aşık olacaksın, bitecek; bir daha sevemem sanacaksın ama yine seveceksin.

bir daha seveceksin..

eskiden kalan bütün masallara şaşıracaksın, şarkılara inancın kırılacak, hiç yaşanmamış, yaşanması imkânsız yalanlarla kandırıldığını düşüneceksin. sertleşecek, hırcınlaşacaksın.
mutsuzluğunun öfkesini çıkaracaksın başkalarından. düzene uyum sağlayanla düzenin dışında kalan parçan hiç kavuşamayacak birbirine...

bir gün aşk bitecek..

aşk bittiğinde yerine ne koyabileceğini düşüneceksin...

eğer aşkın boşalan koltuğunu dolduracak bir şey bulamazsan o zaman sen de 'tutunamayanlar' listesine gireceksin.."
insanlığa bahşedilmiş en büyük yetenek.
ben ruhi bey nasılım oyununda uğur polat derki;

-unutmak, utanmaktır; siz bilirsiniz!
Çok zor oluyor ya.. Ne kadar unutmaya çalışsan da unutamamak.. çevrendekilere yalan atmak.. Bak ben seni unuttum anla artık; bitti gitti mazide kaldı" tavırlarını sergilemek sana karşı..
Başka birinde mutluluğu aramak ya da aramaya çalışmak ama bulamamak.. Hem kendini hem onu üzmek.. Sevgiyi gerçekten hak eden insanlara onu sevemediğin halde umut vermek.. Sonra bitirip sana yapılanı ona yapmak!! Ya da seni gerçekten seven(ki buna ASLA inanmıyorum) O, gerçekten mutlu edecek biriyle; senin anlayamadığın, anlayıpta değerini bilmediğin mükemmelliklere sonsuza kadar değer verecek biriyle; sırf seni unutamamak hala aşık olmak yüzünden beraber olmamak..
Kendini üzmek.. En yakın arkadaşlarına hep senden bahsetmek.. Unutmaya çalışmak ama başaramamak.. içtiğin 3. Kadehte senin için ağlamaya başlamak..
Dinlediğin her müzikte seni anmak.. Herkese unuttum derken aslında en büyük yalanı kendine söylediğini fark etmek.. Telefon her ¢aldığında,arayan gizli numaranın sen olduğunu düşünmek konuşamamak, ses çıkaramamak, diyememek..
Beraber kurulan hayallerin gerçekleşmeyeceğini bilip buna Lanet ederek içmeye devam etmek.. Tedavin sonuç vermeyecek senin.. Resmine bakıp gözlerine dokunmak.. Şuanda orda olduğunu bilip yanına gelememek.. Sırf seni üzmek için yalan $arkı sözleri yazmak..
Senin adının geçtiği ortamlardan kaçmak.. Ne kadar mutlu görünsen de aslında dünyadaki en mutsuz insanın kendin olduğunu düşünmek..(onun da aynısını yaptığını bilmek) Her gece senin rüyalarını görüp,sabah senle uyanmak,gerçekleri hatırlamak ve hayata isyan etmek.. Her "unut" diyene "unutamıyorum ya anlasana unutamıyorum" diye bağırıp onu kırmak..Sonra aslında senin değmeyecek biri olduğunu söyleyip ondan özür dilemek fakat 2 dk sonra senin dünyadaki en önemli varlık olduğunu,seni çok sevdiğini söylemek.. aslında senin de aynı şeyleri hissettiğini bilmek ama gurur yüzünden yanına gelememek..1 gelişimle her şeyin sona ereceğini bilmek ama senin gelmemen.. Senin de beklemen ve gitmemek.. Gidememek.. Dışarı çıktığında nereye gideceğini , ne yapacağını bilememek,beraber gittiğin yerlere gitmek istememek.. Hatta o soğuk şehre bile.
Sevdiğin şarkı nerde çıkarsa çıksın oraya koşa koşa gitmek ve gözlerinden süzülen damlalarla dinlemek.. Verdiğin sözleri tutamamak.. Eski günleri hatırlamak,güzel anıları düşünüp "keşke"yle başlayan cümleler kurmak... "Bak biz bu şarkıyı severdik" " Bak bu yolda yürürdük" "Bu oyunu oynardık" diye belki de yüz bin kere anlatmak en yakın dostuna...
Ahhh içmek,içmek,içmek ve seni sayıklamak.. Yaptığın herşey için, yaptığın her hata,söylediğin her kelime,onun canını acıtacak, yaptığın bütün hareketler adına pişman olmak ama bunu ona söyleyememek... ilk zamanlar ¢ok kızıp nefret ettiğini sanmak, fakat zamanla hepsinin saçma şeyler olduğunu, çocukluk yaptığını düşünmek ve her şeye Lanet etmek..
Çok şey ifade eden ilk buluşmayı hatırlamak.. O günün tarihini, saatini, dakikasını, saniyesini, konuşulanları unutmamak... Her şarkıyı sana armağan etmek ama senin bunu bilmeyeceğini bilmek..!! Dışarı çıkarken; eskiden yanındayken bile özlediğin kişiyi hatırlamamak için dua etmek...
Sana msj atmamak için numaranı silmeye çalışmak ama aslında numaranın ezberinde olduğunu bilmek.. telefondaki sana yolladığı bütün msjları bir anlık sinirle silip bunun için pişman olup ağlamak.. Diğer hattını taktığında onun bazı msjlarının hala kayıtlı olduğunu görmek ve 1 minik çocuk misali sevinmek...
Her an seni düşünmek; aklından çıkarmaya çalışmak ama başaramamak... Bir arkadaşının; ısıtmak için bir zamanlar senin tuttuğun eli tutup ısıtması ve senin içinin acıması.. hala seninleymiş, seninmiş gibi hissetmek..
Belki bazen annenin sıcaklığında hissetmek.. Saçlarına dokunan o ellerin aslında onun minik,soğukta kızaran elleri.
Beraber olmaya çalıştığın başka biriyle yapamamak ve onun her hareketini seninle kıyaslamak..
Herkese karşı çıkıp onun gözlerinde kaybolduğunu,unutmak istemediğini haykırmak...
Her yere adını yazmak,sonra karalamak...
Beraber çekildiğiniz bütün resimleri yırtmak,bilgisayardan,telefondan silmek ama aslında hepsinin kalbinde var olduğunu hatırlayıp tekrar bakmak.. En sevdiğin şeylerden artık bi zevk almadığını anlamak... gülüyor görünmek ama aslında gözyaşLarını i¢ine akıtmak..
Kalabalıklarda kaybolmak..Yüksel Cad. ortadan 1. bank(notun hala duruyor çantamda silinmedi) insan silüetleri.
Seninle beraberken çabucak geçen zamanın artık neden geçmek bilmediğini düşünmek... Eskiden onu; senin bıraktığın evine artık kimlerin bıraktığını düşünmek.. Ve eskileri hatırlamak.. Otobüs duraklarını.. AŞTi'yi..
Seni düşünmek, seni yaşamak, seni sevmek.. Gecenin köründe sesini duymayı istemek ve gizliden aramak,seninde o olduğunu bildiğin halde konuşmamana sessizce ağlayıp,nefesinin sesini dinlemek.. Bilinçaltının senle dolu olduğunu bilmek ve bundan kurtulamamak..
Seni sensiz yaşamayı öğrenememek.. Unutamamak..çoooook zorr oluo inan bana..
Ve en zoru ne biliyor musun??? Yolların sürekli bir yerlerde kesişmesi.. Beni bu kadar kolay unuttuğunu sildiğini.. Hatıraların yalan olduğunu.. Artık umurunda olmadığımı..Ama yine de seni seviyorum.

