bugün
- 28 mayıs 2023 ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi9
- ölürken anlamı kalmayan şeyler12
- engin ardıç30
- ruhu iyileştiren şeyler15
- anın görüntüsü43
- siki küçük olan erkek8
- fake biker20
- gecenin şarkısı32
- normal sözlük9
- recep tayyip erdoğan18
- kemal kılıçdaroğlu34
- kitap alıntıları12
- ben uyuyorum sözlük bir şey diyor musun14
- en çok sahip olmak istediğiniz teknolojik alet21
- üsküdarda tesettürlülerin mekandan kovulması15
- ups boobs geldi küçük memeliler sözlüğü terketsin15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor21
- yazarların kendini tanımlama şekli12
- ak partiye oy vermeyen kadınınıza kızar mısınız12
- advntst10
- ümit özdağ16
- sözlük yazarlarının mutlaka okuyun dediği 3 kitap17
- bir şarkı sözü der ki8
- üstteki yazara bir kitap bırak23
- sürekli öksürüyorum9
- kılıçdaroğlu istifa eder mi11
- sürekli kendinden bahseden insan8
- dul kadınla evlenir misiniz22
- üstteki yazarla ne yapmak isterdin23
- liboş ne demek12
- bir sigara mı yaksak9
- sözlükteki kara am sahipleri tam liste15
- mavi hap vs kırmızı hap8
- gay olmakla olmamak arasında kalmak9
- unutulmayan lise anıları11
- akpliler ekonomide neye güveniyor9
- kan tutan kasap bu fotoğrafları nereden buluyor8
- true nickli yazar8
- vuruşurken kızlar da zevk alıyor mu10
- üstteki yazarın nicki hakkındaki fikrini söyle9
- sözlük kızlarının dudak fotoğrafları8
- uyumadan önce 4 tane redbull içersek ne olur10
- çamaşır makinesi takirdamasi11
- kılıçdaroğlu'nun erdoğan'a oy vermek günah demesi8
- arkadaşlar bi bakar mısınız11
- haç takan samsunlu kadın8
- dinler neden sonradan gelmiştir23
- süleyman soylu8
- edirne valiliğine pencereden giren suriyeli18
- sözlük hanımlarının bugünkü kıyafetleri51


entry'ler (6074)
Güle güle büyükanne...
(bkz: I don t wanna lose you) bugün çok çalacak burada...
(bkz: I don t wanna lose you) bugün çok çalacak burada...
"Utan insanlığından" adlı şarkısını şu sıralar oldukça sık dinlediğim sanatçı.
Kendine özgü bir yorum tekniği var ki kimileri bunu "yeteneksizlik" diye adlandırmış.
Ama Kaan Tangöze, Kurt Cobain, Leonard Cohen ve Bob Dylan'ın da bülbül sesli olmasalar da harika şarkılar yaptıklarını unutuyorlar bence.
Kendine özgü bir yorum tekniği var ki kimileri bunu "yeteneksizlik" diye adlandırmış.
Ama Kaan Tangöze, Kurt Cobain, Leonard Cohen ve Bob Dylan'ın da bülbül sesli olmasalar da harika şarkılar yaptıklarını unutuyorlar bence.
Adanademirspor'lu futbolcuların 1-0 öne geçtikten sonra en ufak temasta kendilerini yere atıp sakatlanma ayağına yattıkları maç olarak hatırlayacağım. işin kötüsü Adanademirspor taraftarı da destek verdi oyuncularına. Ya da yaptıkları numaraları yediler. Ama nasıl olur da skor eşitlendikten sonra ve hatta Beşiktaş öne geçtikten sonra bir tane bile kendini yere atma olayı olmadı, bunu düşünemediler mi ? Sonra sahaya her korner kullanılışı sırasında atılan bardak bardak su'lar neyin nesiydi? Yahu iki takım da ne bir sıra öne gider ne de bir sıra geriye. Oturup adam adam gibi futbol seyretmek varken bu nefret neden? Beşiktaş'ın haketmediği bir skoru aldığına inanan, verilen penaltıların haksız olduğuna gönülden inanan bir Adanalı var mı gerçekten merak ediyorum. Eğer kızılacak bir durum varsa yakaladıkları pozisyonları yeteneksizlikleriyle harcayan kendi sporcularına tepki göstersinler. Akintola penaltı çizgisi dolaylarında dağlara taşlara gönderdi. Elbette Beşiktaş kalecisi Mert'in de kurtardığı bir kaç pozisyon oldu. Kimsenin de hakkını yemeyelim.
Sözün kısası ben Adanademirspor'un çok daha pozitif bir futbolla bizi yenebileceğine inanıyordum. Ama normal oyununu bırakıp işin kolayına kaçtılar. Oysa ki Beşiktaş'ın dirençsiz orta sahasını saniyeler içinde geçiyor ve Beşiktaş'tan çok çok daha organize ataklar yapıyorlardı. Ben zaten Türk futbolunun içinde olduğu bu durumu hiç kabullenemiyorum. Normal oyununu oynasa çok daha başarılı sonuçlar alacak takımlarımızın öncelikli hedefi rakibini eksiltmek, psikolojisini bozmak, penaltı pozisyonları yaratmak oluyor. Maçın üzerinden 2 gün geçtiği için samimi Adanademirspor taraftarlarının artık daha net cevap verebileceklerine inanıyorum. Yatarak zaman geçirmeye çalışan futbolcularına baksınlar. Beşiktaş'ın neden yatmadığını sorgulasınlar. Bize yapılan fauller canlarını yakmayacak kadar hafifti belki de... Ama emin olun Beşiktaşlıların yaptıkları da öyleydi. Elbette maçın başından itibaren deli gibi koşup enerjilerini nasıl dengeli harcayacaklarını düşünemedikleri için bu yola girmiş olabilirler. Ama sezar'ın hakkını da sezar'a versinler.
Sözün kısası ben Adanademirspor'un çok daha pozitif bir futbolla bizi yenebileceğine inanıyordum. Ama normal oyununu bırakıp işin kolayına kaçtılar. Oysa ki Beşiktaş'ın dirençsiz orta sahasını saniyeler içinde geçiyor ve Beşiktaş'tan çok çok daha organize ataklar yapıyorlardı. Ben zaten Türk futbolunun içinde olduğu bu durumu hiç kabullenemiyorum. Normal oyununu oynasa çok daha başarılı sonuçlar alacak takımlarımızın öncelikli hedefi rakibini eksiltmek, psikolojisini bozmak, penaltı pozisyonları yaratmak oluyor. Maçın üzerinden 2 gün geçtiği için samimi Adanademirspor taraftarlarının artık daha net cevap verebileceklerine inanıyorum. Yatarak zaman geçirmeye çalışan futbolcularına baksınlar. Beşiktaş'ın neden yatmadığını sorgulasınlar. Bize yapılan fauller canlarını yakmayacak kadar hafifti belki de... Ama emin olun Beşiktaşlıların yaptıkları da öyleydi. Elbette maçın başından itibaren deli gibi koşup enerjilerini nasıl dengeli harcayacaklarını düşünemedikleri için bu yola girmiş olabilirler. Ama sezar'ın hakkını da sezar'a versinler.
