bugün

Uyumak çok güzel bişey.
https://www.youtube.com/watch?v=lPRPVil1qCI

video'nun 10. dakikası itibarıyla anlatılan konu.
gördüğüm en iyi fotoğraflardan biri olabilir bu; görsel kadın nasıl derin bir şehvet ve aşkla bakıyor adama. buna bayıldım. dudaklarına bakıyor sanırım. müthiş bi şey bu. çok çok güzel. ne konuştuklarını merak ettim. bu ana tanık olmak çok isterdim. gördüğüm en gerçek şeylerden biri.
Kuaförden çıkınca kendimi dünyanın en yakışıklı erkeği gibi hissediyorum.

Olm bi tek bana olmuyor değil mi lan?
https://vocaroo.com/19ywvsC5Svuc
Dün gece kaydetmiştim can sıkıntısından.
Hani ne olursa olsun hep mutlu olacağım dersin ya her şeye rağmen takarsın yüzüne o gülümsemeni sonra bakarsın acılar iyice bol gelmeye başlar, hayır ya ben mutlu olacağım dersin. Sonra mı artık koskocaman bir mutsuzluk içine çöreklenmiştir ve o ne olursa olsun güleceğim dediğin noktalarda artık gülemediğini farketmiş mutsuz bir insan olarak sürüklenirsin. Demem o ki acılarla inatlaşmayın, kaybediyorsunuz.
bende uykuyu seviyorum. acıdan kederde, pişmanlıktan belirsizlikten kısa süreliğine uzaklaşıyorsun. bu çok güzel.
Olmuyor. Bir şeyler engel oluyor.
En son 2014’te yazmışım sonra da bi daha uğramamışım. Google’da bi şey ararken karşıma uludağ sözlükte yazılan bi entry çıktı, “ulan ben burda yazardım” deyip neler yazmışım acaba diye merak edip geldim. Ne kadar da gereksiz ve boş şeyler hakkında yazıp kendimi yormuşum. Hepsi de boş değil tabi ama geneli uyduruk kıydırık şeyler.

Son yazdığım zamanlarda üniversitedeymişim. 7 sene olmuş lan dilekolay. Bu 7 senede neler yaşandı, neler başladı, neler bitti, ne hatalar yapıldı, neler neler boş yere gitti bi bilseniz...

Amk hayatı... başka da diyeceğim şey yok.
kaşık pozisyonunu çok seviyorum. sevgi dolu bir pozisyon.
geri döndüm. dönmekle iyi mi yaptım? cevapsız sorular dinleyeyim bari. neyse iyi geceler. bu da böyle tuhaf bir girdi olsun.
Kayan bir yıldızın arkasında bıraktığı izi farkedip izlemem, üç saniye.

Dertlenip sigara yaktığımda, derin bir fırt çekip üflemem, üç saniye.

Bir şiir yazmak istediğimde, yazıp yazamayacağıma karar vermem, üç saniye.

Konu senden açıldığında, adını anmadan konuyu kapatmam, üç saniye.

Aklıma düşüp, düştüğün yerden yok olman, üç saniye.

Ben seni bir ömüre sığdıramayacakken senin kendini üç saniyeye sığdırman, bir saniye.

Gelişin bir, sevişin bir, gidişin bir saniye.

Koca ömrümdeki sen, sadece ve sadece,

Üç saniye.
Hayat acımasız, insanlar da öyledir.
Son zamanlarda kendime hakim olamadığımı fark ettim. Baya yüzsüz, gurursuz birisi gibi davranmışım. ilk defa böyle şeyler hissediyorum belki de o yüzdendir. işin kötü tarafı hâlâ konuşmak istiyorum.
Dün bir şarkının bir saatlik versiyonunu açıp kırkbes dakika farketmeden dinlemisim. Düşünün artık durumumum icler acısı halini.
görsel
görsel
görsel
Bugün üçüncü doz aşımı oldum. ilk iki doza göre kolum bir tık daha fazla ağrıyor. Keşke bir sözlük kızı öpse de geçse.
Sözlükten yavaş yavaş uzaklaşmaya karar verdim ama ilerleyen zamanda hesabımı silerek piyasadan tamamen çekileceğim. Buraların pek anlamı kalmadı benim gözümde.
dert varsa anlatsınlar.
aylar sonra ilk defa bir davete katılacağım. pandeminin başından beri takriben üç dört defa sosyalleşmişimdir; mecburen ve canımın artık dayanmadığından verdim bu küçük fireleri. sapkın bir kuralcı olduğumdan aksatmadan uydum yüce devletimizin koyduğu kurallara. şimdi ilk defa bile isteye bir akşam yemeğini kabul ettim. çocuksu bir heyecanım var. çok salakça. birilerini ağırladım, misafir az da olsa kabul ettim ama bu eski hayatın sıradan hadisesini tekrardan sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşayabilmek çok büyük bir şans. bir saattir evde hazır bi şekilde bekliyorum. tam bir pirensesim. saçlarımı topladım. kremlendim. parfümümü sıktım ve işte ben. normali çok özledim. bu yemeği yaza veda yemeği olarak atıyorum. bir koca kış boyunca gireceğim bunalımları ve öfke nöbetlerini, kara soğuya ve yağışlı havalara edeceğim küfürleri aklar belki bu. çok güzelim.
Diyetisyene gidip takribi 40 kilo vermeye kendimi baya baya gazladığım şu günlerde az önce gidip sürekli bir yerlerde dürüm yiyen çifti takip ettim aç kaldığım zamanlarda uyumadan önce açar açar izlerim artık. Kendimize çok güzel işkence ederiz.
Küstümeyin insanları hayata. Sonra her şeyden, hayattan vazgeçiyorlar. Yaşamaktan, güzel olan, umut, fedakarlık, heyecan isteyen her şeyden. Bir odada yalnızlığı, bir dağ başında kalmayı, bir adada mahsur olmayı, kimsenin olmadığı bir yolda yürümeyi; nerede yalnızlık varsa onu istiyorlar. Küstürmeyin işte bazı insanları, öyle ya da böyle.
Bugün epeydir ilgilendiğim bir firma ilan yayınladı hemen aradım hat düşmedi, mail attım gönderme kuyruğuna alındı dedi, tekrar tekrar attım gitmedi,tekrar bir arayım belki bu sefer düşer diyerekten tekrar aradım düştü bu sefer insan kaynakları mailimize cv gönderin dedi,gönderiyorum da gitmiyor diyemedim tamam hemen gönderiyorum dedim,tekrar mail ile cebellesirken şirket mail attı cv niz tarafımıza ulaşmıştır uygun görüldüğü takdirde sizinle iletişime geçilecektir denildi oh be gitmiş sonunda dedim issiz bir arkadaşımı arayıp onuda haberdar ederek mail atmasını söyledim sonra aradılar klasik sorular yöneltiler ve arayacaklarini söylediler arkadaşımı seni aradılar mı diye aradığımda aradıklarını ve görüşme randevusu verdiklerini söyledi tabi arkadaşım adina sevindim ancak bana randevu vermemelerine içerledim doğrusu bu firmayı gerçekten istiyordum sanırım üniversite mezunu olmam sıkıntı yarattı aklıma başka bir sebep gelmiyor gerçekten tuhaf bir dönemden geçiyoruz ben sorun etmiyorken onların üniversite mezunu çalıştırmayı sorun etmesini anlamıyorum gerçekten boşuna okumuşuz faydasindan çok zararını görüyoruz anasını satayım ne yapacak bu işsiz üniversite mezunları canım çok sıkıldı yemin ediyorum.