bugün

güzel bir meksika yol filmi, hafif bir cinsellik de içeren eğlenceli ve alışılmadık finalli. Başrollerde, paramparça aşklar köpekler filminde de başrol oynayan eleman var.
türkçe meali "ve senin annen de" gibi birşey olan film.
türkçe çevirisi olarak "ananı da... " versiyonuna rastlanabilen hoş bir film.
her yakin arkadasta bastirilmis escinselik vardir gbir konuyu isleyen film. film in kahramanlari iki abazan normal genctir. birlikte yola ciktiklari guzel kadini kafeslemeye calisilar. birbirlerinin kiz arkadaslariyla yatiklarini ogrenip kafa ederler. kesinlikle super bir film herkez izlemeli.
suana kadar izledigim en guzel film.
başlarda yol filmi temasını hissettirmediğinden; benim gibi kalas bir izleyenseniz, "e oha ya" diye tepki verebilirsiniz. fakat daha sonra işlenen cinselliğin bokunu çıkarmasıyla "yeter yahu" sendromuna kapılabilirsiniz. hoş bir film ta ki; bir bayan tarafından aynı anda oral seks yapılan iki erkeğin öpüşmesine kadar.
gael garcia bernal'in insanı kendine hayran bıraktığı filmlerinden sadece biri..
türkçesi, ananı da dır.
hikayesiyle hem başarılı hem de çok gerçekçi bir film. aklını cinsellikle bozmuş ama aslında bu konuda pek fazla yaratıcı olamamış iki ergenin ve güzel bir hatunun kafalarının içlerini birbirlerinin önüne sermeleri ve bol bol sevişme sahnesiyle ilerleyen bir yol filmi; aslında gerçekten ihtiyaç duydukları şey birbirlerine gerçekleri söylemek ve sonuna kadar özgür olmakken bunu fark edene dek birbirlerini oyalayan iki arkadaşa hayat dersi veren, ölümden sonra insanların diğer insanların hafızalarında yaşadığına inanan bir kadın gerçekten iki gencin hafızalarında derin iz bırakır.
maribel verdu, cok guzel bir kadin degil; ancak burada dunyanin en güzel kadini..
gael garcia bernal, benim icin son yilların en iyi "oyuncu"su..
diego luna ise bohem biseksuel rolunde egreti durmayan bir orta sinif oyuncu.

"eh" film, "super" bernal: great expectations'dan sonra alfonso cuaron'dan beklenmeyecek kadar siradi$i bir i$.
alfonso cuaron'un yönetmenliğini üstlendiği 2001 yılı meksika yapımı filmdir.

--spoiler--
izlerken merak uyandırmayan, bir yol ve gençlik hikayesi çerçevesinde ölümün kıyısındaki bir kadının son bir kaç ayını anlatıyor film aslında. kadının son zamanlarında gençlerle yolu bir şekilde kesişiyor ve kadın ölümüne yaşıyor o saatten sonra hayatı. bu da iki genç erkek için sonu hüsranla, dostluk olduğunu sandıkları şeyin bitmesiyle sonuçlanan bir cinsellik macerası oluyor.
--spoiler--

izlenildiğinde zaman kaybı olmayacak bir filmdir. ancak çok iyi bir film kategorisine koymak güçtür.
olaganustu bir film. gayet guzel kurgulanmis, gercekci bir senaryo. sanatsal acidan gayet doyurucu cekimler ve enfes bir oyunculuk. genc yasina ragmen efsane oyuncular arasina girmis olan gael garcia bernal her zamanki gibi dokturuyor. bakislari bile insanin ruh halini degistirmek icin yeterli.

filmi izledikten sonra, aklinizda bir seyler donmeye devam ediyor. sahneleri, replikleri dusunmekten ali koyamiyorsunuz kendinizi. bence cok gercekci her sey. zaten guney amerika kulturu bizimkine cok benziyor, bizlere dair bircok sey buldum ben halkin icinde oldugu sahnelerde veya yol sahnelerinde. senaryodaki kadercilik bile pek tanidik geldi bana.

