bugün

Sadece vergi ye bağlı ekonomi .
belli coğrafi sınırlar içinde kalmayıp, içeride asimilasyon ile homojenliği sağlamamış olması.
(bkz: Slavlar)
Müspet ilime gereken önemi vermeyip sanayileşmeden bir haber savaş ekonomisiyle imparatorluk yönetmeye çalışmak.
Kesinlikle ama kesinlikle son zamanlarda herkese güvenmeleri. Özellikle batıya.
Aşırı kendine güvenme ve bu yüzden yeniliklere kendini kapatma.
Keyfine düşkün padişahları başa geçirmesi.
Bir milletin geçmişi bugünün aynasıdır tek tek sıralamak yerine simdi yapılan hataları devrin şartlarına kıyas edip anlayabiliriz eh tam tersini yaparsak da ders çıkarmamız gerekiyor :((
Kodumun arabistan ve ortadoğusuna medeniyet getirmeye çalışmak.
Oğlancılık.
Fatih Sultan Mehmet kadar bilime önem vermemesidir. Rönesans devrinde geri kalmıştır. Teknoloji olayının farkına yeterince varamamıştır. Fatih ve Yavuz'a tenzih ediyorum, bilhassa Fatihi.
aldıkları torpaklarda adam gibi güzel katliamlar yapmamaları. ne kadar az insan o kadar kolay idare.
Devşirme usülü , yabancı kadınlarla evlenmek ve hoşgörü politikası.
Yeniliklere ayak uyduramaması.

Zevk-i sefasına düşkün yönetici kadrosu.

Klasikçi ve de Geleneksel bakış açısı.
osmanlı türklüğü ön plana çıkarmadı.bu sözü çoğu (sözde) türk milliyetçisi söyler oldu.tarihi iyi bilen bir insan osmanlı da 72 ayrı millet olduğunu bilir.ve türkler sürekli önde tutulsaydı diğer ırklar isyan edebilirdi bu isyan sonucuda devletin yıkılması çok yüksek ihtimal yani fransız ihtilalinden yayılan milliyetçilik akımından önce dağılma dönemi yaşanırdı.
OSMANLI NIN HATRIRLARSANIZKi çöküşz amanları zevki sefe ve avrupalaşma döneminde başqalamıştır halbuki osmanlının değişmeye değil yenilenmeye ihtiyacı vardı halk dış kurullara geçmeye çalıştı olmadı çünkü osmanlıda hukuktan askeriyeye kadar kafir ülkelere benzenmeye başlamıştı zalimler artmış hukuk zayıflamış halkın devlete güveni azalmışıtır oysaki yönetci kadrosu ve padişahlar zefki sefa istmeselerdi olmazdı devlet yöneticileri ne zaman padişaha söz geçirmeye başladı o zaman çöküş hızlandı halk kafirlerin kurallarına uymak istemiyor isterseniz KANUNi VE YAHYA EFENDi HAZRETLERiNiN arasında geçen olyadeğinelim
Kanuni Sultan Süleyman, muhteşem bir konuma getirmiş olduğu devletin akıbetini biran hayal eder. Günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı? diye derin bir düşünceye dalar...

Bu gibi soruları çoğu zaman süt kardeşi, meşhur alim ve veli Yahya Efendi Hazretlerine sorardı. Bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu keşfine inandığı Yahya Efendi Hazretlerine gönderir...

- “Sen ilahi sırlara vakıfsın. Kerem eyle de bizi tenvir buyur. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğullarının akibeti nice olur? Bir gün olur da izmihlale uğrar mı?” şeklindeki mektubunu gönderir.

Güzel bir hatla yazılmış mektubu okuyan Yahya Efendi Hazretleri’nin cevabı bir bakıma çok kısa, bir bakıma içinden çıkılmaz bir mana taşımaktadır:

- “Neme lazım be Sultanım”

Topkapı sarayında bu cevabı hayretle okuyan Sultan, bir mana veremez. Yahya Efendi gibi bir zatın böylesine basit bir cevapla bu işi geçiştireceğini de pek düşünemez. Söylenmeye başlar.