Yaşamını yitirdiğini öğrendiğim ve üzüldüğüm irlandalı oyuncudur.
Özellikle Rome dizisinde canlandırdığı Titus Pullo karakterini çok severdim. Bu karakterdeki hali de çok sevdiğim bir arkadaşıma aşırı benzediği için ona da "Titus Pullo" derdim. Artık kullanmasam yerinde olur.
Bunun dışında Alaycı Kuş serisinde, Thor filmlerinde ve Vikingler dizisinde rol almıştı oyuncu. Yeni filminin çekimlerinin bulunduğu italya'da fenalaşıp hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı. Özleyeceğim.
Özellikle Rome dizisinde canlandırdığı Titus Pullo karakterini çok severdim. Bu karakterdeki hali de çok sevdiğim bir arkadaşıma aşırı benzediği için ona da "Titus Pullo" derdim. Artık kullanmasam yerinde olur.
Bunun dışında Alaycı Kuş serisinde, Thor filmlerinde ve Vikingler dizisinde rol almıştı oyuncu. Yeni filminin çekimlerinin bulunduğu italya'da fenalaşıp hastaneye kaldırıldı ama kurtarılamadı. Özleyeceğim.
Uğur Mumcu konuşurken değil konuşulurken olacak...
Konuşulmadığını nereden biliyorsun arkadaş diyeceğim ama bizim genel zihniyetimiz bu "bilgi" sahibi olmadan fikir sahibi olmak.
Herhangi bir 24 Ocak pragramına katıldın mı? At çamuru yeter ki izi kalsın. Ama ayıp artık. TV haberlerinde bile arka arkaya anılıyor. Siz ikisini de anmayan programları seyrediyor olmalısınız.
Bunların hepsini sallayın. Daha bir hafta önce bir paylaşım yaptı Ahmet Şanlı. Kim Ahmet Şanlı derseniz AKP'den milletvekili aday adayıydı. Seçildi mi bilmiyorum. Genç bir adam. Temiz yüzlü, düzgün konuşan, sizi kolayca ikna edebilen. Bu arkadaş daha bir hafta önce yaptığı paylaşımda rahmetli şehidimiz Gaffar Okkan'ın PKK sempatizanı olduğu ve onlara destek verdiği için Jitem tarafından oluşturulan 34 kişilik bir askeri suikast timi tarafından öldürüldüğünü, bunlara hizbullah'a kayıtlı silahlar verilerek Hizbullah'a suç attıklarını, dolayısı ile Hüdapar'a suç attıklarını, Aslında Hüdapar'ın kendilerinin de söylediği gibi Hizbullah ile hiçbir ilişkilerinin olmadığını anlatıyor. Gaffar Okkan'ın katlinden sonra da bu 34 kişilik tim sözüm ona olaylar yatışana kadar Kuzey Irak'a gönderiliyor, 4-5 ay sonra çağrıldıkları Diyarbakır'a uçakla giderken Malatya'da uçakları düşürülünce de hepsi ölüyor.
Yalan söylemiyorum, montaj da değil. Gidin Ahmet Şanlı'nın sayfasında bakın. Yalancı durumuna düşmemek için şimdi baktım. Evet, orada.
Siyasi menfaatleri sağlansın diye şehitlerimizin arkasından bu şekilde konuşabilecek, kendini savunamayacak ya da anlatılanları yalanlayamayacağı için iftiralarda sınır tanımayacak kadar alçaldı işte siyaset. Ya şu adama gerçekten atılan bu iftiraya karşı, ölen 34 askerimize karşı şu gırtlağınızın altına gerçekten bir yumru oturmuyorsa, bu kadar yapılmaz ama diyemiyorsanız ölelim, yok olalım biz de kurtulun siz de. Yahu biz bu tip insanlar değildik. Ne ara bu kadar boka battık? Yahu içiniz nasıl sızlamıyor da bu adamı Gaffar Okkan'a dedikleri yüzünden alkışlıyorsun videodaki abla? Ya bir kalkın silkinin ya...
Kimin cumhurbaşkanı olacağı önemli değil. Ülkemde böylesi yalanlar atılması, bu yalanlara hiç bir vicdan sahibi kişinin karşı koymaması içimi parçalıyor ya.
Konuşulmadığını nereden biliyorsun arkadaş diyeceğim ama bizim genel zihniyetimiz bu "bilgi" sahibi olmadan fikir sahibi olmak.
Herhangi bir 24 Ocak pragramına katıldın mı? At çamuru yeter ki izi kalsın. Ama ayıp artık. TV haberlerinde bile arka arkaya anılıyor. Siz ikisini de anmayan programları seyrediyor olmalısınız.
Bunların hepsini sallayın. Daha bir hafta önce bir paylaşım yaptı Ahmet Şanlı. Kim Ahmet Şanlı derseniz AKP'den milletvekili aday adayıydı. Seçildi mi bilmiyorum. Genç bir adam. Temiz yüzlü, düzgün konuşan, sizi kolayca ikna edebilen. Bu arkadaş daha bir hafta önce yaptığı paylaşımda rahmetli şehidimiz Gaffar Okkan'ın PKK sempatizanı olduğu ve onlara destek verdiği için Jitem tarafından oluşturulan 34 kişilik bir askeri suikast timi tarafından öldürüldüğünü, bunlara hizbullah'a kayıtlı silahlar verilerek Hizbullah'a suç attıklarını, dolayısı ile Hüdapar'a suç attıklarını, Aslında Hüdapar'ın kendilerinin de söylediği gibi Hizbullah ile hiçbir ilişkilerinin olmadığını anlatıyor. Gaffar Okkan'ın katlinden sonra da bu 34 kişilik tim sözüm ona olaylar yatışana kadar Kuzey Irak'a gönderiliyor, 4-5 ay sonra çağrıldıkları Diyarbakır'a uçakla giderken Malatya'da uçakları düşürülünce de hepsi ölüyor.
Yalan söylemiyorum, montaj da değil. Gidin Ahmet Şanlı'nın sayfasında bakın. Yalancı durumuna düşmemek için şimdi baktım. Evet, orada.
