bugün
- fenerbahçe'nin ligden çekilmekten yine vazgeçmesi14
- sözlüğün en güzel kızı belli oldu20
- insan olmaya ceyrek kala26
- karabük üniversitesi14
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın37
- eski yazarları özlemek14
- chp'nin kölesi olmak11
- üsküdar da açık alanda mastürbasyon yapan adam17
- yazarların elit zevkleri17
- 31 mart 2024 yerel seçim sonuçları14
- ırkçılığın kötü bir şey olmadığı gerçeği19
- sözlük erkekleri sözlüğün kanseridir18
- oruç tutmayan müslüman18
- moskova saldırısını yapanların türkiyeden geçmesi14
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar13
- yolda çırılçıplak bir kadın görsen ne yaparsın15
- kutsal perşembe ritüeli11
- 2024 yerel seçimleri12
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz12
- dünya ilahi bir gücün kontrolünde mi9
- şeriate göre lgbt'nin hükmü16
- allahın insan suretine bürünmesi imkansız mı15
- zalbert ramstein tipi yıkıklık14
- sahurdayız uludağ sözlük17
- en iyi çikolatalı gofret markası15
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl25
- anın görüntüsü8
- icardi190544
- bir sözlük kızını sahiplenmek17
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi16
- icardi1905 silik olsun kampanyası13
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi10
- iftara davet edilecek sözlük yazarları23
- heykele tecavüz eden adam8
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil10
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- karabük9
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
- bir sözlük erkeğini öpmek10
- ideal kadın vücudu anketi16
ing. savaş atı.
Steven Spielberg'in 2012 yılında çekimlerine başlanacağı söylenen yeni filmi. Film, 1982 yılında yazılan aynı adlı kitaptan uyarlanacak. Konusu ise, 1. dünya Savaşı'nda atı orduya satılan küçük Albert'in başından geçenleri içeriyor. iki yıl önce ingiltere'de tiyatrosu sergileniyordu. Atlar yerine dev kuklalar kullanılıyordu.
bu sezon vizyona girecekmiş. merakla beklemekteyim.
(bkz: charger)
bir atın hikayesi üzerinden savaşın ne menem bir şey olduğunun anlatıldığı bir Steven Spielberg film. oyuncu kadrosu ingiliz ağırlıklı. başroldeki elemanın ilk filmi.. bu arada kendisi aşırı derece de Anton Yelchin 'e benziyor. savaş sahnelerinden, Steven Spielberg filmi izlediğinizi anlıyorsunuz. fena film olmamış kanımca.. tavsiye ederim.
--spoiler--
ingiltere kırsalı ve Avrupa'da geçen film, birinci Dünya Savaşı sırasında Jeremy Irvine'ın canlandırdığı Albert'ın ve onun çok sevdiği atı Joey'in öyküsünü anlatıyor. Evcilleştirip eğittiği atının satılıp, savaşta sipere gönderilmesi iki dostu ayırsa da, yaşadıkları olaylar pek çok hayatı değiştirecek epik bir maceraya dönüşecektir. Arka planda savaşın olduğu bu dostluk öyküsü, aslında serüven dolu uzun bir yol filmi...
--spoiler--
steven spielberg' filmi efendim, fragmanıda şu:
http://www.youtube.com/watch?v=29bquyI4deI
ingiltere kırsalı ve Avrupa'da geçen film, birinci Dünya Savaşı sırasında Jeremy Irvine'ın canlandırdığı Albert'ın ve onun çok sevdiği atı Joey'in öyküsünü anlatıyor. Evcilleştirip eğittiği atının satılıp, savaşta sipere gönderilmesi iki dostu ayırsa da, yaşadıkları olaylar pek çok hayatı değiştirecek epik bir maceraya dönüşecektir. Arka planda savaşın olduğu bu dostluk öyküsü, aslında serüven dolu uzun bir yol filmi...
--spoiler--
steven spielberg' filmi efendim, fragmanıda şu:
http://www.youtube.com/watch?v=29bquyI4deI
turkiye'de 3 subat 2012'de vizyona girecek olan 86 dakikalik abd yapimi savas filmi.
sınava hazırlanan öğrencidir. silahı* ise modern çağa pek bir uygundur.
