandalyede de bebeğimi uyutur üstünü örterdim.
Bir gece kan ter içinde boğazımda onun örtüsüyle uyandım.
Aman allahım hiç hareket etmeyen bebeğe bile güvenemeyeceksem kime güvenecektim?