bugün
- köpeğe dokunanlar değdiği kısmı 7 kez yıkamalıdır23
- fay hatlarını çimentoyla doldurursak deprem olmaz32
- v a m p i r o v11
- kanal istanbul19
- türk milleti tv seyrede seyrede terbiyesiz oldu14
- mesajlaşma adabı9
- tombik kadın mutluluğu15
- beklenen büyük istanbul depremi46
- true nun çaylak olması19
- allah'ın fazla acımasız olması39
- ali koç8
- anın görüntüsü10
- 26 nisan 2025 gaziantep fk fenerbahçe maçı11
- aykolikin sözlüğe kattığı şeyler13
- zina çoğalınca deprem olur24
- yolda namaz kılan davarlar18
- ibb de 50 iski çalışanının adliyeye sevk edilmesi13
- maymunlar evrimden sonra nasıl yeniden var oldular9
- 4 hak mezhep10
- anamızın rahmine düşmeden önce neredeydik18
- uludağ sözlük soruşturması8
- akp düşerse filistin düşer kudüs düşer28
- naci görür22
- ekrem imamoğlu48
- şener üşümezsoy13
- sözlüğün en güzel kızını seçiyoruz19
- düğünde ne giyeceğim derdi12
- 23 nisan 2025 marmara depremi17
- torununun çocuğu olan ölmelidir9
- rock müzik geri gelsin kampanyası10
- babanı öldürüp annenle yatsan da tövbe edebilirsin9
- imansız japonya da derpremde kimseinin ölmemesi26
- kabataş yalanı16
- 26 yıldır yürüyen adam16
- 3 mart 1924 halifeliğin kaldırılması14
- sözlükte sizi en çok etkileyen yazarlar8
- claudia s cloud8
- meriçinizi banyoda yıkar mısınız8
- arkadaşlar sözlük kasıyor pkklılar çıkabilir mi18
- akp liyim sorularınızı alayım8
- depremde kuran üstünde dansöz oynatıldığı iddiası16
- parasıyla hava atan erkek11
- sözlüğe nude atmak9
- truesuz sözlük10
- naber arkadaşlar10
- kağıt 5 tl'nin maliyeti 6 lira 30 kuruş9
- ermeni soykırımı için özür dileyelim kampanyası13
- domuzu hem yaratıp hem lanetlemek16
- akpli olmak11
- yeni düşen kız var mı8
1977 yılında istanbul üniversitesindeki görevinden emekli oluncaya kadar yaklaşık 40 yıl boyunca ingiliz edebiyatı dersleri veren, edebiyat meraklılarının zevkle okuyacağı "ingiliz edebiyatı tarihi" isimli kitabın yazarı.
kendisine yaşlı olduğu için dinazor diyebilecek kadar özgüven sahibi biri.ayrıca kendisine dinazor demesinin başka bir sebebi de bilirsiniz dinazorlar milyarlarca yıl önce yaşamış olmasına rağmen hala konuşulurlar.evet o kesinlikle bir dinazor.
ingiliz Edebiyatı Profesörü olan yazar ve çevirmen Mîna Urgan, 1 Mayıs 1915 de istanbul da dünyaya geldi. Tam adı Fatma Mîna Urgan olan yazar, Şefika Hanım ile şair ve oyun yazarı Tahsin Nahit Bey in kızıdır. Şair ve ressam Mustafa Irgat oğlu, tiyatro oyuncusu Zeynep Irgat Urgan ın kızıdır. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ndeki öğreniminden sonra, istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi'ni bitirdi ve aynı fakültenin ingiliz Filolojisi Bölümü'nde doktora yaptı. Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar adlı çalışmasıyla doçent ve 1960'ta profesör oldu. Aynı yıl, Türkiye işçi Partisi'ne girdi ve ingiliz edebiyatı profesörü olarak sürdürdüğü öğretim üyeliğinden 1977 yılında emekli oldu. Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin kurucu üyeliğini yaptı.
Mîna Urgan, gerek ingiliz edebiyatı üzerine incelemeleri ve aynı edebiyattan yaptığı çeviriler, gerekse ingiliz edebiyatı profesörü olarak sürdürdüğü eğitimciliğiyle "duayen" kimliğini kazandı. ingiliz Edebiyatı Tarihi adlı çalışması başta olmak üzere, Thomas Moore, Shakespeare, D. H. Lawrence ve Virgina Woolf üstüne yaptığı incelemeler, Türk edebiyatına kazandırılmış çok önemli başvuru kitaplarıdır. Özellikle Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas Moore adlı çalışması, edebiyatı olduğu kadar hayatı da özgürlük ve barış tasarımı çerçevesinde imgeleyip öneren bir çalışma olarak büyük yankı bulmuştur.
Ancak Mîna Urgan'ın asıl tanınması, görece "ihtisas" gerektiren bu alanlardaki çalışmalarından çok yaşamının son yıllarında kaleme aldığı anılarının yayımlanmasıyla gerçekleşmiştir. Seksen üç yıllık bir ömrün anı ve tanıklıklarını bir araya getiren Bir Dinozorun Anıları (1998) altmış, gezi yazılarından oluşan Bir Dinozorun Gezileri adlı kitabı ise altmış altı baskı yaparak Mîna Urgan'ı, "çok satar" yazarlar arasına kattı. Mîna Urgan'ın, "Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki" çekincesiyle kaleme aldığı Bir Dinozorun Anıları başta kendisi olmak üzere herkesi şaşırtarak yüzbinlerce okura ulaştı. Alabildiğine alçakgönüllü, ufak tefek, sürekli sigara içen, sözünü sakınmadan komünist ve ateist olduğunu söyleyebilen bir ingiliz edebiyatı profesörünün özellikle kendiyle alay etmeyi ihmal etmeden ve hemen hemen her satıra sindirilmiş yaşama sevinciyle kaleme aldığı anı ve tanıklıklarının içtenliği her kesimden okurun çok büyük ilgisiyle karşılandı.
Bir Dinozorun Anıları, anıların eksenine Mîna Urgan'ı oturmakla birlikte Atatürk'ten Halide Edip'e, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik ve Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e sayısız tanıklık ve bu tanıklık aracılığıyla çizdiği panoramayla da çok önemli bir "doküman" niteliği kazanmıştır. Bir Dinozorun Gezileri'nde ise, başta Mavi Yolculuk ve Bodrum olmak üzere, Anadolu, Paris, ingiltere, italya, Sovyet Rusya ve Amerika'ya "dinozorca" (az parayla) yaptığı yolculukları, eksilmeyen yaşama sevinci ve gülümseten izlenimlerle aktardı. "Evet ben bir dinozorum, çünkü eskiden ne düşünüyorsam şimdi de aynısını düşünüyorum" diyen Mîna Urgan, tedavi gördüğü istanbul Nöroloji Servisi'nde, 15 Haziran 2000 günü, 85 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Aldığı Ödüller: 1993 Altın Kitap Ödülü, Virginia Woolf ile 1995 Sedat Simavi Vakfı Onur Ödülü, 1996 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.
*
Mîna Urgan, gerek ingiliz edebiyatı üzerine incelemeleri ve aynı edebiyattan yaptığı çeviriler, gerekse ingiliz edebiyatı profesörü olarak sürdürdüğü eğitimciliğiyle "duayen" kimliğini kazandı. ingiliz Edebiyatı Tarihi adlı çalışması başta olmak üzere, Thomas Moore, Shakespeare, D. H. Lawrence ve Virgina Woolf üstüne yaptığı incelemeler, Türk edebiyatına kazandırılmış çok önemli başvuru kitaplarıdır. Özellikle Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas Moore adlı çalışması, edebiyatı olduğu kadar hayatı da özgürlük ve barış tasarımı çerçevesinde imgeleyip öneren bir çalışma olarak büyük yankı bulmuştur.
Ancak Mîna Urgan'ın asıl tanınması, görece "ihtisas" gerektiren bu alanlardaki çalışmalarından çok yaşamının son yıllarında kaleme aldığı anılarının yayımlanmasıyla gerçekleşmiştir. Seksen üç yıllık bir ömrün anı ve tanıklıklarını bir araya getiren Bir Dinozorun Anıları (1998) altmış, gezi yazılarından oluşan Bir Dinozorun Gezileri adlı kitabı ise altmış altı baskı yaparak Mîna Urgan'ı, "çok satar" yazarlar arasına kattı. Mîna Urgan'ın, "Benim gibi bir kocakarının hayatını kim merak eder ki" çekincesiyle kaleme aldığı Bir Dinozorun Anıları başta kendisi olmak üzere herkesi şaşırtarak yüzbinlerce okura ulaştı. Alabildiğine alçakgönüllü, ufak tefek, sürekli sigara içen, sözünü sakınmadan komünist ve ateist olduğunu söyleyebilen bir ingiliz edebiyatı profesörünün özellikle kendiyle alay etmeyi ihmal etmeden ve hemen hemen her satıra sindirilmiş yaşama sevinciyle kaleme aldığı anı ve tanıklıklarının içtenliği her kesimden okurun çok büyük ilgisiyle karşılandı.
Bir Dinozorun Anıları, anıların eksenine Mîna Urgan'ı oturmakla birlikte Atatürk'ten Halide Edip'e, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik ve Yahya Kemal'den Ahmet Haşim'e sayısız tanıklık ve bu tanıklık aracılığıyla çizdiği panoramayla da çok önemli bir "doküman" niteliği kazanmıştır. Bir Dinozorun Gezileri'nde ise, başta Mavi Yolculuk ve Bodrum olmak üzere, Anadolu, Paris, ingiltere, italya, Sovyet Rusya ve Amerika'ya "dinozorca" (az parayla) yaptığı yolculukları, eksilmeyen yaşama sevinci ve gülümseten izlenimlerle aktardı. "Evet ben bir dinozorum, çünkü eskiden ne düşünüyorsam şimdi de aynısını düşünüyorum" diyen Mîna Urgan, tedavi gördüğü istanbul Nöroloji Servisi'nde, 15 Haziran 2000 günü, 85 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Aldığı Ödüller: 1993 Altın Kitap Ödülü, Virginia Woolf ile 1995 Sedat Simavi Vakfı Onur Ödülü, 1996 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü.
*
(bkz: bir dinozorun anıları)
sevimli moruk komünist.
bir dinazorun gezileri isimli kitabı kesinlikle gezi işine yeni başlamış kişiler için el kitabı niteliğindedir.
kendisi denize hasta olup, hayatının son dönemleri bodrum'da geçmiştir.
muhteşem bir yazar ve gözlemci.Bir dinazorun anıları eserinde çoğu yazarın bilinmedik yönlerini gözler önüne sermiştir.
thomas More' a sevgilim diye seslenen 1332(yani 1916) istanbul doğumlu,
urgan soyadını kendine necip fazıl kısakürek' in verdiği,
bunu yaparken "solculuğundan ötürü günün birinde nasıl olsa asılacağın için bu soyadı sana ayrıca uygun" dediği tatlı komünist...
urgan soyadını kendine necip fazıl kısakürek' in verdiği,
bunu yaparken "solculuğundan ötürü günün birinde nasıl olsa asılacağın için bu soyadı sana ayrıca uygun" dediği tatlı komünist...
köye gittiğinde şebit ekmeğini (yufkanın açılıp saçca pişirilip tekrar ıslatılıp katlanması ile yapılan ekmek) peçete diye dizine seren, bide üstüne kendi ile dalga geçen dinazor... ev ve aileyi kendimizi korumak için yaptığımız hapisanelere benzetir.
tek gecelik ilişkilere "insana hayvan gibi rastgele çiftleşmek yakışmaz" diye karşı çıkan yazarımızdı. bir dinozorun gezilerinde böyle yazıyordu.
sesini duyunca
ötüşmeye başlar,
gögüs kafesimdeki
o suskun kuşlar.
mina urgan
ötüşmeye başlar,
gögüs kafesimdeki
o suskun kuşlar.
mina urgan
'ne vakit bir yaşamak düşünsem
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin'
bu kurtlar sofrasında belki zor
ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
ne vakit bir yaşamak düşünsem
sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
hayır başka türlü olmayacak
ben sana mecburum bilemezsin'
bir dinazorun gezileri adlı kitabında bodrum, paris, italya, amerika,sovyet rusya, meksika, anadolu vb. yerlere yaptığı yolculukları öyle güzel anlatmış, öyle tasvirlemiş ki insanın hemen her şeyden elini eteğini çekip parise, italya ya gidesi geliyor.bana okurken biraz kendisini aradığını, yani hayat kokan, sevinç ve umut dolu şehirlere apayrı bir sevgisi olduğunu düşündürttü.ayrıca nasıl bir yolculuk içinde olursa olsun, hiç parası olmadığı durumlarda da toplumun alışveriş manyaklığına kendini kaptırmadan, tam bir solcu kafasıyla davranmış ve ideolojilerine hep bağlı kaldığını göstermiştir.
Siyasi görüşünü göğsünü gere gere belirten ama öte yandan hangi yemeğin yaninda hangi sarabi sevdigini yaza yaza bitiremeyen, çelişkili bir bünyedir mina urgan . Tamam bir lokma bir hirka yasasaydin demiyoruz da, açabildin mi aziz nesin gibi bir vakif, okutabildin mi kimsesiz çocuklari... Yoksa lafta mi kaldi bazi şeyler, ahkam kesmekten öteye geçemedi mi? sefaya mi yenik düştü yoksa koltuksever totoşumuz...
sevdiğim adamları tanıyan tapılası koca karı.
pîrimdir.
kitaplarla olan ilişkimi tepeden tırnağa (iyi ki de) değiştiren kadın.
bir dinazorun anıları kitabında aşağı yukarı şöyle der:
"bir kitap okuyorsunuz ve beğenmediniz ama sonuna kadar da okuyorsunuz. peki ama neden? kelek çıkan karpuzu yer misiniz?"
işte dedim ya budur. bana kelek karpuz yedirmeyen büyük yazar. sağ ol.
bir dinazorun anıları kitabında aşağı yukarı şöyle der:
"bir kitap okuyorsunuz ve beğenmediniz ama sonuna kadar da okuyorsunuz. peki ama neden? kelek çıkan karpuzu yer misiniz?"
işte dedim ya budur. bana kelek karpuz yedirmeyen büyük yazar. sağ ol.
kitapları ingiliz dili ve edebiyatı öğrencileri için eşsiz bir kaynak niteliğindedir.
11 yıl önce bu gün hayata gözlerini yummuştur.
yazdıkları sadece edebi eser değil bir nevi hayat görüşüdür. üniversite değil kesinlikle lise çağlarında okunmalıdır.
ilginç bir kadındır. ödp'nin kurucu üyesidir aynı zamanda.
sevdiğim kadar, sevmediğim yönleri de olan bir insan mîna urgan. tabii ki; saygısızlık etmem mümkün değil kendisine, bunun için elli fırın ekmek falan yemem lazım zira türkiye'nin mîna urgan kadar bilge bir insan bulması zordur. ama mîna urgan, her ne kadar 'komünist' ya da 'sosyalist' olduğunu söylese de, kendini halkından soyutlayan bir insandır, bir dinazorun anıları'nda insanları sevmediğini, insanlardan uzaklaşmak istediğini belirtmesi onun bilinçlendirme yerine kolay yol olan; münevver insanın kendini halktan soyutlaması yoluna düştüğünü gösteriyor.
halbuki böyle yapmasa, ya da eleştirirken aceleci ve acımasız davranmak yerine, bir sosyaliste yakışacak olan 'yapıcı eleştiri' anlayışını kendinde benimseyebilse her şey çok daha farklı olurdu.
sevdiğim kadar, sevmediğim yönleri de olan bir insan mîna urgan. tabii ki; saygısızlık etmem mümkün değil kendisine, bunun için elli fırın ekmek falan yemem lazım zira türkiye'nin mîna urgan kadar bilge bir insan bulması zordur. ama mîna urgan, her ne kadar 'komünist' ya da 'sosyalist' olduğunu söylese de, kendini halkından soyutlayan bir insandır, bir dinazorun anıları'nda insanları sevmediğini, insanlardan uzaklaşmak istediğini belirtmesi onun bilinçlendirme yerine kolay yol olan; münevver insanın kendini halktan soyutlaması yoluna düştüğünü gösteriyor.
halbuki böyle yapmasa, ya da eleştirirken aceleci ve acımasız davranmak yerine, bir sosyaliste yakışacak olan 'yapıcı eleştiri' anlayışını kendinde benimseyebilse her şey çok daha farklı olurdu.
güncel Önemli Başlıklar