Zoru öğrettin bana ... Ama sınavdan geçemedim, Olur ya bu yazımı görürsün.. Seni Seviyorum Sonsuza Kadar..(bak aradan ne kadar zaman geçti?)

http://www.bira.gen.tr alıntıdır.
önce bir kaç gün geçer
kovalar haftaları
ıstırap içinde geçen her saniye her dakika
bir asır olur sanki, unutanın gönlünde
hatırlamakmış meğer unuttum demek bile
insan unutmazmış meğer gömermiş anıları kalbine
bir meltem rüzgarı eserse
kaldırırmış tozu toprağı
çıkarmış unutulan gömüldüğü yerden
unutmaya çalışma boşuna
yokmuş unutmak yokmuş meğer
görmezsin maziyi ancak
derinlere gömersen eğer.

sabri yılmaz
ayrılığın üstünden aylar geçer.
bir gece telefonunuz çalar.
ekran yanıp sönüyordur.
bir hatırlatmadır ekrandaki, tam iki yıl önce aynı saatte kaydettiğiniz.

'ben aslında seni seviyorum. hemde çok. evet böyle'

gece yarısı, bu kelimeleri duyduğunuz telefon görüşmesinden hemen sonra, kaydettiğiniz anlamsız bir hatırlatma...

iki yıl geçmiştir. telefonun ekranındaki o cümle hatırınızda ve kalbinizde hiçbir his uyandırmayıverir bu sefer.

işte unutmak budur.
unutmak imkansızdır, beynimizde kayıtlı olan yaşadığımız her olay, bir an gelir ki hatırlanır.
"unutmak mı?
delisin...
gitmesem de bekler orada deniz.
gelirsem, bilmelisin
benim beklememdir burada deniz.
gitmek gibi geleceğim
denizin delisine
delinin denizi gibi
o ne kadar giderse.."

