bugün

2019 yapımı netflix filmi.
Savaşa, özellikle babasının yaptığı sebepsiz savaşlara ve karşılıklı Hristiyan askerlerin birbirine hasım edilip kanlarının dökülmesine karşı olup halk arasında yaşayan prens hal'in ingiltere tahtına mecburen geçip Kral V. Henry olması ve savaşa karşı olan bu inancını korumaya çalışması sade ve izleyiciyi kendisine bağlayan bir dille anlatılmakta.

Fransız kralının halk içinde gününü gün eden, eski ayyaş prens yeni zoraki kral v. Henry 'ye önce oyuncak top gönderip dalga geçmesi ve ardından suikastçi göndermesi üzerine savaş çanları çalmaya başlar ve zaten itibarsız olan yeni kralın inandığı şey uğrunda ne yapacağı kararını vermesi gerekir.

Hikayenin anlatımı, oyuncu performansları çok iyi. Ne savaş sahneleri,ne diyaloglar gereksiz yere uzatılmamış. Bir netflix filmi olsa bile sinemada izlenecek bir yapım tadında.

https://www.planetdp.org/title/the-king-dp69182#1
Netflix'in son icraatlarından. Geçen gün izledim. ingiltere kralı Henry V'in kral olmasıyla Fransa ile savaşı dönemini işliyor. Bol aksiyonlu bir savaş filmi değil, aksine ingiliz soğukluğunu buram buram hissettiğiniz, işin daha çok alt metnine inen bir senaryo görüyoruz. Yeni çekilen Batman'de izleyeceğimiz Robert Pattison Fransız prensi canlandırıyor. Savaş sahneleri aksiyon olmamasına rağmen beni çok etkiledi çünkü çok gerçekçi yansıtmışlar o ruh halini hissettiriyor size. o yıllarda yani kralların savaşçılarıyla sahada birebir savaştığı yıllarda, ateşli silahların olmadığı insanların metal zırhların içine girip kılıçlarla savaştığı o dönemlerde din ve konum için neler yapılmış ne canlar gitmiş. Oyunculuklar beni tatmin etti gayet iyiydi. dönem filmi olması açısından o dönemi çok iyi yansıtmış çok detaya girmese de, kralın şatosundan dışarıya fazla çıkmasa da. Değinmezsem olmaz Mancınık sahnesi beni benden aldı. Çok gerçekçi olmuş, o kadar sade ve düz aktarmışlar ki insan etkileniyor, benim diyen milyon dolarlık filmde öyle hissetmedim

Filmin sonunda kralların bile birilerinin para, konum ve kariyeri adına nasıl da yüzyıllar boyu manipüle edildiğini anlıyorsunuz. insanoğlu gerçekten çok çirkin bir canlı. Dinler neye nasıl dayanarak övüyor böyle bir türü anlamış değilim. Tarih bile bize bunu kanıtlıyor. iki gram sorgulayan, biraz akılı olan bir insanın kendi türüne nefret beslemesi kadar normal bir şey yok.

http://www.youtube.com/watch?v=yMJnsTx-TBg
son dönemlerde çıkan güzel bir tarihi film. özellikle sözlükte irtibatta olduğum sinemasever arkadaşlarıma tavsiye ederim.

https://www.imdb.com/title/tt7984766/
(bkz: jerry lawler)
dokuzuncu nesil silik.
yardım elini kibar bir şekilde iten yazar.
hiç sorma kanka yine attılar bizi, yine halı saha maçlarında viski kebabına iddialara sevk ettirip de kazandırıp kazandırıp da kafayı çektirdiler!.

tanım: dokuzuncu nesil yazar.*
(#17331424) sana mı soracaktım güzel kardeşim konu bulmak için?, diye sitem ve isyanlarımı bildirdiğim yazar.
kendisi, şehirlerden psikolojik ruh durumlarına kadar bir dizi şey hakkında, yeni başlayanlar serisi oluşturma çabasıyla bu sözlüğün kılavuzu benim demiş, nickiyle de aba altından sopa göstermiştir.
(bkz: eric foreman)
(bkz: eric cartman)
(bkz: eric cantona)
çok güzel bir hard-fi şarkısıdır. sözleri de şöyle;

in this town, i used to be the king here,
now i don't mean a thing here, where did it all go wrong?
i look around, and no one knows my face here,
i feel so out of place here, where did it all go wrong?
i say your name, and i wonder where you are now,
i hope you're doing fine, well i hope that you found love
i hope that you found love

i've been thinking of you, every waking hour,
staring at the wall, trying to find the nerve to call
catch your photo and i wonder, are you still on this number?
but in my heart i know, you changed that number long ago
once i was the king...

we said goodbye, you begged me not to leave you,
i didn't want to leave you, but you know i had to go
i said look for me, when the spring sun shines on the street,
where we'd meet and plan our future, but i never made it home...
i turn around, head on over to your street yea,
just in case you might still be there, but now they've pulled it down
now they've pulled it down

i've been thinking of you, every waking hour,
staring at the wall, trying to find the nerve to call
catch your photo and i wonder, are you still on this number?
but in my heart i know, you changed that number long ago,
nowhere is home, and i feel old,
my clothes are worn, my heart is cold,
with you i was the king,
but with you my heart would sing,
but now my story's done,
now i'm no one
but once i was the king
çok şahane loreena mckennitt şarkısı.
(bkz: eric cantona)
therion'un da 1998 çıkışlı vovin albümünde enfes coverladığı parça. Şarkının nakarat kısmı yıkar geçer.
(bkz: willie solomon)
(bkz: lebron james)
la mala educacion'dan sonra bernal'in en ekstrem performansı diyebilirim.. pell james için tek sözüm: melek.
sony müzik tarafından çıkarılan en son elvis toplaması.
16 ağustos 1977'de bilinmeyen bir nedenle öldüğünde elvis albümlerinin sayısı 20'ye varmıyordu bile. aradan geçen 30 yıl içinde artık 100'lü hanelere bile sığmıyor nerdeyse.
'the king' ne sanatçının en son toplaması olacak ne de en iyisi, çünkü bir çok toplama albümün daha önümüzdeki yıllarda çeşitli isim ve karışımlarla yayınlanacağı kesin.
the king elvis'in ölümünün 30. yılına denk gelmesi nedeniyle önemli. ayrıca bugüne kadar hiç elvis albümü almamış gençler için de net ve temiz bir özet niteliğinde. içinde 47 adet elvis hiti, iki bonus konser kaydı ve bir de onu 2000'li yıllara taşıyan ünlü remiks 'a little less conversation'un jxl versiyonu yer alıyor.
*** albümdeki şarkılar her hafta teker teker single olarak piyasaya çıkarılacakmış.
..of iron fist tournament die devam eden tekken serisinin jenerik sözü.
elvis presley'in eş anlamlısı.
James Marsh'ın yönettiği, Gael García Bernal'ın oynadığı film.
(bkz: kral ve ben)
(bkz: hakan şükür)