bugün

bana, bir zamanlar türk dil kurumu'nun gerçekten işini yaptığını hatırlatan kelime.
(bkz: teyyare)
"kanatlı bir gençlik memleketin geleceği bakımından en büyük güvencedir. bir gün batılı ayaklar ayda ayaklarının, izlerini bırakacaklarsa bunların arasında bir de türkün bulunması için çalışmalara girişmek, aşamalar kaydetmek gerekir.

geleceğin en etkili silahı da, aracı da hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize mesajlar yollayacaktır. bu mucizenin tahakkuku için 2000 yılını beklemeye hacet kalmayacaktır. gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. bize düşen görev ise batıdan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir."

- m.k.atatürk, eskişehir tayyare alayı ziyareti, 1936

dikkat edilirse, bu ziyaret,
abd'nin aya gitmesinden 33 yıl,
bina boyutlu ilk bilgisayarların deneysel olarak çalışmasından 10 yıl,
bilgisayarın evlerimize girmesinden 50 küsur yıl,
ilk turbojet motorlu uçağın uçmasından yaklaşık 10 yıl kadar önce gerçekleşmiş.

o yıllarda aya gitme teknolojisine yönelik en önemli gelişme almanların v2 roketleriydi, ki o da 1936'da olsa olsa henüz gizli araştırma safhasında olması gereken ve dünyanın henüz varlığını öğrenmediği bir teknolojiydi.

vel hasılı kelam, atatürk, ya 1911'de trablusgarp'ta edindiği tecrübeden dolayı ya da diğer meziyetlerinden dolayı olsa gerek, havacılığın yaşamsal önemini en iyi kavramış bir önderdi.
kanatlarının biçimi ve hızlı gitmesi sayesinde, kanat üzerinde, tonlarca kaldırma kuvveti sağlayabilecek vakum oluşturan taşıt.
(bkz: yerden kalkan ilk uçak)
(bkz: ilk uçuş)
(bkz: ilk deniz uçakları)
f.d nin canlı performansını mükkemel yorumladığı, mükkemel sözleri ile mükemmel şarkı.
bir uçak düşün ki...

bir uçak düşün ki, yanına valiz valiz umut alıp gökyüzüne çıkmışsın. bir şehrin kırmızısını çalıp gri bırakmışsın geride gözü yaşlı. eş, dost, tanıdık, akraba hepsini el sallarken bırakmışsın gökler için. kanatlanmışsın. bir demet sessizlik vermiş birisi çıkarken yola eline, çantana sıkıştırmışsın, çantandakilerin nüfüs kağıdın olduğuna aldırış etmeden üstelik.

bir uçak düşün ki, gözlerini kapatıp yola çıkmışsın. bulutların üzerinde mutluluk var sanmışsın, oysa yanılmışsın. kuşlar kadar özgür bilip uçanları yollara düşmüşsün, özgürlük yalnızca akıldadır diye yolda çözmüşsün.

bir uçak düşün ki, geçmişini/varlığını insanların aklından silip hayallere düşmüşsün. düş diye gökyüzüne bakarken bir gecede, aklına bir uçak düş'müş, ağırlığı kaldıramayıp düş'müşsün bulutların ardına. ayağına bir beton bağlayıp atmışsın kendini gökyüzüne. batmışsın gökyüzünde.

bir uçak düşün ki..

ya da boşver,düşünme!
haftanın altı günü yakın ilişki içinde bulunulan demir uçurgaçlardır.
nasıl çalıştığına hala bi türlü akıl sır erdiremediğim.

bir diğeri için; (bkz: fotograf makinesi)
bir kaza sonrası yaralı kurtulmanın mucize olabileceği ulaşım aracı.
(bkz: stall)
sevdiğinle seviştiğin vakit alacağın hazla aynı olayı yaşatan demir yığını uçak. ikisi de uçurur.
Defalarca seyahat edipte günün birinde hava boşluğuna girene kadar bindiğim aracın ne olğunu unutup sonra birden hatırlayıp kullanmaktan vazgectiğim hava taşıtı...
kalkar.
iner.
bir uçak itki kuvveti yaratmak için motorlarını, kaldırma kuvveti yaratmak için ise kanatlarını kullanır.
eski adıyla teyyare.
Bulutların içinden geçerken pencereden bakarsanız cenneti görebilirsiniz. Ben gördüm.
uçak ile pilot, ayrılmayan ikili..
850 km hızla giderken sandviç yemenizi sağlayan teknoloji.
http://www3.bobiler.org/u...hotographs/1877273362.jpg
ayağını yerden keser, düştüğün zaman parçan kalmaz o ayrı tabi.
bir haluk levent şarkısı..feci şekilde harvester of sorrow * dan araklanmıştır.
(bkz: teyyare)
20.yüzyılın en büyük buluşu.
güncel Önemli Başlıklar