uzun lafin kisasi, izlemediyseniz izleyiniz, izlediyseniz bir daha izleyiniz.
hayatımda islediğim en güzel en doğal en etnik en gerçekçi en farklı filmdir.
eğlenceliliğiyle leziz filmdir. meksika işi nitelikli bir bağımsız sinema örneğidir. belki çok abartılacak, kusursuz denilecek yanı yoktur ama gene de keyifle izletir kendisini. bunda filmin gençlik ve cinsellik temasının üzerinde titizlikle duruşu kuşkusuz etken.
film cinselliği kurcalarken dostların birbirlerinin sevgilileriyle ilişkisi ekseninden gelgitler sunmuş.ki umarsız cinselliği keşif birbirlerini keşfetmeye kadar gidebiliyor. relax bir film bu haliyle. bir de hayatlarına ne şekilde olursa olsun girmiş hatunun ölümüne gösterilen tepki, bir daha görüşmeme isteği geçmişsel sıkıntılar yumağının yansıması adeta.
bernal'den bahsetmek istemiyorum, yakışıklı adam işte. film boyu pis pis sırıtması, ağzını kapatsan kıçıyla gülmesi dahi sorun oluşturmuyor o derece iyi yani.
bir de pasaportu bulduğu sahne yok mudur? pasaport burdadır da kendisi pasaport olmuştur sahne itibariyle.
10 üzerinden 8!
eğlenceli bir Alfonso Cuarón filmi. film genel hatları itibariyle cinsellik koksada, ergen gençlerin cinseliğe karşı bakış açısı,arkadaşlık ilşkilerini sorgulayışları,yakın zamanda öleceğini öğrenmiş ve sürekli ihanete uğrayan bir kadın sayesinde bu iki ergen gencin hayatlarının yön değiştirişi ve aslında görünenin arkasındaki gerçekleri kavrayışları anlatılıyor. tam bir gençlik filmi olmuş. diego luna bana göre çok kötü bir oyunculuk sergilemişti onu kurtaran Gael García Bernal olmuş bence. izlemekten bir zarar çıkmaz. doğaldır,rahattır,sıkmaz ve kasmaz.
beklenmedik finaliyle kapak olmuştur.
keyifli ve güzel bir filmdir. yıllar geçmesine rağmen unutulamayacak bir filmdir.
gael garcia bernar muhteşem, film de ana hatları itibariyle cinsellik ergenlik falan kokuyor ama aslında derinliği olan güzel bir film ama ben en çok adını sevdim filmin nedense.etrafta bir süre "y tu mama tambien" diye gezdim öyle küfrede küfrede yani.
meksika yapımı yol hikayesi ile cinselliği harmanlamış film. her ne kadar kışkırtıcı cinsel yaklaşımı ve sevişme sahneleri ile anılsa da tam anlamıyla bir yol filmidir. üstelik anıldığı kadar kışkırtıcı da bulmadım. tabi sevişme sahnelerinin fazlası ile gerçekçi olduğunu kabul etmek gerek.

---olası spoiler ibaresi ---

bir yol filminden beklendiği üzere, ilerlenen lineer gidişle birlikte karakterlerin kendilerini ve karşılarındakileri tanımaları, daha cesur yaklaşımlarda bulunmaları gibi karakter dönüşümleri var. bu gidişatta luisa giderek daha cesur bir davranışa yönelip hedonist bir karaktere bürünürken, filmin başında hiçbir şeyi umursamayan taraf olarak gördüğümüz tenoch ve julio ise tamamen tutarsız bir çizgiye sürüklenir. klasik bir post ergenlik hezeyanı olarak fazlası ile dağıtma, umursamama gibi fikri boşluklar ile arkadaşlık, sadakat gibi kavramları içeren manifestolarının karşıtlığı onların tutarsız yapısını yeterince gösterir. nitekim başlangıçta bunun farkında olmasalar da, salt seks olarak hedeflediklerinin aralarında bir çekişmeye dönüşmesiyle iplikleri pazara çıkar.

