bugün

fransızlar da rakı yapabilirler, papua yeni gineliler de.

ama bizim yaptığımız rakı muhabbetini yapabilirler mi?
o kültür, o adap onlarda var mı?

değil onlarda, dünyanın hiçbir yerinde yok.

peki anadolu'dan çıkan üzüm gibi, anason gibi güzeli var mı?

dünyada hiçbir yerde yok.

hangisinin rakısı bizimki kadar ''memleket'' kokar?

hiçbirinin.

o zaman, şimdi onlar düşünsün.
aslan sütüdür, içmesi her baba yiğidin harcı olmayandır.
artık türkiye cumhuriyeti'nin resmi olarak içkisidir. Geleneksel Alkollü içki Üreticileri Derneği'nin (GiSDER) Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) yaptığı başvuru geçerli oldu. yunanlılardan bir şeyi daha kurtardık böylece. gerçi onlar uzo diye çakma rakı ürettiler ama..
özbek bir arkadaşımın "aman bu da çok hafifmiş" diyerek fondip* yaptığı, bir iki saat sonra da " ben gidiyorum rakı için sağ olun" diyerek masadan kalkmasına yol açan miili içecek.
(bkz: rakının yunan içkisi olması)
muhabbet içkisidir. ama bu muhabbet biranın yanındaki karı kız ya da maç muhabbeti değildir. ya da şarap gibi iki kişilik değildir bu meret. toplaşırsın hele bir de plansız olursa bu toplaşma. efkar zaten bizim damarımızdaki kan. sohbeti de seversek. paylaşmak lafına da bayılıyorsak. dünyadan da haberimiz var ve sevip seviliyorsak şayet...işte bu meret anavatandır artık o andan itibaren.
eğer gurbetteyken winampta shuffle'a bir zeki müren ya da müzeyyen senar şarkısı takılırsa kolay kolay bulamayacağınız için acı çekmenize sebep olan, arkadaşlarla içtiğiniz o güzel aynı zamanda hüzünlü nevizade gecelerini hatırlatıp gözlerinizin yaşarmasını sağlayan, yurda dönüldüğü zaman kendisini ilk yapılacak işlerin arasına yazdıran milli içeçek.

of ulan of... şimdi 2 duble olsa ne iyi olurdu be...
bi bayan olarak ustalıkla içtiğim içmekten zevk aldığım kokusunu duyunca tatlı tatlı sırıtmama sebep olan ve içten içe beni çeken aslan sütü varlık.içki diyemiyorum basit bi sınıfa sokmak gibi geliyor haşa yanlış yapmak istemem.Fondip yapıp gecenin sonuna doğru muhabbet koyulaşınca dert keder gider bire bir ilaç gibi gelir meret.
cemal granda'nın kitabından :
Moda koyundayız. Sıcak bir yaz akşamı. Sakarya motoruyla bir deniz gezisine çıkmıştık. Mehtabın ilk günleriydi. Koyun manzarası Atatürk'ün çok hoşuna gitmişti.
Atatürk bize :
- " Buraya geldiğimizi kimse görmesin. Elektrikleri de söndürüp kendi kendimize rahat bir şekilde yeyip içelim. Mehtap da hazır " dedi.
Fakat daha on beş dakika bile geçmemişti ki, çevremizin sessiz sedasız sandallarla çevrilmekte olduğunu gördük. Atatürk sarıldığımızı görünce:
- "Karanlığın anlamı kalmadı. Elektrikleri yakın" dedi.
Ortalık ışıyınca beyaz yazlık elbiseleriyle gecenin içinde Atatürk'ün heybetli vücudu, bir heykel parlaklığıyla ortaya çıktı. O an denizin ortasında bir alkış sesi yükseldi. Bizim orada olduğumuzu öğrenen başka sandallar da kafileye katıldılar.
Atatürk, sevgi gösterisinde bulunan kalabalığa , sanki kendi konuklarıymış gibi sormaya başladı:
- " Size ne ikram edeyim, ne istersiniz? "
Sandallardaki kalabalık arasından sesler yükselmeye başladı:
- "Paşam seni isteriz."
Görülecek manzaraydı bu. Atatürk bir ara eliyle beni çağırdı:
- "Rakı, şarap ne varsa hepsini halka dağıt. Bana da bir şişe bırak" dedi.
Ben de ne kadar içki varsa, orada bulunan herkese dağıttım.
Bağırış, çağırış gırla gidiyor. O zaman Atatürk, karşısında coşan, sevgi gösterisi yapan halka doğru kadehini kaldırarak şöyle konuştu:
- "Vatandaşlarım... Buna rakı derler. Vaktiyle padişahlar gizli içerlerdi. Ben açık içiyorum. Siz de benimle beraber içiyorsunuz. Neticede unutmayın ki, ben de sizin gibi insanım. benim yaptıklarım sizinkilerden bir fazla değildir."
kraldir, en harbici meydir kendisi. o icilmez, onunla me$k edilir. turk sofra adabini en iyi yansitan unsurdur belki de. raki mevzusu, yaninda servis edilen mezenin niteliginden tutun da tuketildigi bardagin bicim ve sicakligina kadar o kadar fazla nuans icermektedir ki bu mefhumun başlı başına bir san'at oldugu su goturmez bir gercektir.
Over dose alındığında "atımla kılıcımı da getirin!" cümlesini kurduran, yanında beyaz peynir,süzme yoğurt, kavun üçlemesini zorunlu kılan Türk içkisi