- “Aceb, bilmediğimiz bir mana mı vardır bu cevapta?”

Nihayet kalkar, Yahya Efendi Hazretleri’nin Beşiktaşdaki dergahına gelir. Sitem dolu sorusunu tekrar eder.

- “Ağabey ne olur mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, soruyu ciddiye al!” Yahya Efendi Hazretleri duraklar.

- “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuzun üzerine iyice düşündüm ve kanaatimi de açıkça arz etmiştim.” “iyi ama bu cevaptan ben birşey anlamadım. Sadece ’neme lazım be sultanım’ demişsiniz. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi bir anlam çıkarıyorum.” Yahya Efendi Hazretleri bu cevaptan sonra şu ibret verici açıklamasını yapar:

- “Sultanım! Bu devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizlese, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa da bunu da taşlardan başkası işitmese. işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır, halkın itimat ve hürmeti sarsılır. Asayişe itaat hissi gider, halkta hürmet duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir.”

Bunları dinlerken ağlamaya başlayan koca Sultan söyleneni başını sallayarak tasdik eder. Sonra da kendisini böyle ikaz eden bir alime devletinin sahip olduğu için Allah(cc)'a şükreder. Bu türlü ikazlardan geri kalmaması için tembihte bulunarak dergahtan ayrılır.

MEVLA "NEME LAZIM" DEMEKTEN MUHAFAZA EYLESiN. EMRi Bi'L-MARUF NEHYi ANi'L-MÜNKER ÇiZGiSiNDEN AYIRMASIN. AHiRiNiZ ÂKIBETiNiZ HAYR OLSUN. ŞU MÜBAREK GÜN VE GECELER HÜRMETiNE MEVLAM YOLUNDAN AYIRMASIN.
işte OSMANLI NIN düştüğü hal
Emevi dinini seçmesi.
Rönesans çağıyla birlikte başlayan ve sanayii devrimi ile devam eden değişime ayak uyduramaması, kendini yenilememesi. ilâveten keşfedilen yeni dünyâya kayıtsız kalıp ilgilenmemesi.
Egosundan bitmiştir Osmanlı. Ben oldum daha ileriye gitmeye gerek yok dediği için bitmiştir. Geleceğe dönük planlarını çok kötü yapmıştır.
Bilimsel gelişmeleri takip etmemesi.
Batı tarzı ıslahatlara çok geç kalınması. Medreseden bilimsel derslerin örneğin matematik cebir, astronom, fizik, kimya gibi önemli dersler rafa kaldırılmıştır. Tekiyüddin Mehmetin kurduğu rasathane yıkılmıştır. Mürşidin oğlu mürşid olur anlayışı gelmiştir. beşik ulemalığı. Sadece belli başlı sebeplerindendir.
yabancı kadınlarla evlenmesi ve batının ahlaksızlığına özenmesi. günümüzde erkekler olarak yabancı kız takıntımız ve batının bilimi yerine ahlaksızlığını almamız. tarih tekerrürden ibaret olması.
fes takması. o son fesi takmayacaktık.
Venediği alıp roma dahil tüm italyayı fethetmek yerine viyanayı zorlaması.
isterse tüm avrupayı fethetmiş olsun oralardan şutlanacağı ve çöküşü kaçınılmazdı. Medeniyetin üç büyük aşamasını (rönesans, coğrafi keşifler, sanayi devrimi) atlayarak o kadar uzun ömürlü yaşaması ve hatta hamid Ii devrine kadar ciddi toprakları elinde tutması da avrupanın kendi aralarındaki çatışması nedeniyledir. Yani isabel veya cid gibi biri çıkıp bunlar ne iş aq dese abartısız 1750lerde çekerlerdi fişi.