Siyasi menfaatleri sağlansın diye şehitlerimizin arkasından bu şekilde konuşabilecek, kendini savunamayacak ya da anlatılanları yalanlayamayacağı için iftiralarda sınır tanımayacak kadar alçaldı işte siyaset. Ya şu adama gerçekten atılan bu iftiraya karşı, ölen 34 askerimize karşı şu gırtlağınızın altına gerçekten bir yumru oturmuyorsa, bu kadar yapılmaz ama diyemiyorsanız ölelim, yok olalım biz de kurtulun siz de. Yahu biz bu tip insanlar değildik. Ne ara bu kadar boka battık? Yahu içiniz nasıl sızlamıyor da bu adamı Gaffar Okkan'a dedikleri yüzünden alkışlıyorsun videodaki abla? Ya bir kalkın silkinin ya...
Kimin cumhurbaşkanı olacağı önemli değil. Ülkemde böylesi yalanlar atılması, bu yalanlara hiç bir vicdan sahibi kişinin karşı koymaması içimi parçalıyor ya.
Bir hafta olmadı daha depremzedelere hakaret etti diye evinden alınan sanatçılar.
imama ise sadece diyanetin soruşturma açtığı iddia ediliyor.
Alttan alta bunu istiyorlar belki de. Kardeş kardeşi kırarken onlar tahtlarından birbirini kıran, kırdıkça da oturduğu tahtların temelini sağlamlaştıracak insanları seyretmek istiyorlar. Yoksa bunca saldırıya, hakarete karşın bir kişi bile doğru düzgün ceza almaz mı ?
imama ise sadece diyanetin soruşturma açtığı iddia ediliyor.
Alttan alta bunu istiyorlar belki de. Kardeş kardeşi kırarken onlar tahtlarından birbirini kıran, kırdıkça da oturduğu tahtların temelini sağlamlaştıracak insanları seyretmek istiyorlar. Yoksa bunca saldırıya, hakarete karşın bir kişi bile doğru düzgün ceza almaz mı ?
Çünkü Türkiye'de genel siyasetçi profili budur. Kim olursa hangi partide olursa olsun Türkiye'de siyaset yüksek idealler için değil kişisel menfaatler için yapılır.
Yani bu adam AKP'lilerden suratının ortasına bir yumruk yedi. Ardından kendisine saldıranlara "Ak it'ler" dedi.
ittifağının adını bile Atatürk'ten alan biri bu ülkede Atatürk'e beddua eden, "iki ayyaş" diyen, küfreden bir zihniyete destek verdiğini başka nasıl açıklayabilir ? Düşünün ki daha 3 gün önce 19 Mayıs'tı . Milli bayramımız ve tam açılımı "Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı". Meclis başkanı bile anmadı o gün, biliyorsunuz. Seçimden iki hafta önce Fatih Altaylı'nın programında "Hüdapar ile bir ülkücüyü aynı safta düşünemezsiniz" diyen adam dün o saf'a katıldı işte.
inanın önemli olan Sinan Oğan'ın nereye destek verdiği önemli değil. Cumhurbaşkanının Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu olması da önemli değil. Asıl önemli olan yitirilen manevi değerlerimiz. Yani bu lafları söyleyen birinin seçtiği ittifak değil önemli olan, kişinin karakteridir önemli olan.
Biz ahlakımızı yitiren bir millet haline geldik. Koskoca cumhurbaşkanı mitinginde montaj olduğunu bile bile rakibinin uydurma bir videosunu yayınlıyor. Ardından katıldığı tv programında da "montaj falan ama sonuçta yapmışlar" diyor. Sanki bu açıklamaya kadar seçmenlerinin bundan bilgisi yokmuş gibi. Ama kimse tepki vermiyor. Aynı kitle milyonlarca yeni Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının oylarıyla adayının yerinde durmasına da ses çıkarmadı zaten. Doğru dürüst Türkçe konuşamayan, ne istiklal marşını ne de milli duyguları bilen yeni arap kökenli vatandaşlarımızdan rahatsız değil AKP seçmeni.
Ama bu işler böyle gitmeyecek. Canınız yandığı zaman aklınız başınıza gelecek belki, belki de herşeyi geriye döndürmek için çok geç kalındığında anlayacaksınız neleri kaybettiğinizi. Bir gün sizin de işinize taş koyulduğunda, bir adaletsizliğe uğradığınızda, hakettiğiniz verilmediğinde bu sözleri okuyanlar hatırlasınlar. Tüm siyasi yaşantısını bulunduğu toplumu kutuplaştırmaya ayırmış cumhurbaşkanımızı düşünün. Bugün nefret ettiğiniz, sevmediğiniz ve ölse kılınız kıpırdamayacak insanlara bu duyguları ne zamandır hissettiğinizi düşünün. Sonra da tarihin sayfalarından size yıllardır öğretilenleri hatırlayın. Hani 16 devlet kurup 15'ini yıkan biz Türkler'i düşünün, sonra da "düşmanların bizi dıştan yıkamadıkları için içten nifak sokarak" yıktıklarını... O yıkılan devletlerde de sizin gibi düşünen insanlar vardı emin olun. Hep daha iyisine doğru gittiklerini sanan ama kendi mahvolmalarına koşturduklarının farkında olmayanlar. Allah sonumuzu hayretsin.
Yani bu adam AKP'lilerden suratının ortasına bir yumruk yedi. Ardından kendisine saldıranlara "Ak it'ler" dedi.
ittifağının adını bile Atatürk'ten alan biri bu ülkede Atatürk'e beddua eden, "iki ayyaş" diyen, küfreden bir zihniyete destek verdiğini başka nasıl açıklayabilir ? Düşünün ki daha 3 gün önce 19 Mayıs'tı . Milli bayramımız ve tam açılımı "Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı". Meclis başkanı bile anmadı o gün, biliyorsunuz. Seçimden iki hafta önce Fatih Altaylı'nın programında "Hüdapar ile bir ülkücüyü aynı safta düşünemezsiniz" diyen adam dün o saf'a katıldı işte.
inanın önemli olan Sinan Oğan'ın nereye destek verdiği önemli değil. Cumhurbaşkanının Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu olması da önemli değil. Asıl önemli olan yitirilen manevi değerlerimiz. Yani bu lafları söyleyen birinin seçtiği ittifak değil önemli olan, kişinin karakteridir önemli olan.
Biz ahlakımızı yitiren bir millet haline geldik. Koskoca cumhurbaşkanı mitinginde montaj olduğunu bile bile rakibinin uydurma bir videosunu yayınlıyor. Ardından katıldığı tv programında da "montaj falan ama sonuçta yapmışlar" diyor. Sanki bu açıklamaya kadar seçmenlerinin bundan bilgisi yokmuş gibi. Ama kimse tepki vermiyor. Aynı kitle milyonlarca yeni Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının oylarıyla adayının yerinde durmasına da ses çıkarmadı zaten. Doğru dürüst Türkçe konuşamayan, ne istiklal marşını ne de milli duyguları bilen yeni arap kökenli vatandaşlarımızdan rahatsız değil AKP seçmeni.