6 dalda oscar'a aday bir steven spielberg şaheseri. an itibariyle imdb'de 7.3 puanda olsa da çok daha fazlasını hakettiği kesin. film oldukça uzun olmasına rağmen bir dakika bile sıkmıyor. başroldeki jeremy irvine, doğal oyunculuğu ve ingiliz aksanıyla zaten insanın gözlerini ekrandan ayırmasını engelliyor. bence 'en iyi film oscarı'nın en büyük adayı.
--spoiler--
filmin en güzel sahnesiyse; bir ingiliz ve bir alman askerinin siperlerinden çıkıp, atı kurtarmak için birbirlerine yardım ettikleri ve atı alacak kişiyi de son derece medeni bir şekilde belirledikleri sahneydi.* ülkeler savaşa girse de halkların tam olarak düşman olmayı beceremediklerini ve bazı durumlarda önceliklerin değişebileceğini gösteren bir sahneydi.
--spoiler--
ayrıca bir at ancak bu kadar güzel olur:
görsel
filmin fragmanını da ekleyelim, kolaylık olsun.
http://www.youtube.com/watch?v=xRf3SfeMRD4
--spoiler--
filmin en güzel sahnesiyse; bir ingiliz ve bir alman askerinin siperlerinden çıkıp, atı kurtarmak için birbirlerine yardım ettikleri ve atı alacak kişiyi de son derece medeni bir şekilde belirledikleri sahneydi.* ülkeler savaşa girse de halkların tam olarak düşman olmayı beceremediklerini ve bazı durumlarda önceliklerin değişebileceğini gösteren bir sahneydi.
--spoiler--
ayrıca bir at ancak bu kadar güzel olur:
görsel
filmin fragmanını da ekleyelim, kolaylık olsun.
http://www.youtube.com/watch?v=xRf3SfeMRD4
bugün koca sinema salonunda 4-5 kişiyle beraber izlediğimiz filmdir. öncelikle the artist filmini izlemeye gitmiştik temelde. sağolsunlar nasıl bir sinema sistemi varsa kafam girsin ona demek istiyorum buradan. yahu 10 dalda oscar adayı olmuş, vizyona girmesinden 15 gün geçen bir film nasıl olur da eskişehirde hiçbir sinemada olmaz yahu. işte biraz da bunun siniriyle yeni bir film baktık. war horse'u gördük. oscar adayı olması dışında hiçbir bilgim yoktu film hakkında ve konusuna dair en ufak bir şey bilmeyerek önyargısızca izlemeye karar verdik.
yalnız filme girerken bildiğin "at,avrat,silah" üçlemesi üzerinden baya bi saçma espriler çıktı, siz de deneyin *
--spoiler--
film 2 saat 40 dakika ama inanın en ufak bir sıkılma belirtisi olmuyor ve film akıp gidiyor. hiçbir bilgim olmadığı için canımız ciğerimiz sherlock'umuzu * ve midnight in paris'teki scott fitzgerald rolündeki temiz yüzlü abimizi * görmek hoş bir sürpriz oldu benim için. super 8 ve terra nova facialarından sonra steven spielberg'e güvenim azalmışken doping gibi geldi bu film. çok harika sahneleri vardı. özellikle atın üzerindeki dikenli telleri kesen iki askerin muhabbet ettiği sahne on numaraydı. asker psikolojileri ve savaşın işe yaramazlığı, beyhudeliği harika alt metinlerle anlatılmış.o at belki cgi olabilir ama eğer gerçekse söyleyecek kelime bulamıyorum. the artist'teki köpekle kapışırdı eğer kendi dallarında bir ödül olsaydı.
--spoiler--
izlemediyseniz gidin efendim hiç pişman olmayacaksınız. *
yalnız filme girerken bildiğin "at,avrat,silah" üçlemesi üzerinden baya bi saçma espriler çıktı, siz de deneyin *
--spoiler--
film 2 saat 40 dakika ama inanın en ufak bir sıkılma belirtisi olmuyor ve film akıp gidiyor. hiçbir bilgim olmadığı için canımız ciğerimiz sherlock'umuzu * ve midnight in paris'teki scott fitzgerald rolündeki temiz yüzlü abimizi * görmek hoş bir sürpriz oldu benim için. super 8 ve terra nova facialarından sonra steven spielberg'e güvenim azalmışken doping gibi geldi bu film. çok harika sahneleri vardı. özellikle atın üzerindeki dikenli telleri kesen iki askerin muhabbet ettiği sahne on numaraydı. asker psikolojileri ve savaşın işe yaramazlığı, beyhudeliği harika alt metinlerle anlatılmış.o at belki cgi olabilir ama eğer gerçekse söyleyecek kelime bulamıyorum. the artist'teki köpekle kapışırdı eğer kendi dallarında bir ödül olsaydı.