bu noktada ilginç görünen bir durum da eşi tarafından aldatılan luisa’ nın sırayla ikisiyle de yatması, bunun yanında eşinin kuzeniyle yatmasına rağmen, başlangıçta kirli ya da salt anlamsız bir intikam güdüsü olarak gördüğümüz luisa’ nın davranışının tenoch ve julio’ nun yaptıkları yanında göze batmamaya başlamasıdır. klasik rise and fall tipi burada biraz değişir ve luisa yükselirken tenoch ve julio katastrofik bir sona doğru giderler. tabi bu gidişat dekadans yönünde değişecek ve doğru-yanlış kavramlarının ötesinde salt tutkularına kapılıp gideceklerdir.

bu durum psikanalizdeki en yakın arkadaş-eşcinsellik ve homofobi analojileri anlamında yeterince açık bir koddur. zira başlangıçta tenoch ve julio ne kadar samimi görünseler de birbirlerine davranışlarındaki riyakarlık bu şekilde açımlanır. duygusal olan ile mantıksal olanın bipolar yapısına işaret edilip insancıl tutarılığın imkansızlığı uslamlanmaya çalışılır. tabi sürekli cinsel başarılarından bahseden ve karşı cins hakkında aşağılayıcı konuşan ikilinin sonunda geldikleri konum açıkça homofobik kompenzasyona işarettir.

filmin sonunda luisa’ nın akıbetini öğrendiğinde, davranışının sebebini öğrenen seyirci şaşırabilir. fakat filmin en başındaki duygu durumu ile sonundaki durumu karşılaştırıldığında luisa’ nın davranışlarında bir kurgu hatası görülür. genellikle melodramlarda sıkça düşülen bu hata karakterin kendi sırrını bilmez şekilde davranması ve bu sırrın filmin sonunda açıklanmasıdır. halbuki çizilen karakterin gerçekliği bu sırrı kendinden saklamasına mani olmalıdır. zira evlilik töreninde bunu topluluktan saklama içinde olduğu açıktır; fakat luisa’ nın yalnız olduğu planlarda da böyle bir şeyin varlığını görmeyiz. tabi bu, filmin sonuna konulan son dakika sürprizinin başarısız bir örneğidir. (bu dramaturji hatası özellikle hitchcock’ un i̇ngiltere döneminde çektiği filmler ya da the maltese falcon, double indemnity gibi erken sayılabilecek film noir örneklerinde sıkça görülen, tüm olay örgüsünün bağlı olduğu ve ana karakerin filmin sonunda sebebini açıkladığında tüm film boyunca çizdiği karakter ile tezat duruma düşerek filmdeki realiteyi kırdığı durumlara benzer. bu sebeple de anılan dönemki filmler bize az da olsa melodramatik görünür ve sonuçta sinematografi anlamında bu şüphesiz semiyolojik bir hatadır.)

---olası spoiler ibaresi bitti---

özetle kışkırtıcı olmaya çalışan ama fazla olmayan bir film. kötü bir film değil hatta bazı kavramlara yaklaşımı da gayet başarılı. fakat şimdiye kadar cinsel sorgulama açısından the dreamers, tam da bu filmle çakışabilecek şekilde cinsel keşif ile yol filmini aynı eksene oturtması açısından ise lolita ve my own private idaho gibi mükemmel arketiplerinin olduğu düşünülürse bu film biraz doppelgang kalıyor. vasat üzeri diyelim.
ananı ağlattım anlamında ispanyolca sözdür.
keyifli bir ergenlik ve yol filmi. Ne izlenilemeyecek kadar kötü, ne de yerlere göklere sığdırılamayacak kadar iyi.
türkce meali ananida al git olan filmdir.
birbirleriyle de öpüşüyor bunlar.adı ananı da tambien deil de sana da giydirdim tambien olması gereken film.
gael garcia bernar ın oyunculuğuna şahit olduktan sonra bütün filmlerini izleme isteği uyandırır.

(bkz: la mala educacion)
hafif overrated.

birkaç aşırı gerçekçi cinsellik sahnesi ve güçlü bir finalle kalite kazanmış film. yoksa bunların haricinde basit bir yol ve ergen filminden farkı yok. ben pek sevmedim, övüldüğünü, listelere girdiğini, yüksek imdb puanını görüyor ve hak ettiğini düşünmüyorum.
isp. Ananda öyle derdi.