Ama bu işler böyle gitmeyecek. Canınız yandığı zaman aklınız başınıza gelecek belki, belki de herşeyi geriye döndürmek için çok geç kalındığında anlayacaksınız neleri kaybettiğinizi. Bir gün sizin de işinize taş koyulduğunda, bir adaletsizliğe uğradığınızda, hakettiğiniz verilmediğinde bu sözleri okuyanlar hatırlasınlar. Tüm siyasi yaşantısını bulunduğu toplumu kutuplaştırmaya ayırmış cumhurbaşkanımızı düşünün. Bugün nefret ettiğiniz, sevmediğiniz ve ölse kılınız kıpırdamayacak insanlara bu duyguları ne zamandır hissettiğinizi düşünün. Sonra da tarihin sayfalarından size yıllardır öğretilenleri hatırlayın. Hani 16 devlet kurup 15'ini yıkan biz Türkler'i düşünün, sonra da "düşmanların bizi dıştan yıkamadıkları için içten nifak sokarak" yıktıklarını... O yıkılan devletlerde de sizin gibi düşünen insanlar vardı emin olun. Hep daha iyisine doğru gittiklerini sanan ama kendi mahvolmalarına koşturduklarının farkında olmayanlar. Allah sonumuzu hayretsin.
Yahu öğrendik ki cumhurbaşkanımız sara hastası. TV ekranları önünde, hele hele canlı yayında asla bu riski göze almayacaktır. Öyle bir ortamda kriz gelirse siyasi kariyeri de bundan önemli ölçüde etkilenecektir. Bunca zaman sadece kendisine sorulmasını istediği soruları cevaplamak istediğini düşünürdüm. Ama bir diğer faktör de buymuş. Öte yandan canlı yayına katılmaktan çekinen cumhurbaşkanının nasıl olur da miting miting dolaştığını da anlayabilmiş değilim.
Bu olanların benzerini yıllar önce kısmen de olsa yaşamış biri olara bu tür provakasyonlara asla gelinmemesi gereken olaylardır. Gerçekten de ülkemize üzerine kirli oyunlar oynanıyorsa işte dün olanlar bizzat budur. ellerinde sadece Türk bayrağı olan vatandaşlar taşlandı dün, çocukların, gençlerin suratları dağıldı. Bu insanlar bunu güvenlik güçlerinin gözleri önünde yaptı. Milletvekilleri gurur duyduğunu belirten açıkmalar yaparken, cumhurbaşkanımız "dadaş yürü demezse yürüyemezsin" içişleri bakanı da "olanlar tiyatro" açıklaması yaptı. Bugün bu konuda yapılacak en yanlış şey başka bir yerde misillemesini yapmaktır. Ondan sonra gider ve kimse durduramaz çünkü. Şunun şurasında 1 hafta sonra kim kazanacaksa kazanacak ve ondan sonra her koşulda sonlanacaktır zaten.
Ülkenin üzerinde dış güçlerin kötü emelleri falan filan hikayesine itibar eden yoktur herhalde diye düşünüyorum. Çünkü bütün bunlar koltuk sevdasından oluyor. Gün geçmiyorki o sıkılı avuçlardan balçık sızmasın. işlerin çoktan kontrolden çıktığını öğreniyoruz gün be gün. Bakanlar, ihaleler, çökmeler. Bu düzen bozulsun istenmiyor elbette. Muazzam bir çorba geliyor. Bu düzene alışmış bünye kolay kolay terkedemez.
ama nasıl bir gözüdönmüşlük olduğunu tüm dünyaya rezil de olarak görüyoruz değil mi. Taş atanlara destek veren örtülü kadınımız. Herkesin suçu var ama o bir anne ve bir anne nasıl olur da bir başka annenin yavrusunun zarar göreceği böyle bir saldırıyı destekler. Bu düşmanlığın sebebi nedir? Hani 28 şubat sürecinde çok çekmişlerdi. O dönemlerde bir kez olsun böyle bir şey yaşandı mı? 28 Şubattan sözüm ona şikayet edenlerin döneminde ise muhalefete saldırılar bitmek bilmedi. Parti binaları kurşunlardı, Muhalefet lideri linç edilmek istendi, Muhalif vatandaşlar kurşunlandı, muhalif sanatçılar hapse atıldı, ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
Dua edelim ki bu ibre tersine dönmesin. intikam ateşiyle kavrulanları dua edelim ki birileri dizginlesin. Bu ülke öyle durumları da yaşadı çünkü.
Ülkenin üzerinde dış güçlerin kötü emelleri falan filan hikayesine itibar eden yoktur herhalde diye düşünüyorum. Çünkü bütün bunlar koltuk sevdasından oluyor. Gün geçmiyorki o sıkılı avuçlardan balçık sızmasın. işlerin çoktan kontrolden çıktığını öğreniyoruz gün be gün. Bakanlar, ihaleler, çökmeler. Bu düzen bozulsun istenmiyor elbette. Muazzam bir çorba geliyor. Bu düzene alışmış bünye kolay kolay terkedemez.
ama nasıl bir gözüdönmüşlük olduğunu tüm dünyaya rezil de olarak görüyoruz değil mi. Taş atanlara destek veren örtülü kadınımız. Herkesin suçu var ama o bir anne ve bir anne nasıl olur da bir başka annenin yavrusunun zarar göreceği böyle bir saldırıyı destekler. Bu düşmanlığın sebebi nedir? Hani 28 şubat sürecinde çok çekmişlerdi. O dönemlerde bir kez olsun böyle bir şey yaşandı mı? 28 Şubattan sözüm ona şikayet edenlerin döneminde ise muhalefete saldırılar bitmek bilmedi. Parti binaları kurşunlardı, Muhalefet lideri linç edilmek istendi, Muhalif vatandaşlar kurşunlandı, muhalif sanatçılar hapse atıldı, ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
Dua edelim ki bu ibre tersine dönmesin. intikam ateşiyle kavrulanları dua edelim ki birileri dizginlesin. Bu ülke öyle durumları da yaşadı çünkü.
Fatih Sultan Mehmet ilerici yapısı ve batıya yakın tutumu nedeniyle tebası tarafından en sevilmeyen padişahımızdır. Zira birçok defa resmini yaptırmış olması dinimiz açısından hoş karşılanmadığı için çok tepki almıştır. Kaldı ki ondan sonra resmini yaptırmış bir padişahımız yoktur. Yazık ki aynı yobaz zihniyet bugün de ufak tefek farklarla halen mevcut. Ölümünün yüksek ihtimalle zehirlenmekten kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Zehirlemenin de büyük ihtimalle şehzedesi 2. Bayezıd tarafından yapıldığı ya da yaptırıldığı tarihçilerimiz tarafından dile getirilmiştir.