--spoiler--
izlemediyseniz gidin efendim hiç pişman olmayacaksınız. *
bursa kent meydanı avşar sinemasında en küçük salon ayrılmış olup, en büyük iki salonun ise berlin kaplanına ayrıldığını gördükten sonra koyayım sinema zevkinize diye düşündürten film.
basit bir bakış açısıyla film sıkabilir diyebilirsiniz ancak uzun süresine rağmen bir kez bile sıkmayıp, hüzünlendirmiş, keyiflendirmiş, hissettirmiştir. atların ne kadar hisli canlılar olduklarını, esas hayvanın ise bizzat insanlar olduğunu gördük bir kez daha.
basit bir bakış açısıyla film sıkabilir diyebilirsiniz ancak uzun süresine rağmen bir kez bile sıkmayıp, hüzünlendirmiş, keyiflendirmiş, hissettirmiştir. atların ne kadar hisli canlılar olduklarını, esas hayvanın ise bizzat insanlar olduğunu gördük bir kez daha.
gişe filmleri arasında kaybolmuş bir güzel filmdir.ayrıca şunları hatırlatmıştır bana:
(bkz: yılkı atı)
(bkz: abbas sayar)
(bkz: yılkı atı)
(bkz: abbas sayar)
spielberg'den yeni bir "er ryan" bekleyenler için hayal kırıklığı olabilecek ama diğer yandan hayvan sevgisi ekseninde savaşın duygusal boyutunu oldukça iyi ele alan bir film.
sinemada reklamlarla 3 saatinizi alacağı kesin ama gidip izleyin gönül rahatlığıyla.
oscar mevzusunda ise belki 6 dalda aday oldu (ki çoğunluğu teknik dallar) ama hiç ödül de alamayabilir. notum 7,5/10.
sinemada reklamlarla 3 saatinizi alacağı kesin ama gidip izleyin gönül rahatlığıyla.
oscar mevzusunda ise belki 6 dalda aday oldu (ki çoğunluğu teknik dallar) ama hiç ödül de alamayabilir. notum 7,5/10.
izlenilmesi gereken vizyon filmlerinden biri.
http://www.youtube.com/watch?v=fd1EMpfhNQ0
http://www.youtube.com/watch?v=fd1EMpfhNQ0
hayvan sevgisi-dram-savaş karışımı film.
sinemada izlemezseniz de olur.
sinemada izlemezseniz de olur.
işte sıradan bir amerikan filmi. 10 üzerinden 6.5.
bu arada her atı görenin, atı gördüğü an "bu at mucizevi" demesini de biri gelsin-beri gelsin bana anlatsın.
bu arada her atı görenin, atı gördüğü an "bu at mucizevi" demesini de biri gelsin-beri gelsin bana anlatsın.
savaş denen deliliği bir atın gözünden yansıtan bir yapım. joey'nin iki siper arasında tellere takılıp kaldığında onu kurtarmak için gelen ingiliz ve alman askerleri arasındaki konuşmadan sonra savaşın ne kadar anlamsız bir şey olduğunu daha iyi kavrıyor insan. benzer bir diyalog joyeux noel filmindeki ingiliz, alman ve fransız komutanların yaptığı konuşmalarda da vardı.
80 dakikadır izlediğim ve tahminimce yarısı henüz biten uzun film.
spilberg'in harikalar yarattığı film.
bir atın doğumundan itibaren yaşadıklarını konu alıyor. önce ingiliz ordusu için alınan at daha sonra almanların eline geçiyor, daha da sonra tekrar ingilizlerin eline. tabii ki sadece at izlemiyoruz. 1. dünya savaşı sahneleride muazzam. görsel efektler gerçekten harikulade.
izleyin izlettirin. 9,5/10
bir atın doğumundan itibaren yaşadıklarını konu alıyor. önce ingiliz ordusu için alınan at daha sonra almanların eline geçiyor, daha da sonra tekrar ingilizlerin eline. tabii ki sadece at izlemiyoruz. 1. dünya savaşı sahneleride muazzam. görsel efektler gerçekten harikulade.
izleyin izlettirin. 9,5/10
steven spielberg'in son şaheseri.