-Tanrım! Bu kadar sarhoş olabildiğim için sana şükrediyorum
Bir ayyaş grubu mezarlıkta içiyorlarmış. Bir müddet sonra mezarlığa bir cenaze getirilmiş. Ayyaşlardan biri kalkıp cenazenin yanına gidip, adamın neden öldüğünü sormuş. Cevap olarak adamın çok içtiğini bu yüzden genç yaşta, aniden öldüğünü söylemişler.

Ayyaş arkadaşlarının yanına dönmüş " Arkadaşlar, bu içki çok kötü birşey, bak gencecik adamlar ölüyor, gelin vaktimiz varken biz bu içkiyi bırakalım. Haydi şişeleri kaldıralım." demiş.

Bunun üzerine ayyaş grubu içmeyi bırakıp, konuşmaya devam etmişler. Derken 15 dakika sonra bir cenaze daha gelmiş. Aynı adam tekrar cenazenin yanına gidip adamın neden öldüğünü sormuş. Adamın yakınları ölenin çok düzgün biri olduğunu, ne içki ne de sigara kullanmadığını, gencecik yaşta neden öldüğünü anlamadıklarını söylemişler. Bunun üzere sarhoş koşarak arkadaşlarına geri dönmüş ve:

- Arkadaşlar çıkarın şişeleri, topu topu 15 dakika farkediyor.
adabı usulunce vede içmesini bilenlerle hoş bir muhabbet eşliğinde içildiğinde tadına doyum olmayan milli içkimizdir.
içmesini bilmeyenlerin uzak durması gerekmektedir, zira; hava atacağım diye küçümsüyerek içeni fena madara eder.
"evlerinin önü lale,saki doldur ver piyale,sarhoş olak düşek yola ninna yavrum ninna" diye devam eden güzide bir kerkük türküsünde geçen nesne..
Asalında Türk içkisi değil de arap içkisi olduğunu duyduğum ama inanmadığım alkollü içecek .
bunun bir de erikten yapılanı vardır. sırbistan, çek cumhuriyeti, litvanya, slovenya, slovakya, Bosna hersek, Polonya, macaristan, Bulgaristan, romanya ve hırvatistan'da üretilen ve aslen bir tür konyak olan slivovitz, boşnakların, sırpların, hırvatların ve makedonların rakija, macarların palinka, romenlerin rachiu dediği geniş bir mevye rakısı ailesinin bir parçasıdır. çünkü yukarıdaki bölgelerde sadece üzümden değil, erikten, meyve küspesinden, kayısıdan, şeftaliden, armuttan, duttan, incirden *, ayvadan ve kirazdan da rakı üretilmekte.
mezesi iyi olunca kendini pek hissettirmeyen, ilerleyen saatlerde evrendeki yıldızları çıplak gözle sayabilmenizi sağlayan, Türkler tarafından aslan sütü olarak nitelendirilen alkollü baba içkisidir.
ilkokula başlanmamıştır,buzdolabında ki su şişeleri kafaya dikilmektedir.babaya ait rakı şişesi önceki şekildeki gibi kafaya dikilir,lavaboya tükürülür,rakı da lıkır lıkır tükürükle beraber kanalizasyona doğru yol alır(o an suyun tadının bozulduğuna inanmıştım).şişeye su doldurulup tekrar buzdolabına yerleştirilir.tabi akşama sofra kurduran babadan her şişenin suyu içilmez vecizesi eşliğinde fırça yenilir.
su yerine yanına şalgam koyulduğunda mideyi sarsmayacak olan içkidir. ağızdaki anason tadına karşı şalgam birebirdir, anason tadı sevmeyenlere tavsiye edilir. ayrıca şalgam kanın iki kat daha hızlı akmasını sağladığı yönünde düşünceler vardır. denemediyseniz tavsiye olunur.
su yerine soda ile içenlere hayret ettiğim, ülkeyi ziyaret eden yabancıların ilgisini en çok çeken içki çeşidi.
tek mezesinin sohbet olduğuna inandığım alkollü içecek.soğuk mezelerle de güzel olur tabii.
' Boğma rakı ile şalgam çok sağlam oluyor.Ayrıca Maden suyu ilede daha bir ferahlatıcı olur.

Birde, Parayı lidyalılar Kafayı trakyalılar bulmuştur *
yalnız insanların, tek dostu.
yanında balık varsa hayata anlam katar.
adabıyla içilmesi gereken, her ele yakışmayandır.