Beyler siz çok geriden takip ediyorsunuz gündemi. SS bu işareti gündeme taşıdıktan sonra aktroller TT yaptı. Ama Millet ittifakının elemanları aynı hareketi yapan Binali Yıldırım, Emine Erdoğan ve Bülent Arınç fotoğrafı ile cevap verdiler. Cumhur'da "tüh allah yaaa" havası var şimdi...
Yazar bu başlığı açarken altına nasıl entry'ler girileceğini hayal etti acaba diye düşündüren başlık. Yani çok sıkılıyor herhalde ama bilemedim.
Bazı günler başlıkları görünce bundan daha abuk olur mu diyorum. Çok geçmeden oluyor.
Bazı günler başlıkları görünce bundan daha abuk olur mu diyorum. Çok geçmeden oluyor.
ihanete uğramış gibi hissettiriyor. Ama sevmeme değil bir kırgınlık var.
Şu anda yaptığı şeyler kendi siyasi hayatını bitirmeye yönelik. Olay CHP ya da başka bir parti de değil. Güvenilirliğini kaybettiriyor insanların gözünde.
Dün akşam TV'de Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu'nu atsın yanından KIlıçdaroğlu koşulsuz destek vereyim diyor. Şimdi bunlar samimi değil. Çünkü 1,5 ay önce milletvekiliği pazarlığı yaparken bu şartı koymamıştı. Şimdi 10 gün sonra seçim var, ne Kılıçdaroğlu'nun ne de başka birinin kabul edemeyeceği bir şart koyuyor ortaya ve "bak ben ne şahane teklif yaptım" diyor. Yahu yer mi bunu Anadolu çocuğu? Bir sen misin zeki be Muharrem ince, bir sen mi kaldın akıllı? Ama işin asıl kırıcı yanı böyle bir şey söylerken seçmenin zekasını küçümseyerek bu manevrayı, bu şark kurnazlığını anlayamayacaklarını düşünmesi. Çok sevmiştik yaaa... Gerçekten.
Şu anda yaptığı şeyler kendi siyasi hayatını bitirmeye yönelik. Olay CHP ya da başka bir parti de değil. Güvenilirliğini kaybettiriyor insanların gözünde.
Dün akşam TV'de Ali Babacan ile Ahmet Davutoğlu'nu atsın yanından KIlıçdaroğlu koşulsuz destek vereyim diyor. Şimdi bunlar samimi değil. Çünkü 1,5 ay önce milletvekiliği pazarlığı yaparken bu şartı koymamıştı. Şimdi 10 gün sonra seçim var, ne Kılıçdaroğlu'nun ne de başka birinin kabul edemeyeceği bir şart koyuyor ortaya ve "bak ben ne şahane teklif yaptım" diyor. Yahu yer mi bunu Anadolu çocuğu? Bir sen misin zeki be Muharrem ince, bir sen mi kaldın akıllı? Ama işin asıl kırıcı yanı böyle bir şey söylerken seçmenin zekasını küçümseyerek bu manevrayı, bu şark kurnazlığını anlayamayacaklarını düşünmesi. Çok sevmiştik yaaa... Gerçekten.
Liyakat geri gelir. Gelmezse hepimiz kendimizi vuralım, bitsin zaten.
Aslında inanın AKP'nin içinde de oturacağı koltuğu sonuna kadar dolduracak çok kalliteli, eğitimli insanlar var. Bunların bildiği işi yapmamalarının, olması gereken göreve gelmemesinin birkaç nedeni var. ilki bu insanların yanlış olduğunu bile bile tepedeki şahsa biat etmemeleri. Doğruya doğru yanlışa yanlış demeleri. Bu itaatsizlik gibi algılanıyor ve bu kişiler olması gereken görevlere getirilmiyor. Reis eleştiriyi sevmiyor çünkü. Reis her eleştiriyi saldırı, her eleştireni düşman olarak görüyor. Bu eğitimli, aristokrat AKP'lileri kendi iç mekanizmaları eledi yani.
Bir diğer sebebi ise bu insanların çevrelerinde dönen yolsuzların, kanunsuzlukların ve adaletsizliklerin bir parçası olmak istememeleri. Çünkü iktidardaki bu güç zehirlenmesi ve yozlaşma sosyologlar tarafından çok uzun yıllar önce öngörülmüştü. Yahu içimizde de AKP'liler vardır. Biz birbirimize düşman değiliz bu sözlük de muhalefetin yayın organı değil. AKP'ye gönül vermiş ama aklı başında olan bir Allah'ın kulu Kızılay başkanı Kerem Kınık'ın görevde kalmasını açıklayabilir mi? Dışarıdan kağıt alarak kağıt ürünlerinin fiyatlarının uçması ve mısır şurubu ve şeker alarak her türlü şekerli gıdanın fiyatlarının uçması karşısında Şeker ve Kağıt Fabrikalarının satılmasını savunan bir AKP'li çıkabilir mi? Sözün özü bu gerçekler karşısında bu şapşallıkların bri parçası olmayan AKP'li elitler, liyakat sahipleri kendisine görev verilse de kabul etmedi, belki çok önceden ortamdan uzaklaştı. elinizi vicdanınıza koyun ey AKP seçmenleri, Allah için söyleyin; gidişatın buraya doğru evrildiğini zaten çok uzun zaman önce fark etmediniz mi? Ettiniz bence ve belki de durdurmak için elinizden geleni yaptınız. Ama bu liyakatı harcadığı gibi kendi öz evlatlarını da harcayabilen bir sistem.
iktidar değiştiği takdirde liyakat önemli ölçüde geri gelecektir. Ama Liyakatın geri gelmesi için ilk ama ilk olarak "Adalet"in geri gelmesi gerek. Adalet olmadığı için bu hallere geldik. Bütün yetkilerin tek bir kişinin elinde toplanmasının ne büyük bir yanlışlık olduğunu bence herkes anladı. Hatta buna cumhurbaşkanı bile dahildir. Yahu yorucu bir kere. Bir insanın herşeyi yapması mümkün mü? Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin ne anlama geldiğini herkes yeniden hatırladı. 21 yılda bozulan düzen elbette bir ay içinde düzelmeyecektir. Değişim başladığı zaman orada da tıkanmalar, çatışmalar olacaktır. Ama liyakatin ve adaletin en hızla düzelen kurumlar olacağına inanıyorum.
Bu korkuları ondan.
Elbette milyonlarca kişinin oy vereceği bir yapının da aksayan tarafları olacaktır. Onların içinden de yiyiciler, yolsuzluk meraklıları, hırslılar çıkacaktır. Bizlere düşen şu anda AKP seçmenlerinin yaptığı gibi her koşulda onların arkalarında durmak değil, yaptıkları yanlışlara muhalif olarak suratlarına tokatı yapıştırmaktır.