1. dünya savaşı dönemini birçok açıdan ele almış ve o duyguyu gayet iyi yansıtmayı başarmış bir yapım. son dönemde izlediğim en etkileyici ve izlenmeye değer filmlerden biri.
albert ın atla kurduğu duygusal bağ, verdiği eğitim sırasında yaşanan bazen komik, bazen duygusal, bazen de dramatik anlar gerçekten harikaydı.
emillie nin joey e engelden atlamayı öğretmeye çalıştığı fakat başaramadığı sahne de bayağı bir tebessüm ettirmiştir. filmin sonunda kavuşurlar dedim ama yanıldım.
ayrıca filmin çekimlerinde teknolojinin nimetlerinden faydalanılmış bir atın bu kadar zeki olabileceği ihtimaline pek inanmıyordum biraz araştırınca işin altında yatan gerçeği öğrendim. joey tamamen stüdyoda canlandırılmış bir at. maket bir ata filmin detaylarında yer alan etkileyici sahnelerde kullanılacak anlar birkaç kişi yardımıyla istenilen şekilde yaptırılıyor ama yine de güzel. ben gerçek farz ederek, benim de böyle bir atım olsa diyerekten izledim ne yalan söyleyim*.
film de en etkilendiğim diyalog da albert in anne ve babası arasında geçen bir konuşmadan sonra, annenin söylediği şu kelimelerdi;
"senden daha çok nefret edebilirim ama daha az sevemem."
iki kişi arasındaki ilişkinin boyutunu tek cümlede özetlemeye yetiyor. harika hakikaten.
neyse izlemenizi tavsiye ederim. biraz uzun ama filmin başında zaten akıntıya kapılıp sürükleniyorsunuz.
bunlarda filmin perde arkasından;
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
1. dünya savaşı dönemini birçok açıdan ele almış ve o duyguyu gayet iyi yansıtmayı başarmış bir yapım. son dönemde izlediğim en etkileyici ve izlenmeye değer filmlerden biri.
albert ın atla kurduğu duygusal bağ, verdiği eğitim sırasında yaşanan bazen komik, bazen duygusal, bazen de dramatik anlar gerçekten harikaydı.
emillie nin joey e engelden atlamayı öğretmeye çalıştığı fakat başaramadığı sahne de bayağı bir tebessüm ettirmiştir. filmin sonunda kavuşurlar dedim ama yanıldım.
ayrıca filmin çekimlerinde teknolojinin nimetlerinden faydalanılmış bir atın bu kadar zeki olabileceği ihtimaline pek inanmıyordum biraz araştırınca işin altında yatan gerçeği öğrendim. joey tamamen stüdyoda canlandırılmış bir at. maket bir ata filmin detaylarında yer alan etkileyici sahnelerde kullanılacak anlar birkaç kişi yardımıyla istenilen şekilde yaptırılıyor ama yine de güzel. ben gerçek farz ederek, benim de böyle bir atım olsa diyerekten izledim ne yalan söyleyim*.
film de en etkilendiğim diyalog da albert in anne ve babası arasında geçen bir konuşmadan sonra, annenin söylediği şu kelimelerdi;
"senden daha çok nefret edebilirim ama daha az sevemem."
iki kişi arasındaki ilişkinin boyutunu tek cümlede özetlemeye yetiyor. harika hakikaten.
neyse izlemenizi tavsiye ederim. biraz uzun ama filmin başında zaten akıntıya kapılıp sürükleniyorsunuz.
bunlarda filmin perde arkasından;
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
çok güzel bir filmdi, kurgusu ve hayvan sevgisi sanırım bukadar güzel işlenebilirdi.Atlardan çok korkardım bu filmi izledikten sonra hayran oldum. Duygusal sahneler yoğun.IMDB puanına aldanmayın derim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar