bugün

Konya'da Judas Priest versiyonu bulunan durumdur.
seek and destroy ile birlikte binmek icin isaret veren yolculari carmageddon oynar gibi ezip gecer. ha cok sekil olur orasi ayri tabi.
road runner edalı şöferlerimizi daha da gazlıyacak ve ışık hızını aştırabilecek durumdur, tehlikeli efendim.
her binene sorulacak olan "wherever i may roam" sorusunu beraberinde getirmesi kaçınılmazdır.
uzak durulması gereken eylemdir.metallica dinlemedikleri halde bile sürüş tarzları göz önüne alınırsa *metallica dinlerken nasıl bir ruh hali içinde olurlar bilinmez.
(bkz: abdestli ve şehadet getirerek dolmuşa binmek)
magirus'e modifiye yaptırıp, underground yarışlara katılmaları da olasıdır...
fight fire with fire dinliyorsa kask, ve dizlik vs. gibi koruma aksesuarları takılmalıdır.
kocaeli'de sık sık yaşanan olay.
(bkz: değirmen dere-gölcük)
rock'n coke güzergahında çalışıyorsa olabilir. zira küçük bir şehrin yerel rock festivaline giderken dolmuş şoförü amcanın velvet revolver acmasının ardından inanamayacagım birşey kalmamıştır

(bkz: müşteri memnuniyeti)
görükle minibüslerinde olabilecek olay
daha beteri de olabilecek durum:
(bkz: wheels of fire)*
Yolcu - Kaptan ne zaman kalkıyoruz?
Kaptan cdyi takar teybe veee...

Gimme Fuel,
Gimme Fire,
Gimme that which I desire,
Ooh!

iğğğğğhhhhhhhh vırııınnnnnn

Yolcu - Kaptan sözüm geri inecek varrrrrr.
Mümkün degil..papanın müslüman olması gibi..
bu baslığı bir deyimle yorumlamak istiyorum. (bkz: at s*kinde kelebek)
(bkz: kıyamet alametleri)
(bkz: yalan)
+ ah abicim ahh, özlüyorum ben hatunu. uzak memleket işte, naparsınn.
-So close no matter how far, couldnt be much more from the heart, forever trusting who we are, and nothing else matters.
+annem de istemiyor ki kızı. hayat benim hayatım ama...
-Never opened myself this way, life is ours, we live it our way, all these words I dont just say, and nothing else matters.
+ne diyosun sen abicim yaaa??
1991'de çıkan unforgiven isimli parçadan sonra her kesimden herkes metallica ile tanıştığı için o yıllarda metallica dinlemeye başlayan bir çocuğun bugün minibüs şoförü olma ihtimali düşünüldüğünde garipsenmemesi gereken durum.
biletimi hemen uzatırım. hatta ineceğim duraktan sonra bile inerim. en ön koltuğa geçer kafamı da o biçim sallarım. asiyim ben abi. ohh keka. hadi hep beraber ey güzide yolcularımız (bkz: blackened) yeah. niye , zoraki müslüm dinleyince oluyo ama değil mi !
şansa bak deyip, şaşkın bir bakış attıktan sonra kendimi derhal müziğe bırakacağım enfes bir durum olacaktır.

müzik açılıp sesi yükseltildikten sonra...

-abi ben vazgeçtim son durakta inicem.

denilesidir*.
"onlar da candır, müzik zevki meslek gruplarına göre değişen bir olgu değildir. herkes istediği müziği dinleyebilir. bunda bir gariplik yoktur. hımpf!" diyerek demagoji yapmayacağım durum.
bildiğin garip durumdur.
arka cama da, "sen yeter ki sev, nothing else matters" yazdırırsa pek datlı olur.
yolcuların hayatlarını boyunca unutamayacakları bir olaya sebebiyet verecek durum.
başa gelmiş bir olaydır. duyulan parça: unforgiven.
parça başlayınca ses seviyesi şoför tarafından vites kolunu tutan elin işaret parmağının ucuyla açılmış ardından dikiz aynasına efkarlı bir şekilde bakılmış ve öndeki araç sollanmak üzere sol şeride çıkılmıştır.
olmayacak şey değildir. olmaz öyle şey demek bütün minibüs şoförlerini aynı kalıba sokmak demektir. hem kötümü olur, okula giderken orion yada the call of ktulu çalsa. tadından yenmez sanırım.
yaşlı teyzelerin "evladım kıs şunun sesini" demesine sebep olabilir.