Aslında inanın AKP'nin içinde de oturacağı koltuğu sonuna kadar dolduracak çok kalliteli, eğitimli insanlar var. Bunların bildiği işi yapmamalarının, olması gereken göreve gelmemesinin birkaç nedeni var. ilki bu insanların yanlış olduğunu bile bile tepedeki şahsa biat etmemeleri. Doğruya doğru yanlışa yanlış demeleri. Bu itaatsizlik gibi algılanıyor ve bu kişiler olması gereken görevlere getirilmiyor. Reis eleştiriyi sevmiyor çünkü. Reis her eleştiriyi saldırı, her eleştireni düşman olarak görüyor. Bu eğitimli, aristokrat AKP'lileri kendi iç mekanizmaları eledi yani.
Bir diğer sebebi ise bu insanların çevrelerinde dönen yolsuzların, kanunsuzlukların ve adaletsizliklerin bir parçası olmak istememeleri. Çünkü iktidardaki bu güç zehirlenmesi ve yozlaşma sosyologlar tarafından çok uzun yıllar önce öngörülmüştü. Yahu içimizde de AKP'liler vardır. Biz birbirimize düşman değiliz bu sözlük de muhalefetin yayın organı değil. AKP'ye gönül vermiş ama aklı başında olan bir Allah'ın kulu Kızılay başkanı Kerem Kınık'ın görevde kalmasını açıklayabilir mi? Dışarıdan kağıt alarak kağıt ürünlerinin fiyatlarının uçması ve mısır şurubu ve şeker alarak her türlü şekerli gıdanın fiyatlarının uçması karşısında Şeker ve Kağıt Fabrikalarının satılmasını savunan bir AKP'li çıkabilir mi? Sözün özü bu gerçekler karşısında bu şapşallıkların bri parçası olmayan AKP'li elitler, liyakat sahipleri kendisine görev verilse de kabul etmedi, belki çok önceden ortamdan uzaklaştı. elinizi vicdanınıza koyun ey AKP seçmenleri, Allah için söyleyin; gidişatın buraya doğru evrildiğini zaten çok uzun zaman önce fark etmediniz mi? Ettiniz bence ve belki de durdurmak için elinizden geleni yaptınız. Ama bu liyakatı harcadığı gibi kendi öz evlatlarını da harcayabilen bir sistem.
iktidar değiştiği takdirde liyakat önemli ölçüde geri gelecektir. Ama Liyakatın geri gelmesi için ilk ama ilk olarak "Adalet"in geri gelmesi gerek. Adalet olmadığı için bu hallere geldik. Bütün yetkilerin tek bir kişinin elinde toplanmasının ne büyük bir yanlışlık olduğunu bence herkes anladı. Hatta buna cumhurbaşkanı bile dahildir. Yahu yorucu bir kere. Bir insanın herşeyi yapması mümkün mü? Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin ne anlama geldiğini herkes yeniden hatırladı. 21 yılda bozulan düzen elbette bir ay içinde düzelmeyecektir. Değişim başladığı zaman orada da tıkanmalar, çatışmalar olacaktır. Ama liyakatin ve adaletin en hızla düzelen kurumlar olacağına inanıyorum.
Bu korkuları ondan.
Elbette milyonlarca kişinin oy vereceği bir yapının da aksayan tarafları olacaktır. Onların içinden de yiyiciler, yolsuzluk meraklıları, hırslılar çıkacaktır. Bizlere düşen şu anda AKP seçmenlerinin yaptığı gibi her koşulda onların arkalarında durmak değil, yaptıkları yanlışlara muhalif olarak suratlarına tokatı yapıştırmaktır.
Yav adam demilmişsin be ya. Ne umut etmiştik seninle, ne hayaller kurmuştuk. "Ahı var" konuşmanı telefonumda sakladık uzun süre. Şimdi şu hale bak. Bu açıklamalar gerçekten de vatan, millet sevgisi ile mi yapılıyor? Ya cumhurbaşkanlığı hayali kuran biri neden iktidardan çok muhalefete yüklenir biri bana anlatsın. Yahu 21 yıldır çu caanım ülkenin başına gelmedik kalmadı ama sayın ince muhalefet de muhalefet.
Ayıptır yaaa. Bu kadar omurgasızlık olur mu?
Merak ediyorum da Muharrem ince seçimi kazandı diyelim. Mecliste kaç vekili olacak, bakanları kimler olacak? Hangi kanunları çıkaracak. Hangi oy çokluğu ile yapacak bunu. Yahu kendi bile hayal dünyasının farkında. Farkında ama ah o gözü körolası hırs. Artık para mı, koltuk mu, intikam mı bilemedim. Ama 12 gün sonra siyasi mezarlıkta kendine bir yer bulacak.
Ayıptır yaaa. Bu kadar omurgasızlık olur mu?
Merak ediyorum da Muharrem ince seçimi kazandı diyelim. Mecliste kaç vekili olacak, bakanları kimler olacak? Hangi kanunları çıkaracak. Hangi oy çokluğu ile yapacak bunu. Yahu kendi bile hayal dünyasının farkında. Farkında ama ah o gözü körolası hırs. Artık para mı, koltuk mu, intikam mı bilemedim. Ama 12 gün sonra siyasi mezarlıkta kendine bir yer bulacak.
Türkiye'de siyasal islam'ın sonunun geldiğini gösteren beyanlardan birisidir.
Ne iktidar koltuğuymuş arkadaş. 21 sene oturdular, yetmedi daha da istiyorlar.
Şu an çevrelerinde olan bir grup da seçimlerden sonra hızla gemiyi terk edeceklerdir.
Ama kendi taraftarları bile iş iktidarı kaybetmeye gelince seviyelerinin ne derece aşağılara inebileceğini gördü. Hele basın açıklamaları yok mu, sakin sakin konuşup zeytinyağı gibi davranmak. Bu karakterlerinin ne derece sığ olduğunu gösterdi. Saldırgan, agresif ve sürekli sinirli olmaları, insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemeleri, bu yalanlarla uçmaları adeta; hepsi kaybetme korkusu... O korku koltuğundan, gelirinden olma korkusu değil sadece. iktidarı kaybettileri takdirde yaptıklarından dolayı yargılanacakları korkusu. Eeeeee demiştik, hiçbir şeye benzemez vatanını, halkını satanların korkusu...
Ne iktidar koltuğuymuş arkadaş. 21 sene oturdular, yetmedi daha da istiyorlar.
Şu an çevrelerinde olan bir grup da seçimlerden sonra hızla gemiyi terk edeceklerdir.
Ama kendi taraftarları bile iş iktidarı kaybetmeye gelince seviyelerinin ne derece aşağılara inebileceğini gördü. Hele basın açıklamaları yok mu, sakin sakin konuşup zeytinyağı gibi davranmak. Bu karakterlerinin ne derece sığ olduğunu gösterdi. Saldırgan, agresif ve sürekli sinirli olmaları, insanların gözlerinin içine baka baka yalan söylemeleri, bu yalanlarla uçmaları adeta; hepsi kaybetme korkusu... O korku koltuğundan, gelirinden olma korkusu değil sadece. iktidarı kaybettileri takdirde yaptıklarından dolayı yargılanacakları korkusu. Eeeeee demiştik, hiçbir şeye benzemez vatanını, halkını satanların korkusu...
Gökhan Türkmen aslında çok da dinlediğim bir adam değildir. Ama yiğidi öldür hakkını yeme. Bu şarkı çok bir güzeldir. internetten öğrendiğime göre sözleri de kendine aitmiş. Yalnız eseri gerçekten de çatı katı'na koymuş ve üstüne eser çıkaramadı bir daha.
Sözleri de aslında herkesin aşina olduğu duyguların çok yalın bir şekilde dışa vurumu, bir ifade tarzı değil mi?
"yarın hatırımı sorsan ne olur,
bugün hevesimi kırdın bir kere.
gitme, dememle kalsan ne olur?
gönlün çoktan yola çıkmış bir kere..."
Hangimiz yaşamadık. Belki de yaşattık?
ihtiyacım olduğu anda yanımda olmadıktan sonra ne anlamı var herşeyin ? Biraz da bu değil mi? Yani iki taraf için de geçerli elbette.
Sözleri de aslında herkesin aşina olduğu duyguların çok yalın bir şekilde dışa vurumu, bir ifade tarzı değil mi?
"yarın hatırımı sorsan ne olur,
bugün hevesimi kırdın bir kere.
gitme, dememle kalsan ne olur?
gönlün çoktan yola çıkmış bir kere..."
Hangimiz yaşamadık. Belki de yaşattık?
ihtiyacım olduğu anda yanımda olmadıktan sonra ne anlamı var herşeyin ? Biraz da bu değil mi? Yani iki taraf için de geçerli elbette.
Hayatımda sadece bir kere yaşadığım ve tadı da damağımda kalan şey.
Gerçekten uyuyorsanız ve sevdiğiniz kişi sizin üstünüze atlayıp öpücüklere boğuyorsa bir tuhaf oluyorsunuz o uyku haliyle. Sonra kendinizie yavaş yavaş geliyorsunuz.
Nasıl bir iç yumuşaması, gurur, özgüven, "ben neymişim yahu" hissidir o. Anlatılmaz yaşanır.
Hayatımda bir kere yaşadım dedim ve unutamadım dedim ya.
1993 yılıydı, o derece yani.
Gençlere tavsiyem size yapmıyorlarsa siz sevdiğinize yapın. Bazen ne istediğini anlatmak için sizin beklentisi içinde olduğunuz şeyi beklentiniz olan kişiye yapmanız gerekir. Nihayetinde memeliyiz ve taklit ederek öğreniyoruz.
Gerçekten uyuyorsanız ve sevdiğiniz kişi sizin üstünüze atlayıp öpücüklere boğuyorsa bir tuhaf oluyorsunuz o uyku haliyle. Sonra kendinizie yavaş yavaş geliyorsunuz.
Nasıl bir iç yumuşaması, gurur, özgüven, "ben neymişim yahu" hissidir o. Anlatılmaz yaşanır.
Hayatımda bir kere yaşadım dedim ve unutamadım dedim ya.
1993 yılıydı, o derece yani.
Gençlere tavsiyem size yapmıyorlarsa siz sevdiğinize yapın. Bazen ne istediğini anlatmak için sizin beklentisi içinde olduğunuz şeyi beklentiniz olan kişiye yapmanız gerekir. Nihayetinde memeliyiz ve taklit ederek öğreniyoruz.
Ülke birden bire kalıcı refaha ulaşamayacak elbette. 21 yıllık yıkım bir günde, bir ayda, bir yılda düzelir mi, düzelmez. Ama düzelmeye başlayacak.
Ama ben birçok kişinin bir şekilde ülkeyi terkedeceğini düşünüyorum. Belki şimdiden terketmeye başladılar bile.
Bu kadar yıldır yaşanan adaletsizliklerin son bulacağını düşünmek istiyorum. Suçsuz yere hapiste yatanlarla onca suça rağmen gözaltı bile görmeyenler yer değiştirirler diye umuyorum. Bir kararname ile görevlerinden alınan onca hakim, savcı, memur, asker eminim adil bir şekilde yeniden yargılanacak. Birçoğunun serbest kalacağını düşünüyorum. Sonra birçoğunun neden hapse atıldığını öğreneceğiz. Sadece muhalif oldukları ya da atatürkçü oldukları için içeri atıldıklarını öğreneceğiz.
Ve elbette... 15 Temmuz davası açılacak. Bu sürece götüren kişiler yeniden gündeme getirilecek. Kendilerini defalarca uyarmalarına rağmen sorumluluklarını menfaatlerinin ardında bırakanlar, bıraktıranlar teker teker dökülecek. Bir kumdan kale gibi her dalgada birbirlerini nasıl ele verdiklerini, ben yapmadım o yaptı dediklerini göreceğiz. O günlerin hiç konuşturulmamış kişileri konuşturulacak. Sadece komutanlarının sözünü dinleyerek boğaz köprüsüne giden, kendi halkına ateş etmemek için silah bırakan ama oradakiler tarafından öldürülüp, denize atılan askerciklerimizin aileleri gibi.
O kadar çok dava açılacak ki devletin yeni savcılar, hakimler işe alması gerekecek. Mahkeme kararlarına rağmen yapımı doğa katline rağmen durdurulmayan işletmelerin, otellerin, sarayların, rezidansların arkasında kimlerin olduğu bir bir ortaya çıkacak.
Sonra Çorlu tren kazası davası görülecek. Amasra ve Soma maden kazaları yeniden yargıya taşınacak. Onca ölmüş madencimizin kemikleri yattıkları yerde bir huzur bulacak. Ailelerinin içi soğuyacak. Hala neden madenlerde yaşam odalarının kurulamadığı gündem olacak ve eminim ki kısa süre içinde zorunlu hale gelecek. Çok yazık zengin amcaların paraları azıcık, karları azalacak.
Ali Tatar'ın ismi bir yerlere verilecektir şüphesiz. Ergenekon ve Balyoz davalarında hapislerde süründürülen donanmamızın yıldızı amirallerimiz aklanacak. Onlara yapılanları artık Uğur Dündar mı, Can Dündar mı belgesel yapar bilinmez ama halkımız Ömer Halisdemir gibi nicelerinin olduğunu öğrenecek. Bunların hangi sebeple görevlerinden uzaklaştırıldığını öğreneceğiz.
O kadar çok şey öğreneceğiz ki... Bunca yıldır gördüklerimiz, öğrendiklerimiz artık ellerinde zaptedemedikleri balçığın parmakları arasından sızan taraflarıydı sadece. O avuç acılacak ve o avucun içindeki kirli, pis balçığı göreceğiz, kimlere bulaştığını, o çamurun suyunu, toprağını kimin kattığıyla beraber.