(bkz: özdemir asaf)
(bkz: denizin delisi)
unutan iyileşir.
friedrich nietzsche
akil odalarini boşaltmak.
Zordur.
zira insanın kendi kendine başarabileceği bir şey değildir bu.hani kek yapmak için nasıl yumurta ve şekere gerek duyuyorsak; unutmak için de zamana ihtiyaç vardır.
unutmak, yüreğinizde bir kemanın ağlamasıdır. ve yardımınıza koşan kanun da yüreğinizin iyice ezilmesine sebep olur. çok sevildiyse sevgili , zaman durur adeta.

en sert karardır unutmak. net olmalıdır. nokta koymaktır, virgül değil.
basarabildiginde icinin temiz olmasidir.
arinmaktir hatirlamaktan, sevmekten ve dahi iyi kotu butun duygulardan.. bilmezsin cunku ne oldugunu, aklinda yoktur ya hani, bitmis, tukenmis unutulmustur ya.. o zaman rahat edersin belki..
huzura ermek degildir ama bu, eksilmektir fazlasiyla. bosluga dusmektir unutulanin capina gore.
temiz ama bombos boyle, bazen oksuz/yetim, kimi zaman hic ve her dem -zaten- yalniz..
ama genellikle unutulanlar hep niceldir.. rasyoneldir.. duygulari unutamaz insan, duygulandirani da unutamaz..
kim unutmustur en buyuk askini? kim silmistir adini, suretini, gulumseyisini, o dokundugunda hissettirdiklerini?
belki sevmemek mumkundur, ama unutmak mumkun degildir isin icine duygu girdigi zaman.. psikomotor davranis kaliplari belki, evet unutulmasi en zor olanlar onlar.. ki onlar da zaten gudu, duygu degil..
onun icindir ki insanlarin unutmasi imkansizdir. duygu carkindaki kisiler listesinde ibre her daim degisiklik gosterebilir evet, ama bundan unutmak olarak soz etmek yanlistir. birini sevmemek unutmakla es anlamli degildir.
ve butun bunlari bir kenara birakip unutturulmak* konusunu ele almali esas.. cunku insanoglu hicbir seyi tek basina yapamadigi gibi duygularina da tek basina yon veremez.
ikili iliskilerde hep karsisindakinden etkilenerek yon verir duygu ve davranislarina.. tepki hep etki kokenlidir yani, etkinin kaynagi da tepkiyle baglantilidir kimbilir. **
ve en kotusu de, butun unutmama cabalariniza ragmen, karsidakinin sizin kendisini unutmaniz icin verdigi o apansiz cirpinisa tanik olmaktir.
icinin acimasidir, goz gore gore yitirip, yitmektir onun varliginda.
sonsuz olmayi duslerken, sonucsuz yarim yamalak kalmaktir.. her hareketinizde ondan biraz daha eksik kaldiginizi, biraz daha eksildiginizi hissedip, midede ucusan kelebeklerin -yine mideye inen o apansiz yumruklarla- kanatlarinin kirilmasindan aci duymaktir..
ve susmaktir artik.. elinden hicbir sey gelmeden yapay bi samimiyette hayatiniza devam etmektir.
rolleri degistirmektir, belki arada bir eskiyi ziyaret etmek icin umut etmeyi duslemektir artik. onu duslemekten vazgectiginin farkina varmaktir bu satirlari yazarken sonra. bi kez daha yanmaktir..
"iyi ki" diye cumleler kurdugunuz gunlerin kokusunu duymaya calismaktir, bi parfumle o ictigi sigaranin kokusunu harmanlayip gozyasinin formulunu bulmaktir..
gozlerinin icine baka baka vazgecmektir ondan. umutsuzlugun ta kendisidir.
bitmesidir sonra..
kabullenmektir..
bitmektir.
unutmak insanoğluna verilen en büyük lütuflardan birisidir.
eğer bize yapılan haksızlıkları, kaybettiğimiz sevdiklerimizi ya da kötü hatıraları hep hatırlıyor olsaydık hayat daha da çekilmez bir hal alırdı.
en derin yaralar kapanıyorsa, en büyük acılar unutuluyorsa neden korkulur bu hayattan söyleyin bana...
doğrudur, yaralar kapanır ama izi kalır...
unutma diye bir şeyin olduğu henüz ispatlanmamıştır; bildiğimiz, sadece tekrar anımsamanın gücümüz dahilinde olmadığıdır. geçici olarak gücümüzün bu boşluğuna 'unutmak' sözcüğünü koyduk. ama sonuç olarak bizim gücümüz dahilinde olan ne varki...eğer bu sözcük gücümüzün bir boşluğunda duruyorsa, öteki sözcükler gücümüze ilişkin bilgimizin bir boşluğunda durmak durumunda değiller mi? der nietzsche tan kızıllığı adlı şaheserinde...