Gazeteler çok kısa zaman içinde gerçek kimliklerine kavuşmaya başlayacak. Gerçek gazeteciler birer birer yeniden ortaya çıkmaya başlayacak. Şu ana kadar adını hiç duymadıklarımızla beraber adları bizlere unutturulmaya çalışanlar gazetelerine, ekranlara dönecekler. Bugünün gazetecilerini görmeyi çok ümit ediyorum o zamanlar. Kalemini satanları, vatanını satanları, görmezden gelenleri, susanları, susturulanları, görmezden gelenleri. Acaba demokratik bir ortamda halka açık bir şekilde tv ekranlarına çıkabilecek mi bu isimler merak içimdeyim. Adeta deliriyorum meraktan. Ahmet Hakan, Cem Küçük, Ülke ve Kanal 24'ün o adını bile bilmediğim sözde habercilerini, televizyoncuları ne yapacak acaba?
Sadece adalet istiyoruz, adalet... Adalet, adalet ve adalet. Yapanın yanına kar kalmadığı bir dünyada yaşıyor olduğumuzu öğrenmek istiyoruz. Mazlumun ahının hayli aheste aheste de olsa çıktığını görelim istiyoruz. Utandıklarını, rezil olduklarını, hissetmeyi beklemedikleri, unuttukları bu duyguların yeniden yaşanıldığını görmek istiyoruz.
Şimdi iktidardakiler korkuyor. Yandaşları, onlara yardakçılık yapanlar daha da çok korkuyor. Yaptıkları adaletsizliklerin, kanunsuzlukların ortaya çıkacağından korkuyorlar. Korkmalılar... Çünkü hiçbir şeye benzemez vatanını, halkını satanların korkusu...
Ama ben birçok kişinin bir şekilde ülkeyi terkedeceğini düşünüyorum. Belki şimdiden terketmeye başladılar bile.
Bu kadar yıldır yaşanan adaletsizliklerin son bulacağını düşünmek istiyorum. Suçsuz yere hapiste yatanlarla onca suça rağmen gözaltı bile görmeyenler yer değiştirirler diye umuyorum. Bir kararname ile görevlerinden alınan onca hakim, savcı, memur, asker eminim adil bir şekilde yeniden yargılanacak. Birçoğunun serbest kalacağını düşünüyorum. Sonra birçoğunun neden hapse atıldığını öğreneceğiz. Sadece muhalif oldukları ya da atatürkçü oldukları için içeri atıldıklarını öğreneceğiz.
Ve elbette... 15 Temmuz davası açılacak. Bu sürece götüren kişiler yeniden gündeme getirilecek. Kendilerini defalarca uyarmalarına rağmen sorumluluklarını menfaatlerinin ardında bırakanlar, bıraktıranlar teker teker dökülecek. Bir kumdan kale gibi her dalgada birbirlerini nasıl ele verdiklerini, ben yapmadım o yaptı dediklerini göreceğiz. O günlerin hiç konuşturulmamış kişileri konuşturulacak. Sadece komutanlarının sözünü dinleyerek boğaz köprüsüne giden, kendi halkına ateş etmemek için silah bırakan ama oradakiler tarafından öldürülüp, denize atılan askerciklerimizin aileleri gibi.
O kadar çok dava açılacak ki devletin yeni savcılar, hakimler işe alması gerekecek. Mahkeme kararlarına rağmen yapımı doğa katline rağmen durdurulmayan işletmelerin, otellerin, sarayların, rezidansların arkasında kimlerin olduğu bir bir ortaya çıkacak.
Sonra Çorlu tren kazası davası görülecek. Amasra ve Soma maden kazaları yeniden yargıya taşınacak. Onca ölmüş madencimizin kemikleri yattıkları yerde bir huzur bulacak. Ailelerinin içi soğuyacak. Hala neden madenlerde yaşam odalarının kurulamadığı gündem olacak ve eminim ki kısa süre içinde zorunlu hale gelecek. Çok yazık zengin amcaların paraları azıcık, karları azalacak.
Ali Tatar'ın ismi bir yerlere verilecektir şüphesiz. Ergenekon ve Balyoz davalarında hapislerde süründürülen donanmamızın yıldızı amirallerimiz aklanacak. Onlara yapılanları artık Uğur Dündar mı, Can Dündar mı belgesel yapar bilinmez ama halkımız Ömer Halisdemir gibi nicelerinin olduğunu öğrenecek. Bunların hangi sebeple görevlerinden uzaklaştırıldığını öğreneceğiz.
O kadar çok şey öğreneceğiz ki... Bunca yıldır gördüklerimiz, öğrendiklerimiz artık ellerinde zaptedemedikleri balçığın parmakları arasından sızan taraflarıydı sadece. O avuç acılacak ve o avucun içindeki kirli, pis balçığı göreceğiz, kimlere bulaştığını, o çamurun suyunu, toprağını kimin kattığıyla beraber.
Gazeteler çok kısa zaman içinde gerçek kimliklerine kavuşmaya başlayacak. Gerçek gazeteciler birer birer yeniden ortaya çıkmaya başlayacak. Şu ana kadar adını hiç duymadıklarımızla beraber adları bizlere unutturulmaya çalışanlar gazetelerine, ekranlara dönecekler. Bugünün gazetecilerini görmeyi çok ümit ediyorum o zamanlar. Kalemini satanları, vatanını satanları, görmezden gelenleri, susanları, susturulanları, görmezden gelenleri. Acaba demokratik bir ortamda halka açık bir şekilde tv ekranlarına çıkabilecek mi bu isimler merak içimdeyim. Adeta deliriyorum meraktan. Ahmet Hakan, Cem Küçük, Ülke ve Kanal 24'ün o adını bile bilmediğim sözde habercilerini, televizyoncuları ne yapacak acaba?
Sadece adalet istiyoruz, adalet... Adalet, adalet ve adalet. Yapanın yanına kar kalmadığı bir dünyada yaşıyor olduğumuzu öğrenmek istiyoruz. Mazlumun ahının hayli aheste aheste de olsa çıktığını görelim istiyoruz. Utandıklarını, rezil olduklarını, hissetmeyi beklemedikleri, unuttukları bu duyguların yeniden yaşanıldığını görmek istiyoruz.
Şimdi iktidardakiler korkuyor. Yandaşları, onlara yardakçılık yapanlar daha da çok korkuyor. Yaptıkları adaletsizliklerin, kanunsuzlukların ortaya çıkacağından korkuyorlar. Korkmalılar... Çünkü hiçbir şeye benzemez vatanını, halkını satanların korkusu...
Aşçıların sıcak gereçleri tutmakta kullandığı bez.